• Sonuç bulunamadı

MODERN DÖNEM TEFSİR KAYNAKLARINDA EVLİLİK SÜRECİNDE

B. KADININ CENNETTEN ÇIKARILMASI

2. MODERN DÖNEM TEFSİR KAYNAKLARINDA EVLİLİK SÜRECİNDE

a. Eş Seçimi

Klasik dönem tefsir kaynaklarında olduğu gibi modern dönem tefsir kaynaklarında da insana eşlerin bahşedilmesi, eşlerin kendileriyle aynı cinsten

204 Lokmân 31/14, 15; ayrıca bk. Ahkâf 46/15. 205 Zemahşerî, el-Keşşâf, s. 836.

206 Huvvârî, Tefsîru Kitâbillâhi’l-Azîz, III, 335; IV, 148; Mâturîdî, Te’vîlâtü Ehli’s-Sünne, VIII, 303;

Mâverdî, en-Nuketu ve’l-Uyûn, IV, 334; Zemahşerî, el-Keşşâf, s. 836.

207 Râzî, Tefsîr, XV, 148.

olmalarının ilahi hikmeti üzerinde durulduğu görülmektedir. Ancak modern dönemde eşlerle kişilerin aynı cinsten olmaları insaniyet özü bakımından değerlendirilmekte; ilk yaratılıştaki kaburga kemiğiyle ilgili meseleye yer verilmemektedir.

“‘Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla ve bizi takva sahiplerine önder kıl!’ derler.”209

ayeti bağlamında gerçek Müslümanların dualarında sevdikleri için dünyevî zevkleri değil ahiretteki kurtuluşu düşündükleri beyan edilmektedir. Özellikle İslam’ın ilk dönemlerinde birçok müminin eşi ve çocuklarının iman etmediğine dikkat çeken Mevdûdî, bu duanın önemine işaret etmektedir.210

Müslüman, bu şekilde kendisiyle sürur bulacağı eşler istemektedir.211 Allah’ın, eşleri kendi cinslerinden yarattığı ve aralarında sevgi ve rahmet meydana getirdiği beyanının yer aldığı Rûm 30/21. ayette, Allah’ın eşleri kendi cinslerinden yani bir insan, beşer olarak yarattığı;212

bu bakımdan aralarında yakınlık ve muhabbet var ettiği beyan edilmektedir. Bu şekilde toplumun dinamiği olan aile hayatı devam etmektedir.213

Allah’ın bir tek cinsiyet olarak değil de birbirinden farklı fiziksel ve ruhsal yapıya sahip, aynı temele sahip iki ayrı cins olarak çiftleri yarattığı belirtilmektedir. Bu iki farklı yapı birbiriyle ahenkli bir uyum içinde bir araya gelmekte ve birbirlerinin fiziksel ve psikolojik ihtiyaçlarını karşılamaktadır.214

Sadece kadınlar değil kadınların eşleri olan erkekler de bu ayette kastedilmektedir.215

Dolayısıyla erkekler de kadınlarla aynı cins olarak beşer olma vasfında onların eşidir. Bu bakımdan ayetin açıklamasında muhatap konumundaki kadın için söz konusu olacak mesajlara dikkat çekilmektedir.

Toplumun devamı için gerekli olan neslin sürdürülebilmesi açısından erkek ve kadının gereken özelliklere sahip olduğu, birbirlerine sevgi ve şefkatle bağlı bulunduğu beyan edilmektedir.216

Esasında kadın ve erkek arasında da bir fark söz konusudur. Kadın daha naif, nazik ve şefkatliyken erkek güçlü, sert yönüyle öne çıkmaktadır. Ancak söz konusu bu farklılık bir zıtlık ihtilafı değil tekâmüle

209 Furkân 25/74.

210 Mevdûdî, Tefhîmu’l-Kur’ân, III, 607. 211 Şa’râvî, Tefsîru’ş-Şa’râvî, XVII, 10522.

212 Yazır, Hak Dîni Kur’ân Dili, VI, 3811; Ateş, Yüce Kur’an’ın Çağdaş Tefsiri, VII, 16. 213 Merâğî, Tefsîru’l-Merâğî, XXI, 37.

