• Sonuç bulunamadı

Modern Çağda Resim Sanatında Seçilmiş Günlük Yaşam Resimleri

Modern sanatla birlikte sanatında renk ve biçimlerde özgürleşen ressamlar artık kompozisyonlarını oluşturmak hususunda da kural tanımaz hale gelmiş, resimlerini istedikleri şekilde kurgulamaya başlamışlardır. Resimlerinde ele aldıkları konuları açık ve doğrudan anlaşılır biçimde ifade etmekten uzaklaşarak, üzerinde düşünülmesi gereken ve her izleyicinin kendine göre yorumlayabileceği, derin manalar barındıran yapıtlara dönüştürmüşlerdir. Modern sanatla, ressamlar toplumsal kabul gören gerçekliklerden ziyade, kendi iç dünyalarında farkındalığına ulaştıkları gerçeklikleri ifade etme yoluna yönelmişler, bireysel varoluşları kuvvetlendikçe yaşadıkları çevrenin algılarına yabancılaşmaya başlamışlardır.

Resim 17’de verilen eser ressam Fernand Leger’e ait olan “Kâğıt Oyuncuları” isimli çalışmasıdır. Günlük yaşamda meydana gelen olayların sanata yansımasının en önemli göstergesi olan bu eser, I. Dünya savaşına katılan ressamın savaştan döndüğünde ele aldığı ve önceki çalışmalarından oldukça farklı olan, sanat görüşünün değişimini yansıtan en önemli çalışmasıdır. Resimde savaş sırasında iç içe olduğu ortamdan etkilenen ressam, askerleri bir bütün yerine; kol ve bacaklarıyla, miğferleriyle, pipolarıyla, üzerinde kâğıt

62 Serullaz, 1983, s. 196-200.

oynadıkları örtü ile yansıtmış, resimsel üslubunda bu unsurları makineleşmiş biçimlerle yorumlanmıştır. Ressamın modern şehir hayatını ele alan ilk büyük ressam olması bakımından modern sanat tarihinde yarattığı devrimle ayrı bir önemi vardır. Dönemini hem olumlu hem de olumsuz yönleriyle ele alarak resimleriyle ifade eden ressam, modern yaşamın getirdiği çelişkinin etkisini de bu bağlamda yansıtmaktadır. 63

Resim 17: Fernand Leger: Kağıt Oyuncuları. 1917.Tual üzerine yağlıboya,129 193cm.

Otterlo, Rijksmuseum Kröller-Müller

Resim 18’de verilen eser İngiliz ressam Richard Hamilton’ a ait olan Amerikan pop sanatının yansıtıldığı bir eseridir. Kolaj bir çalışma olan bu eser sergi kataloğunda bir illüstrasyon olarak tasarlanmıştır. Sanatçı bu kolaj çalışmasında Amerikan günlük yaşamının içeriğini gerçek ve tek bir ana bağlı kalmadan, ev içinde bir iç mekânda resmine kolaj yöntemi ile eklediği birçok unsur ile ifade etmeye çalışmıştır. Resme bakan kişi batı dünyasında bir gündelik yaşamın nasıl olduğuna dair izlenimini tek bir eserle kolaylıkla anlayabilmektedir. Resimde yer alan günlük yaşam unsurları; televizyon, kasetçalar,

63Lynton, Norbert, Modern Sanatın Öyküsü, (çev. Prof. Dr. Cevat Çapan, Prof. Dr. Sadi Öziş), (3.

Baskı), Remzi Kitabevi, İstanbul 2004, s. 98-99.

elektrikli süpürge gibi aletlerin yanı sıra çizgi roman afişi ve pencereden görünen dışarıdaki sinema salonu, popüler kültür insanlarını hayatlarıyla yansıtmaktadır.64

Resim 18: Richard Hamilton, “Bugünün evlerini bu denli farklı, bu denli cazip kılan nedir?”, 1956.

