• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM II. BANKACILIK SEKTÖRÜNDE PİYASA DİSİPLİNİ

2.2. Piyasa Disiplini ve Mevduat Sigortası

2.2.1. Mevduat Sigortası Uygulamaları

Mevduat sigortası gibi güvenlik ağlarının, tasarruf sahiplerinin banka gözetimini azaltıcı etkisi sebebiyle piyasa disiplininin analizinde pek çok çalışmada uygulamaya alınmaktadır. Bu bölümde mevduat sigortasının piyasa disiplinine olan etkileri hakkındaki çalışmalara yer verilmiştir.

Demirgüç-Kunt ve Huizinga 2004 yılında yaptıkları çalışmada mevduat sigortasının piyasa disiplini üzerindeki etkisini ülkeler arası karşılaştırmalarla değerlendirmişlerdir. Veri setleri, 1990-1997 yılları arasında 51 ülkenin banka bilgilerini içermektedir. Çalışmada iki temel soruya cevap aramışlardır. İlki mevduat sigortası uygulaması olan ülkelerde fiyat ve miktar yaklaşımı ile piyasa disiplininin etkinliği; diğeri de ülkeler arasında piyasa disiplininin uygulama farklılıklarının mevduat sigorta sisteminin farklı tasarım özelikleri ile açıklanabilir olup olmadığı şeklindedir. Fiyat ve miktar etkisi birlikte değerlendirilerek, faiz oranı (Faiz Giderleri/Toplam Borç) ve mevduat artış oranı olarak iki bağımlı değişken kullanmışlardır. Ayrıca üç risk oranı belirlemişlerdir: Kâr (Vergi Öncesi Kâr/Toplam Aktif), likidite (Likit Aktifler/Toplam Aktifler) ve özkaynak (Sermaye/Toplam Aktifler). Kukla değişken olarak mevduat sigortası modele dâhil edilmiştir. Havuzlanmış en küçük kareler yöntemi ile panel veri seti kullanmışlardır. Risk değişkenlerinin faiz oranı arasında anlamlı ve pozitif ilişki tespit etmişler ve bu ilişkiyi mudilerin riskli bankalardan yüksek getiri talep ettikleri şeklinde yorumlamışlardır. Mevduat sigortası ile risk değişkenlerinin ilişkisi incelendiğinde anlamlı negatif ilişki olduğu sonucuna ulaşmışlardır. Fiyat yaklaşımının sonucunda limitli güvence planının piyasa disiplinini zayıflattığı belirtilmiştir.

Miktar yaklaşımına göre yaptıkları çalışmada risk rasyosundan, özkaynak rasyosu ve mevduat miktarı arasında anlamlı pozitif; mevduat sigortası ile negatif ilişki tespit etmişlerdir. Bu sonuç doğrultusunda limitli güvence bulunan ekonomilerde sermayeleri kuvvetli bankaların daha fazla mevduat toplayacaklarının garantisi olmadığını ve limitli güvence sisteminin piyasa disiplinini zayıflattığı sonuçlarına ulaşmışlardır. Diğer iki risk değişkeni olan kârlılık ve likidite rasyolarının disiplin etkisi tespit edilmekle birlikte fiyat yaklaşımındaki kadar güçlü olmadığını açıklamışlardır. Mevduat sigortası uygulaması bulunmayan ülkelerde aktiflerini portföylerini çeşitlendirerek büyüyen bankaların kaynak maliyetlerinin de arttığı sonucuna ulaşmışlardır.

