• Sonuç bulunamadı

Plastik sanatlarda espas kavramı belli bir alandaki nesnelerin biçim ve formlarının ön ve arka planda bulunmalarına göre uzaklık yakınlıkla ilişkilendirilmesidir.

Tez için yapılan resimler her ne kadar açık alan resimleri olsalar da açık hava resimlerinde bulunan sonsuz espas bu resimlerde yatay düzlemlerdeki devamlılıkta ve zeminle sınırlı bir espas şeklinde bulunmaktadır. Resimlerde yatay görünen arka mekânın önüne gelen dikey figürler ve gölgeleri espası artırmaktadır. Çalışmalarda kuşbakışı görünüm seçildiği için, espas etkisi yatay zemin üzerinde dikey olarak konumlandırılan figürlerin üç boyutlu formlarının oluşturulması ile yakalanmıştır. Resimdeki koyuluklar düzlemde derinlik hissi oluşturmaktadır. Resim düzleminde yer alan figürlerin ışıklı ve açık tonlarda olması figürleri öne çekip arka mekândaki zemin yapısını geriye doğru itmektedir.

Gün ışığının yoğun kullanıldığı resimlerde figürlerin gölgeleri oturmuşluk hissi vermektedir.

Gölgeler, zemin ve figürler arasında keskin bir ayrım oluşturarak figürleri öne çekilip espası belirginleştirmiştir.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

TEZ KAPSAMINDA YAPILAN ÇALIŞMALARIN ELE ALINIŞI

Resim 21: “Oyun”, Tuval Üzerine Karışık Teknik, 110x60 cm, 2019

Resim 21’ de verilen çalışmada yatay dikdörtgen tuval üzerine karışık teknik kullanılmıştır. Uzak plan açık kompozisyon kullanılan bu resimde figürlerin devamının, izleyicinin imgeleminde tamamlanan bir his yaratılmaya çalışılmıştır. Çalışmada 19 adet oyun oynayan çocuk figürü kullanılmıştır. Resimde her bir figüre olan mesafe eşit olduğu için belli bir figür odak noktası olarak seçilmemiş herhangi bir noktaya dikkat çekilmeye çalışılmamıştır.

Geometrik kompozisyon bütünü incelendiğinde, zemini eşit parçalara bölen simetrik bir yapıyı destekleyerek birleşen kare biçimlerinin tersine, asimetrik ve dağınık bir halde düzlem üzerine dağılan çocuk figürleri resimde kontrast etki oluşturarak genel etkiyi zenginleştirmesi amaçlanmıştır.

Tuvalin zeminini boyamada akrilik boyanın canlı kırmızı tonları kullanılarak resmedilmiştir. Dış mekân resmi olan bu çalışmada düzlem üzerinde kuş bakışı bir görünüşle

betimlenen oyun oynayan çocuklar mevcut olup, resme zemin boyamasında kullanılan kırmızı rengin verdiği bir enerji hareket ve dinamizm hakimdir. Kırmızı zemin üzerinde açık tonlarda figürlerin resmedilmesi figürleri adeta öne itmiş, arka mekânı ise geriye doğru iterek düzlemde şiddetli bir gerilim oluşturmuştur.

Güneş ışığının arka plan düzlemine üst kısımdan eğik açıyla geldiği bu resimde figürlerin açık tonlarının zıttı olarak oluşan koyu kontrast gölgeler çalışmanın genelinde espası artırmıştır. Oluşan bu durum aynı zamanda resimde vurgunun figürlere yoğunlaşmasına sebep olmuştur. Zeminin koyu, figürlerin ise zemine göre çok açık renkte olması dikkati figürlere çekmiş; figürler ışık alıyormuş gibi bir his uyandırmıştır. Bu kontrast etki, figürler resim düzleminden yukarıda duruyormuş, hatta tuvalden çıkıyormuş gibi bir izlenim oluşturmaktadır.

