• Sonuç bulunamadı

MODERN DÖNEM TEFSİR KAYNAKLARINDA DİNÎ HAYATTA KADIN

A. DİNÎ HAYATTA KADIN

2. MODERN DÖNEM TEFSİR KAYNAKLARINDA DİNÎ HAYATTA KADIN

a. Kadınların Özel Hali ve İbadet

Kur’an’da kadınların özel halinin söz konusu edildiği ayette bu halin bir eziyet olduğu beyan edilmektedir.70

Modern dönem tefsir kaynaklarında öncelikle cahiliyede konuyla ilgili yaşanan sapmalara değinildiği görülmektedir.71

Ayet, bu dönemdeki hanımlarla ne tür bir ilişki içinde olunacağını beyan etmektedir. Buna göre adet halindeki hanımla cinsel beraberlik dışında her türlü ilişkinin devam edeceği ortaya konulmuştur.72 Allah Rasulü’nün gerek davranışları gerekse ifadeleri73

buna işaret etmektedir. Hz. Aişe’den gelen rivayetler, Allah Rasulü’nün özel haldeki hanımlarıyla aynı örtünün altında yattığını, aynı tastan su içtiğini74

ortaya koymaktadır. Hatta elbisesine bir şey bulaşmış olursa o yeri yıkayıp o elbisesiyle namaz kıldığı aktarılmaktadır.75

Ayette bu özel halin bir “ezâ” olarak tavsif edildiği görülmektedir. Bu “ezâ”yı kirlilik, pislik76

anlamında kabul ederek söz konusu dönemi tiksindirici, olarak tanımlayanlar bulunduğu gibi77

bu dönemin hem pislik hem de hastalık anlamında olduğu; söz konusu dönemin kadına sadece sıkıntı vermediği aynı zamanda bu dönemde kadının hastalığa meyilli bir fiziğe büründüğü şeklinde açıklamalar da

67Bikâî, Nazmu’d-Dürer, II, 515.

68 Kurtubî, el-Câmi’ li Ahkâmi’l-Kur’ân, XVI, 232. 69İbn Atiyye, el-Muharraru’l-Vecîz, II, 259. 70 Bakara 2/222.

71 Reşid Rızâ, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Hakîm, II, 358; Yazır, Hak Dîni Kur’ân Dili, II, 776; Tabatabâî, el-

Mîzân fî Tefsîri’l-Kur’ân, II, 212; Karaman vd., Kur’an Yolu, I, 353.

72 Reşid Rızâ, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Hakîm, II, 360; Tabatabâî, el-Mîzân fî Tefsîri’l-Kur’ân, II, 213;

Karaman vd., Kur’an Yolu, I, 353.

73 Bk. Müslim, Hayd 3; Ebû Dâvûd, Nikâh 45, 46; Nesâî, Tahâret 176, 177, 178, 179, 180. 74 Müslim, Hayd 3 (14); Nesâî, Tahâret 178, 179.

75Ebû Dâvûd, Nikâh 45, 46; Tahâret 106 (269); Nesâî, Hayz ve İstihâze, 11 (369); Dârimî, Vudû 105. 76 Yazır, Hak Dîni Kur’ân Dili, II, 776.

yapılmaktadır.78

Diğer taraftan “ezâ” ifadesindeki eziyet yönünü öne çıkararak ayette haram kılınan hususların bu dönemdeki hanımlar için bir eziyet olacağı şeklinde görüşler de öne sürülmüştür.79

Ayrıca bu özel halin eziyet olarak vasıflandırılması ile kadınlara bu dönemde oruç ve namaz konusunda müsaade edilmesini ilişkilendiren görüşler de mevcuttur.80

Zira adetli döneminde kadın oruç tutamaz, namaz kılamaz, Kur’an okuyamaz, Mushaf’ı tutamaz, münasebette bulunamaz. Orucu daha sonra kaza eder, namazı kaza etmez.81