53

Farklı ülke karşılaştırmalarına bir başka çalışma Meksika, Şili ve Arjantin uygulamasıdır. Tekila Krizi’ni yaşayan bu ülkelerde kriz sonrası tasarruf sahiplerinin banka seçiminde daha ihtiyatlı olacağı hipotezinden yola çıkılmaktadır. Martinez-Peria ve Schmukler 2001 yılında yaptıkları araştırmada Arjantin için 1993-1997 dönemi aylık banka verileri, Şili için 1981-1986 ve 1991-1996 dönemlerini içeren aylık banka bilgileri ve Meksika için çeyreklik 1991-1996 dönemini incelemişlerdir. Fiyat ve miktar yaklaşımı için seçilen bağımlı değişkenler Demirgüç-Kunt ve Huizinga 2004 ile aynıdır. Bu çalışmadan farkı banka büyüklüklerinin modele dâhil edilmemesidir. Sabit etkiler panel modeli kullanılmıştır. Çalışmanın sonucunda Arjantin, Şili ve Meksika genelinde mudilerin riskli gördükleri bankalardan mevduatlarını daha az riskli bankalara yönlendirdikleri ya da risk primi talep ettikleri sonucuna ulaşmışlardır. Demirgüç-Kunt ve Huizinga 2004 yılındaki çalışmalarında limitli mevduat güvencesinin piyasa disiplinini zayıflattığı görüşünün tersine söz konusu ülkelerde limitli güvence sistemi olmasına karşın piyasa disiplinin etkin olduğu belirtilmektedir. Bu sonuç doğrultusunda finansal krizin tasarruf sahipleri için “uyandırma alarmı” (wake up call) etkisi yaparak daha katı piyasa disiplini uyguladıkları belirtilmektedir. Finansal kriz zamanında özellikle Arjantin’de mevduatların dondurularak belli bir süre ödenememesinin, tasarruf sahiplerinin diğer ülkelerden farklı davranmalarında etkili olduğu savunulmaktadır (Martinez-Peria ve Schmukler, 2001).

Hoang ve diğerleri 2014 yılında yaptıkları çalışmada Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, Birleşik Krallık ve ABD ülkelerini içeren 1996-2010 dönemine ait 288 bankadan oluşan veri seti ile piyasa disiplini ve banka riski arasındaki ilişkiyi araştırmışlardır. Genelleştirilmiş Momentler Yöntemini kullanmışlardır. Araştırmalarının sonucunda risk bazlı sigorta priminin piyasa disiplinini arttırdığı sonucuna ulaşmışlardır.

Piyasa disiplini ve mevduat sigortası ilişkisi ile ilgili ülke genelinde yapılan araştırmalar da bulunmaktadır. Barajas ve Steiner 2000 yılında Kolombiya’daki banka riskini tasarruf sahiplerinin nasıl algıladıklarını araştırmışlardır. Sabit ve rassal etkiler modeli uygulayarak 1985-1999 dönemini, içeren altı aylık veri seti kullanmışlardır. Diğer çalışmalardan farklı olarak regresyon analizine daha fazla finansal rasyo eklemişlerdir. Takipteki krediler ve kredi kayıp karşılıklarını dâhil etmişlerdir. Ayrıca yabancı banka ve devlet bankası ayırımını ortaya koymuşlardır.

54

Literatürde yüksek likidite, düşük iflas riski olarak tanımlanmakla birlikte Barajas ve Steiner likiditeyi farklı bir bakış açısı ile araştırmışlardır. Tasarruf sahiplerinin likidite algısının normal zamanlarda ve kötü zamanlarda farklı olabileceği görüşünden yola çıkarak GSYİH deflatörünü kullanmışlardır. Hem fiyat hem miktar yaklaşımına göre normal zamanlarda tasarruf sahiplerinin likidite rasyolarını risk değerlendirmelerinde kullanmadıkları belirtmişlerdir. Çalışmalarının sonucunda diğer banka rasyolarının tasarruf sahipleri için önemli olduğu açıklanmıştır. Miktar yaklaşımında özkaynak ve kredi kayıp karşılıkları rasyoları anlamlı ve pozitif ilişki sinyali vermektedir. Bu durum iki rasyonun mevduat artışı üzerinde olumlu etki yarattığı sonucunu doğurmaktadır. Takipteki krediler rasyosunun mevduat artışı ile ters orantı içinde olması bankaların aktif kalitesinde düşme olduğunda mevduatın azalacağına işaret etmektedir. Ancak fiyat yaklaşımında takipteki krediler rasyosunun faiz oranı değişimine etkisi olmadığı ortaya konmuştur.

