• Sonuç bulunamadı

Adapazarı Araba Fabrikası

C- TAHKİKAT ENCÜMENİ’NİN KURULMAS

2- Adapazarı Araba Fabrikası

Ali Cenani Bey zamanında bakanlıkta bazı yolsuzluklar olduğu dedikoduları arasında bir de “Araba Fabrikası” konusu çıkmıştı ortaya. Bakanın zahire alınması için

81 A.g.z.c., D. III, C. 22, İc. I, İn. 61, 24 Nisan 1928, s.136. 82 A.g.z.c., D. III, C. 22, İc. I, İn. 61, 24 Nisan 1928, s.135. 83 Vakit, 15 Mart 1928.

84 A.g.r., s. 225. 85 A.g.r., s. 226.

tahsis edilen paranın bir kısmını bir araba fabrikasına yatırdığı, bu arada bazı karanlık işler çevrildiği söyleniyor ve gazetelerde bu konu ele alınıyordu86.

Meclisteki görüşmelerde ise Ali Cenani Bey, Adapazarı Şirketi hisselerini devlet ve vatan için menfaatte bulunacağı mülahazasıyla aldığını, bunda da vatana hizmet ettiğini ve vicdanının müsterih olduğunu söylemiştir. Bu meselede de devlet için bir zarar yoktur. Satın alınan hisselerin bazılarının, satın alınan kıymetten daha fazla kıymeti olduğu kanaatindedir.87 Ali Cenani Bey’in açıklamalarına Hakkı Tarık Bey’in cevabı sert olmuştur. O stok parasının başka yerde kullanılmasından önce paranın teslim edilmesi gereken zamandan sonra kullanılmış olmasından ve paranın teslim edilmediğinden bahsetmiştir. “Bu paranın hazineye iadesi lazım geldiği bir zamanda

yapılmış bir muamele oluyor. Kanun bize bu parayı şu müddete kadar kullanacaksınız dememiş mi idi?” diyerek Ali Cenani Beyden izahat istiyordu88. Ali Cenani Bey ise bunun cevabını Muhtelit Encümene vermişti. Bu konunun bir içtihat farklılığı olduğundan bahisle, kanunun üçüncü maddesi89 bu muamelatın 1925 senesi sonuna kadar sürebileceği ve satıştan hâsıl olan meblağın yeni muameleye devir olunacağını gösteriyordu. Hakkı Tarık Bey devamla “Kanun size başka bir şeye mezuniyet

vermiyorum diyor. Ali Cenani Bey bu parayı Adapazarı hisseleri alımında kullandılar. Bunda memleket için fayda mülahaza ettim diyorlar. Fakat efendiler, memleketin menfaati için yapılan bu iş kanuna muvafık olarak yapılsa idi, meclis huzurunda açıklasaydı bunu derhal ret mi ederdik?”diyerek Ali Cenani Bey’in açıklamalarından

tatmin olmadığını ifade ediyordu.

Hükümetçe yirmişer lira bedelle tedarik edildiği anlaşılan hisse senetlerinden iki yüz elli adedi otuz liradan hesap edilip verilmekle kapanmıştır. 10 Ocak 1925 ve 20 Aralık 1925 tarihlerinde de Bakan Bey’in emriyle ve yine otuz lira bedelle muhtelif zatlardan iki bin üç hisse senedi daha alınmış ve aynı stok hesabına kayıt edilmiştir. Hükümet adına hisse senedi alımında bulunan Erzurumlu Necip Bey’de Adapazarı

86 Vakit, 9 Mart 1928.

87 A.g.z.c. , C.11, İc.1, D.3, İn.61, 24 Nisan 1928, s.133 88 A.g.z.c., C.11, İc.1, D.3, İn.61, 24 Nisan 1928, s.136.

89 Un ve zahire satışından hâsıl olacak meblağlar Aralık 1925 senesi ağustos gayesine kadar mubayaa

muamelesinin tedvirine tahsis olunur. Muamelenin hitamında varidat kayıt edilmek üzerine maliye veznesine teslim olunur.