Çalışmanın konusunu oluşturan oyun oynayan çocuk figürleri, resimde hem kalabalık figür yoğunluğu oluşturmakta hem de çocuk figürlerinin her birinin farklı yönlere hareket ederken bakış açılarının ve gövdelerinin farklı yönlerde olmasıyla resmin zemininin dinamizmine uygun ritmin oluşmasına sebep olmaktadır

İnsanların çocukluk döneminde günlük yaşamlarındaki en önemli eylemlerinden olan oyun, resmin konusu olmuştur. Çocukların sosyal yaşamına vurgu yapan ve sadece boş vaktini değerlendirip eğlenme amacının yansıra hayatında gelişimi için çok önemli bir etkiye sahip olan oyun, bu resimde kız ve erkek çocuk figürlerin birbirleriyle iletişim ve etkileşim şeklidir. Boratav’a76 göre çocuk oyunları, çocukların ve daha az ölçüde büyüklerin günlük yaşam içerisinde, ayırabildikleri boş zamanlarında herhangi bir üretim cabasını ya da başka çeşitten bir hizmeti zorunlu kılmadan, eğlenme yolu ile dinlenmelerini sağlayan eylemlerdir.

Yavuzer77 oyunu, “Sonucu düşünülmeden, eğlenmek amacıyla yapılan hareketler” olarak tanımlamaktadır.

Çocukların günlük yaşamının vazgeçilmez bir parçası olan oyun, teknolojinin egemen olduğu modern toplumlarda kaçınılmaz bir sonuç olan yabancılaşmadan nasibini almıştır.

Metropol şehir kültürünün çocukları ihmal etmemek adına kurguladığı oyun alanlarında,

76Boratav, P. N., 100 Soruda Türk Folkloru, (3. baskı), Gerçek Yayınevi, İstanbul 1994, s. 232.

77Yavuzer, Haluk, Çocuk Psikolojisi, (27. baskı), Remzi Kitabevi, İstanbul 2005, s. 176.

geleneksel toplumlardakinden farklı olarak her gün farklı bir oyun arkadaşıyla karşılaşan çocuklar, günü birlik iletişim anlayışını daha küçük yaşlarda algılamaya başlamış ve kısa süreli paylaşımlarla gerçek anlamda kaynaşamadan oyun ihtiyaçlarını karşılamayı öğrenmişlerdir.

Gelişen teknoloji, yaşam koşulları ve yükselen sosyoekonomik düzen her ne kadar çocuklara geleneksel oyunlara alternatif yeni oyun modelleri sunsa da yine de çocukların bir arada, belirli bir ortamda, yüz yüze, belirli diyaloglar çerçevesinde oynayacakları oyunların işlevi ile aynı olamayacaktır. Teknolojiye değil de geleneğe dayanan oyunlar, o toplumun yaşam biçimini, yapısını da ortaya koymakta ve bu tür oyunları oynayan çocukların toplumun gerektirdiği tutum ve değerleri kazanmasını sağlamaktadır.

Resim 22: “Park”, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 90x110 cm, 2019

Resim 22’de verilen “Park” isimli çalışma dikey dikdörtgen tuval düzlemi üzerine yağlıboya tekniğiyle yapılmış bir resimdir. Kalabalık bir dinlenme ya da piknik mekânını anımsatan bu resimde çok fazla figür kullanılmıştır. Sıcak, enerjik ve soft bir havaya sahip resimde görsel olarak mekânı zenginleştiren en önemli faktör figürlerdir. Genel itibariyle çok hareketli bir resimdir. Arka mekânda yer alan açık yeşil rengin verdiği sakinliği figürlerin yoğunluğu hareketlendirmektedir. Bu hareketli figürler resme yaşam belirtisi vermiştir

Çalışmada açık tonlu bir zemin üzerine orta koyu ve açık tonlar kullanılmıştır. Resmin büyük bölümüne açık yeşil ve açık renkli toprak tonlu bir zemin hâkim olan bu resimde açık kompozisyon kullanılmıştır. Kompozisyona ait mekânı göz devam ettirmektedir. Açık alan resmi olan bu çalışmada zeminle sınırlandırılmış bir espas vardır.

