• Sonuç bulunamadı

Evliliklerin huzurlu, mutlu bir şekilde devam etmesi kadar; aile birlikteliğinin boşanmayla neticelenmesi de mümkündür ve bu bakımdan boşanma, hayatın bir gerçeğidir. Kur’an’da aile hayatıyla ilgili olarak boşanma konusunun ele alındığını; tarafların bu süreci düşmanlıktan uzak bir şekilde, insanca nasıl geçireceklerinin yollarının gösterildiği görülmektedir. Bu çerçevede boşanmaya doğru giden yolda, boşanma esnasında ve boşanma sonrası söz konusu olacak meselelerde temel ilkeler ayetlerde beyan edilmektedir.

1.KLASİK DÖNEM TEFSİR KAYNAKLARINDA BOŞANMA SÜRECİNDE KADIN

a. Kavvâm/Derece/Tafdîl İfadeleri

Kur’an’da iman ve amellerin karşılığını görme bakımından kadın ve erkek arasında bir ayrıma gidilmemekle birlikte; özellikle kavvâm, derece ve tafdîl ifadelerinin bulunduğu; cinsiyet ifadeleriyle beraber bir ayrımın dile getirildiği ayetlerin yer aldığı da görülmektedir.

“Allah’ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebiyle ve mallarından harcama yaptıkları için erkekler kadınlar üzerine kavvâmdır. Onun için saliha kadınlar itaatkardır. Allah’ın kendilerini korumasına karşılık namuslarını koruyucudurlar. Nüşûzundan endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve bunlarla yola gelmezlerse dövün. Eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın; çünkü Allah yücedir, büyüktür.”281

Klasik dönem tefsir kaynaklarında “kavvâm” ifadesi üstünlük-düşüklük bağlamında ele alınarak erkeklerin üstünlüğünü; kadınların düşüklüğünü ortaya koyan deliller ve görüşler üzerinde durulmaktadır.

Erkeklerin kadınlara kavvâm olması, terbiye ve ellerinde bulunanı alma noktasında erkeklerin kadınlara hâkim olması, onları koruma ve işlerini çekip çevirme konularında282

onlara kâim olmaları anlamına gelmektedir.283

Bu bakımdan erkekler kadınların reisi, büyüğü, onlara hâkim, sapıttıklarında onları terbiye

281 Nisâ 4/34.

282 Taberî, Câmiu’l-Beyân, X, 687; Cessâs, Ahkâmu’l-Kur’ân, II, 188; Beğavî, Tefsîru’l-Beğavî, II,

207; İbnu’l-Arabî, Ahkâmu’l-Kur’ân, I, 532.

283 Huvvârî, Tefsîru Kitâbillâhi’l-Azîz, I, 377; Mâverdî, en-Nuketu ve’l-Uyûn, I, 480; İlkiyâ el-Herrâsî,

edendir.284

Akıl ve düşünce bakımından üstünlüğü285

bulunan erkeklerin hâkim ve amir olmaları; gazveye katılan kimseler olmaları dile getirilmektedir.286

Nafaka, giyim, mesken ihtiyaçlarının karşılanması konularında287

erkeklerin sorumlu olması; mehir ve nafakayı onların sağlamaları288

da onların üstünlüğü olarak kabul edilmektedir. Erkeklerin akıl, din ve velâyet, şahitlik, cihad, Cuma ve cemaatle namaz, dörde kadar hanımla evlenebilme, talak, diyet ve nübüvvet konularında üstünlüğünden bahsedilmektedir.289

Nübüvvet ve yöneticiliğin erkeklere has kılınması;290

sakal bırakıp sarık takabilmeleri;291

kadınlara nazaran ilim, akıl, güzel fikir ve azim noktasında daha üstün olmaları292

da erkeklerin kadınlara karşı üstünlüğü bakımından dile getirilen hususlardır.