Ahşap ve Demir Fabrikasının hisse senetleri hakkında Muhtelit Encümene malumat vererek, hisse senetlerinin o zaman 20 lira iken bakanlığın ilanı üzerine 30 liraya alındığını söylemiştir.

Hisse senetlerinden sekseni şirketin meclis idaresinde, dört bin dört yüz otuz iki adedi de bankanın kasasında mahfuz bulunmuştur. Sanayi ve Maden Bankası Müdürü Hayrettin Bey’de stok parasına ait hesabı Muhtelit Encümene takdim etmiş ve sarf edilen meblağın içinde bir kısımla Adapazarı Şirketi aksiyonlarının alındığı, bir miktarıyla yine Adapazarı Şirketine avans verildiğini söylemiştir90. Alınan bu hisseler stok parasından bakanlık namına alınmışlardı. Emir üzerine Maliye Bakanlığına devir edilmişlerdi. Ve maliye bu aksiyonları stok parası olan beş yüz bin liradan saymamıştır91. Bu arada stok sermayesinin Adapazarı Şirketiyle ikinci bir muamelesi daha mevcuttur. Ticaret Bakanlığının 4 Ekim 1925 tarihli iki yazışma üzerine 16 Ocak 1926’da ve 21 Ocak 1926 vadeli iki senedi mukabilinde Sanayi ve Maden Bankası stok parasından on dokuz bin beş yüz lira yardımda bulunmuştur.92

Bu konuda Muhtelit Encümene ifade verenlerden birisi de bir süre Adapazarı Fabrikası müdürlüğü yapmış olan Salim Bey’di. Salim Bey’in verdiği ifadeye göre bakanlık, fabrika yönetimine karışıyor ve şahısların hisselerini satmaları için zorluyor ve Ankara’ya gidemeyeceklerini, hükümetin onları istemediğine dair tehdit ediyordu. Salim Bey’in verdiği ifadeye göre evvela Erzurumlu Necip Bey daha sonra Malik Bey ve Rıza Bey müdür olmuştur. Fakat Ali Cenani Bey’in emriyle de Rasim Ferit Bey müdür olur. Onların da zorlamalarıyla Salim Bey hisselerini çok ucuza otuz liraya sattığını başka zaman olsa elli liradan aşağıya satmayacağını ve bundan da üzüntü duyduğunu belirtmiştir. Devamla hükümetin hisse senetleri alımı başlamadan önce birçok Avrupa müessesesinden müracaat gelmiş, beş yüz bin lira ile iştirak edeceklerini belirtmişlerdir. Fabrika I. Dünya Savaşı sırasında son sistem teçhizatla donatılmış bir fabrika olarak meydana getirilmiş ve o zaman pek çok araba inşa etmiştir. Salim Bey devamla Almanya’dan mühendisler getirdiklerini, vagon tamir ettiklerini ve hükümetin işe dâhil olmak istediğini fakat daha sonra hisselerin ellerinden alındığını belirtir. Salim

90 Milliyet, 1 Mayıs 1928. 91 Öztürk, Parlamento, s.309.

Bey zarar ettiğini iddia etmiştir. Fakat Maliye Bakanlığı ilk partiyi yirmi liradan almıştır. Necip Bey hariçten on liraya, kiminden yirmi liraya hisse senedi toplamış ve bunları hükümete otuz liradan satmıştır93.