Esasında kadınların özel halinin eziyet yani hastalık olarak vasıflandırılması bu durumdaki hanımların maddi ya da manevi açıdan kirli olmadığını ortaya koymaktadır.82

b. Cuma Namazı

Modern dönem tefsir kaynaklarında Cuma namazına işaret eden Cum’a 62/9. ayetin tefsirinde Allah Rasulü’nün, hanımları bu namazın mükellefiyetinden muaf tuttuğu rivayetlerine yer verilmektedir.83

Bununla birlikte Hz. Peygamber döneminde kadınların Cuma namazı kıldıkları hatırlatılarak bu namaz esnasında verilen vaaz ve hutbelerin, kadınların bilinçlenmesi konusunda önemli bir etkiye sahip bulunduğuna işaret edildiği görülmektedir.84

c. Kadının Peygamberliği

Peygamberlerin gönderilmesiyle ilgili kimi ayetlerde yer alan “er-ricâl” ifadesinden hareketle kadınların peygamberliği konusunda birtakım yönelimlerin olduğu görülmektedir. Modern dönem tefsir kaynaklarında konunun daha çok ilgili ayetlerin bağlamları dikkate alınarak peygamberlerin beşer olmasıyla ilişkilendirildiği görülmektedir.

Buna göre ayette müşriklerin kendileri gibi bir beşer olan kentlerinde gezen, onlarla beraber bulunan birinin peygamber olarak kendilerine gönderilmesini garipsemeleri ve reddetmeleri ele alınmaktadır. İlgili ayetlerde gönderilen

78 Mevdûdî, Tefhîmu’l-Kur’ân, I, 174.

79 Reşid Rızâ, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Hakîm, II, 359; Tabatabâî, el-Mîzân fî Tefsîri’l-Kur’ân, II, 212. 80Şa’râvî, Tefsîru’ş-Şa’râvî, II, 308.

81 Ateş, Yüce Kur’an’ın Çağdaş Tefsiri, I, 385. 82 Şimşek, Hayat Kaynağı Kur’an Tefsiri, I, 244.

83 Mevdûdî, Tefhîmu’l-Kur’ân, VI, 308; Ateş, Yüce Kur’an’ın Çağdaş Tefsiri, IX, 442; Karaman vd.,

Kur’an Yolu, V, 349.

peygamberlerin ancak birer insan oldukları beyan edilmektedir.85

Dolayısıyla konu kadın-erkek bir cinsiyet meselesinden ziyade beşer-melek meselesidir.86 Peygamberlerin ancak “er-ricâl”den geleceğini beyan eden ayetin peygamberlerin kadınlardan değil de erkeklerden olacağına işaret etmediğini; burada kastedilenin peygamberin beşer cinsinden gelmesi olduğu belirtilmektedir.87

Bununla birlikte Allah’ın Ademoğlu içerisinde teşriî vahyini bir kadına indirmediği;88

kadınların kuvvet noktasında erkeklerin yanında aciz olduğu, yönetimi sürdüremeyecekleri;89

peygamberlik vazifesinin mücadeleye bakan bir yönünün olduğu, oysa kadının daha çok sükunet içerisinde bulunduğu; kadınların kendilerine özel durumları sebebiyle kimi teklîfî hükümlerde muaf bırakılacağı, peygamberler için böyle bir durumun olamayacağı90

gibi sebeplerin sıralandığı görülmektedir. Hz. Musa’nın annesine vahyedildiğini beyan eden ayetler91

tıpkı Allah’ın bal arısına, havarilere vahyetmesi gibi kabul edilerek92

Musa’nın annesine yapması gerekenlerin ilham edildiği ve kalbine bu sıkıntılı duruma karşı metanet bahşedildiği belirtilmektedir.93

Yahut bunu bir rüya94

ya da bir meleğin onunla konuşması olarak anlamak mümkündür.95

Dolayısıyla burada nübüvvete dair bir vahiy söz konusu değildir. Zaten Allah kadınların peygamber olamayacağını beyan etmektedir.96

