• Sonuç bulunamadı

7 Temmuz 1914 senesi Meclis-i Mebusan’da Seyri Sefain İdaresi bütçesinin tartışıldığı sırada Karesi (Balıkesir) milletvekili Hüseyin Kadri Bey söz isteyip İngiltere’ye sipariş edilen vapurların hesabını istemiştir. Muvazenei Maliye Encümeni raporunda ehemmiyetli bir cihet vardır. Anadolu Demiryolu Şirketinden iki taksit ile borç alınan paradan yirmi bin lirasının bir tedbirsizlik, belki de suiistimalle zayi edildiği söylenmektedir. Hükümet her ne siparişte bulunursa, onu taahhüt edenden kefalet alırdı. Avans olarak para verdiği zaman şüphesiz ki kefaleti daha sık olarak almak lazım gelirdi. Bu yolda kefalet almaksızın bir şirkete yirmi bin lira verilmiş. Üç ay sonra bu şirket iflas etmiş, para da batmıştır. Hüseyin Kadri ve arkadaşları bu tedbirsizliğin müsebbibi kim ise onun hakkında kanun icrasını, mümkün ise bu paranın müsebbiplerinden alınmasını talep etmektedir153.

Raporu hazırlayan heyet adına açıklamayı Ali Cenani Bey yapar. Bu açıklamaya göre; Seyri Sefain İdaresi, Adalar- Kadıköy hattına yeni vapurlar siparişi için iki şirketle mukavele imzalar. Fransa’da Sen Nazer şirketine altmış bin lira bedel ile üç vapur, İngiltere’de Times Iron Works şirketine altmış bin lira bedel ile üç vapur sipariş edilmiştir. Bu siparişler için iki mukavele imzalanır. Times Iron Works şirketi ile imzalanan mukavelenamede şirketin bir bankadan kefalet senedi verileceği maddesi unutulur.-Bu Sen Nazer şirketiyle imzalanan mukavelenamenin dokuzuncu maddesidir.- Bu maddenin mucibince şirkete verilecek siparişin akabinde kefalet senedi istenilmiş ve şirket İstanbul’daki bankalardan birisini kefil göstereceğini belirtmiştir. Bahriye Bakanlığı o bankaya müracaat etmiş. O bankada Londra’ya yazıp, tetkikat ve tahkikat ettiriyorum, tahkikat neticesinde kefalet edip edemeyeceğimi söylerim demiştir. Londra’dan gelen yazıda şirketin durumunun şüpheli olduğu bildirilir. Bankanın müdürü Bahriye Bakanlığına gelir ve o zaman için şirketin iflası olmadığı için açık konuşmaz. Bahriye Bakanlığına şirkete kefalet edemeyeceğini ve siparişinde verilmemesinin münasip olacağını söyler. Fakat bundan üç beş gün sonra Bahriye Bakanlığı tarafından Maliye Bakanlığına bir tezkere yazılarak yirmi bin liranın Times Iron Works şirketine teslimini bildirir. Aradan bir ay geçtikten sonra şirket iflas etmiş,

Bahriye Bakanlığı da teminat almadığı için şirket aleyhinde bulunmak için bir memur göndermiştir. Bin iki yüz lira da o memura sarf edilir. Neticede iflas eden şirketten parayı almak mümkün olmamıştır. Üstelik bin iki yüz lirada boşa gitmiştir. İngiliz lirasıyla Osmanlı lirası arasındaki farkla beraber bu miktar yirmi dört bin liraya varıyor diyerek Ali Cenani Bey konuya açıklık getirmeye çalışmıştır.

Bunun üzerine meclise sunulan takrirleri oylamaya geçilmiştir. Rivayet edilen suiistimal hakkında iki takrir vardır. Birisi İzmit milletvekili Ziya Bey ve arkadaşlarının takriridir. Devletin zarara uğratıldığını, bu duruma sebebiyet verenler hakkında kanun icrasını istemektedir. Bir diğeri de Karahisar Milletvekili Salim Bey’in verdiği takrirdir. Salim Bey ise meclis soruşturması istemektedir. Meclisin iki gün içinde tatile girecek olması ve suiistimale sebebiyet verenlerin yani mesuliyetin bakanda mı kalacağı, yoksa daha aşağıda bulunanlarda mı kalacağının anlaşılması için soruşturma açılmasına karar verilir. Söz alan Milli Savunma Bakanı Enver Paşa, işin hükümetçe resmen takip edileceğini ve gelecek içtimada arz edileceğini belirtir154.

Seyri Sefainin o vakit bağlı olduğu Milli Savunma Bakanlığı namına Bakan Mirliva Enver Paşa; Reisin “Malumu Âliniz biz bir iki gün sonra tatil ediyoruz; o vakite

kadar tahkik heyeti yaparsak onun burada ifayı vazife etmesi lazım gelir. Mamafih Meclisi Mebusan hükümetçe takibatı kanuniye icrasına karar verebilir ve teşrinisanide hükümetten yaptığı tahkikatın neticesini ister” ifadesine karşı “Biz resmen takip edelim, neticesini bilahare gelecek içtimada arz ederiz” diyordu.