214 Reşid Rızâ, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Hakîm, X, 275, 276; Mevdûdî, Tefhîmu’l-Kur’ân, IV, 293, 294. 215 Tabatabâî, el-Mîzân fî Tefsîri’l-Kur’ân, XVI, 171; Şa’râvî, Tefsîru’ş-Şa’râvî, XVIII, 11356, 11357. 216 Tabatabâî, el-Mîzân fî Tefsîri’l-Kur’ân, XVI, 172.

ulaştıracak bir ihtilaf olarak değerlendirilebilir. Bu bakımdan kadın ve erkeğin birbirinin zıttı olarak görülmesi ve aralarında manasız farklılıkların üretilmeye çalışılması gereksizdir. Aralarında sadece cinsiyete dayalı bir sıralamaya da gidilemez. Gece ve gündüzün hangisi daha makbuldür? İkisinin arasında bir derecelendirme yapmak mümkün müdür? Leyl suresinde217

gece ve gündüze dikkat çekildikten sonra kadın ve erkek cinsine atıfta bulunulması önemlidir. Leyl 92/4. ayette “Şüphesiz sizin çabalarınız çeşit çeşittir.” buyrularak kadınların erkek gibi olmaya çalışmalarının boş bir çaba olduğu beyan edilmektedir. Kadın ve erkeğin her ikisinin de kendilerine özel birtakım görevleri ve sorumlulukları olduğu unutulmamalıdır. Nasıl ki erkek kadın gibi doğum yapamaz; kadın da erkeklerin kendilerine özel olan görevleri yüklenme konusunda acizdir.218

Eşlerin aralarında bulunduğu bazı grupların zikredilerek bunların Allah ve Rasulü’nden, cihat etmekten daha sevimli gelmesi durumunun söz konusu edildiği Tevbe 9/24. ayette çeşitli sevgi mertebelerinden bahsedilmektedir. Bunlardan birisi de eş sevgisidir. Tabiî olduğu kadar psikolojik bir ihtiyaç, eş sayesinde giderilmektedir. Ayrıca neslin devamı eşle sağlanmaktadır. Ancak burada klasik dönem tefsir kaynaklarından kimilerinde olduğu gibi kadınların fitnenin kaynağı olarak sunulduğu ve bu bakımdan fitne konusunda ilk sırada yer aldığı şeklindeki bir algıya karşı modern dönem içerisinde ayetteki sıralamanın bağlamı itibariyle konu bakımından olduğuna dikkat çekilmektedir. Mesela Nisâ 4/13. ayette ya da Abese 80/34-36. ayetlerde farklı bir sıralama karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla kadının fitne başı olarak sunulduğu bir algının Kur’an’ın bütünlüğü dikkate alındığında mümkün olmadığı ortaya konulmaktadır.219

Ayrıca ayette belirtilen gruplar, özellikle dinden döndürme ve şirk konusunda çabalayan kimseler olarak değerlendirilmektedir.220

Diğer yandan ayet, insanların ana baba ve eşi sevmemesini emretmemekte; onların sevgisinin Allah ve Rasulü’ne olan sevginin önüne geçmemesini istemektedir.221

217 Bk. Leyl 1-4.

218 Şa’râvî, Tefsîru’ş-Şa’râvî, XVIII, 11356, 11357. 219 Reşid Rızâ, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Hakîm, X, 275, 276. 220 Şa’râvî, Tefsîru’ş-Şa’râvî, VIII, 4988, 4990. 221 Ateş, Yüce Kur’an’ın Çağdaş Tefsiri, IV, 47.

Eşlerden ve çocuklardan bazılarının kişinin düşmanı olabileceğini beyan eden Teğâbün 69/14. ayette Allah Teala, Müslümanları kendisine kulluk etmekten alıkoyabilecek eş ve çocuklara karşı uyarmaktadır. Söz konusu olan düşmanlığın dünyevî yahut uhrevî bir düşmanlık olabileceği belirtilmektedir.222

Klasik dönem tefsir kaynaklarından kimilerinde bu ayet bağlamında kadının kocası için düşmanlığı gündeme getirilmekle yetinilmiş olsa da modern dönemde aslında erkeklerin de hanımları için bir tehlike olmasının gündeme getirildiği görülmektedir.223

b. Mehir

Nisâ 4/4. ayette evlenilecek hanımlara mehirlerinin gönül hoşnutluğuyla verilmesi emredilmektedir. Erkeğin kadına olan sevgisinin bir nişanesi olarak mehrini vermesi gerekmektedir. Mehir, karı koca arasındaki bağın kurulmasında önemli bir işleve sahiptir.224