Hz. Meryem’e meleklerin hitap etmesi ve ona vahyedilmesi ile ilgili olarak öncelikle Hz. Meryem’in seçkinliği üzereinde durulduğu görülmektedir. Buna göre Meryem’in Allah katındaki derecesi, mertebesi, ibadeti nedeniyle kendisine ilham

85 Merâğî, Tefsîru’l-Merâğî, XVII, 9; XIII, 53; Mevdûdî, Tefhîmu’l-Kur’ân, II, 501; Tabatabâî, el-

Mîzân fî Tefsîri’l-Kur’ân, XI, 284; XII, 255; Şa’râvî, Tefsîru’ş-Şa’râvî, XIII, 7947; XV, 9486; Esed, Kuran Mesajı, s. 481, 537, 538; Ateş, Yüce Kur’an’ın Çağdaş Tefsiri, V, 495; Karaman vd., Kur’an Yolu, III, 263, 400, 401; Şimşek, Hayat Kaynağı Kur’an Tefsiri, III, 152, 153.

86 Ateş, Yüce Kur’an’ın Çağdaş Tefsiri, IV, 418, 419. 87 Şimşek, Hayat Kaynağı Kur’an Tefsiri, III, 54.

88 Merâğî, Tefsîru’l-Merâğî, XIII, 53; Yazır, Hak Dîni Kur’ân Dili, IV, 2935; Tabatabâî, el-Mîzân fî

Tefsîri’l-Kur’ân, XII, 255, 256.

89 İbn Âşûr, et-Tahrîr ve’t-Tenvîr, XIII, 67; XVII, 18. 90Şa’râvî, Tefsîru’ş-Şa’râvî, XII, 7129.

91 Bk. Tâhâ 20/38; Kasas 28/7-13.

92 Merâğî, Tefsîru’l-Merâğî, XVI, 108; XX, 37; Şa’râvî, Tefsîru’ş-Şa’râvî, XVII, 10885.

93Merâğî, Tefsîru’l-Merâğî, XVI, 110; İbn Âşûr, et-Tahrîr ve’t-Tenvîr, XX, 73; Mevdûdî, Tefhîmu’l-

Kur’ân, IV, 161; Ateş, Yüce Kur’an’ın Çağdaş Tefsiri, V, 430; VI, 437; Karaman vd., Kur’an Yolu, IV, 216.

94 Yazır, Hak Dîni Kur’ân Dili, V, 3719. 95Şa’râvî, Tefsîru’ş-Şa’râvî, XVII, 10885.

edilmiştir. Bu ilham, onun iştiyakını daha da artırmıştır. Yine onun bir erkek kendisine dokunmaksızın bir peygamber dünyaya getirmesi de seçilmiş olmasıyla ilgilidir.97

Meleklerin onunla konuşması ve ona İsa’yı müjdelemeleri Meryem’in dünya kadınlarına üstün kılınıp seçildiğini göstermektedir. Allah’ın hiçbir kadın kuluna nasip olmayan bir husus söz konusudur. 98

Esasında burada bir ayrıma gidilerek vahiy alma konusunda kadınların da aynen erkekler gibi Allah’ın kulları olduğunu; Allah’ın kullarından dilediğine vahyedebileceği ilkesinden hareketle kadının da vahiy alabileceği belirtilmektedir. Ancak konu, insanları irşad edip yeni bir şeriatın getirilmesi olursa bunun sadece erkeklere özel olacağı, şeriat kurma görevinin erkeğe verileceği belirtilmektedir.99

