• Sonuç bulunamadı

III. ARAŞTIRMANIN YÖNTEMLERİ

1.4. MİZAHIN ALANLARI

İmparatorluk çatısı altında olup, sonra parçalanan pek çok devletin içinde “azınlık”

denen farklı milletten halklar yaşayabilmektedir. Yahut sanayileşmiş ve işgücü yüksek ülkelere göç talebinin fazlalıyla o ülkede azınlık toplulukları oluşmuştur. Örneğin;

Dağıstan Cumhuriyeti’nde yaşayan etnik unsurlardan Darginlerin paraya düşkünlükleri, üzerine Dağıstanlılar pek çok fıkra üretmişlerdir.

“Savaş alanında bir Avar, yaralı bir Dargin’i taşıyormuş. Dargin ikisi birden ölmesin diye kendisini bırakması ve daha fazla acı çekmemesi için kendisini vurmasını istemiş. Avar nihayet ikna olmuş. Silahını çıkarmış ama kurşununun kalmadığını farketmiş. Dargin cebini karıştırıp bir mermi bulmuş ve sormuş:

“Mermiye ne kadar verirsin?”3

Bugün Türkiye’de Laz kimliği üzerinden üretilen ve tüketilen fıkralarda “Laz’ın biri bir gün…” yahut “Temel bir gün…” diye başlamaktadır. Bu tarz fıkralarda, Temel ve Dursun tipleri üzerinden yola çıkılarak Karadeniz yöre insanının kendine has pratik zekâsı göz önüne serilirken, öte yandan safdillikleri göze batar:

“ İdam mahkûmu olan Temel’e sormuşlar:

-Son arzun nedir?

-Beni oğlumun yanına gömün.

-Ama, oğlun yaşıyor.

-Olsun, ben beklerim.”

Öğüt-Eker’ göre etnik mizahın konuları; “dildeki esneklik, cimrilik-pintilik ve kurnazlık-uyanıklıktır” (2009: 125-126). Kurnazlık-uyanıklık konusunda Yahudiler üzerine fıkralar söylenmiştir:

“Bir Yahudi ile Yahudi olmayan birinin otomobilleri çarpışır. Polis gelmesini beklerler. İkisi de yaralanmamış, ama kazanın şokuyla biraz sarsılmışlardır.

Yahudi bir şişe votka çıkarır, diğerine uzatır. Diğeri şişeyi alır ve votkadan bir yudum içer; daha sonra şişeyi teşekkür ederek Yahudi’ye uzatır. Yahudi şöyle der:

“İçmeyeceğim, alkol muayenesi için polisi bekleyeceğim” (Aktaran Öğüt-Eker 2009: 126).

Pek çok egemen toplum, bünyesinde yaşayan azınlık halkalara bu “yafta”larla yüklenmiş, esasında mizahın yıpratan ve saldıran işlevlerini kullanmıştır. İşte egemen toplumların bir diğerine yaşatacağı baskı ve yaşam hakkını sınırlama davranışlarına

3(http://www.sabah.com.tr/NewYorkTimes/2010/03/01/daglarin_arasinda_yankilanan_etnik_bir_

mizah_anlayisi)

negatif mizah eşlik etmektedir. Bu nokta da mizahın etki alanını tekrar düşünmek gerebilir. Zira, bu etnik fıkralar sayesinde/yüzünden hiç âşina olmadığımız hatta tanımadığımız milletler hakkında gerekli/gereksiz önyargılara sahip olabilmekteyiz. Bir Yahudi ile karşılaştığımızda üzerindeki “cimri” yaftası bilinçaltımıza yerleşik duygu sebebiyle ona karşı temkinli davranmamızı gerektirebilir.

1.4.2. Cinsel Mizah

Cinsellik pek çok toplumda “sakıncalı” kavramlardan biridir. İngilizce utanmak

<impudent> kelimesi Latince pudere’den türemiştir ve pudenda kelimesi “cinsel organlar” anlamına gelmektedir (Sanders 2001:312). Sanders’ın bu izahına göre, cinsellik utanılabilinecek bir kavram olarak, bugün bile çoğu gelişmiş/az gelişmiş/gelişmemiş toplumlarda, yerini korumaktadır.

Cinsellik, utanılacak/utandıracak mahiyetinden sorumlu olarak, yasaklanma geleneğine maruz kalmıştır. Utanılanın ve yasaklananın“komik” olarak nitelenmesi de, cinsel mizahta varlık bulur. “Cinsel içerikli mizah, direkt ya da ima yoluyla cinselliğin kullanıldığı mizah türüdür, açıkça veya dolaylı olarak cinsel öğeleri içerir.” (Öğüt-Eker 2009: 122).

