• Sonuç bulunamadı

C- TAHKİKAT ENCÜMENİ’NİN KURULMAS

3- Muhasip Mesul

15 Mart günü mecliste Muhtelit Encümenin kurulmasına karar verilir96. Muhtelit Encümenin araştırdığı konulardan biri de muhasibi mesuldür. Ali Cenani Bey bu parayı İş Bankası’ndan kendisi almıştır. Fakat Usulü Muhasebe kanununa göre paranın bakanlığın muhasebecisi tarafından alınması gerekmektedir. Çünkü muhasibi mesul paranın harcanmasından sorumlu olacak ve kayıt tutacak olan kişidir. Eğer bir muhasibi mesul bulunamazsa, beş yüz bin liranın nasıl harcandığının sorulabileceği kimse olmayacaktır.

Hazineden Ticaret Bakanlığı emrine tevdi kılınmış olan beş yüz bin liraya ait muhasebenin başlangıcı 5 Mayıs 1926 tarihli tezkereyledir. Para Ticaret Bakanlığı emrine verilmiş ve müteakiben gerek bakanlık ve gerek Maliye Bakanlığıyla yapılan

95 TBMM Arşivi, “Adapazarı Ahşap ve Demir Fabrikası”, Ali Cenani Bey Davası, DN. 55. 96 Ayın tarihi, S. 48–49–50, (Mart, Nisan, Mayıs, C. 16, Ankara,1928), s. 1283–1284.

haberleşme neticesinde bu iş için bir muhasibi mesul tayin edilmeyerek beş yüz bin liranın Ticaret Bakanı Ali Cenani Bey tarafından alınıp bankaya geri ödenmediği anlaşılmıştır. Resmi bir muhasibi mesul tayin edilmemiş olduğuna göre, Muhasebe-i Umumiye Kanunu mucibince bu iş de muhasiplik sıfat ve salahiyet alması gereken bir kimse mevcut olup olmadığı anlaşılmak üzere Ticaret Bakanlığına gönderilen hesap evrakları tetkik ettirilir. Sayıştay’ca hesap alınmış ve sorgulanması mümkün bir muhasip fail dahi mevcut olmadığı, Ali Cenani Bey’in İstanbul Ticaret Müdürü Muhsin Bey ve Ticaret Müdürü ve Sanayi Bankası vasıtasıyla bu parayı aldığı anlaşılmıştır. Bakanlığın muhasebecisi Muhsin Bey ile adı geçen bankanın muhasip olmasına imkân olmadığı anlaşılmıştır97.

Konuyla alakalı Muhtelit Encümene bilgi veren Maliye Muhasebe Müdürü Faik Bey, Ali Cenani Bey’in parayı almasıyla muhasibi fail vaziyeti aldığını, parayı emri ita olana vermeye yani emri ita olanın muhasip mesul olmasına, bakana ödeme yapılmasına kanunun mani bulunmadığını söyler. Paranın bütçeden çıkması mevzu bahis olup, Vezne Genel Müdürü Naim Bey’in bu safhada muhasip mesul olacağını söyler. Ancak muhasip mesuller birinci tarafta değil, alıcı tarafta aranacağına bir kişinin hem emri ita, hem memuru ita olması mümkün görünmemektedir98.

Meclisteki görüşmelerde ise Kazım Bey söz alarak: “Cenani Bey buyuruyorlar

ki parayı maliye doğrudan doğruya İş Bankasına vermiştir. Evet vermiştir. Fakat Ali Cenani Bey’in imzasıyla vermiştir. Sonra diyorlar ki para Ticaret Vekâleti şahsı namına verilmiş olduğundan vekâletin muhasibi mesulü vardır. Usulü dairesinde bu paranın alınması lazım gelirdi. Hâlbuki parayı bizzat kendileri almıştır. Hesabı kendileri vermek mecburiyetindedir.99

Meclisteki görüşmelerde İktisat Bakanı Rahmi Bey kürsüye gelerek mesele hakkındaki malumatını açıklar. Buna göre; Rahmi Bey Ticaret Bakanlığı’na hesapla alakalı sormuş; fakat hesapla alakadar bir makam yoktur cevabını almıştır. Ali Cenani Bey bizzat bu parayı almış ve İstanbul’da hususi bir komisyon teşkil etmiştir. Komisyon bir zaman muameleyi sürdürmüş. Bilahare bu malumata Sanayi ve Maden Bankası son