Süleyman Ateş, bu ayeti kadın haklarını koruyan bir ayet olarak tavsif eder ve evlenen her kadının mehir denen bir meblağı alma hakkı bulunduğunu ve kocanın bunu vermek zorunda olduğunu belirtir.225

Mehrin verilmesini emreden ayette gönül rızası şartının dile getirilmesi önemlidir. Zira mehrin kadının mülkiyetinde olduğu ve ancak kendisi isterse kocasına vereceği unutulmamalıdır.226

Diğer yandan mehrin karı-koca arasında bir bağ kurma işlevi olduğu gibi kadın için özellikle boşanma mevzusunda önemli bir teminat olduğu da açıktır.227

Mehrin evlenilen hanımlara gönül rızasıyla verilmesini emreden ayetin akabinde yer alan Nisâ 4/5. ayette sefihlere mallarının verilmemesi uyarısında bulunan ayet yer almaktadır. Bununla ilgili olarak klasik dönem tefsir kaynaklarında ayette belirtilen sefih grubun içerisinde kadınların da zikredildiği daha önceden belirtilmişti. Modern dönem tefsir kaynakları arasında bu yoruma işaret yollu değinenler228

bulunmakla birlikte sefihlerle ilgili ayette kastedilenin aklen noksanı

222 Merâğî, Tefsîru’l-Merâğî, XXVIII, 130. 223 Ateş, Yüce Kur’an’ın Çağdaş Tefsiri, IX, 475.

224 Merâğî, Tefsîru’l-Merâğî, IV, 184; Şimşek, Hayat Kaynağı Kur’ân Tefsiri, I, 474. 225 Ateş, Yüce Kur’an’ın Çağdaş Tefsiri, II, 202.

226 Mevdûdî, Tefhîmu’l-Kur’ân, I, 329; Tabatabâî, el-Mîzân fî Tefsîri’l-Kur’ân, IV, 175; Şa’râvî,

Tefsîru’ş-Şa’râvî, IV, 2009, 2010; Şimşek, Hayat Kaynağı Kur’ân Tefsiri, I, 474.

227 Karaman vd., Kur’an Yolu, II, 18.

bulunan kimseler229

ve küçük çocuklar230

olduğu; zaten mehirlerin hanımlara verilmesi emrinin yer aldığı ayetin bu yoruma uygun düşmeyeceği şeklinde açıklamaların yer aldığı görülmektedir.231

Hanımlara verilen mehir yüklerle bile olsa ondan geri alınamayacağını beyan eden Nisâ 4/20 ve 21. ayetler karı-kocanın birbirine karıştığını, kadının erkekten sağlam bir söz aldığını beyan etmektedir. Ayette ifade edilen “kıntâr” (راطنق) büyük bir mala tekabül etmektedir.232

Bu ifadeler, mehri çok vermenin şer’an caiz olduğunu göstermektedir. 233

Gerek kadın-erkek ilişkisi gerekse nikahla birlikte karı-koca arasında bir bağ oluşmaktadır.234

Kadın ve erkeğin nikahla birlikte yakınlaşması ve yekvücut olmalarına atıfta bulunulmaktadır.235

Evliliğin boşanmayla sonuçlanması aşamasında bile içli dışlı olunan, belli şeyler yaşanılan hanımın boşanma sonrası perişan edilmemesi istenmektedir.236

Dolayısıyla Kur’an taraflar arasında büyük çatışmaların ve kavgaların yaşandığı boşanma sürecinde bile kadının mağdur edilmemesi yönünde önemli uyarılar içermektedir.

c. Çok Eşlilik

Nisâ 4/3. ayet “ikişer, üçer ve dörder” hanımla evlenilebileceğini gündeme getirmekte; hanımlar arasında adalet şartını dile getirmekte, adalet konusunda bir sıkıntı olacaksa tek bir hanımla ya da sahip olunan cariyelerle yetinilmesi gerektiğini beyan etmektedir.

