• Sonuç bulunamadı

Muhasebecilerin Dinlenmes

G- TAHKİKAT ENCÜMENİNİN GÖRÜŞMELERİ

1- Muhasebecilerin Dinlenmes

23 Mart 1929 Cumartesi günü o zamanın muhasebecisi Hilmi Bey dinlenir. Hilmi Bey Hicaz Demiryolunda muhasebeci iken 7 Temmuz 1911 senesi Seyri Sefain İdaresinde çalışmaya başlamıştır.

İngiliz şirkete verilen paranın esasının sorulması üzerine hatırlayabildiği kadarıyla bir açıklama yapar. Bononun tarihi 1911 Mayıs’ıdır. Eylülde Maliye Bakanlığı Anadolu Demiryolu Şirketinden alacak ve Sen Nazer’le Times Iron Works şirketlerine Haziran da yirmişer bin İngiliz lirası verecektir. Maliye Bakanlığı gemilerin parasını kefil olarak verir ve Seyri Sefain İdaresi’nden borcunu ister. İdareye bir mektup yazar ve mektup muhasebeye havale olunur. Hilmi Bey esasa vakıf olmadığı için ve üzerinden uzun zaman geçtiği için - on yedi senelik bir işi - ancak elindeki vesikalara bakarak arz edebileceğini söyler. Hatırladığı kadarıyla senette paranın verildiğinde bir banka kefaleti alınması gerektiği bulunuyordur. Kendisi de idare meclisine yazdığı bir derkenarla kefaletnameyi sorar. Sorusuna cevap alamayınca ikinci bir defa daha sorar ve aradan iki ay geçtikten sonra Dışişleri Bakanlığı’ndan Seyri Sefain İdaresi’ne bir mektup gelir. Bunun üzerine mukavele tetkik edilir ve yirmi bin İngiliz lirası verilirken kefaletin alınmadığı görülür. Seyri Sefain İdare Meclisi bu meselenin mahiyetini bilmediklerini, işin mahiyetinin Mahmut Muhtar Paşa tarafından bilineceğini Dışişleri Bakanlığına bildirir. Maliye Bakanlığı idareden parasının ödenmesini ister. Fakat Hilmi Bey ödeme yapmaz.

Hakkı Tarık Bey; Meclis İdare azalarının kimlerden teşekkül ettiğini ve mukavelenin imzalandığı tarihte Seyri Sefain İdaresindeki ödeme işlemlerinin nasıl yapıldığını sorar. Bunun üzerine Hilmi Bey “Deniz Binbaşısı Hilmi Bey, Nafia hukuk

müşaviri Ohanes Efendi, eski Maliye Gelirler Müdürü Osman Kemal Bey, bir de Aziz Bey vardı. İdarenin daha önceden işletme hakkı İstifan namında bir efendiye verildi.

173 TBMM Arşivi, “Adliye ve Teşkilatı Esasiye Encümenlerinden Müteşekkil Muhtelit Encümen

Fakat yapamadığı için onu lağvederek Balkan Savaşından sonra Seyri Sefain olarak doğrudan doğruya teşkil etmiştir. Bendenizde geldiğim zaman bir iki tane ödeme emri vardı. Bunlardan yirmi bin İngiliz lirasının vize emri olmadığı için ödeme şirketten yapılmamış oluyor. Bahriye Bakanlığı bu avansın evrakını kendisimi düzenlemiş yoksa Maliye Bakanlığının veznesinde mi düzenlemiş bilmiyorum” der.

Başkan : “ Mukaveleyi imzalayan Seyri Sefain İdaresidir. Siparişi veren odur.

Binaenaleyh bağlı olması nedeniyle Bahriye Bakanlığı’na imza ettiren Seyri Sefain İdaresi olmalıdır. Bahriye Bakanı durup dururken bu kâğıdı imzalamaz; böyle mühim hadiseler de kolay kolay unutulmaz” diyerek açıklama ister.

Hilmi Bey: “ Üzgünüm bilmiyorum. Bu on yedi senelik bir iştir, ben

muhasebeden çıkalı on beş sene oldu. Ayrıca bendeniz hastalık geçirdiğim için fazla şeyler hafızamda kalmıyor” cevabını verir.