Bu çalışmada resmin bütün yüzeyine yayılan doğal bir ışık mevcuttur. Figürlerin oturduğu alanlara hafif ve yumuşak geçişli gölgeler düşmektedir. Resimde ışığın yüzeysel alanlara çarparak yayıldığı basık modle tekniği mevcut olup nesnelerin boyutları hissedilebilmektedir

Her ne kadar figürlerin kıyafetlerinde keskin renk geçişleri olsa da bu keskinlik resmin genel soft izlemine engel olamamıştır. Figürlerden başka resmin sağ tarafında figürlerin arasında yan yatmış bisikletler vardır; belli ki boş zamanını değerlendiren, spor yapan ya da dinlenmek isteyen insanlar bu mekânda toplanmışlardır. Metropol şehrin kalabalığından kaçan insanlar, bakirliğini az da olsa koruyabilmiş doğal alanlarda fırsat buldukları zamanlarda nefes alabilmek amacıyla vakit geçirmeye çalışmaktadırlar. Bu mekanlara en yalın halleriyle gitmeye çalışırlar ve bu mekanlarda mümkün olduğunca rahatsız edilmek istemez sessizliği tercih ederler. Şehrin gürültüsüne günlük hayatlarında çokça maruz kaldıklarından boş zamanlarını değerlendirdikleri bu mekanlarda kimi zaman insan sesine bile tahammül edemezler. Metropol şehirlerindeki nüfus yoğunluğu ve alan darlığı insanlara birbirlerine saygı duymayı öğretmiştir. Resimde figürler arasındaki mesafe modern kentlerde saygının gereğidir ve herkes bir şekilde ortak bir mekânda dinlenme ihtiyacını karşılamaktadır.

Figürler tam tepeden değil manzarayı üstten gören eğik bakış açısıyla görülmektedir.

Belli bir odak noktası olmayan resimde peş peşe kullanılan figürler bazen minyatür etkisi vermektedir. Art arda gelen figürlerin yinelenmesi çok zengin bir ritim oluşturmuştur.

Çizgisel ve renk perspektifinin uygulanmadığı resimde figürler aynı düzlem üzerinde yer alıyormuş hissi uyandırırlar. Tuval düzlemini kaplayan yeşil zemin kenarlara doğru softalaşıp dağılmakta çimlerin altında yer alan toprak zeminin görünümüne yol açmaktadır

Figürlerin yatay-dikey-eğik şekilde olmaları,arka planda yer alan düzlemin yarattığı gerilimin kırılmasına ve resmin hareketlenmesine yardımcı olmuştur. Figürler gözle tek tek kavranmakta ve uzaktan bakıldığında tuvalde gözlerin gezdirilmesiyle figürlerin verdiği zenginlik ve hareketlilik bir bütün halinde algılamaktadır. Bu resimde hem çoklukta birlik ve belirlilik hem de birlikte çokluk ve belirsizlik ilkesinin söz konusu olduğu söylenebilir.

Genel olarak bakıldığında dikkati özellikle çeken belli bir figür olmayıp her figür bakış açımıza eşit uzaklıktadır ve eşit detaycılıktadır. Yeşil zemin üzerinde renkli tonlarda resmedilen figürler resme ahenk katmıştır. Zeminin açık renkli ve figürlerin koyu renkte olması ters perspektif etkisi yaratarak arka planda olan zemini öne çekmiştir. Resimde simetri hâkim olmadığı gibi figürler resmin düzlemine rastgele bir şekilde dağılmışlardır.

Soyut sanatın öncülerinde olan modern çağ ressamı Mondrian hakkında İpşiroğlu şu ifadelerde bulunmuştur; “Mondrian’a göre simetri yoluyla kurulacak denge, ancak eşitliğin dengesi olabilirdi. Eşitlik ise, yaşamda edilgenliğe, sanatta da monotonluğa yol açacaktı.”78 Bu sözden yola çıkarak resimdeki yoğun asimetrinin resmin sanatsal etkinliğini artırdığı söylenebilir.