Resim 19’ da verilen eser ünlü Türk ressam Neşe Erdok’a ait olup, günlük hayattan bir andan esinlendiği “Otobüste” isimli çalışmasıdır. Sanatçının resimsel üslubu renkleri ifadeleri güçlendirmek amacıyla kullanmaya ve biçimleri deforme etmeye dayanmakta olan güçlü bir yaklaşımdır. İyi bir izlenimci olan sanatçı günlük yaşamında sıklıkla karşılaştığı, boşta gezenler, simitçi, su satan çocukları vb. konu almış, figürlerinin kendi iç dünyasında oluşturduğu hissiyatla karakterlerini yansıtmış, bu amaçla çeşitli deformasyon ve stilizasyonlardan kaçınmadan çizim ve biçimlerde tasarım uygulamıştır. Sanatçı resimlerinde acı, mutsuz ve hasta bakan figürlerini bulundukları hal ve koşullardaki ifadeleriyle yansıtmıştır.65

64Antmen, Ahu, 20. Yüzyıl Batı Sanatında Akımlar, (2. Baskı), Sel Yayıncılık, İstanbul 2009, s.160.

65Berksoy, Funda, 20. Yüzyıl Batı ve Türk Resminde Toplumsal Gerçekçilik, (1. Baskı), Bakışlar Matbaacılık, İstanbul 1998, s. 132.

Resim 19: Neşe Erdok, “Otobüste”, 1986.

Resim 20: Edward Hopper, “New York Movie”, 1939.

Resim 20’ de verilen eser Amerikan ressam Edward Hopper’ e ait olup, sanatçı eserlerinde genel olarak 20 yy. Amerika’sının koşullarıyla ele alınan sanayileşmenin gelişmesiyle yalnızlaşan ve yabancılaşan bireyleri anlatmaktadır. Modernist soyutlamacı akımlardan etkilenmeyen ressam, gerçekçi üslupla resimlerini ele almış bir izlenimcidir.

“New York Movie” isimli yukarıda verilen eserde bir sinema salonundaki gündelik bir an resmedilmiştir. Resimde sinema salonunda bulunan film izleyen seyircilerden bir sütunla ayrılan bölümde sinema görevlisi bayan, elinde feneriyle filmin bitmesini beklemekte, elinin birini yüzüne diğerini de göğsüne dayayarak düşünceli bir halde öylece durmaktadır.

İzleyiciler karanlık bir ortamda odaklanarak filmi dört gözle dikkatli bir şekilde izlerken, sinema görevlisi düşünce durumuna benzer bir tezatlıkla aydınlıkta ancak yalnız, aynı anı defalarca yaşamanın bıkkınlığında ve yabancılığında resmedilmiştir. Metropol kentlere özgü olan sinema, bir çok insanın aynı amaçla toplandığı bir alanı oluştururken, anlık ve sahte bir gerçeklikte buluşan bireylere karşın resmin konusu; asıl gerçek olan sinema görevlisinin yansıttığı modern hayatın yabancılaşmış bireyidir.66

66Aldoğan, Altay, “Edward Hopper Resimlerinde Amerikan Günlük Hayatının ve Modern Yaşamın İzleri” Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Dergisi, Mart 2019/ 42, ss. 243-253.

İKİNCİ BÖLÜM

“GÜNLÜK YAŞAM ÜZERİNE RESİMSEL YORUMLAMALAR”

BAĞLAMINDA OLUŞTURULAN ÇALIŞMALARIN RESİMSEL OLARAK ELE ALINIŞ SÜREÇLERİ”

İçinde bulunulan hayat çoğu zaman fark etmeden yaşanılan hep koşuşturma içinde bir yerden bir yere, bir telaştan bir diğerine yetişmeye çalışılan günlük eylemleri içermektedir.