Başkanın Hilmi Bey’i çıkarmasından sonra encümenin karşısına Ethem Bey gelir. Ethem Bey Ticaret Bakanlığı’nda muhasebeci iken istifa ettiğini; Seyri Sefain İdaresi’ne tayin edildiğini ve 1920 senesinden beri orada bulunduğunu söyler. Başkan:

“ Bu iş hakkında malumatınız ve paranın kime zimmetlendiğini söyler misiniz?” diye

sorması üzerine Ethem Bey: “ Konu hakkında hiçbir malumatım yok; zimmette,

harcamayı usulsüz yapanların üzerinedir. O da idareyi haberdar etmeyen Mahmut Muhtar Paşa’dır.” der. Bunun üzerine Başkan şu soruyu sorar: “ Peki on yedi sene önce olmuş olan bir davadır ama dairenizde konuşulmadı mı? Çünkü şu günlerde gazetelere düştü. Bu hususta ne gibi malumatınız vardır.” Ethem bey ise malumatının

yalnız gazetelerin yazdığı şeylerden ibaret olduğunu, başka bir malumatının olmadığını söyler. Kendisinden şirketin iflas ettiği anlaşıldıktan Seyri Sefain İdaresi’nin alacağı için Londra’ya bir adam gönderildiğinden bahsetmesi istenince; Ethem Bey onu hatırladığını bir adamın gittiğinin fakat adamın “ Bize masadan beş para düşmez, bize

ağlamak düşer” dediğini söyler174.

174 TBMM Arşivi, “Muhtelit Encümen Görüşmeleri”, II. İnikat, I. Celse, 23.03.1929, s. 8, Mahmut

Muhtar Paşa Davası DN.2; Hakkı Tarık Bey Avrupa’ya, kaybedilen parayı geri alması için gönderilen Ali Bey’i dinlemiştir. Ali Bey, Seyri Sefain İdare Meclisi azasındandır. Şirket iflas ettiği sırada Meclis İdare başkanı olan Nihat Paşa Ali Bey’i de alarak Mahmut Muhtar Paşa’nın yanına gider. Mahmut Muhtar Paşa telaş içindedir. Paşa Meclisi Vükeladan karar aldıktan sonra Ali Bey’i Londra’ya gönderir. Ali Bey’in takibatı dört beş ay sürer. Bir aralık Marsilya’ya geçer ve Sen Nazerle olan ihtilafı halleder. Sen Nazer

Encümen muhasebecilerden fazla bir malumat alamamıştır. Fakat Anadolu Demiryolu Şirketinden borçlanma bonosunun, Seyri Sefain İdaresi namına Mahmut Muhtar Paşa tarafından imza edildiği anlaşılmıştır. Seyri Sefain İdaresi’nde buna dair hiçbir kayıt yoktur. Vapurları ısmarlayan Seyri Sefain İdaresi, nihayet parayı verecek olan da Seyri Sefain İdaresi olmalıdır. Seyri Sefain İdaresi kanun mucibince borç muamelesini ve avans meselesini bakana imza ettirmiştir. Yunus Nadi Bey, bonoyu Seyri Sefain İdaresi’nin götürüp imza ettirdiğini düşünmektedir. Çünkü durup dururken Bahriye Bakanı Mahmut Muhtar Paşa’nın Anadolu Demiryolu Şirketine gidip şöyle hesaplı ve kitaplı bir bono yapması hatıra gelmez.

Encümen üyesi Hakkı Tarık Bey imzayı atanın Mahmut Muhtar Paşa olduğunu ve onun da attığı imzayı reddetmediğini, bononun hangi idare tarafından yapıldığının tespit edilse bile ancak ikinci derecede sorumlu olanların bulunabileceğini belirtir. Hakkı Tarık Bey devamla; Seyri Sefain İdaresi’nin gelip bu meseleyi kendi aramızda konuştuk, hakikaten kefalet almaksızın tediye etmeye karar verdik. Bakana görürdük, imza ettirdik diye ifade vermiş olsalar dahi vaziyetin değişmeyeceğini belirtir. Ayrıca Mahmut Muhtar Paşa mesuliyetin Seyri Sefain İdaresi’nde olması lazım geleceğini ispat etmek istiyordur. Fakat Seyri Sefain İdaresi’nin kusuru Bakan Bey’in kusurunu teyit etmekten başka bir şeye yaramaz. Bu yüzden Mahmut Muhtar Paşa’nın çağrılması fikri konuşulur. Yusuf Akçuraoğlu Mahmut Muhtar Paşa’nın çağrılması için bir takrir verir. Daha fazla bilgi için Sadullah ve Sadettin Beylerin çağrılması gerektiğine karar verilir175.