Yeşil çim zemin üzerinde küme halinde toplanmış günlük yaşamının çoğunu iç mekanlarda geçiren, bunalan daralan insan dış mekanlarda toplanmış boş vakit değerlendiriyordur. Figürler çok çeşitli hal ve durumlarda resmedilmişlerdir. Her yaş grubundan insanlarla resmedilen figürler ikişer üçer ve daha fazla miktarda gruplar halinde toplanmış ancak etrafındaki insan gruplarıyla ilişki halinde değillerdir. Bu tür kentsel mekanlarda sosyal amaçlarla dahi olsa paylaşılan tek şey ortak bir mekân olup ihtiyaçlar bireysel ya da gruplar halinde giderilmektedir. Geleneksel toplumlarda eğer büyük bir insan topluluğu bir araya geliyorsa ortak bir aktivite için toplanmış ve büyük çoğunlukla tanıdıkları insanlarla bir araya gelmişlerdir. Ancak zamanın daha hızlı olduğu ve gün

78İpşiroğlu, N.ve M. İpşiroğlu, Sanatta Devrim, (6. Baskı), Hayalperest Yayınevi, İstanbul 2009, s.53.

içerisinde yapılacak eylemlerin planlanarak yapıldığı kentlerde, insanların tanımadığı insanlarla iletişim içinde olması çoğunlukla zaman kaybı olarak görülmektedir.

Resim 23: “Gezinti”, Tuval Üzerine Karışık Teknik, 90x70 cm, 2019

Resim 23’de verilen kareye yakın, yatay dikdörtgen tuval üzerine karışık teknikle oluşturulan bu resimde açık kompozisyon kullanılmıştır. Koyu zemin üzerine açık renk tonlarında dört yetişkin figür yerleştirilmiştir. İkisi kadın ikisi erkek olan bu figürlerden kadınlar arkada ve yan yana yürümekte diğer iki erkek figür ise yan yana olmayıp kadınlardan daha önde yürümektedirler. Bu figürlerin hepsi de aynı yöne doğru hareket halindedirler hatta bakış açıları bile aynı yöne doğru olan bu figürlerden sadece en öndeki erkek figür başını sağ tarafa çevirerek figürlerdeki genel ritmik düzeni kırmıştır.

Figürlerin kıyafetlerinde kullanılan açık tonlu ve canlı renkler zemini oluşturan kaldırım taşlarının renklerindeki soğuk tonlara zıtlık oluşturmaktadır. Koyu zemin üzerine konumlandırılan açık tonlardaki figürler resimde adeta patlamıştır. Gri rengin içine çeşitli

renkler katılarak pastel tonda zemin oluşturulmuş buda resmin geneline soft bir izlenim kazandırmıştır.

Güneş ışığının sol üst köşe yönden ve figürlerin arkasından gelmesi figürlere rölyef etkisi kazandırmış ve gölgelerinin oluşmasını sağlayarak zemine oturmuşluk hissi vermiştir.

Bu amaçla koyuya yakın gölgeler kullanılmış buda figürlerin zeminle ilişkisini güçlendirip espası desteklemiştir.

Zeminde yer alan aynı rengin tonlarının çeşitliliği resmin geneline çok zengin bir ritim, ahenk ve hareket katmaktadır. Resmin zemininde ince ince işlenen kaldırım taşları Arnavut kaldırımı olarak bilinen, günümüzdeki tek tipleşmiş sıradan kaldırımların aksine daha geleneksel ve eskiyi hatırlatan bir tarza sahiptir. Küçük kare taşların ritmik şekilde oval formda dizilmesiyle oluşturulan Arnavut kaldırımının resimlendirilmesinde ve biçimlendirilmesinde daha soyutlamacı bir tavır sergilenmiştir. Kaldırımların biçimlendirilmesinde kullanılan ritmik hareketler günlük yaşamın canlı ve hareketli ritmine ayak uydurmakta, kaldırım hissinin soğukluğunu arka plana atmaktadır.