Yaşarken çoğunlukla etrafımıza bakma fırsatı bulamaz, gidişatın değerlendirmesini çok yapamayız. Oysa ki günlük yaşam eylemleri veya sahneleri eski cağlardan beri birçok sanatçıya konu olmuş, kendi yaşam koşullarındaki sıradan bir anı ölümsüzleştirerek günümüzce yorumlanabilmesi mümkün olmuştur. İnsan yaşadığı sürece, zamanın koşullarına bağlı olarak, günlük yaşam rutinleri sürekli değişecek ve çağa ayak uyduracaktır.

Bu anlamda ölmeyen bir konu olan günlük yaşam olgusu, günümüz modern metropol yaşantısında birbirine yabancılaşan bireylerin ortak alanlarda peşine düştükleri gündelik eylemleriyle resmedilerek, hepimizin kendi hayatında görmeye alışkın olduğu bu karmaşık yaşantı eleştirel bir dille, izlenimci, gerçekçi bir üslupla betimlenmeye çalışılmıştır.

Artan nüfus artışının etkisiyle günümüz modern insanının oldukça kalabalık bir toplumda yaşadığı kanısı aslında büyük bir yanılgı oluşturmakta, iç dünyalarındaki yalnızlıkla çelişmektedir. Oysaki kalabalıklar içinde kendi dünyasını kurarak etrafındaki insanlara temas etmeden, zorunlu kalmadıkça iletişim kurmadan yaşamını sürdüren günümüz modern insanının içinde bulunduğu karşıtlık, günlük hayatta birçok kez fark etmeden karşılaştığımız bir manzaradır. Karşıdan baktığımızda algılayamadığımız bu yabancılık kuş bakışı olarak baktığımızda kendisini ele vermektedir.

Resimlerde esinlenilerek kullanılan mekanlar birebir içerisinde yaşanılan her gün yüzleşilen mekanlar olmasa da metropol sayılan veya giderek metropolleşen şehirlerde bulunan sokakları, caddeleri, yaya geçitlerini, park ve oyun alanlarını, kafeteryaları, kaldırımları ve meydanları içermektedir. Metropol şehirlerinin ortak unsurları olan bu mekanlar insanların en çok yoğunlaştığı, farklı amaçlarla karşılaştığı mekanlar olmaları sebebiyle günümüz insanının gündelik yaşamına ışık tutarak, yaşamını sahnelemektedir.

Resimler gerçek hayattan alınan sahneler doğrultusunda betimlenmiştir. Çalışmalar planlanmadan önce günlük hayata dair yaşantılar incelenmiş; günlük yaşamı yansıtan fotoğraflardan yer yer çeşitli kesitler birleştirilmiş, bazen de tamamen fotoğrafın kendisi kompozisyonunu bozmadan olduğu gibi alınarak plastik özgün bir dille yansıtılmaya çalışılmıştır. Resimlerin yapım aşamasında önce mekânı yansıtan zeminler hazırlanıp daha sonra figürler kompozisyon uyumuna göre bu zeminlerin üzerine teker teker yerleştirilmiştir.

Sonradan eklenen figürler olduğu gibi, resmi yorduğu düşünülen ya da fazla görülen figürler çıkarılma gereği duyulmuştur. Genel olarak sayıca kalabalık ancak birbirlerine mesafeli insan figürleri kullanılmıştır. Kalabalık insanları yalnızlıkları içinde yansıtabilen en güzel açının ancak kuşbakışı tepeden görünüşle resmedilebileceği düşünülmüştür. Hem kalabalığı hem de birbirine mesafeli olan topluluğu en iyi yansıttığı için bu bakış açısı özellikle seçilmiştir.

İnsanın günlük yaşamı resmedilirken, seçilen gerçekçi, izlenimci üslubun, modern hayatın zamanla yarışan hareketli tarzının izlemini yansıtmak amacıyla detayına girmeden, özü aktarılmaya çalışarak, daha doğru şekilde ifade edilebileceği düşünülmüştür.

Benzer Belgeler