Dolayısıyla Allah’ın kimilerini kimisinden üstün kılması, yaratılış bakımından bir üstünlük ifadesidir. Erkeklerin kadınlardan üstün olduğu beyan edilmektedir. 293

Allah Teâla, erkeklere çalışmayı, ticaret yapmayı, beldeler, şehirler kurmayı mümkün kıldı. Ancak kadınlar öyle değildir. Onlar kazanma, işlerini çekip çevirme konusunda zayıf varlıklardır. Dolayısıyla erkekler kadınlara kâim olmakta; kadınların aciz oldukları konularda onların işlerini çekip çevirmektedir.294

Bu bağlamda velî olan kimsenin velâyeti altında bulunan kimselere karşı emredici ve yasaklayıcı bir pozisyonda olması gibi erkeklerin de kadınlar üzerinde bir konumları bulunduğu beyan edilmektedir.295

Dolayısıyla erkeğin kadına kavvâm

284 Sa’lebî, el-Keşfu ve’l-Beyân, II, 279; İbn Kesîr, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm, IV, 20. 285 Mâverdî, en-Nuketu ve’l-Uyûn, I, 480.

286 Nehhâs, Meâni’l-Kur’âni’l-Kerîm, II, 77; Kurtubî, el-Câmi’ li Ahkâmi’l-Kur’ân, VI, 278. 287 Zeccâc, Me’âni’l-Kur’ân ve İ’râbuhû, II, 47; Şevkânî, Fethu’l-Kadîr, s. 295.

288 Huvvârî, Tefsîru Kitâbillâhi’l-Azîz, I, 377; Taberî, Câmiu’l-Beyân, VI, 687, 690; Mâturîdî,

Te’vîlâtü Ehli’s-Sünne, III, 156, 158; Beğavî, Tefsîru’l-Beğavî, II, 207; Zemahşerî, el-Keşşâf, s. 235; İbnu’l-Arabî, Ahkâmu’l-Kur’ân, I, 531; Tabersî, Mecmau’l-Beyân, III, 66; Râzî, Tefsîr, X, 90; Kurtubî, el-Câmi’ li Ahkâmi’l-Kur’ân, VI, 279; Suyûtî, ed-Durru’l-Mensûr, IV, 384; Şevkânî, Fethu’l-Kadîr, s. 295.

289 Beğavî, Tefsîru’l-Beğavî, II, 207; Zemahşerî, el-Keşşâf, s. 234, 235. 290 İbn Kesîr, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm, IV, 20.

291 Zemahşerî, el-Keşşâf, s. 234, 235. 292 Tabersî, Mecmau’l-Beyân, III, 66.

293 Tabersî, Mecmau’l-Beyân, III, 66; İbn Kesîr, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm, IV, 20; Suyûtî, ed-Durru’l-

Mensûr, IV, 385.

294 Mâturîdî, Te’vîlâtü Ehli’s-Sünne, III, 157, 158; Şevkânî, Fethu’l-Kadîr, s. 295. 295 Zemahşerî, el-Keşşâf, s. 234.

olması mukabilinde kadınların erkeklere itaat etmesi, onun emirlerini kabul edip ona isyan etmemesi gerekir.296

Bu bakımdan ayette kocalarının emrettiği konularda itaatkar davrananlar297 , kocalarının görmediği yerlerde de namuslarını298

, evlerini ve mallarını,299

mehirlerini ve eşlerinin harcadıkları nafakayı koruyan300

hanımlar övülmektedir.

Allah Rasulü, “Kadınların en hayırlısı yüzüne baktığında sürur veren, emrettiğinde itaat eden, senin yokluğunda malını ve nefsini koruyan kimsedir.”301 buyurmuş; daha sonra da kavvâmlıkla ilgili ayeti okumuştur.302

Dolayısıyla bu vasıflara sahip hanımlara iyi davranılması emredilmektedir.303

Rivayetlerde kocasına itaat eden hanımların övüldüğü görülmektedir. Bir rivayete göre eğer kadın beş vakit namazını kılar, Ramazan’da orucunu tutar, namusunu korur, kocasına itaat ederse ona “Cennetin dilediğin kapısından gir!” denilir.304

Hz. Peygamber, kocasının kendisinden razı olduğu hanımın cennete gireceğini beyan etmiştir.305

Allah Rasulü’nden aktarılan “Bir kimseye Allah’tan başkasına secde etmeyi emredecek olsaydım kadının kocasına secde etmesini emrederdim.” şeklindeki rivayetin de bu bağlamda zikredilmesi dikkat çekicidir.306

296 İlkiyâ el-Herrâsî, Ahkâmu’l-Kur’ân, II, 449; İbnu’l-Arabî, Ahkâmu’l-Kur’ân, I, 530; İbn Kesîr,

Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm, IV, 22; Suyûtî, ed-Durru’l-Mensûr, IV, 384.

