• Sonuç bulunamadı

Motivasyon kelimesi genel olarak harekete geçmek için etki yapan sebep olarak tanımlanabilir. Dilimize İngilizce’den geçen motivasyon terimi “Motive” kelimesinden türetilmiştir (Ongun, 2006). Motive kelimesi Türkçe’de güdü, saik veya harekete geçirici güç anlamına gelmektedir (TDK, 2012).

Arık (1996) motivasyonu, insanı davranışa iten, gösterdiği davranışların şiddet ve enerji düzeyini tayin eden, davranışlara belirli bir yön veren ve devamlılığını sağlayan iç ve dış nedenler ile bunların isleyiş mekanizmaları olarak tanımlamaktadır. Koçel’e (2001) göre motivasyon; bireylerin, belli bir amacı gerçekleştirmek üzere kendi arzu ve istekleriyle davranmalarıdır. Palmer (1993) motivasyonun içsel bir kuvvet olduğunu ve sadece bireyin kendisi tarafından yönlendirilebildiğini ifade etmektedir.

Motivasyonun insanları harekete geçirici etkisi öğrenme süreçlerinde önemli bir bileşen haline gelmesini sağlamıştır. Birçok araştırmacı öğrenen motivasyonu üzerine çalışmıştır. Bu çalışmalar çeşitli motivasyon teorilerinin geliştirilmesini sağlamıştır.

2.4.1. Motivasyon Teorileri

Alanyazında motivasyon üzerine yapılmış çalışmalara sıklıkla rastlamak mümkündür. Motivasyon çalışmaları, farklı açılardan motivasyon sürecine yaklaşan birçok teorinin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Genel olarak motivasyon teorileri kapsam ve süreç teorileri olmak üzere iki temel kategoriye ayrılmaktadır. Bu iki temel kategorideki bazı motivasyon teorileri şu şekilde sıralanabilir;

• Kapsam Teorileri

o Maslow’un I htiyaçlar Hiyerars isi Teorisi o McClelland’ın Bas arı I htiyacı Teorisi o Adelfer’in ERG Teorisi

• Süreç Teorileri

o Vroom’un Bekleyis (Ümit) Teorisi

o Lawler ve Porter’in Gelis tirilmis Bekleyis Teorisi o Adams’ın Es itlik (Denklik) Teorisi

Kapsam teorileri bireyleri güdüleyen bileşenlere ve gereksinimlerin doğasına odaklanan çalışmalardır (Mullins, 2002). Bu teorilerde bireysel gereksinimler göz önünde bulundurulmuştur. Süreç teorileri insanların başarısına etki eden bileşenleri ve bireylerin nasıl motive edileceğine odaklanmış çalışmalardır. Bu teoriler temelde bireylerin kendilerini nasıl yönlendirmeleri gerektiğine değinmektedir.

2.4.1.1. Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi Teorisi

İhtiyaçlar hiyerarşisi, Abraham H. Maslow tarafından ortaya atılmıştır. Maslow yapmış olduğu deneyler çerçevesinde, insanın temel ihtiyaçlarını önem sırasına göre listelemiş ve bir ihtiyaçlar hiyerarşisi oluşturmuştur (Şekil 4). Maslow insanın temel ihtiyaçlarını sırasıyla fizyolojik ihtiyaçlar, güvenlik ihtiyacı, ait olma ihtiyacı, benlik ihtiyacı ve kendini gerçekleştirme ihtiyacı olarak ifade etmektedir.

Şekil 4. Maslow'un İhtiyaçlar Hiyerarşisi Piramidi

Fizyolojik İhtiyaçlar (Dürtüler)

İhtiyaçlar hiyerarşisinin en alt basamağında bulunan fizyolojik ihtiyaçlar; yeme-içme, uyku, barınma gibi yaşamın devamı için gerekli temel ihtiyaçları temsil etmektedir

(Kaynak, 1990). Birey için fizyolojik ihtiyaçlar oldukça önemlidir ve diğer ihtiyaç seviyelerine ulaşılabilmesi için bu seviyedeki ihtiyaçların tatmin edilmiş olması gerekmektedir. Birey fizyolojik ihtiyaçlarını yeterli düzeyde tatmin ettiği müddetçe diğer ihtiyaçlarını düşünecek ve bu ihtiyaçları karşılamak isteyecektir (Maslow, 1970).