Ali Cenani Bey encümene verdiği ifade de; memleketin en yüksek fabrikası olduğundan ve burayı vagon tamir ve inşa fabrikası haline koymayı düşündüklerini söylemiştir. Fakat iki bin senedin devletin elinde olduğunu, dört bin senet alınırsa, iki bin senedi Anadolu Şimendifer Fabrikasının, iki bin senet Sanayi ve Maden Bankası’nın ve altı bin senette hükümetin elinde olacaktır. Bu üç müessese birlikte çalışarak fabrikayı arzu edilen seviyeye çıkaracaklarını belirtmiştir. Paranın stok hesabından mı verildiğinin sorulması üzerine, bu paranın emaneten stok hesabından verildiğini söyler. Hisse senetleri hakkında ise; hisse senetlerini yirmi-otuz liraya doğrudan doğruya müracaat edenlerden ve Erzurumlu Necip Bey vasıtasıyla aldıklarını söyler. Fiyatın bir yıl önce yirmi lirayken Almanlarla müzakereye girişilmesinin işitilmesi üzerine fiyatların yükseldiğini; hükümetin doğrudan talip olmasının fiyatları daha fazla yükselteceğini bu yüzden Necip Bey vasıtasıyla aldıklarını ifade eder. Paranın niçin stok hesabından verildiğinin sorulması üzerine “Bendeniz Ticaret Vekili olduğum sene

1925 senesi Teşvikat-ı Sanayi bütçesi için bir milyon iki yüz seksen bin lira tahsisat konmuştur. Bendeniz uzun senelerden beri bütçe encümeninde bulunuyorum, bu suretle verilen tahsisatların tamamıyla zayi olduğu ve ötekine, berikine verilip geri alınamadığını görür ve buna acırdım. Vekâlete geldiğim vakit baktım ki elimde bir milyon iki yüz seksen bin lira var. Bizde bu parayla Sanayi ve Maden Bankasını teşkil ettik. Teşvikat-ı Sanayi tahsisatını bankaya sermaye olarak koyduk” der94.

Muhtelit Encümen senetleri toplayıp bakanlığa devreden Erzurumlu Necip Bey’i dinler. Hisse senedi alımları iki partide olmuştur. İkinci partide Ali Cenani Bey’e gelerek fabrikanın işlemediğini, işletmek için kredi istediklerini belirtir. O da iki kişinin isimlerini verir; Rıza Bey’le Salim Bey’in isimleri. Bu iki kişinin hisselerini satıp yönetimden çıkmalarını ister. Bakan Bey zaten fabrikanın çalışmadığını, paranın olmadığını söyleyerek hisselerin kaça satılacağını sorar. Necip Bey de kırk lira isteyen olduğunu, elli lira isteyen olduğunu söyler. Ali Cenani Bey’de otuz liradan kim verirse

93 A.g.r., s. 236–240.

almasını söyler. Necip Bey’in kendisi de verenlerin isimlerini yazar. Sanayi ve Maden Bankasına kendi adına kredi açılır. İlk seferde yirmi beş bin lira alır, onu toplayıp, yatırdıktan sonra yine tekrar yirmi beş bin lira alır. Bu suretle üç sefer yetmiş, seksen bin lira alır. Necip Bey hisseleri toplar, getirip bakanlığa teslim eder. Ahmet Ağaoğlu fabrikanın işlemediği halde ve bir ara hisselerin on üç, on dört liraya kadar düşmüşken neden Ali Cenani Bey otuz lira teklif etti diye sorması üzerine Necip Bey; o düşenlerin üç beş hisse gibi küçük hisseler olduğunu, fabrikanın ormanının ve Almanların şirketle ilgilenmesinin fiyatları arttırdığını söyler.

Hisseleri vermeden evvel parayı niçin aldığının sorulması üzerine; kimsenin parayı almadan hissesini vermeyeceğini, kendisinin de yüz elli, iki yüz hisse gibi hisseleri topladığını belirtir. Yusuf Akçura’nın bu iş için zahmet ettiğini, masraflarının olduğunu ve kendisinin bu işten ne gibi bir kar elde ettiğinin sorması üzerine bin altı yüz hissesinin olduğunu, bu hisseleri ve müesseseyi kurtarmak için çalıştığını söyler. Hisselerin niçin kırk liraya, elli liraya alındığının sorulması üzerine şirketin % 170 kar elde ettiğini, askeri arabalar imal ettiklerini ayrıca Almanların gelerek beş yüz bin lira parayla ortaklık teklif ettiklerini bu yüzden hisselerin değerli olduğunu söyler.95