297 Huvvârî, Tefsîru Kitâbillâhi’l-Azîz, I, 377; Mâturîdî, Te’vîlâtü Ehli’s-Sünne, III, 159; X, 690, 691;

Cessâs, Ahkâmu’l-Kur’ân, II, 188; Mâverdî, en-Nuketu ve’l-Uyûn, I, 481; Beğavî, Tefsîru’l-Beğavî, II, 207; Zemahşerî, el-Keşşâf, s. 235; Tabersî, Mecmau’l-Beyân, III, 66; Râzî, Tefsîr, X, 91; Kurtubî, el- Câmi’ li Ahkâmi’l-Kur’ân, VI, 281.

298 Huvvârî, Tefsîru Kitâbillâhi’l-Azîz, I, 377; Taberî, Câmiu’l-Beyân, X, 690, 691; Mâturîdî, Te’vîlâtü

Ehli’s-Sünne, III, 159; Mâverdî, en-Nuketu ve’l-Uyûn, I, 481; Beğavî, Tefsîru’l-Beğavî, II, 207; Tabersî, Mecmau’l-Beyân, III, 66; Râzî, Tefsîr, X, 91; Kurtubî, el-Câmi’ li Ahkâmi’l-Kur’ân, VI, 281; Şevkânî, Fethu’l-Kadîr, s. 295.

299 Zemahşerî, el-Keşşâf, s. 235

300 Nehhâs, Meâni’l-Kur’âni’l-Kerîm, II, 77; Mâverdî, en-Nuketu ve’l-Uyûn, I, 481; Tabersî,

Mecmau’l-Beyân, III, 66.

301 Taberî, Câmiu’l-Beyân, X, 693; Mâturîdî, Te’vîlâtü Ehli’s-Sünne, II, 164; Cessâs, Ahkâmu’l-

Kur’ân, I, 375; Mâverdî, en-Nuketu ve’l-Uyûn, I, 481; Beğavî, Tefsîru’l-Beğavî, II, 208; Râzî, Tefsîr, X, 92; Kurtubî, el-Câmi’ li Ahkâmi’l-Kur’ân, VI, 281.

302 Sa’lebî, el-Keşfu ve’l-Beyân, II, 280; Mâverdî, en-Nuketu ve’l-Uyûn, I, 481; Suyûtî, ed-Durru’l-

Mensûr, IV, 386, 387.

303 Taberî, Câmiu’l-Beyân, VI, 695, 696.

304 İbn Kesîr, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm, IV, 23; benzeri bir rivayet için bk. Suyûtî, ed-Durru’l-Mensûr,

IV, 390.

305 Suyûtî, ed-Durru’l-Mensûr, IV, 395.

306 Cessâs, Ahkâmu’l-Kur’ân, I, 376; Beğavî, Tefsîru’l-Beğavî, I, 269; II, 207; Tabersî, Mecmau’l-

Beyân, II, 84; Râzî, Tefsîr, VI, 102, 103; Kurtubî, el-Câmi’ li Ahkâmi’l-Kur’ân, IV, 54; Suyûtî, ed- Durru’l-Mensûr, IV, 392.

Üstün ve hâkim olan erkeğin kadın üzerindeki hakimiyeti onun dinî alanını kapsayacak şekilde geniştir. Kadının nafile oruç ibadeti, hac farizasını yerine getirmesi kocasının iznine bağlı kabul edilmektedir.307

Erkeğin kadına karşı kavvâm olduğunu beyan eden ayette sadece Allah’ın bazı kullarını üstün kılması değil; aynı zamanda nafaka sorumluluğu da zikredilmektedir. Bu bakımdan âlimler erkeğin nafaka sorumluluğunu yerine getirmemesi halinde kavvâmlığının olmayacağını belirtmektedir.308

Erkeklerin kadınlara kavvâm olması ifadelerinin akabinde nüşûzundan korkulan kadınlara karşı uygulanacak aşamalı davranış metodundan bahsedilmektedir. Kadının nüşûzu halinde söz konusu edilen bu hususlar ıslah amaçlıdır. Başka bir gayesi yoktur.309