2008 yılında Rusya’da mevduat sigorta kurumunun kuruluşundan sonra piyasa disiplininin ne şekilde etkilendiği ile ilgili Peresetsky’nin çalışmasında 2004-2006 dönemine ait 105 bankanın altı aylık verileri kullanılarak dengesiz panel modeli uygulanmıştır. Çalışmanın sonucunda mevduat sigortası uygulamasından sonra piyasa disiplininin zayıfladığı sonucuna ulaşmıştır. Çalışması Demirgüç-Kunt ve Huizinga’nın (2004) çalışması ile uyumludur. Martinez-Peria ve Schmukler’in (2001) çalışmasının aksine Rusya’da mudilerin devletin uyguladığı mevduat sigorta fonuna güvendikleri belirtilmektedir.

Karas ve diğerleri (2009, 2013) farkların farkı tahmincisini kullanarak mevduat sigortasının piyasa disiplini üzerindeki etkisini sigortalı mevduata sahip bireysel ve ticari mevduat ayrımında değerlendirmişlerdir. Çalışmanın sonucunda mevduat sigortasının, banka riskine olan duyarlılığı azalttığı sonucuna ulaşmışlardır. Sigortasız mevduata oranla, sigortalı mevduatın riske daha az duyarlı olduğunu, ancak finansal kriz dönemlerinde mevduat sigortasının yatırımcılar için uyandırma alarmı etkisini ortadan kaldırmadığı sonuçlarına ulaşmışlardır.

Japonya bankacılık sektöründeki mevduat sigortası uygulamaları incelendiğinde piyasa disiplini hipotezi ile tutarlı sonuçlar elde edildiği görülmektedir. 2006 yılında Murata ve Hori’nin çalışması 1992-2003 dönemine ait 426 banka ve 225 kredi kooperatifi verilerini içermektedir. Japonya’da piyasa disiplini mekanizmasının işlerliğini ve mevduat

55

sigortasının piyasa disiplini üzerindeki etkilerini araştırmışlardır. Dengesiz panel veri analizi yöntemi kullandıkları çalışmalarının sonucunda piyasa disiplini hipotezi ile tutarlı sonuçlar elde etmişler, mevduat miktarı ve risk arasında negatif; faiz oranı ve risk arasında pozitif ilişki ortaya koymuşlardır. Ayrıca piyasa disiplininin, mevduat sigortası sisteminden olumsuz etkilendiği sonucuna ulaşarak küçük tasarruf sahiplerinin de riske duyarlı olduklarını savunmuşlardır.

Imai, (2006) Moody’s tarafından derecelendirilen 50 Japon bankası ile 2001-2003 döneminde banka riskinin haftalık mevduat oranları üzerindeki etkisini ve mevduat sigortasının piyasa disiplini arasındaki ilişkiyi araştırmıştır. En küçük kareler yöntemi kullanılan çalışmasının sonucunda mevduat sigorta kapsamı sınırsız olduğunda tasarruf sahiplerinin riskli bankaları cezalandırmadığını; limitli mevduat sigortası sisteminde riskli bankaların faiz oranlarını yükselttikleri hâlde finansal açıdan güçlü bankalara göre daha az mevduat artışı sağlayabildiklerini ve örtük garanti bulunması durumunda da piyasa disiplininin etkinliğinin zayıfladığı sonuçlarına ulaşmıştır.