Nihayet Karahisar milletvekili Salim, Tokat milletvekili Tahsin Bey’le, İzmit milletvekili Ziya ve Lazistan milletvekili Sudi Bey’lerin takrirleri okunarak müsebbipler hakkında takibatı kanuniye icrasının kabul edildiği tebliğ olunur155.

9 Eylül 1914’den itibaren takibatın hükümette başladığını görüyoruz. O tarihte iş maliyece, (ilk taksit için Anadolu Demiryolu Şirketine hitaben tanzim olunan bono ve mektup gerek idare, gerek bakanlık idarenin muhasebesinde hiçbir resmi muamele görmeyip hususi surette tanzim ve teati edilmiş olduğu anlaşılmış) önsözü ile mevcut evrak vs. ile birleştirilmek üzere Milli Savunma Bakanlığına gönderilir. Seyri Sefain bağlı olduğu hukuk müşavirliği de lazım gelen vesikaları birleştirmek için faaliyete

154 Meclisi Mebusan Zabıt Ceridesi, C.4, İn.39, 7 Temmuz 1914(1330), s.489. 155 Öztürk, Parlamento, s.324.

geçer. 24 Ekim 1914’te Sadrazamlığa Harbiye hukuk müşavirliğinin mütalaası gönderilir. 4 Nisan 1917’de müşavirlik dosyayı Seyri Sefain’e verir. 18 Mayıs 1918’de Babıâli’ye tekrar yazılır. 19 Mayıs 1920’de tam iki yıl sonra bu yazı tekrar yazılır. Vaktin hükümetleri ya şahısların huzur ve menfaatini devlet hakkından üstün görüyorlar ya da Divân-ı Âli teşkilinden nedense ürkerek bunu meclis içtima halinde ise unutturularak; değil ise içtimaları bekler görünüp savsaklamak siyasetini görüyorlardı.

16 Mart 1920 ile Eylül 1922 arasındaki fetret devrinden sonra cumhuriyet hükümeti Babıâli’den devreden işleri eline aldığı zaman yirmi bin İngiliz liralık hakkın takibini bu halde buldu. Ve 1924 senesi Eylülünün 14’ünde Seyri Sefain İdaresi hukuk müşavirliğinin 114 hususi numaralı ve müruru zaman ihtimalinden bahseden tezkeresini o zaman İstanbul’da bulunan Ticaret Bakanı Trabzon milletvekili Hasan Hüsnü Bey aynı günde (müruru zamana mani olmak için derhal dava edilmesi) emriyle imzaladı.

Seyri Sefain yeni hukuk müşaviri “ Vaziyet bir cürüm olmadığı ve cürümden

ayrı şahsi haklar için mutat mahkemelerden başka fevkalade bir mahkemenin bütün dünya hukukunca vazifedar olmayacağı” kanaatiyle Mahmut Muhtar Paşa ve Nail Bey

aleyhine İstanbul Üçüncü Hukuk Mahkemesinde bir dava açar. Üçüncü Hukuk Dairesi bu davayı vazife noktasından reddeder. Mahkeme her iki adı geçen bakan ve davaya dâhil daireleri vazifeleri olan ahvalden ileri geldiğinden davanın Divân-ı Aliye ait olacağına karar vermiştir. İdare bu kararı temyiz etmek istedi, fakat temyizde o hükmü tasdik etti. Seyri Sefain İdaresinin hakkı takipte tutacağı iki yol kalmıştı; birincisi temyiz kararını tashih, ikincisi davayı Büyük Millet Meclisine sevk etmek.

İdare bunun ikisini birden yaptı ve temyiz mahkemesine kararı düzeltmek için müracaat ederken, hukuk müşavirliğinin tezkeresi üzerine idarenin bu defa bağlı olduğu İktisat Bakanlığı da 4 Nisan 1928 tarihinde yazdığı bir yazıyla durumu Başbakanlığa bildirdi.

Başbakanlık bu tezkereyi 22 Nisan 1928 tarihinde meclise gönderiyor. Gelen tezkerede bu gibi davaların merciinin belirlenmesi için Adliye Encümenine havale edilmesi gerekmektedir156. Büyük Millet Meclisinde evvelce Teşkilatı Esasiye Encümeninin 20 Aralık 1928 tarihli mazbatasını 24 Aralık, ikinci defa Muhtelit

Encümenin 5 Şubat 1929 mazbatasını, 16 Şubat 1929 tarihinde müzakere ederek mali mesuliyete tahsil edilmiş olsa da, dâhili nizamname delaletiyle vekillerin muhakeme yeri Divân-ı Ali olduğunu tefsir, bu tefsir kararıyla birlikte de tahkikat icrasını encümene tevdi ediyordu157.