Bu aşamalardan her biri fayda vermezse diğer aşamaya geçilecektir.310

Nüşûz, asıl itibariyle yükselme anlamına gelmektedir.311

İsyan etme,312 kocaya karşı diklenme,313

ona karşı düşmanlık besleme,314

onu kızdırma anlamlarını içermektedir.315

Nüşûzundan korkma ifadesi zannetme anlamında kabul edildiği gibi bu ifadeye kesin bilgi anlamı da verilmektedir.316

Allah Rasulü, “Kadınlar hakkında hayrı tavsiye edin.” buyurarak erkeklerin kadınlara karşı nazik, hoşgörülü, hassas davranmaları gerektiği; onların Allah’ın

307 Cessâs, Ahkâmu’l-Kur’ân, I, 376; İbnu’l-Arabî, Ahkâmu’l-Kur’ân, I, 257; Tabersî, Mecmau’l-

Beyân, II, 83, 84; Kurtubî, el-Câmi’ li Ahkâmi’l-Kur’ân, IV, 53.

308 İlkiyâ el-Herrâsî, Ahkâmu’l-Kur’ân, I, 163, 449; Kurtubî, el-Câmi’ li Ahkâmi’l-Kur’ân, VI, 280,

281.

309 İlkiyâ el-Herrâsî, Ahkâmu’l-Kur’ân, II, 450. 310 Şevkânî, Fethu’l-Kadîr, s. 295.

311 Taberî, Câmiu’l-Beyân, VI, 697; Zeccâc, Me’âni’l-Kur’ân ve İ’râbuhû, II, 47; Nehhâs, Meâni’l-

Kur’âni’l-Kerîm, II, 78; Cessâs, Ahkâmu’l-Kur’ân, II, 189; İbnu’l-Arabî, Ahkâmu’l-Kur’ân, I, 532.

312 Huvvârî, Tefsîru Kitâbillâhi’l-Azîz, I, 378; Taberî, Câmiu’l-Beyân, VI, 697; Cessâs, Ahkâmu’l-

Kur’ân, II, 189; Sa’lebî, el-Keşfu ve’l-Beyân, II, 280; Zemahşerî, el-Keşşâf, s. 235; Tabersî, Mecmau’l-Beyân, III, 66; Râzî, Tefsîr, X, 92; Şevkânî, Fethu’l-Kadîr, s. 295.

313 Huvvârî, Tefsîru Kitâbillâhi’l-Azîz, I, 378; Mâverdî, en-Nuketu ve’l-Uyûn, I, 482; Beğavî,

Tefsîru’l-Beğavî, II, 208; Tabersî, Mecmau’l-Beyân, III, 65, 66 İbn Kesîr, Tefsîrul’-Kur’âni’l-Azîm, IV, 24.

314 Taberî, Câmiu’l-Beyân, VI, 697, 698, Nehhâs, Meâni’l-Kur’âni’l-Kerîm, II, 78; Suyûtî, ed-

Durru’l-Mensûr, IV, 400.

315 Huvvârî, Tefsîru Kitâbillâhi’l-Azîz, I, 378; İbn Kesîr, Tefsîrul’-Kur’âni’l-Azîm, IV, 24.

316 Ferrâ, Me’âni’l-Kur’ân, I, 265; Mâturîdî, Te’vîlâtü Ehli’s-Sünne, III, 160, 161; Cessâs, Ahkâmu’l-

Kur’ân, II, 189; Mâverdî, en-Nuketu ve’l-Uyûn, I, 481; Beğavî, Tefsîru’l-Beğavî, II, 208; Şevkânî, Fethu’l-Kadîr, s. 295.

emaneti olduğu uyarısında bulunmaktadır.317

Bu bakımdan öncelikle onların Allah’tan korkup sakınmaları; ahlaken kendilerine çeki düzen vermeleri, eşlik görevlerini, hakları titizlikle yerine getirmeleri konusunda onlara öğüt verilmelidir.318 Bu öğüt, onlara karşı yumuşak bir dille yapılmalıdır.319

Hanımların yatakta yalnız bırakılmaları, onlarla cinsel ilişkinin kesilmesi anlamında kinevî bir ifade olarak kabul edilmektedir. Onlarla gecenin geçirilmemesi,320

onlara yatakta yaklaşılmaması,321

yatakta sırt dönülmesi,322

başka bir yatağa geçilmesi,323

ilişki kurulmaması,324

yatakta yalnız bırakılmaları,325

onlarla konuşulmaması326

bu bağlamda söz konusu olabilecek metotlar olarak sıralanmaktadır.