Ayetin yetim kızların hem kendilerini hem de mallarını koruma konusunda bir uyarı niteliği taşıdığı; nüzul ortamında yetim kızların bu konudaki mağduriyetlerinin giderilmesine yönelik hususların dile getirildiği belirtilmektedir.

229 Tabatabâî, el-Mîzân fî Tefsîri’l-Kur’ân, IV, 175, 176; Şa’râvî, Tefsîru’ş-Şa’râvî, IV, 2011. 230 Esed, Kur’an Mesajı, s. 133.

231 Şimşek, Hayat Kaynağı Kur’ân Tefsiri, I, 475. 232 Şa’râvî, Tefsîru’ş-Şa’râvî, IV, 2085.

233 Merâğî, Tefsîru’l-Merâğî, IV, 216, 217; İbn Âşûr, et-Tahrîr ve’t-Tenvîr, IV, 289. 234 Şa’râvî, Tefsîru’ş-Şa’râvî, IV, 2086, 2087.

235 Tabatabâî, el-Mîzân fî Tefsîri’l-Kur’ân, IV, 265. 236 Ateş, Yüce Kur’an’ın Çağdaş Tefsiri, II, 235.

Bu bakımdan klasik dönem tefsir kaynaklarında ayetle ilgili aktarılan rivayetlere modern dönem tefsir kaynaklarında da yer verildiği görülmektedir.237

Ayette sayı bildiren ifadelerde ikişerli anlama gelecek şekilde bir kullanım mevcuttur. Sayıların aralarındaki “vav” edatı bu belirtilen seçeneklerden birinin seçilebileceğini beyan etmektedir. Sayının dört ile sınırlandırıldığı açıktır. Bu açıdan belirtilen sayıları birleştirerek sayının dokuz olduğu yönündeki ifadeler doğru değildir. Ayette tek bir hanımla yetinilmesi seçeneğinin ortaya konulması ve İslam’ın yaygın uygulaması, bunu göstermektedir.238

Ayetteki “ikişer, üçer ve dörder” ifadeleri muhatap kitle çoğul olmasından dolayı onların her birinin iki, üç ve dört hanımla evlenebileceklerini ifade etmek üzere gelmektedir. Dolayısıyla anlam iki, üç ve dörde tekabül etmektedir.239

Nisâ 4/3. ayetteki dörde kadar evlenme izninin Kur’an’ın ilk defa konuyla ilgili bir uygulaması değil; toplumda var olan birden fazla hanımla evlilik uygulamasının Kur’an tarafından sınırları belirtilerek düzenlenmesi olarak değerlendirmek mümkündür.240

Bu bakımdan henüz evlenmemiş yahut tek evli olanlara Nisâ 4/3. ayette hanımlar arasında adaleti sağlamanın güçlüğü ve tek hanımla evliliğin gerektiği uyarısı yapılmaktadır. Diğer yandan Nisâ 4/129. ayette dörde kadar hanımla evli olanlar için ne kadar çaba sarf edilse de hanımlar arası tam bir eşitliğin sağlanamayacağı; bu bakımdan bütün ilgi ve alakanın tek birisine yöneltilmemesi gerektiği konusunda önemli uyarıların yapıldığı görülmektedir.241 Dolayısıyla ayette erkeklerin evlenmeleri gereken hanımların sayısı değil; evlenebilecekleri hanımların sayısı verilmektedir. Bu bakımdan ayette bir vucûbiyet değil mübahlık söz konusudur.242

237 Bk. Yazır, Hak Dîni Kur’ân Dili, II, 1282-1286; İbn Âşûr, et-Tahrîr ve’t-Tenvîr, IV, 223, 224;

Mevdûdî, Tefhîmu’l-Kur’ân, I, 327, 328; Tabatabâî, el-Mîzân fî Tefsîri’l-Kur’ân, IV, 172, 173; Esed, Kur’an Mesajı, s. 133; Şa’râvî, Tefsîru’ş-Şa’râvî, IV, 1998, 1999, 2000; Karaman vd., Kur’an Yolu, II, 15; Ateş, Yüce Kur’an’ın Çağdaş Tefsiri, II, 197; Şimşek, Hayat Kaynağı Kur’ân Tefsiri, I, 471.

