• Sonuç bulunamadı

Kimlik bir “yamalı bohça” de#ildir, gergin bir tuval üzerinde çizilen bir desendir; tek bir aidiyete dokunulmaya görsün, sarsılan bütün bir ki"ilik olacaktır.

Amin Maalouf (2006: 27)

Milli kimlik tartı"maları ekseninde "ekillenen tartı"maların öncü metinleri olan The Imagined Communities/Hayali Cemaatler (Benedict Anderson, 1983), Nations and Nationalism/Uluslar ve Ulusçuluk (Ernest Gellner, 1983), The Invention of Tradition/Gelene"in #cadı (Eric Hobsbawm, 1983) gibi metinlerde ve ardıllarında -Nations and Nationalism Since 1780: programme, myth reality/Milletler ve Milliyetçilik: Program, Mit, Gerçeklik (Eric Hobsbawm, 1991)- kar"ımıza çıkan milli kimlik ile “in"a” ve “icat” pratikleri arasındaki ili"ki, ulus devletlerin farklıla"an reel politikaları ba#lamında önemini korumaktadır. XX. yüzyıla damgasını vuran modernle"me ve ulus devlet olgularını masaya yatırırken, kendilerinden önceki geleneklerle yüzle"mekten sakınmayan bu metinlerin ortak paydası, tahayyülün sınırlarında, icat edilmi" pratiklerle, etni ve etnisiteyle kurdu#u ili"ki dolayımıyla mevcudiyetini konumlandıran milliyetçi ideal ve muhayyel toplulu#u tanımlama

çabasını özcü bir kabulden ziyade ele"tirel ve dönü"türücü pozisyondan hareketle geli"tiriyor olu"larıdır. Bunu olası kılan zemin ise, literatürün kilometre ta"ı olan bu metinlerin sahiplerinin ve ardıllarının çalı"malarının omurgasını olu"turan tarihsel materyalist yönelimdir.

11 Mart 1882 tarihinde Sorbonne üniversitesinde verdi#i “Qu’est-ce qu’une nation?” (Millet Nedir?) ba"lıklı seminerinde Ernest Renan, ulusal özün, sahip olunan de#erlerle oldu#u kadar kolektif bir unutu"la da ilintili oldu#unu belirtmi"tir (Renan, 1993: 11). XX. yüzyılın ikinci yarısında bir anlamda tekrar ke"fedilen Renan’ın metninden ve Ernest Gellner’in “milliyetçili#in ulusların kendi öz bilinçlerine uyanma süreci” olmadı#ı; “ulusların var olmadı#ı yerde onları icat etti#i”

argümanından yola çıkan Benedict Anderson, kültle"mi" Hayali Cemaatler:

Milliyetçili"in Kökenleri ve Yayılması adlı eserinin henüz ba"larındayken tezini net bir biçimde ortaya koyar: “Ulus hayal edilmi" siyasal bir topluluktur –kendisine aynı zamanda hem egemenlik hem de sınırlılık içkin olacak "ekilde hayal edilmi" bir cemaattir” (2007: 20). Bu tarz bir hayali mümkün kılan ise “ulus” idealinin, fiili olarak geçerli olan e"itsizlik ve sömürü ili"kilerinin parçalılı#ına kar"ı derin ve yatay bir yolda"lık ba#ını kurmanın en elveri"li ve modern görüngüsü olu"udur. Merkezi ve hiyerar"ik bir toplumsal grup (dini cemaat) tablosunun sınırlarını zorlayabilecek ba"lıca odak olan ulusal anlatı, muhayyel bir cemaatin hizmetine sunulmu"tur (Anderson, 2007: 22-30). Anderson, bu hayali gerçekçi kılan kültürel tasarımları "u

"ekilde sıralamaktadır:

i. Kendileri de hakikatin ayrılmaz bir parçası olduklarından kutsal yazı dillerinin, ontolojik hakikate ula"makta ayrıcalıklı bir konuma sahip oldukları fikri

ii. Toplumların yüksek merkezlerin –ba"ka insanlardan ayrı ve farklı olan, kozmolojik (ilahi) bir ba#ı"/buyruktan ötürü hükmeden kralların- altında ve etrafında örgütlendi#i inancı.

iii. Kozmoloji ile tarihi ayırt edilemez, dünyanın ve insanların kökenlerini ise özde"

kılan zaman tasarımı (2007: 51).

Gellner’in takipçisi olan bir di#er isim olan Eric Hobsbawn’ın, Milletler ve Milliyetçilik: Program, Mit, Gerçeklik kitabının “Giri"” bölümünde bireysel konumlanı"ını belirtmek için ba"vurdu#u argümanlar, bu tarz bir kültürel tasarıma yakla"ımın esaslarını belirlemektedir. Gellner’ın tanımından yola çıkarak milliyetçili#i, “esasen politik bir birim ile milli birimin uyumlu olması gerekti#ini savunan ilke” olarak ele alan Hobsbawn için millet, sabit bir toplumsal birim olmaktan uzaktır (2006a: 24). “Ancak belli bir modern territoryal devletle, ‘ulus devletle’ ili"kilendirildi#i kadarıyla toplumsal bir birim” (Hobsbawm, 2006a: 24) olabilecek olan millet, “özünde tepeden olu"turulmu"; ama ayrıca a"a#ıdan bir bakı"la, yani sıradan insanların mutlaka milli olması gerekmedi#i gibi milliyetçili#i daha da az olan varsayımları, umutları, ihtiyaçları, özlemleri ve çıkarları temelinde analiz edilmedikçe anla"ılmayan ikili bir olgudur” (Hobsbawm, 2006a: 25).