Nüşûzundan korkulan hanımlara öncelikle nasihat edilmesi, sonra yatakta yalnız bırakılmaları ve eğer bunlar fayda sağlamazsa dövülmesi söz konusu edilmektedir. Bu dövme eyleminin herhangi bir yaralama ve sakatlamaya mahal vermeyecek şekilde olabileceği327

ve yüzüne vurulmayacağı şeklinde açıklamalar getirilmektedir.328

Buna göre emredilen bu dövme, kemiği kıran, organları çirkinleştiren tarzda olamaz. Bu, dürtmek gibi bir harekettir.329

Misvakla

317 Zemahşerî, el-Keşşâf, s. 235.

318 Taberî, Câmiu’l-Beyân, VI, 697; İbnu’l-Arabî, Ahkâmu’l-Kur’ân, I, 532; Râzî, Tefsîr, X, 93;

Kurtubî, el-Câmi’ li Ahkâmi’l-Kur’ân, VI, 283.

319 Mâturîdî, Te’vîlâtü Ehli’s-Sünne, III, 161.

320 Zemahşerî, el-Keşşâf, s. 235; Tabersî, Mecmau’l-Beyân, III, 67; Şevkânî, Fethu’l-Kadîr, s. 295. 321 Huvvârî, Tefsîru Kitâbillâhi’l-Azîz, I, 378; Mâturîdî, Te’vîlâtü Ehli’s-Sünne, III, 161.

322 Mâturîdî, Te’vîlâtü Ehli’s-Sünne, III, 161; Sa’lebî, el-Keşfu ve’l-Beyân, II, 280; Mâverdî, en-

Nuketu ve’l-Uyûn, I, 482; Beğavî, Tefsîru’l-Beğavî, II, 208; İbnu’l-Arabî, Ahkâmu’l-Kur’ân, I, 533; Şevkânî, Fethu’l-Kadîr, s. 295.

323 Beğavî, Tefsîru’l-Beğavî, II, 208.

324 Taberî, Câmiu’l-Beyân, VI, 700; Mâturîdî, Te’vîlâtü Ehli’s-Sünne, III, 161; Nehhâs, Meâni’l-

Kur’âni’l-Kerîm, II, 79; Mâverdî, en-Nuketu ve’l-Uyûn, I, 482; İbnu’l-Arabî, Ahkâmu’l-Kur’ân, I, 533; Râzî, Tefsîr, X, 93; Suyûtî, ed-Durru’l-Mensûr, IV, 402; Şevkânî, Fethu’l-Kadîr, s. 295.

325 Taberî, Câmiu’l-Beyân, VI, 703; Mâverdî, en-Nuketu ve’l-Uyûn, I, 482; Kurtubî, el-Câmi’ li

Ahkâmi’l-Kur’ân, VI, 283, 284.

326 Taberî, Câmiu’l-Beyân, VI, 700, 701; Suyûtî, ed-Durru’l-Mensûr, IV, 401.

327 Huvvârî, Tefsîru Kitâbillâhi’l-Azîz, I, 378; Taberî, Câmiu’l-Beyân, VI, 709; Mâturîdî, Te’vîlâtü

Ehli’s-Sünne, III, 161; Nehhâs, Meâni’l-Kur’âni’l-Kerîm, II, 79; Cessâs, Ahkâmu’l-Kur’ân, II, 189; Mâverdî, en-Nuketu ve’l-Uyûn, I, 483; Beğavî, Tefsîru’l-Beğavî, II, 208; İbnu’l-Arabî, Ahkâmu’l- Kur’ân, I, 535; Şevkânî, Fethu’l-Kadîr, s. 295.