Güvenlik İhtiyacı

İhtiyaçlar hiyerarşisinin ikinci basamağında güvenlik ihtiyacı bulunmaktadır. Güvenlik ihtiyacı bireyin yaşadığı ortamda kendini güvende hissetmesi olarak tanımlanmaktadır. Güvenlik ihtiyacı iki boyutlu olarak ele alınmaktadır. Yangın, deprem, sel gibi bireyin yaşantısını tehlikeye düşürecek olaylardan kaçınma durumu güvenlik ihtiyacının bir bölümünü oluştururken diğer bölüm ise ekonomik olarak güven içinde olma ile açıklanmaktadır (Köroğlu, 2011). Bu bağlamda birey can ve mal güvenliği içerisinde yaşama ihtiyacı hissetmektedir. Birey kendini tehlikede hissetmedikçe güvenlik gereksinimi hissetmemektedir (Maslow, 1970).

Sosyal İhtiyaçlar (Sevme-Sevilme İhtiyacı)

Maslow’a (1970) göre bireylerin, fizyolojik ve güvenlik ihtiyaçları tatmin edildiği zaman sosyal ihtiyaçları ortaya çıkmaktadır. Sosyal ihtiyaçlar bireyin duygusal nitelikteki beklentilerini, ait olma ve sevgi gereksinimlerini kapsamaktadır (Köroğlu, 2011). Sosyal ihtiyaçlar düzeyindeki birey bulunduğu sosyal çevreye dahil olmak ve iletişim kurmak istemektedir. Bu seviyede sevme ve sevilme duygusu ön plana çıkmaktadır (Çetinkanat, 2000).

Kendini Gösterme İhtiyacı (Saygınlık)

Kendini gösterme ihtiyacı bireyin bulunduğu topluluk içerisindeki konumuna yönelik ihtiyaçları temsil etmektedir (Maslow, 1970). Bu düzeyde bireyler toplum içerisinde tanınma, belirli bir konuma ve prestije sahip olma ihtiyacı hissetmekte ve diğer insanların takdirini toplamak için çaba sarf etmektedirler (Hoplamaz, 2011).

Kendini Tanımlama İhtiyacı (Kendini Gerçekleştirme)

Hiyerarşik yapının en tepesinde kendini tanımlama ihtiyacı bulunmaktadır (Köroğlu, 2011). Bireyin kendini gerçekleştirme gereksinimi, bireysel potansiyelini, kabiliyet ve özelliklerini harekete geçirme ve uygulamaya dökme isteğini ifade etmektedir (Hoplamaz,

2011). Bu düzeyde birey karar verici durumundadır. Birey kendisi için en iyi olanı veya yapmış olduğu işte en iyi olanı ortaya koyma ihtiyacı hissetmektedir (Maslow, 1970; Newstorm ve Davis, 2004).