Polonya’da 1992-1996 dönemini içeren, 18 devlet, 7 yabancı ve 55 özel bankadan oluşan veri seti ile piyasa disiplini üzerine regresyon analizi ile yapılan çalışmada bankaların sahiplik yapısı ve mevduat sigortasının bankalara etkisi araştırılmıştır (Mondschean ve Opiela, 1999). Devlet denetiminin az olduğu ve mevduat sigortası uygulamasının bulunmadığı dönemlerde, mevduat sahiplerinin riskli bankaları tercih etmeleri durumunda bankaların daha yüksek faiz sundukları, mevduat sigortası uygulaması başladığında ise banka rasyolarının mudilerin gözünde önemini yitirdiği sonuçlarına ulaşmışlardır. Devlet bankaları ve özel bankalar aynı oranda güvenceye sahip oldukları hâlde devlet bankalarının mevduata daha düşük faiz verdikleri ortaya konmuştur. Bu durum mudilerin algısının devlet bankalarının daha garantili olduğu yönünde olması sonucunu doğurmaktadır.

Hamada 2011 yılında Endonezya bankaları ile yaptığı çalışmasında mevduat ve faiz değişiminin bankaların özkaynak rasyosuna göre değiştiği sonucuna ulaşmıştır. 1998-2009 dönemine ait Endonezya ticaret bankalarının altı aylık verileri doğrultusunda panel veri analizi yöntemi kullanmıştır. Çalışmasının sonucunda, mevduat güvencesi yerine, bankaların tasfiyesi hâlinde mevduat sahiplerine diğer alacaklılara göre öncelik tanınması durumunda, mudilerin sermayesi güçlü bankaları tercih ettiklerini açıklamıştır. Finansal

56

kriz dönemlerinde tasarruf sahiplerinin riske olan duyarlılıklarının artması sonucunda daha yüksek faiz talep ettiklerini, sınırlı garanti uygulaması başladığında ise yüksek miktarda mevduatı olan yatırımcıların risk karşısında yüksek faiz talep etmek yerine mevduatı daha güvenli bankalara yönlendirdikleri sonuçlarına ulaşmıştır.

Iyer ve Puri, (2012) panel veri modeli kullanarak Hindistan’da 2000-2002 dönemini kapsayan veri seti ile kriz zamanında bankalardan mevduat çıkışlarını analiz etmişlerdir. Mevduat sigortasının bankalardan kaçış üzerinde kısmen etkili olduğu sonucuna ulaşmışlardır. Uzun süreli banka müşterisi olma veya kredi ilişkisi içinde olma durumlarında kriz zamanında bile tasarruf sahiplerinin mevduatlarını çekmediklerini açıklamışlardır.

Bu bölümde, piyasa disiplini kaynaklarından hissedarların, kreditörlerin ve mevduat sahiplerinin banka gözetimi açısından rolleri incelenmiştir. Hissedarların risk azaltma etkisinin diğer kaynaklara göre daha sınırlı olduğu, hatta risk iştahı açısından bankaları daha fazla risk almaya yönlendirebileceği düşünülmektedir. Bankaların risk gözetiminde sermaye benzeri kredi sağlayıcıları piyasa disiplini açısından hissedarlara oranla daha etkili olduğu kabul edilebilmektedir. Ancak gelişmekte olan ülke ekonomilerinde düşük miktarda sermaye benzeri kredi ihracı olması ve bu tip kredilerin ikincil piyasalarının gelişmemiş olması gibi nedenlerle piyasa disiplini etkisinin diğer kaynaklardan düşük olduğu varsayılmaktadır.

Mevduat sahipleri tüm bankacılık sektörlerinde ortak piyasa oyuncularından biri olarak kabul edilmektedir. Özellikle gelişmekte olan ülkeler genelinde mudi disiplini araştırmalarının büyük bir bölümünü oluşturmaktadır. Ancak mevduat sigortası gibi güvenlik önlemlerinin alınması risk gözetimini engelleyebilmektedir. Ampirik çalışmalar hem gelişmiş hem de gelişmekte olan piyasalarda sigortasız mevduatın, banka rasyolarına ve riske karşı duyarlı olduğu kanıtlarını ortaya koymaktadır.