328Zemahşerî, el-Keşşâf, s. 235; Râzî, Tefsîr, X, 93. 329 Kurtubî, el-Câmi’ li Ahkâmi’l-Kur’ân, VI, 285, 286.

dövüleceğinin belirtilmesi bu anlamda önemlidir.330

Zarar verici bir dövmenin koca tarafından tazmininin gerektiği belirtilmektedir.331

Rivayet edildiğine göre ashab içerisinde birisi karısına tokat attı. Kadın, durumdan Allah Rasulü’nü haberdar edince kocasına kısas edilmesine hükmetti. Bunun üzerine ilgili ayetler nazil oldu.332

Hz. Peygamber: “Biz bir şeyi istedik Allah başka bir şeyi murad etti. Kuşkusuz Allah’ın murad ettiği hayırlıdır.” buyurmuştur.333

Allah Rasulü, “Ey insanlar, sizin kadınlar üzerinde, kadınların da sizin üzerinizde hakları vardır. Onlar üzerinde haklarınız yataklarınızı istemediğiniz kimselere çiğnetmemeleri ve açık bir edepsizlik yapmamalarıdır. Eğer böyle yaparlarsa onları yataklarında yalnız bırakın, onları yaralamadan dövün. Bu yaptıklarına bir son verirlerse onların örfe uygun olarak rızkını ve giyimini karşılama hakları vardır.”334

buyurarak ilgili ayetin hangi durumlarla alakalı olduğunu beyan etmektedir.

Rivayette söz konusu edilen “yatakların çiğnenmesi” ifadelerinden kastedilen hususun zina olmadığı belirtilmektedir. Zira zina, haddi gerektiren bir suçtur. Burada kastedilen müstehcen hareketler335

veya kadınların kocalarının hoşlanmadığı kimseleri evlerine almalarıdır.336

330 Taberî, Câmiu’l-Beyân, VI, 712; Cessâs, Ahkâmu’l-Kur’ân, II, 189; Beğavî, Tefsîru’l-Beğavî, II,

208; Tabersî, Mecmau’l-Beyân, III, 67; Suyûtî, ed-Durru’l-Mensûr, IV, 404; Şevkânî, Fethu’l-Kadîr, s. 296.

331 Taberî, Câmiu’l-Beyân, VI, 711; Kurtubî, el-Câmi’ li Ahkâmi’l-Kur’ân, VI, 285, 289.

332 Huvvârî, Tefsîru Kitâbillâhi’l-Azîz, I, 377; Taberî, Câmiu’l-Beyân, X, 688, 689; Mâturîdî, Te’vîlâtü

Ehli’s-Sünne, III, 158; Cessâs, Ahkâmu’l-Kur’ân, II, 188; Mâverdî, en-Nuketu ve’l-Uyûn, I, 480, 481; Beğavî, Tefsîru’l-Beğavî, II, 206, 207; Zemahşerî, el-Keşşâf, s. 235; İlkiyâ el-Herrâsî, Ahkâmu’l- Kur’ân, II, 448; İbnu’l-Arabî, Ahkâmu’l-Kur’ân, I, 530; Tabersî, Mecmau’l-Beyân, III, 66; Râzî, Tefsîr, X, 90; Kurtubî, el-Câmi’ li Ahkâmi’l-Kur’ân, VI, 278, 279; Suyûtî, ed-Durru’l-Mensûr, IV, 383.

333 Mâturîdî, Te’vîlâtü Ehli’s-Sünne, III, 158; Beğavî, Tefsîru’l-Beğavî, II, 207; Zemahşerî, el-Keşşâf,

s. 235; Tabersî, Mecmau’l-Beyân, III, 66; Suyûtî, ed-Durru’l-Mensûr, IV, 383, 384.

334 Mâturîdî, Te’vîlâtü Ehli’s-Sünne, III, 165; Cessâs, Ahkâmu’l-Kur’ân, I, 375; Beğavî, Tefsîru’l-

Beğavî, I, 268; İbnu’l-Arabî, Ahkâmu’l-Kur’ân, I, 535; Tabersî, Mecmau’l-Beyân, II, 83; Kurtubî, el- Câmi’ li Ahkâmi’l-Kur’ân, VI, 286.

335 İbnu’l-Arabî, Ahkâmu’l-Kur’ân, I, 535.