97 Milliyet, 8 Mart 1928. 98 Cumhuriyet, 13 Mart 1928. 99 Milliyet, 11 Mart 1928.

vermiştir. Yahut hesabı üzerine almıştır. Bunun üzerine Sayıştay’ın talebi üzerine İktisat Bakanlığı alakadarları çağırarak izahat alır. Sanayi ve Maden Bankasından muhasebecileri davet eder. Dosyaları bankadan alarak Sayıştay’a verir. Sayıştay der ki: “Bu hesaplar karışıktır. Usul muhasebe kanununa göre ortada muhasip mesul yoktur.”

Bilahare Rahmi Bey devamla ita emrinin Ticaret Bakanlığı’ndan tanzim edildiğini, bunda Ticaret Bakanı ile beraber Ticaret Bakanlığı muhasebe müdürünün de imzası olduğunu şu halde “muhasip mesul yoktur” denilemeyeceğini söyler.

Maliye neden aksini iddia ediyor, diye sorulması üzerine; Hüsnü Bey de devamla bu paranın muhasip mesulünün olduğu noktasında ısrar eder. Bu arada meclisten gürültülerle muhasip mesul yoktur sesleri yükselir.100

Muhtelit Encümendeki görüşmelerde Ali Cenani Bey’e muhasip mesul kimdir, diye sorulur. O da hem alım satım işlerini yapan İstanbul’daki komisyonun hem de muameleyi idare eden Ticaret Müdürünün muhasip mesul olduğunu ifade eder. Meclisteki görüşmelerde ise Ali Cenani Bey, Usulü Muhasebeyi Umumiye Kanunu’nun yirmi ikinci maddesince muhasiplerin doğrudan doğruya Maliye Bakanlığı tarafından tayin edilmesi gerektiğini söyler. Eğer maliye bu şekilde yapmamışsa meseleyi ticari bir mahiyette gördüğünden dolayıdır diyerek; Maliye Bakanlığı’na ait olan muhasibi mesulün tayin edilmemesinden kendisinin sorumlu tutulamayacağını belirtir. Böyle bile olsa Sayıştay’ın vize etmemesi ve sonra Maliye Bakanlığı’nın da itiraz ederek bu beş yüz bin lirayı vermemesi lazım gelirdi der. Ne Maliye Bakanlığı ne de Sayıştay, niçin muhasibi mesul tayin etmedin diye itiraz etmemiştir. Eğer bir mesuliyet varsa sadece kendisine ait olmadığını söyleyerek kendisini savunur101. Ayrılan tahsisatı sorumlu muhasip yerine almış olması eğer bir suç ise, usulsüz olarak bu parayı kendisine vermiş olanlarında suçlu sayılması gerektiğini ileri sürer ve savunmasını şöyle bitirir:

“- Arkadaşlar, eğer meclisin Sayıştay komisyonundaki kesin hesapları incelerseniz orada birçok eksikli meselelerle karşılaşırsınız. Bunların içinden sadece bir tanesi seçilip huzurunuza getirilmiştir. Bunlar acaba bir zaruretle mi yapılmıştır, yoksa işin içinde bir kasıt mı vardır?

100 TBMM Zabıt Ceridesi, D.3, İn.55, C.3, İc.1, 10 Mart 1928, s.21; Vakit, 11 Mart 1928. 101 TBMM Zabıt Ceridesi, D:3, C:III, İn:61, 24 Nisan 1928, 14 Nisan 1928, s.134.

Bendeniz şuna inanıyorum ki yeni kurulan bu hükümetin memurlarında belki biraz acemilik vardır. Teşkilatta belki bir takım noksanlar vardır. Her türlü mesele, bilhassa mali meseleler kanunun arzu ettiği dairede cereyan etmemiş, belki edememiştir. Eğer ihmal ve terahiler varsa bunlar zorunlu olduğu için böyle yapılmıştır. Ama gene de bunlar bir cezayı gerektiriyorsa bendeniz, bundan kurtulacak pek az arkadaş vardır, diyebilirim102.”