Metropol kentler insanların farklı günlük yaşam eylemlerini gerçekleştirebildiği bölünmüş alanları insanların yararlanması için hizmetlerine sunmaktadır. Bu bölümler parklar, alışveriş merkezleri, eğlence mekânları, iş merkezleri, toplu taşıma alanları ve turistik mekanlar olabilir. Her faaliyetin gerçekleştirileceği alan kendi ritim olgusunu içinde barındırmaktadır. Kimi alanlar çok hızlı koşturmaca gerektiren zamanla yarışılan ve bir gün içinde çok fazla insanı ağırlayan bunun beraberinde de daha çok yorulup yıpranan mekânları içerirken, kimi alanlar ise daha sakin bir tempoyu telaş etmeden yaşamaya olanak veren daha düzenli daha temiz ve daha durağan mekânları içerir. Bu resmimde sahnelenen günlük yaşamdan alınan kesit, bahsi geçen sakin mekanlara bir örnek olabilir. Resimdeki figürler sanki günlük yaşamın getirdiği sorumluluklarını yerine getirmiş ve artırdığı boş zamanını hiçbir telaşe yer vermeden gezinti yapmak için kullanan insanlara benzemektedirler. Bu tarz mekânlarda hayat daha yavaştır. Kaldırımlardaki estetik ve temiz görüntü de bu yavaş şehir hissini kuvvetlendirmektedir.

Resim 24: “Yaya Geçidi”, Tuval Üzerine Karışık Teknik, 80x100 cm, 2019

Dikey yönlü dikdörtgen tuval düzlemi üzerine karışık teknikle oluşturulmuş bir çalışmadır (Resim 24). Zeminde koyuya yakın grinin orta bir tonu üzerine koyu ve açık tonlarda siluetleri bulunan figürler yerleştirilmiştir. Zeminde orta incelikte bir tabaka halinde akrilik boya kullanılmıştır. Kentsel mekanlara özgü bir caddenin resmedildiği çalışmada, zemini parçalara bölen enine yatay çizgiler çoğunluktayken, bu çizgilerin başlangıcını ve bitişini ayıran iki adet dikey boyuna çizgi tuvalin dikeyliğini kırarak dengeyi sağlamıştır.

Resim bir açık alan resmidir ve açık kompozisyon kullanılan resimde yayalar için yeşil ışığın yandığı bir anda yaya geçidinden kalabalık insan figürleri karşıdan karşıya geçmektedir. Dış mekân resmi olan çalışmada resme bakış açımız tam tepe bakış açımızda ve resim düzleminin tam ortasıdır ve kuşbakışı olarak tepeden görüntülerinin resmedildiği

trafik yayaları, hareket halinde olmaları sebebiyle yolun orta kısmına yaklaşır ya da uzaklaşır bir görünüm oluşturmaktadırlar.

Bu resimde bütün figürler durağan olmayıp hareket halindedirler. Resimde figürlerin yaya geçidi üzerinde karşıdan karşıya geçerken ki hareket halindeki durumları o anki durumun durdurulmuş bir anına işaret etmektedir. Figürlerin ritmik hareketi resme yön vererek gözün aşağıdan yukarıya doğru resmi takip etmesine neden olmaktadır. Figürlerin resim düzleminin geneline yayılması resimdeki figürlerin hareketlerinin resmin tamamına hâkim olmasını sağlamıştır. Resimde belli bir simetri olmayıp düzlem üzerine yayılan figürler belli bir düzen olmadan konumlanmışlardır. Resmin dikeyliğini kıran ve yatay çizgilerin üzerine gelerek beyaz yaya çizgilerini dengeleyen iki taraflı dikey beyaz şerit çizgi bulunmaktadır. Bu çizgiler resmin arka planında simetrik bir görünüm oluştursa da kompozisyonuna yerleştirilen rastgele dağılmış figürler bu simetrik oluşumun etkisini yıkmıştır.