Kadının sahip olduğu hakları üzerinde duran tefsir kaynakları kocanın yediğinden yedirmek, giydiğinden giydirmek, kadının yüzüne vurmamak, ona kötü davranmamak, evin dışında ondan uzak durmamak337

haklarından bahsetmektedir. Atâ, kadının kendisine emredilen ve yasaklanan hususlarda itaat etmemesi halinde dövülemeyeceğini; buna karşı kocasının ona karşı öfkesini gösterebileceği şeklinde bir görüş öne sürmektedir. İbnu’l-Arabî’ye göre Atâ, ayetteki dövmeyi ibâha anlamında kabul etmekte; mevcut rivayetleri dikkate aldığında ise genel anlamda bir kerahetin var olduğu sonucuna ulaşmaktadır.338

Hz. Peygamber kocalarına başkaldıran hanımlardan şikayet ederek kendisine gelen sahabilere hanımlarını dövme iznini vermiş; ancak hanımların kendisine şikayet için gelmeleri üzerine döven kimselerin ümmetin hayırlıları olmadığını beyan ederek onların düştükleri duruma dikkat çekmektedir.339

Allah Rasulü, cariyesini sinirlenip döven geceleyin ya da diğer gün de onunla beraber yatan kimsenin durumunu garipsediğini açıkça beyan etmektedir.340

Karısını kölesini döver gibi döven günün sonunda da onunla birlikte olan kimse ile ilgili de benzer ifadeler kullanmaktadır.341

Nüşûzundan korkulan hanımlara yönelik aşamalı bir davranış metodu beyan edilmekle birlikte eğer itaat ederlerse yani nüşûzu terkederlerse sözle ve fiille onların aleyhine çabaya girişilmemesi emredilmektedir.342

Onların aleyhine yol aramamak, eziyet, hakaret ve suçlamak için bir yola girişmemek; onları affedip nüşûzlarından vazgeçmeleri halinde bu yoldan vazgeçmek emredilmektedir.343

Bu aşamaların herhangi birisi faydalı olursa kadının aleyhine bir yola girişmemek gerekir.344

Yani eğer öğüt fayda verirse onu yatakta yalnız bırakmayacak, yatakta yalnız bırakma

337 Mâverdî, en-Nuketu ve’l-Uyûn, I, 483; Beğavî, Tefsîru’l-Beğavî, II, 208; I, 268; Tabersî,

Mecmau’l-Beyân, II, 83.

338 İbnu’l-Arabî, Ahkâmu’l-Kur’ân, I, 536.

339 Mâturîdî, Te’vîlâtü Ehli’s-Sünne, III, 162; İbnu’l-Arabî, Ahkâmu’l-Kur’ân, I, 536; Râzî, Tefsîr, X,

93; İbn Kesîr, Tefsîrul’-Kur’âni’l-Azîm, IV, 27, 28; Suyûtî, ed-Durru’l-Mensûr, IV, 404.

340 İbnu’l-Arabî, Ahkâmu’l-Kur’ân, I, 536; Şevkânî, Fethu’l-Kadîr, s. 296. 341 Suyûtî, ed-Durru’l-Mensûr, IV, 405.

342 Taberî, Câmiu’l-Beyân, VI, 713, 714. 343 Zemahşerî, el-Keşşâf, s. 235.

faydalı olduysa hanım dövülmeyecektir.345

Eğer dövme fayda verdiyse anlaşmazlık hususunda hakemlere başvurulmayacaktır.346

Ayetin Allah’ın yüceliği ve büyüklüğüne ilişkin ifadelerle son bulması önemlidir. Allah’ın yüce kudretinin her şeyin üstünde olduğu bilinmelidir. Bu bakımdan hiç kimse karısına üstünlük taslamaya çalışmamalıdır.347

Bu ifadelerin hanımlara zulmetmemeleri amacıyla kocalar için bir tehdit olduğu söylenebilir. Kadınların zayıf ve güçsüz olmaları nedeniyle yapılan zulmün karşılıksız kalmayacağı bilinmelidir. Diğer taraftan kadınların isyanlarından dönüp itaatkar olmaları halinde terbiye metotlarına devam etmek de büyük bir zulümdür.348

Bakara 2/228. ayette ise “Kadınların hakları, örfe uygun olarak yükümlülüklerine denktir. Ancak erkeklerin kadınlar üzerinde bir dereceleri vardır.” buyrulmaktadır.