Mizahın eğlenme ve psikolojik fonksiyonlarıyla örtüşen bu mizah alanı, toplumların kendi mizah anlayışları ve cinselliği yaşama tarzlarına göre şekil kazanır. Eğlence anlayışının yanında, cinsel içerikli fıkraların otorite üzerine etkileri olduğu söylenebilinir. Ergüven’e göre, “Cinsellik içeren fıkralar, mahremiyetin kışkırtıcı gizliliğiyle birlikte, uluorta konuşulmasa da, iktidar gösterisinin deforme edilmesini sağlar” (2001: 174).

1.4.3. Siyasî Mizah

Mizah 16. Yüzyıl sonlarına kadar “bayağılığı, insanın fiziki kusurlarını, akli denge bozukluğunu veya mizacı” anlatmak için kullanılırdı (Aktaran Öğüt-Eker 2009: 94).

Gülmenin sonraki süreçte ne gibi fonksiyonlarının ortaya çıktığını siyasi mizahta bulabiliriz.

“Siyasi mizah şakanın ve şakacılığın, anekdotların, satirin, dramatik komedinin, çizgi filmin ve karikatürün bir formunu alır. Belki de siyasî mizahın vücut bulduğu başlıca form, politik saldırıdır” (Schutz 1977: 24). Toplumda “yöneten güç” ün yahut “egemen”

olanın makûs bir talihi vardır. Güç, ne yaparsa yapsın halkının nazarında hep “öteki”

dir. Bir tür dışlanmaya maruz kalan egemen güç, bu durumu içselleştirmiş olacak ki, elindeki imkân ve çoğaltılmış hak ve özgürlüklerinin yanında bu manevi dışlanmayı kabullenmiştir. Tıpkı, etnik mizahta bahsettiğimiz gibi “ötekinin komiği” bizi siyasi mizahta da karşılar. Ancak siyasi mizahta hedef alınan, bu kez hem üniter yapıyı temsil eden devlet, hem de toplumu yasayan, yürüten ve yargılayan sınıflardır. Bu bağlamda siyasî mizah, mizahın en işlevsel türü olarak değerlendirildiğinde hata edilmiş olunmaz, zira siyasî mizahın amacı ifşa ederek, onarmaya çalışır. Bu bağlamda “Siyasi saldırı bazen kaba ve acımasız olabilir. Fakat eğer bu saldırılar komikse, etkisi hem tolere edilebilir, hem de zevkli olabilir” (Schutz 1977: 25).

Bugün toplumsal ve bireysel bir savunma kalkanı hatta yeri geldiğinde makineli bir tüfek gibi kullandığımız siyasi mizah, mizahçı gücünü yitirmediği sürece bireyleri egemen güç’ün karşısında hem motive edecek, hem “kıs kıs” güldürecek hem de yeni eylem planları hakkında ipuçları verecektir.

Siyasî mizah, toplumsal bir eleştiri ve sorgulama mekanizması haline dönüşürken, temel aldığı kişi yahut kurum üzerinde her türlü işkence yöntemini uygulayabilir. Öç alma, değer kaybettirme, statü endişesi yaratma gibi amaçlar doğrultusunda çoğu zaman acımasızlaşan bu mizah türünün hayatta kalma şansı tabii hem mizahçının yetisine ve kabiliyetine hem de otoritenin daima hayatımızda olmasına bağlıdır.

Öğüt-Eker’e göre, siyasî mizahın iki çeşidi vardır: İlki, kişi, grup, fikir ya da toplumu;

ikincisi, siyasi bir rejimi bütün olarak değerlendirip bu rejim tarafından yapılan baskıları konu alır. Her iki öge de birbiriyle iç içe gülmeyi oluşturur (2009: 128).

Danuse Sedlackova adlı Çek sanatçının karikatürü olan aşağıdaki resim, kapitalizmi hedef almış karikatürlerden birisidir. Siyah takım elbiseli, yaşlı ve zengin adam almış

eline kırbacı, tarlada çalışan işçilere vuruyor. Ağızlarından burunlarından kan gelinceye kadar çalıştırıyor onları ki, bir yandan da altın liralar çuvala dolsun… Karikatürün altında Çek dilinde yazılmış bir yazı var: “Kapitalismus Ma Jeden Cil”. Türkçe’de,

“kapitalizmin yalnızca tek bir amacı vardır” anlamına geliyor.4

Eker’in iki türde incelediği siyasi mizahın sistem eleştirisi olanı için yukarıdaki örnekte mevcuttur. Aşağıdaki anekdot ise, direkt bir şahıs üzerine yöneltilmiş olan diğer siyasi mizah türü için örnektir:

“Führer, bir hahama savaşın niye kötü gittiğini sorar. 'Yahudi generaller yüzünden' der haham. Hitler, 'Bende yok ki' diye gürler. Haham: Ama ötekilerde var.”

4 (https://zulalkalkandelen.wordpress.com/category/yoksulluk/)

2.BÖLÜM: SİYASET VE MİZAH