Değerlendirme

Kadınların dinî hayatıyla ilgili tefsir kaynaklarında yer alan yorumlara yer verirken özellikle klasik dönem tefsir kaynaklarında kadının adet halinden dolayı dininin eksikliğine işaret eden rivayetlerin100

aktarıldığını daha önce belirtmiştik. Bu rivayetlerde kadınların özel halinde namaz kılıp oruç tutmadığı belirtilerek dinlerinde söz konusu olacak eksikliğe temas edilmektedir. Söz konusu rivayet, bayram namazı sonrası Allah Rasulü’nün hanımların bulunduğu yere gitmesi ve onlara öğüt verirken onların cehennem ehlinin çoğunluğu oluşturmaları nedeniyle çokça sadaka vermelerini istemesi beyanatıyla beraber aktarılmaktadır. Allah Rasulü “Sizin gibi dini ve aklı eksik olmasına rağmen aklı başında bir kimseyi mağlup edeni görmedim.” buyurmaktadır. Kendisine bu eksikliğin nedeni sorulunca şahitlikte iki kadının şahitliğinin bir erkeğe denk tutulması ile kadınların özel hallerinde namaz ve oruç ibadetlerini bırakmaları hatırlatılmaktadır.

Din eksikliği söyleminin yer aldığı bu rivayetlerin râvîlerinin bir hanım dışında hepsinin erkek olması; rivayette kendisine atıfta bulunulan Hz. Bilal’in bu konuyla ilgili bir rivayet aktarmaması rivayetle ilgili birtakım çekinceleri beraberinde getirmektedir. Aynı zamanda bayram günü gibi Müslümanların sevinç ve mutlulukla dolması gereken bir günde kadınların çoğunun cehennemlik olduğunun belirtilerek

97 Reşid Rızâ, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Hakîm, III, 300. 98Şa’râvî, Tefsîru’ş-Şa’râvî, III, 1464; XV, 9050. 99 Ateş, Yüce Kur’an’ın Çağdaş Tefsiri, IV, 419.

100 Bk. Buhârî, Hayd, 7 (9); Müslim, Îmân 34 (132); Ebû Dâvûd, Sünne 15 (4679); Tirmîzî, Îmân 6

eksikliklerinin yüzlerine vurulması; ayrıca sadaka vermeleri istenirken bu eksikliklerinin dile getirilmesi oldukça dikkat çekicidir.101

Kadınların yaratılış gereği sahip oldukları ve neslin devamı için çocuk dünyaya getirmede önemli olan adet halinin kadının bir eksikliği olarak görülmesi Kur’an’ın ortaya koyduğu ilkelere uygun düşmemektedir. Kur’an, kadının adet halinden söz ederken eksikliğe işaret eden bir ifadeye yer vermemektedir. Özel hali yaşayan kadın İslam’da pis kabul edilmemiş; ârızî bir durumun kendine özel şartlarını yaşadığı, mazereti bulunduğu kabul edilerek toplumsal hayattan uzak tutulmadığı gibi birtakım sınırlılıklarla birlikte özel hayatının devamı sağlanmıştır.102

Kadınların bu özel hal içerisinde namaz ve oruç ibadetlerinden muaf tutulması rivayetlerde yer alırken103

kadının bu ibadetleri yerine getirememekten mütevellit din eksikliği ithamına maruz kalması şaşırtıcıdır. İlgili rivayetlerin dikkate alınması halinde kadınların Allah’ın yarattığı, tabiatları gereği yaşadıkları bir halden dolayı dinle ilgilerini koparmakla suçlanması gibi garip bir durumun söz konusu olacağı bilinmelidir.

Adet halinin Kur’an’da bir “eziyet” olarak tavsif edilmesi, bu halin hassas bir dönemi içerdiğini ortaya koymaktadır. Konunun kadınların özel hayatlarını bile etkileyecek kadar kuvvetli fiziksel ve son dönemde yapılan araştırmalara göre psikolojik bir yönünün olduğu ortadadır.104

İlâhî Kitap’ta kadının özel durumuyla ilgili böyle bir atfın yer almış olması, konunun gerek kadın gerekse erkeğe bakan bir yönünün bulunduğunu ortaya koymaktadır. Bu dönemin hassasiyeti üzerinde durularak Bakara 2/222. ayette erkeklere birtakım sorumlulukların ve sınırlılıkların belirlendiği aşikardır. Diğer yandan Allah Rasulü’nün adet halindeki hanımlarıyla münasebeti konusunda aktarılan rivayetler, erkeklerin hanımlarına karşı tavırlarında dikkate almaları gereken önemli örnekler sunmaktadır.