Boşanma sürecinden bahseden ayetlerin bulunduğu bir pasajda yer alan bu ifadelerde erkeklerin kadınlar üzerinde hakları bulunduğu gibi kadınların da erkekler üzerinde hakları olduğu beyan edilmektedir.349

Dolayısıyla erkeğin bu derecesinin boşanma konusunda üçüncü talak öncesi erkeğin kadına dönme hakkıyla ilgili olduğu söylenmektedir.350

Elbette ayette ifade edilen derece farkını genele hamlederek erkek-kadın arasında bir derecelendirmeye gidildiği de görülmektedir. Erkeklerin derece fazlalığının kavvâmlıkla ilgili olduğu beyan edilmektedir.351

Bu bakımdan klasik dönem tefsir kaynaklarında Nisâ 4/34. ayet bağlamında erkeklerin kadınlara göre üstünlüğünü ifade etmek üzere yer verilen hususların Bakara 2/228. ayette de yer aldığı görülmektedir.352

345 Cessâs, Ahkâmu’l-Kur’ân, II, 189; İbnu’l-Arabî, Ahkâmu’l-Kur’ân, I, 535. 346 İbnu’l-Arabî, Ahkâmu’l-Kur’ân, I, 535.

347 Taberî, Câmiu’l-Beyân, VI, 715; Râzî, Tefsîr, X, 94; Kurtubî, el-Câmi’ li Ahkâmi’l-Kur’ân, VI,

287.

348 Tabersî, Mecmau’l-Beyân, III, 67; Râzî, Tefsîr, X, 94; İbn Kesîr, Tefsîrul’-Kur’âni’l-Azîm, IV, 29. 349 Zemahşerî, el-Keşşâf, s. 133; Tabersî, Mecmau’l-Beyân, II, 83; Beğavî, Tefsîru’l-Beğavî, I, 267,

268.

350 İbnu’l-Arabî, Ahkâmu’l-Kur’ân, I, 256.

351 Huvvârî, Tefsîru Kitâbillâhi’l-Azîz, I, 217; Zeccâc, Me’âni’l-Kur’ân ve İ’râbuhû, I, 307; Cessâs,

Ahkâmu’l-Kur’ân, I, 375; İlkiyâ el-Herrâsî, Ahkâmu’l-Kur’ân, I, 163; Tabersî, Mecmau’l-Beyân, II, 83.

352 Bk. Taberî, Câmiu’l-Beyân, IV, 121, 122; Mâturîdî, Te’vîlâtü Ehli’s-Sünne, II, 164, 165; Cessâs,

Dolayısıyla erkeklerin kadınlar karşısındaki konumunu ifade eden ayetlerin klasik dönem tefsir kaynaklarında erkeklerin kadınlara üstünlüğü olarak algılanması; hem yaratılış ve tabiat itibariyle hem dinî alandaki konumları hem de aile içindeki başat rollerinin ilgili ayetler çerçevesinde dile getirilmesi dikkat çekicidir.

b. Talak

Kur’an’da boşanma konusunda talak hakkı erkeğe verilmektedir. Bununla birlikte konunun belli birtakım kurallarının ve sınırlarının olduğu görülmektedir:

“Boşama iki defadır. Bundan sonrası ya iyilikle tutmak ya da güzellikle salıvermektir. Kadınlara verdiklerinizden boşanma esnasında bir şey almanız size helal olmaz. Ancak erkek ve kadın Allah’ın sınırlarında kalıp evlilik haklarını tam tatbik edememekten korkarlarsa bu durum müstesna. Ey müminler! Siz de karı ile kocanın, Allah’ın sınırlarını, hakkıyla muhafaza etmelerinden kuşkuya düşerseniz kadının erkeğe fidye vermesinde her iki taraf için de sakınca yoktur. Bu söylenenler Allah’ın koyduğu sınırlardır. Sakın onları aşmayın. Kim Allah’ın sınırlarını aşarsa işte onlar zalimlerdir. Eğer erkek kadını üçüncü defa boşarsa ondan sonra kadın bir başka erkekle evlenmedikçe onu alması kendisine helal olmaz. Eğer bu kişi de onu boşarsa her iki taraf da Allah’ın sınırlarını muhafaza edeceklerine inandıkları takdirde yeniden evlenmelerinde beis yoktur. Bunlar Allah’ın sınırlarıdır. Allah