Resmin geneline orta tonda gri bir zemin hâkim olmakla birlikte düzlemin üzerinde belirtilen beyaz düz şeritler halindeki yaya geçidi koyu açık zıtlığı yaratmaktadır. Burada koyu bir zemin üzerinde yer alan beyaz tonlar resimde gerilim yaratmıştır. Düzlem üzerinde yer alan orta ve koyu tonlardaki figürler ise resme renksel açıdan hareket ve ritim sağlamaktadır. Kentsel bir dış mekâna ait olan bu resimde, resmin bütün yüzeyine yayılan üniversal doğal ışık bulunmaktadır. Bu sebeple figürlere ait form özelliği, ışığın yarattığı aydınlık gölge alanlarla değil, renkler ve tonlarıyla ifade edilmeye çalışılmıştır.

Tepeden bakış açısıyla bakıldığında birbirlerini tanımadıkları aşikâr olan insanlar yaya geçidinden karşıdan karşıya geçerken, mümkün olduğunca tanımadığı insanlarla temas etmemeye çalışmaktadır. Hayatın hızlı akışında karşıdan karşıya geçerken insanların birbirleri arasında eylem öncesinde ve sırasında bir iletişim söz konusu değildir. Ortak gayeleri sadece aynı anda aynı yerde bulunarak, bir yerden bir yere ulaşmak için toplumun kuralları gereği düzeni sağlamak amacıyla yerleştirilmiş yaya geçidini kullanmaktır. Anlık meydana gelen bu yakınlaşma karşıdan karşıya geçtikten sonra yok olarak hayatın akışı devam edecektir. Resimde dikkat çeken bir diğer husus ise artan nüfus miktarına bağlı olarak karşıdan karşıya geçen insan yoğunluğunun yaya geçidi tasarlanırken tahmini olarak konumlandıran çizgilerin dışına taşmış olmalarıdır. Yine bu resimde kentsel yaşam

alanlarında görmeye oldukça alışkın olduğumuz yabancılaşmanın getirdiği bir karmaşanın düzeni ifade edilmeye çalışılmıştır.

Resim 25: “Kaldırım”, Tuval Üzerine Yağlıboya, 90x100 cm, 2019

Dikey yönlü, dikdörtgen tuval düzlemi üzerine yağlıboya tekniğiyle yapılmış bir çalışmadır (Resim 25). Bu çalışma soğuk gri orta tonda dış mekân zeminini yansıtan resim düzlemi üzerine açık orta koyu tonlarda insan figürleri kullanılarak resmedilmiştir. Resmin geneline yayılan koyu orta açık tonların verdiği hareket resme ahenk vermiştir.

Kompozisyonunu ikiye bölen yol ve bazı figürlerin kıyafetleri resmin en koyu bölümüdür, kaldırımdaki ışıklar ve bazı figürlerin üzerinde açık renkli tonlar ise en açık bölümüdür.

Figürlerin renklerinde kullanılan koyu açık zıtlığı resme hem gerilim hem hareket katmıştır.

Açık alan resmi olan bu çalışmada gözlerin kompozisyonun devamını aradığı açık kompozisyon vardır. Resmi ikiye bölen yol için kullanılan mavimsi koyu gri düzlemin kesilmesi sonucu gerilime sebep olmuştur. Resmin zemininde ise kaldırım taslarının verdiği parçalanma ve eşit aralıklara bölünme oluşumu resmin zemininin dokusunu zenginleştirmiştir.

Resimde renk tercihinde genel olarak gri olmak üzere beyazlar, siyahlar, kırmızılar, sarılar, yeşiller, pembeler, maviler kullanılmış, bu çeşitlilik resme ahenk ve armoni katmıştır.

Nötr gri rengin üzerine gelen bu renk çeşitliliği figürlere daha çok dikkat çekilmesini ve odaklanılmasını sağlamıştır. Bol renklilik günlük hayatin monotonluğu, sıradanlığı ve eylemlerin aynılaşması içinde yaşamın canlılığını ve dinamizmini işaret etmiştir.

Resmin geneline yayılan bir doğal ışık hakimdir kaldırımların üzerine ara ara lekesel tonlarda sarımsı beyaz ışıklar yansıyarak resme dinamizm katmıştır. Doğrudan bir noktadan ışığın gelmediği ya da binaların arasında kalmış bu yaya yoluna gelen ışığın binalar tarafından engellendiği yola dağınık şekilde yansıyan ışığın yarattığı yansımaların ise binaların camları aracılığıyla yola ulasan ışık süzmelerinden kaynaklandığı kuvvetli muhtemeldir. Işığın her yönden zayıf yansımalarla o bölgeye ulaşması betimlenen andaki rastlantısal olarak orda bulunan figürlerin gölgelerini yok etmiştir.