238 Yazır, Hak Dîni Kur’ân Dili, II, 1290; Tabatabâî, el-Mîzân fî Tefsîri’l-Kur’ân, IV, 173, 174; Ateş,

Yüce Kur’an’ın Çağdaş Tefsiri, II, 199; Şimşek, Hayat Kaynağı Kur’ân Tefsiri, I, 472.

239 Reşid Rızâ, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Hakîm, IV, 340, 341; İbn Âşûr, et-Tahrîr ve’t-Tenvîr, IV, 225. 240 İbn Âşûr, et-Tahrîr ve’t-Tenvîr, IV, 223, 224; Mevdûdî, Tefhîmu’l-Kur’ân, I, 328, 329; Şa’râvî,

Tefsîru’ş-Şa’râvî, IV, 2000, 2001; Ateş, Yüce Kur’an’ın Çağdaş Tefsiri, II, 199, 200.

241 Karaman vd., Kur’an Yolu, II, 16, 155.

242 Şa’râvî, Tefsîru’ş-Şa’râvî, IV, 2001; ayrıca bk. İbn Âşûr, et-Tahrîr ve’t-Tenvîr, IV, 227; Ateş, Yüce

Birden fazla hanımla evliliğe izin veren Nisâ 4/3. ayetteki adalet kaydı üzerinde özenle duran modern dönem tefsir kaynaklarından kimilerinde, birden fazla hanımla evliliğin ancak çok istisnâî hallerde söz konusu olduğu üzerinde durulmaktadır. Bu bakımdan birden fazla hanımla evliliğin gerekli olduğu durumlar sıralanmaktadır. Bu bağlamda kadının çocuk doğuramayan bir durumda olması, kadınlık vazifesini yerine getirememesi, savaş gibi sebeplerle erkek nüfusun azalması,243

kadınların erkeklerden daha uzun ömürlü olması ve zinanın önüne geçilmesi gibi durumların söz konusu edildiği görülmektedir. Toplum içinde ahlaksızlığın arttığı bir dönemde erkeklerin yanlış yollara sapması bu şekilde önlenecek ve boşanmaların artmasının önüne geçilecektir.244

Çok kadınla evlilik kültürel ve ahlakî bir ihtiyaç olup asıl itibariyle kötü değildir. Zira bazı kimseler tek kadınla yetinemez, bu insanlara tek kadını dayatmak hem bireysel hem de toplumsal olarak sıkıntılara sebep olmakta, gayri meşru ilişkilere götürmektedir.245

Diğer taraftan birden fazla hanımla evliliğin olumsuz yönleri üzerinde de durulmaktadır. Öncelikle aile nizamının sağlanabilmesi güçleşmekte; hanımlar arasında ve onların çocukları arasında ciddi sıkıntılar ortaya çıkmaktadır. Ancak bu sayının dört ile sınırlandırılması büyük önem taşımaktadır.246

Muhammed Abduh konuyla ilgili ayetlerin incelenmesi durumunda İslam’da çok eşliliğin ancak adalet ve haksızlık yapmama şartları çerçevesinde değerlendirilebilecek olan, sınırları son derece daraltılmış bir durum olduğunu belirtmektedir. Çok eşliliğin söz konusu olduğu bir toplumun eğitim ve terbiyesinin mümkün olamayacağını; zira günümüzde çok eşliliğin eşler arasında başlayıp tüm aileyi kapsayan bir fesada sebep olacağını belirtmektedir. Bu fesad evden eve yayılarak nihayet toplumun tamamını kapsamaktadır. İslam’ın ilk yıllarında insanların kalpleri iman nuruyla dolu olduğu için bu çeşit evliliklerin bu denli büyük fesada sebep olmadığını belirten Abduh, günümüzde ise hanımların arasında kalan erkeğin meylettiği hanımının direktifiyle hareket ettiğini ve nihayetinde diğer hanım ve onlardan olan çocukları dışlayan bir tutum sergilediğini belirtmektedir. Hatta

243 Reşid Rızâ, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Hakîm, IV, 350, 351; Ateş, Yüce Kur’an’ın Çağdaş Tefsiri, II, 201. 244 İbn Âşûr, et-Tahrîr ve’t-Tenvîr, IV, 226.