Bu noktada, “tahayyülü, siyasal eylemi kültürel özellikleri ba#lamında etkileyen sürekli miras-yenilenme diyalogunu do#uran bir boyut olarak anlamak”

(1999: 127) gerekti#inin altını çizen François Bayart’ın sesine kulak vermek anlamlıdır; zira milli kimlik kurgusunun süreklili#inin ba"lıca kayna#ı tahayyülün bu niteli#idir. Muhayyileyi toplumsal bir pratik olarak ele alan bu vurgunun bir di#er kabulü ise “milliyetçili#in ‘hayali cemaatini’ do#uran belirsizlik alı"veri"i[ni] tam olarak bir ‘sava"’” ilan ederken “aynı zamanda da bir inan birli#i veya en azından bir imgeler payla"ımı” oldu#unu savunmaktır (Bayart, 1999: 131). Milliyetçili#in ve hayali cemaatin neli#i sorunsalla"tırılırken “bilinçli olarak benimsenmi" siyasal

ideolojilerle” sınırlandırılmaktan kaçınmak suretiyle “kendisini önceleyen ve onlardan kaynaklanmı" oldu#u büyük kültürel sistemlerle ili"kilendirilerek”

incelenmesi gerekti#i bilgisine, Anderson’ın metninde de rastlamaktayız (2007: 25).

Ancak milliyetçi idealin kültürel repertuarına dair tartı"malara geçmeden önce üzerinde durulması gereken asıl mesele milli kimli#in ne oldu#una dair belirleyici bir çerçevedir. Bu do#rultuda, milliyetçili#i “hal-i hazırda ya da potansiyel olarak bir

‘millet’i kuraca#ı bazı mensuplarınca farz edilen bir halk adına özerklik, birlik ve kimlik edinmek ve bunu sürdürmek için olu"turulan ideolojik bir hareket olarak”

(2009: 121) tanımlayan Anthony D. Smith’in kavramsalla"tırmasına ba"vurmak faydalıdır.

Smith, 1991’de yayınlanan National Identity/ Milli Kimlik kitabının “Giri"”

bölümünde kitabın ve ara"tırmanın kaleme alınma sebebini milli kimlik ve milliyetçili#in "iddetlenen tonuna kar"ı bir tutum geli"tirebilmek adına, meselenin özüne dair kavrayı"ımızı arttırma arayı"ının kaçınılmazlı#ıyla açıklar (2009: 11). Bu arayı"ın ilk dura#ı ise Anderson’un muhayyel cemaatinin mevcudiyetini mümkün kılan üçlü kültürel tasarım tanımının milliyetçilik ve milli kimlik tanımlamalarındaki kar"ılı#ıdır. Hakikate ula"makta ayrıcalıklı bir konuma sahip oldukları fikrini besleyecek ortak mitler ve tarihi bellek; toplumların semavi bir emirden ötürü hükümdarı olan ayrıcalıklı biri etrafında örgütlendi#i inancını besleyen tarihi bir toprak, ülke ya da yurt ile toplulu#un bütün fertleri için geçerli yasal hak ve ödevler;

son olarak da dünyanın ve insanın kökenlerini özde" kılan zaman tasarımını besleyen ortak bir kitlesel kamu kültürü ve ortak bir ekonomi. Birbiriyle etkile"im halinde etnik, kültürel, territoryal, ekonomik ve yasal-siyasi pek çok yapıdan olu"an karma"ık yapısıyla mili kimlik ve milletin ilksel görevi, tebaasının sınırlarında

ya"amak zorunda oldu#u toplumsal mekânı tanımlayarak, cemaati zaman ve mekâna göre konumlandırabilece#i topra#ın/ülkenin sınırlarını belirlemektir (Smith, 2009:

31-34). Smith, devletin çekirde#ini olu"turan yatay bir etniden yola çıkarak tahayyül edilen milletin, devlet daha merkezi ve bürokratik bir yapıya kavu"tukça, askeri, mali, hukuki ve idari süreçler eliyle orta sınıfları kendine dâhil etmeye çalı"tı#ını söyler (2009: 112) ve ekler: “Milliyetçilik dedi#imiz "ey pek çok düzeyde faaliyet gösterir ve bir siyasi ideoloji ve toplumsal hareket türü oldu#u kadar bir kültür biçimi olarak da görülebilir” (2009: 118). Milliyetçili#i “hal-i hazırda ya da potansiyel olarak bir ‘millet’i kuraca#ı bazı mensuplarınca farz edilen bir halk adına özerklik, birlik ve kimlik edinmek ve bunu sürdürmek için olu"turulan ideolojik bir hareket”

olarak tarif eden Smith (2009: 121), milliyetçili#in devletin de#il milletin ideolojisi oldu#unu bir ba"ka deyi"le “millet ve mensuplarının, sadece tertemiz topluluklarının

‘iç sesi’ne riayet edecekleri gerçek kolektif ‘kendi’ye dair uyanı"ları” oldu#unu vurgulamaktadır (2009: 126). Bu amaçlara hizmet edecek siyasalar ise:

i. Yatay etni içinde aristokratik bir temel ii. Önemli etnik azınlıkların içerilmesi

iii. Bürokratik devletlerin “modernle"tirici” özelli#i

iv. “Resmi” ve kurumsal milliyetçilikten yararlanma sıklı#ı

olarak sıralanabilir (Smith, 2009: 160-161). Muhayyilenin hizmetindeki bu siyasaların erklerinin gözlemlenebilece#i kültürel alan ve maddi pratikler, ideolojileri ve hizmet ettikleri iktidar odaklarını görünmez kıldı#ı ölçüde amacına ula"maktadır.