Cumâ 62/9. ayette bütün inananlara yönelik genel bir hitapla Cuma namazına iştirak etmeleri emredilmektedir. Buna karşın rivayetlerde bu namazdan muaf tutulan

101 İlgili rivayetlerin senet ve metin açısından değerlendirmesi için bk. Tuksal, Kadın Karşıtı Söylem,

s. 152-156; Ateş, Hadis Temelli Kalıp Yargılarda Kadın, s. 174-255.

102 Yavuz, “Hayız”, DİA, XVII, 52.

103 Buhârî, Hayz 7 (9), 21 (26); Müslim, Hayz, 15 (67, 68, 69); Ebû Dâvûd, Tahâret 104; Nesâî, Hayz

ve İstihâze 6.

grup içerisinde kadınların da yer aldığı görülmektedir. Doğrusu Cuma namazının cemaatle kılınan bir namaz olması, bu namaz esnasında okunan hutbe ile müminlere öğütler verilmesi, Müslüman toplum içerisinde birlik ve beraberlik hislerinin güçlendirilmesi gibi birtakım faydaların göz önüne alınması halinde bu namazın aktüel bir değeri olduğu anlaşılmaktadır. Müslüman toplumun bir ferdi olan hanımların da söz konusu faydayı sağlayabilmeleri açısından Allah Rasulü’nün döneminde olduğu gibi mescitlere devam etmelerinin sağlanması, kadınların dînî eğitimi alanında camilerin işlevsel hale getirilmesi büyük önem arz etmektedir. Zaten kadınların muaf tutulmakla birlikte; bu namaza iştirak etmeleri halinde ayrıca öğle namazını kılmalarının gerekmediğinin beyan edilmesi kadınların bu namazlara katılımını teşvik konusunda önemli bir işaret olarak sayılabilir. 105

Kadınların peygamberliği konusunda; Kur’an’da peygamberlerin erkeklerden gönderildiğini beyan eden ayetlerin bağlamları dikkate alındığında söz konusu ifadelerin peygamberlerin erkek olduğunu vurgulamaktan ziyade; peygamberlerin insan olduğunu ortaya koyduğu anlaşılmaktadır. Diğer taraftan kendilerine vahyedildiği beyan edilen hanımlardan bahsedilmesi, bu vahyin ne anlamda olduğunun açıklanmasını gerekli kılmaktadır. Kadınların peygamberliği konusunda esas mesele, kadınların vahiy almasının onların nebîliğini gerektirip gerektirmediği hususudur. Her nebinin insanlara ileteceği bir mesajı vardır, belli bir görevi ve irşad faaliyeti söz konusudur.106

Ancak Kur’an’da kendilerine vahyedildiği belirtilen ismi geçen hanımlar arasında belli bir mesaj ve özel bir tebliğ vazifesinin kendilerine verildiği belirtilmemektedir. Allah Rasulü, kemale erdiklerini beyan ettiği bazı hanımların isimlerini zikretmekle birlikte bunların nübüvvetine ilişkin bir ifade kullanmamıştır. Bu bağlamda Hz. Hatice ve Hz. Fatıma’nın da ismine rastladığımız halde bunların peygamber olmadıkları açıktır. Dolayısıyla şu aşamada kendilerine atıfta bulunulan hanımların seçkinliklerinin ortaya konulduğu; bununla birlikte dini tebliğ anlamında peygamberliğin kendilerine verildiğine ilişkin kesin verilerin mevcut olmadığını belirtebiliriz.

105 Karaman, “Cum’a”, DİA, VIII, 86; ayrıca bk. Çalış, “Kadınların Cum’a Namazı Yükümlülüğü”, s.

205-212.