Yaşamın akışı içerisinde hareket halinde olan figürler resme hareket katmışlardır.

Figürlerin resmin düzleminde dağınık bir şekilde resmedilmeleri resmin akışı içerinde asimetrik bir izlenim oluşturmuştur. Figürlerin birbirlerine çarpmadan iç içe geçerek yol aldıkları kalabalık ve işlek bir kaldırım yolunda anın resmedildiği çalışmada resim odak noktasını dikey yönde ortada buluna hayali bir çizgiye çekmekte, hareket bu çizgiden sağlı sollu iki yöne dağılmaktadır.

Günlük yaşamda her gün kullandığımız, üzerine basıp geçtiğimiz kaldırımdaki insanların hayatın karmaşası içinde bir yerlere yetişmek kaygısıyla hareket halindeki durumları yansıtılmaya çalışılmıştır. Kalabalık insan figürlerinin oluşturduğu kompozisyonda siluet halinde resmedilen figürler anın dondurulmuş bir biçimi gibidirler.

Siluet seklinde betimlenen Figürler birbirlerine doğru iki zıt yönde ve belli bir düzene uymadan dağınık şekilde hareket ettiklerinden ayrı ayrı kavranamamakta, bir bakışta bir bütün olarak algılanabilmektedir. Birleştirilmeleriyle zemini oluşturan büyük parke parçaları resmin düzlemini yatay ve dikey çizgileriyle bloklara ayırmış, düzlemin kırılmasını

sağlamıştır. Kenar çizgileriyle birbirleriyle birlesen kaldırım parkelerinin kısmen büyük parçalardan oluşuyor olması, hizalanmalarındaki ufak kaymaların büyük ışık yansımalarıyla ve koyu aralıklı birleşme noktalarıyla kendilerini belli etmelerine neden olmuştur. Kaldırımı resmin enine düzlemi boyunca ince bir yol ikiye bölmüştür. Bu yolun kaldırımların tonuna göre daha koyu tonda olması yolu geriye itip kaldırımların bize daha fazla yaklaşmasını sağlayarak espas hissini artırmıştır.

Metropol şehirlerde kalabalık insan topluluklarının toplu yaşam alanlarında düzen sağlanması adına uyulması gereken kurallar ya da bazı gereklilikler vardır. Hayatın hızlılığı ve insanların kalabalıklığı yaptırımsız kuralları geçersiz kılar. Böyle durumlarda meydana gelen karmaşa metropol kentlerde çoğu zaman tıkanmalara sebep olur. Yolun her daim sağından yürümek gerekliliği gibi uyulmadığında karmaşayı kaçınılmaz kılan unutulmuş bu kurallardan biridir. İnsanların tanımadığı insanlara doğru yürürken bu karmaşada birbirlerine çarpmadan yol alabilmeleri, yabancılaşmanın sağladığı gizli bir reflekstir. Bireylerin her ne kadar kendine özgü olsa da zamanı benzeşen günlük yaşam rutinleri, toplu yaşam alanlarında işe gidiş-işten dönüş saatleri gibi anlarda karmaşalara neden olabilmektedir. Kuralların çoğu bu anlarda ihmal edilir. İnsanların yürüyeceği ya da araçların geçeceği yollar yapılarla ya da sembollerle birbirinden ayrılsa da kalabalık karmaşasında fark edilmeleri çok güç olur.

Yukarıda özellikleri anlatılan çalışmada da bölünmüş farklı mekânların insan figürlerinin eşit dağılımıyla önemini yitirdiğini yansıtmaktadır.

