• Sonuç bulunamadı

Resimler gerçek hayattan alınan sahneler doğrultusunda betimlenmiştir. Çalışmalar planlanmadan önce günlük hayata dair yaşantılar incelenmiş; günlük yaşamı yansıtan fotoğraflardan yer yer çeşitli kesitler birleştirilmiş, bazen de tamamen fotoğrafın kendisi kompozisyonunu bozmadan olduğu gibi alınarak plastik özgün bir dille yansıtılmaya çalışılmıştır. Resimlerin yapım aşamasında önce mekânı yansıtan zeminler hazırlanıp daha sonra figürler kompozisyon uyumuna göre bu zeminlerin üzerine teker teker yerleştirilmiştir.

Sonradan eklenen figürler olduğu gibi, resmi yorduğu düşünülen ya da fazla görülen figürler çıkarılma gereği duyulmuştur. Genel olarak sayıca kalabalık ancak birbirlerine mesafeli insan figürleri kullanılmıştır. Kalabalık insanları yalnızlıkları içinde yansıtabilen en güzel açının ancak kuşbakışı tepeden görünüşle resmedilebileceği düşünülmüştür. Hem kalabalığı hem de birbirine mesafeli olan topluluğu en iyi yansıttığı için bu bakış açısı özellikle seçilmiştir.

İnsanın günlük yaşamı resmedilirken, seçilen gerçekçi, izlenimci üslubun, modern hayatın zamanla yarışan hareketli tarzının izlemini yansıtmak amacıyla detayına girmeden, özü aktarılmaya çalışarak, daha doğru şekilde ifade edilebileceği düşünülmüştür.

Tez kapsamında oluşturulan resimlerde açık kompozisyon kullanılmıştır. Açık kompozisyon “resmi kendi içinde sınırlı bir görüntü haline koyan, her tarafı hep kendisini işaret eden ve belirten kapalı bir tasvirle, bunun tersi olan, her tarafı kendi dışını işaret eden, sınırsız olarak görünmek isteyen, ama buna rağmen gene de gizli bir sınırlamanın var olduğu ve ancak estetik anlamda bir kapalılık niteliğinin mümkün olabildiği açık form üslubudur.”67 Tez kapsamında betimlenen resimlerde kullanılan dış mekân unsuru, mekâna dağınık bir şekilde yerleştirilen figürler ve resmin konusu, resmin dışına taşacakları izlenimi ile devam etme hissi vermeleri sebebiyle açık kompozisyon algısını güçlendirmektedir. Göz resimde betimlenen alanın dışında konunun devam etmesini bekler. Resmin devamını izleyicinin hayal gücüne bırakır. Resmin kadrajının dışında devam eden olay örgüsü resme bitmişlik hissi vermeyen sürprizlere yer verir. Resimler hayatın akışına paralel olarak ritmik tekrarlardan oluşmaktadır. Modern dünyanın getirdiği kent kültüründe toplu yaşama zorunluluğunda olan insanın kimliksizleşmesi siluetleşen figürlerle özdeşleştirilmiştir.

Resimler açık hava resmidir. Açık hava resimlerine özgü sonsuz espas çalışmalarda dikkate değer şekilde yansıtılmıştır. Resimler genelde gölgesel üsluba sahiptir. Güneşli atmosferi yansıtan bazı çalışmalarda dikkat çeken yere oturmuşluk hissi gölgeler ve gölgelerin koyuluğu espası güçlendirmiştir.

Resimlerde belli bir simetri söz konusu olmayıp bilakis, betimleneceği mekâna kompozisyonu oluşturan nesne ve figürlerin gelişi güzel yerleştirilmesi asimetrik bir yapıyı desteklemektedir. Çizgisel ve renk perspektifi neredeyse kullanılmayan resimlerde peş peşe kullanılan figürler, bazen minyatür etkisi vermektedir. Manzaraya üstten gören bakış açısı ile bakılması, ufuk çizgisini yok ederek sonsuzluk hissi veren yeryüzü derinliğini kapsam dışı bırakmaktadır. Resimlerde ulaşılan ufuk bölgesinin daha yakın olan zemin olması ve zemin üzerinde yürüyen insan figürlerinin ve yerleştirilen nesnelerin yerçekimi etkisinden dolayı aynı hizada konumlanmaları, bakış noktası ile bakılan açının arasına daha yakın olabilecek perspektifi vurgulayacak herhangi bir objenin takılmaması resimlerde perspektif kavramının arka plana atılmasını sağlamıştır.