245 Mevdûdî, Tefhîmu’l-Kur’ân, I, 329. 246 İbn Âşûr, et-Tahrîr ve’t-Tenvîr, IV, 227.

Abduh, çok eşlilikten kaynaklanan dramların Müslümanların tüylerini diken diken edecek seviyede olduğunu belirtmektedir. Çok eşliliğin sebep olduğu musibetlerin bu denli büyük ölçekli olmasında kadınların gerekli dinî bilgi ve terbiyeyle yetişmemiş olmasının etkili olduğu kanaatindedir. Ona göre eğer kadınlar dinî terbiye altında yetişmiş olsalardı kıskançlıkları en fazla kendileriyle sınırlı kalırdı. Toplumun tamamını etkileyecek ölçüde büyük sıkıntılara sebep olmazdı. Dinin, muhataplarının maslahatları uyarınca hükümler ortaya koymasına dikkat çeken Abduh, bir konuda daha önceden var olmayan bir mefsedet halinin ortaya çıkması durumunda o konuyla ilgili hükmün değiştirilebilmesine yönelik fakihlerin görüşleri olduğunu belirttikten sonra çok eşlilikle ilgili olarak adaletsizlikten korkulması halinde çok eşliliğin kesinlikle haram olacağını belirtmektedir. Abduh, Allah Teala çok eşliliği gerçekleştirilmesi oldukça güç olan bir duruma bağlayarak sanki bunu yasaklamaktadır, demektedir.247

Konuyla ilgili olarak Nisâ 4/129. ayette ise şöyle buyrulmaktadır: “Ne kadar uğraşırsanız uğraşın, kadınlar arasında adaleti yerine getiremezsiniz. Öyle ise birine büsbütün gönül verip ötekini kocası hem var hem yok askıda kalmış kadın gibi bırakmayın. Eğer arayı düzeltir ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız, şüphesiz Allah çok bağışlayıcı ve çok merhamet edicidir.”

Allah Teâla hanımlar arasında bir zulüm endişesi yoksa evlenilebilecek hanımların sayısını Nisâ 4/3. ayette beyan emişti. Buradaki hitap birden fazla hanımı olup bunlar arasında adaletli olma konusunda kaygı duyan kimselere yöneliktir.248

Adaletli olma niyetiyle birden fazla hanımla evlenen erkek, bu işin ne kadar sıkıntılı bir durum olduğunu anlar. Zira hanımlar arasında kalbin meyletmesi durumu farklılık gösterebilir. Bu meyletmenin de elbette birtakım yansımaları olacaktır. Yüce Allah insanların hanımları arasında tam bir eşitliğe güç yetiremeyeceğini bildi ve onların bu açıdan yükümlülüklerini azalttı. Yani hanımları aynı görmeye çalışsanız ve bu şekilde davransanız bile tam bir eşitliği sağlayamazsınız. Diğer taraftan da zaten hanımları bu konuda razı edemezsiniz, denilmektedir. Ancak erkekler hiç olmazsa birine tamamen meyledip diğerinin askıda bırakılması konusunda

247 Reşid Rızâ, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Hakîm, IV, 349, 350. 248 Şimşek, Hayat Kaynağı Kur’ân Tefsiri, I, 576.

uyarılmaktadır. Çünkü ayette hafifletilen husus, kişinin elinde olmayan yönelimlerdir. Ancak kasten ve bilerek bir ihmal ve yüz çevirme söz konusu olamaz.249

Konunun büyük hassasiyet gerektiren bir öneme sahip olduğunu bilmek gerekir. Zira İslam’da ailelerin önemli bir görevi, sağlam nesillerin yetiştirilmesidir. Oysa birden fazla hanımla yapılan adalet ilkesinden uzak evlilikler şehvet düşkünü bir baba ve birbirine düşman anneler arasında büyüyen nesillere sebep olur.250

Esasında hanımlar arasında yeme, içme, giyim, barınma gibi hususlarda adaletin sağlanması mümkün olabilir. Ancak sevgi noktasında bu pek mümkün değildir.251

Ayet bu konuda sağlanamayan adaletin hanımlardan birinin tamamen kocasız gibi askıda kalmasına sebep olmaması noktasında Müslüman erkekleri uyarmaktadır.252

Diğer hanımların evliliğin gerektirdiği şekilde bakımlarının sağlanması gerekmektedir. Evlenilen hanımların muhtaç kalmasına izin verilmemelidir. 253