Resim 26: “Parke Kaldırım”, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 90x110 cm, 2019

Resim 26’ da verilen çalışma dikey yönlü dikdörtgen tuval üzerine yağlıboya tekniğiyle yapılmış bir çalışmadır. Aynı rengin farklı tonlarıyla oluşturulmuş açık ton zemin üzerine yerleştirilen figürlerde koyuya yakın orta ton, koyu ve açık tonlar kullanılmıştır.

Zeminin renklendirilmesinde kullanılan pastel rengin çeşitli sıcak ve soğuk tonları düzleme ahenk katarken, hareketi yavaşlatarak resmin genel mizacını dinginleştirmektedir. Zeminin açık tonda olması arka plandaki düzlemi öne çekmiş, kısmen daha koyu tonları barındıran figürlerin ise olduğu konumdan daha geriye gitmesine neden olarak resmi düzlem üzerinde tek bir boyuta yaklaştırmıştır.

Kentsel bir mekânın sembolik sokaklarında, yer alan modern kaldırımlar üzerinde seyir halinde resmedilen figürler birbirlerine karşı, karşılıklı şekilde farklı yönlere doğru

gitmektedirler. Resimde hareketin başlangıç ya da bitişine dair belli bir odak noktası olmayıp, figürler aşağı ve yukarı yönlü hareket etmektedirler. Resim düzleminde 20 adet insan figürü kullanılmış, çocuk, yaşlı ve gençlerden oluşmak üzere her yaş grubundan figürlere yer verilmiştir. Bazı figürler tek başına bazıları 2 şerli bazıları 3 erli gruplar halinde yürümektedirler.

Zemin boyamasında kullanılan farklı tonlarda kaldırım taşları gözde yanılsamaya neden olmakta gerçek boyutundan farklı yönde resme derinlik kazandırmaktadır. Taşların formlarının yansıtılması amacıyla kullanılan olduğundan soyutlamacı ışıklandırma ve düzenli tekrarının yarattığı bu yanılsama etkisi, figürlerin düzlemin yataylığını hissettiren dikey yönlü boyutu ile etkisini kaybetmektedir. Ayrıca zeminin göz yanılması ile hissettirdiği yonun, figürlerin yürüme doğrultularının hissettirdiği yönle ayni olmaması ve kaldırım taşlarının tek tek bakıldığında görülen hem yatay hem dikey konumlandırılarak dizilmiş olması figürlerin hareketini durdurmaktadır. Bu durum resme genel bakıldığında yaşanılan anin durdurulmuş olduğu hissini uyandırmaktadır. Zeminde kullanılan pastel renk de resimdeki durağanlığı desteklemekte, resimde hayatin hızlı seyreden akışının etkisini azaltmaktadır.

Doğrudan bir noktadan gelmeyen, resmin geneline yayılan doğal bir ışık hakimdir.

Perspektif ve hacmin kullanılmadığı zeminin geometrik, simetrik ve dekoratif etkisine rağmen resme figürlerle espas kazandırılmaya çalışılmıştır. Resim düzleminde yer alan figürler, renklerin açık ve koyu tonlarıyla kullanılmasıyla ve her bir figüre eşit ölçüde yayılan idealize ışıkla hacmin elde edilmeye çalışılmıştır.

Küçük boyutlu dikdörtgen parçalardan oluşan geometrik düzen ile üzerine konumlandırılan dairesel hareketlerle biçimlendirilen insan izdüşümleri tezat oluşturarak formsal zıtlık yaratılmaya çalışılmıştır. Pembe rengin tonlarıyla oluşturulmuş parke taşlarının zeminde yarattığı biçimsel tekrarlar resme zengin bir hareketlilik, ritim ve dinamizm katmıştır. Resmin Zemin islenmesinde birbirini tamamlayarak tekrar eden geometrik formlar, resme bakıldığında, gözde devam etme hissi uyandırmaktadır.

Dış mekân resmi olan bu çalışmada (Resim 26) kuş bakisi olarak görülen figürlerde her bir figür bakış açısına eşit mesafede olup, belli bir odak noktası seçilmemiştir. Herhangi bir figürün özellikle yansıtılması amaçlanmamış, her bir figür benzer detaylılıkla betimlenmiştir.

Benzer Belgeler