67 Wölfflin, Heinrich, Sanat Tarihinin Temel Kavramları, (çev. Hayrullah Örs), Remzi Kitabevi, İstanbul 1990, s. 149.

Tez için resmedilen eserlerin zemin boyamalarında günlük hayatta özellikle dış mekanlarda üzerine basıp geçtiğimiz çimen, kaldırım, yol, parke taşı, yaya geçidi gibi her gün kullanılan dış mekân unsurları kullanılmıştır. İç mekânda sıkılan, bunalan, daralan insan, hayatın hızlı sirkülasyonuna dahil olmak adına dış mekanlarda yaşam bulmaya çalışmıştır.

Yaşadığımız çağın mekanik ve soğuk özelliklerinin yansıtılmaya çalışıldığı resimlerde, resmin ana öznesi olan figürler arasında genel olarak duygusal bir ilişki görülememektedir. Figürler birbirinden soyutlanmış, hayatın akışı içinde sürüklenip durmuş, kimliksizleşip hisleri kaybolmuş yığın insan toplulukları olarak betimlenmişlerdir. İnsani halleri vurgulamanın tersine figürlerden yığınlar halinde nesnelere dönüşen topluluklar seklinde resmedilme yolu seçilmiştir.

Üretilen eserlerin tuvalleri dikdörtgen ve kareye yakın farklı boyutlarda kullanılmıştır.

Dikdörtgen tuvaller bazen yatay bazen dikey şeklinde çalışılmıştır.

İçinde yasadığımız dünyanın var olan koşullarına göre modern hayattan izler yansıtılmıştır. Figürlerin birbirleriyle iletişimde olduğunu gösteren bir izlenim görülememektedir. Sadece birbirleriyle yan yana olması dışında bir birliktelikleri yoktur.

Bazen tıka basa figür kullanılmış bazen de figürlerin birbirleriyle aralarındaki mesafe kasıtlı bir şekilde uzaklaştırılmıştır.

Kompozisyonlar hareketli bir anın aniden durdurularak dondurulmuş bir hali gibidirler. Bu çalışmada yer alan resimlerde zamanın herhangi bir anda dondurulmasıyla figürlerin farklı yönlere gidiş gelişleri sırasında resmin göz hizasında olan kısımlarında hareketi durdururken odak noktasının etrafında figürlerin hareketliliği hala hissedilebilmektedir. Yukarı ve aşağı hareket eden figürler ise kompozisyonun hareketini devam ettirir.

“Figürlerin veya elemanların kompozisyondaki durumunu belirleyen ise genellikle yön ilkesidir. Olay anının yansıtılmasında, resmin zamanının belirlenmesinde ya da hareketli-hareketsiz görünümler elde ederken dikey, yatay ve diyagonal yönlerin psikolojik etkilerinden yararlanılır.

Dikey ve yatay yönler üzerinde bulunan ve bu duruma eşlik eden biçimler göz hizasında olduğunda,

hareketsiz bir izlenim verir. Göz hizasından yukarı dikey ya da yatay yönleri işaret eden biçimler ise izleyiciye psikolojik olarak hareket etme eğiliminde olduğunu hissettirir.”68

Resimde kompozisyon çerçeve içine hapsolmaz, resmedilen görüntülerde de bu durum geçerli olup, resimlere ait kompozisyon rastgele yaşamdan alınan bir sahnenin parçası niteliğindedir.

Resme konu olan figürler ya da nesnelerde sınırsız geometrik şekil formu anlayışı güdülmüştür. Genel olarak belli bir geometrik yapı anlayışına göre resmedilmese de bazı resimlerin arka planını oluşturan zemin dizilimlerinde, belli geometrik şekillerin bir araya gelmeleri sonucu zemini oluşturmaları söz konusudur. Düzenli geometrik dizilimli bir zemin üzerinde savrulmuş figürlerin karşıt etkisi resimlerin kompozisyonlarını oluşturulurken resimsel ifadeyi kuvvetlendirmiştir. Kompozisyon oluşturulurken doğanın kendi içinde uyumundan hareketinden ve ritminden, büyük küçük ilişkisi dikkate alınarak doğanın kendi elemanlarından da faydalanılmıştır. Kurulan kompozisyonların neticesinde her an günlük hayatta karşılaşabileceğimiz haller resimsel yorumlamalar ve yaklaşımlarla kendini yeniden oluşturmuştur.

Benzer Belgeler