Nisâ 4/129. ayetteki ne kadar uğraşılsa da hanımlar arasında adaletin sağlanamayacağı, şeklindeki beyandan hareketle birden fazla sayıda hanımla evlenmenin nefyedildiği şeklinde yorumların yapılması mümkün görünmemektedir. Zira Nisâ 4/129. ayetin devamında hanımlardan birine tamamen yönelip diğerini askıda bırakmama şeklinde gelen ifadeler, birden fazla, ayette belirtildiği üzere dörde kadar, hanımla evliliğe dair hükmün geçerli olduğunu ortaya koymaktadır.254

Ayrıca burada hakiki manada bir adaletin kastedildiği; dolayısıyla ifade edilen hususların birbirinden farklı olduğu belirtilmektedir.255

d. Gayr-i Müslim’le Evlilik

Bakara 2/221. ayette müslümanların müşrik hanımlarla, müslüman hanımların da müşrik erkeklerle evlenmeleri yasaklanmaktadır. Mâide 5/5. ayette ise Ehl-i Kitab hanımlarla evlenebilme konusunda iznin verildiği görülmektedir. Bakara

249 Reşid Rızâ, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Hakîm, V, 448, 449. 250 Reşid Rızâ, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Hakîm, V, 450.

251 Reşid Rızâ, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Hakîm, V, 449; Mevdûdî, Tefhîmu’l-Kur’ân, I, 413; Tabatabâî, el-

Mîzân fî Tefsîri’l-Kur’ân, V, 103; Şa’râvî, Tefsîru’ş-Şa’râvî, IV, 2003; V, 2689; Karaman vd., Kur’an Yolu, II, 155; Şimşek, Hayat Kaynağı Kur’ân Tefsiri, I, 576.

252 Tabatabâî, el-Mîzân fî Tefsîri’l-Kur’ân, V, 103; Şa’râvî, Tefsîru’ş-Şa’râvî, V, 2690; Ateş, Yüce

Kur’an’ın Çağdaş Tefsiri, II, 378, 379; Şimşek, Hayat Kaynağı Kur’ân Tefsiri, I, 576.

253 Reşid Rızâ, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Hakîm, V, 449; Karaman vd., Kur’an Yolu, II, 155, 156. 254 Mevdûdî, Tefhîmu’l-Kur’ân, I, 413.

2/221. ayette evlenmenin yasaklandığı “müşrik” ile kimin kastedildiği konusu tefsir kaynaklarında ele alınmaktadır. Şirkin açık ve gizli olarak iki kısma ayrıldığı;256

burada putperest Arap müşriklerin kastedildiği belirtilmektedir. 257

Zaten ayetlerde Ehl-i Kitab’ı müşriklerden ayıran ifadeler kullanılmaktadır.258

Dolayısıyla Mâide 5/5. ayetle Bakara 2/221. ayet arasında nesh ilişkisi olmadığı dile getirilmektedir.259

Nesh olabilmesi için zamansal uyum da söz konusu değildir. Bakara suresi hicretten sonra Medine’de ilk inen suredir; Mâide ise son inen suredir.260

Diğer yandan modern dönem tefsir kaynaklarından kimilerinde konuyla ilgili nesh iddiasını gündeme getirenler de vardır. Buna göre Bakara 2/221. ayette gerek hakiki gerekse zahiri bütün müşrikler kastedilmektedir. Ancak Mâide 5/5. ayetle Ehl- i Kitab hanımların bu genel hükümden istisna edildiği, Mâide suresindeki ilgili ayetle bunun neshedildiği ifade edilmektedir.261

Aile düzeni içerisinde müşrik bir hanımın çocukların yetiştirilmesi konusunda birtakım sıkıntılara sebep olacağı üzerinde özellikle durulmaktadır.262

Ehl-i Kitab, müşriklere nazaran, özellikle de nübüvvet konusunda, daha ılımlıdır, müslümanlara daha yakındır. Bu bakımdan onlar diğer putperestlerden ayrılmaktadır.263

Müslüman bir erkek Ehl-i Kitab bir hanımla evlense bile erkeğin ailede etkili gücü dikkate alınırsa onun çocukların yetişmesinde etkin olacağı;264