2.4.1.2. McClelland’ın Bas arı I htiyacı Teorisi

McClelland motivasyon üzerine çalışmalar gerçekleştirmiş ve motivasyona yönelik ihtiyaçları başarı ihtiyacı, ilişki kurma ihtiyacı (bağlılık) ve güç ihtiyacı (güçlülük) olarak kategorize etmiştir. McClelland’a göre bireyin gösterdiği davranışlar bu üç ihtiyacın neticesinde oluşmaktadır (Ertürk, 2000). Başarı ihtiyacı, bireyin yapmış olduğu işlerde başarılı olma arzusunu ve başarısız olma korkusunu ifade etmektedir. İlişki kurma ihtiyacı bireyin sosyal ilişkiler oluşturma ve bir gruba dahil olma ihtiyacını göstermektedir (Köroğlu, 2011). Güç ihtiyacı, bireyin diğer kişileri kontrol etme ve kendi otoritesini korumaya yönelik arzuları tanımlamaktadır (Köroğlu, 2011). McClelland teorisine göre ihtiyaçlar, zaman içerisinde bireyin yaşantısı ve deneyimlerine göre öğrenilmektedir. Bu üç ihtiyaç grubu içerisinde başarı ihtiyacı bireyi motive etme noktasındaki en büyük etmen olarak görülmektedir (Başaran, 1982). McClelland’a göre başarı ihtiyacını, ırk ve çevre, din, aile ve çocuk yetiştirme biçimi etkilemektedir.

2.4.1.3. Adelfer’in ERG Teorisi

ERG teorisi, Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisi Herzberg’in çift faktör teorisi üzerine bina edilmiş bir teoridir (Köroğlu, 2011). Bu teori; varlık, ilişki ve gelişme olmak üzere üç boyut üzerine inşa edilmiştir (Brief, 1998). Teorideki varlık boyutu; açlık, susuzluk, güvenlik gibi varlığı sürdürmeye yönelik gereksinimleri, ilişki boyutu insanların diğer bireyleri ile ilişki kurma gereksinimlerini ve gelişme boyutu da, bireyin kendisi ve çevresi üzerinde etkileyici olma, üretici etkiler oluşturma, yeteneklerini kullanma ve yeteneklerini geliştirme isteğine vurgu yapmaktadır (Güven Y., 2004). Adelfer’e göre bir gereksinim doyuma ulaştığı sürece etkin kalır, gereksinim doyurulmaz ise alt boyuttaki gereksinim ön plana çıkar, bu gereksinim doyurulur ise üst düzeydeki gereksinim uyarılır (Tınar, 1988).

2.4.1.4. Vroom’un Bekleyiş (Ümit) Teorisi

Victor H. Vroom tarafından geliştirilen teori bireyin çeşitli durumlarda nasıl karar vermesi gerektiğine odaklanmaktadır. Vroom bir hedefe erişmede etkili olan gücü valance olarak tanımlamaktadır. Valance değeri; bireyin amacına ulaşma isteği baskın olduğunda pozitif, isteksizlik durumda negatif ve kayıtsızlık durumunda sıfır olarak tanımlamaktadır (Vroom, 1964; Anık, 2007). Bu teorideki bir diğer kavram araçsallıktır. Araçsallık, gerçekleştirilen eylem neticesinde ulaşılan amacın bireyin beklediği başka bir ödül için aracı olması olarak tanımlanmaktadır (Başaran, 2008). Anık’a (2007) göre araçsallık kavramı, bireyin tatmin olacağına inandığı bir sonuca olan inancını oluşturmakta ve davranışa yön vermektedir. Vroom tarafından tanımlanan bir diğer kavram ise beklentidir. Beklenti bir olayın neticesine yönelik sürekli veya geçici olan inanç olarak tanımlanmaktadır (Vroom, 1964). Beklenti eylem ve bu eylemin neticesine yönelik inanç arasındaki ilişkiden etkilenmektedir. Birey eylemin sonucunda istediği neticeye ulaşabileceğine kanaati varsa beklentisi yüksek olacaktır (Anık, 2007). Aksi halde beklentisi olmayacaktır. Bu açıdan beklentinin geçici ve değişken bir yapıya sahip olduğunu ifade edilmektedir (Başaran, 2008). Güç, bu teoride ortaya atılan bir diğer kavramdır. Güç bireyin davranış gösterme eğiliminin yoğunluğu olarak tanımlanmaktadır (Anık, 2007). Güç kavramı motivasyondan etkilenmekte ve motivasyon davranışının yönü ve şiddeti etkilenmektedir. Vroom’a göre birey motive olmuş ise çaba göstermektedir (Köroğlu, 2011).