• Sonuç bulunamadı

Merkezi Sosyal Politikaların Etkisizleşmes

SOSYAL POLİTİKANIN YEREL DÜZEYDE ŞEKİLLENDİRİLMESİ

B. Merkezi Sosyal Politikaların Etkisizleşmes

Ülke halkının her alandaki yaşam koşullarını iyileştirmek için gerekli maddi ve maddi olmayan önlemlerin alınması ya da vatandaşların refahını artırmak için asgari bir yaşam düzeyi sağlamayı görev bilen devletin, sosyal politikanın sağlanmasında iki temel boyutu vardır. Birincisi, ülke genelindeki makro politikalar ve bunların uygulanma koordinasyonudur. İkincisi ise, yerel ölçekteki sosyal sorunlar ve bunlara yönelik mikro politika uygulamalarıdır. Birinci politik düzey, merkezi yönetimlerin işidir. Bunlar; İstihdam, mali yapı, sosyal güvenlik ve eğitim gibi konunun ilgili boyutları dikkate alınarak yapılan planlama ve koordinasyon işidir. İkinci boyut ise, makro politikaların yerel ihtiyaçlarla uyumunu sağlamaya yönelik 117 Yüksel, s.290. 118 Keskin, s.172. 119 Daly ve Devis, s.353.

48

ve daha çok uygulama boyutudur. Sosyal devlet geleneğinin güçlü olduğu ülkelerde bu boyut hep yerel yönetimlere bırakılmıştır. Çünkü yerel yönetimler, genel politikaların yerel ihtiyaçlara uyumunu sağlamada, halkın yerel ihtiyaçlarının düzeyini belirlemede ve bunları gidermeye yönelik uygulamalarda, merkezi yönetim kuruluşlarına göre çok daha önemli avantajlara sahiptirler.120

Güçlü bir yerel yönetim, sosyal devletin yapmak istediklerinin sonuçlanması açısından güven sağlamaktadır. Ulusal sınırlar boyunca aynı şekilde kamu hizmeti sunma yerel düzeyde herhangi bir devlet üzerinde özel talep yaratır. Etkili ve duyarlı yerel yönetimler farklı yöre, mahalle ve işlerindeki insanların çok çeşitli ilgi alanlarını tanır ve yapılan sosyal hizmetlerin en etkili bir şekilde oluşturulmasını sağlayabilir. Ayrıca sosyal ve mekânsal eşitsizliklere karşı da koruyucu olabilir.121Yerel hizmetlerle, orantılı sorumluluklar, kaynakları ve yetkileriyle merkezi yönetimden devralınır ya da talepler baskıya dönüşebilir.

Yetki ve sorumluluk dağıtabilmek iyi yönetmenin ilkesi olmuştur. Doğal kaynak, sermaye ve insan varlığı potansiyelini, gelecek kuşakları da gözeterek hizmetleri planlamak gereği, görev ve hizmet paylaşımını gündemde tutmaktadır. Kaynakların yanı sıra dengeli olmayan nüfus faktörüne bağlı olarak eşitliği ve sosyal dengeleri sağlamak, kurumsal ilişki düzenlemelerini gerektirmektedir.122

Genellikle ülkelerin başkentlerinde konumlanan merkezi hükümet sıklıkla yerel halk ve onların istekleri konusunda bilgisiz kalmaktadır. Ağır merkezi karar verme mekanizmaları ve fon yönlendirme deneyimleri, bunların kaynaklarını etkili kullanamadıklarını göstermiştir. Giderek artan sorumluluklar ve kaynaklar, devlet aygıtı içinde bölgesel ve işlevsel gelişmeyi kolaylaştırmak ve sosyal politikayı geliştirmek için yerele devredilmesi temel bir araç olarak görülmektedir. Bunun faydalarını özetlersek123;Yerel ihtiyaçlar ve yerele özel en uygun planların hazırlanması konusunda çabuk yanıt verme yeteneğini geliştirir. Daha güçlü

120

Bilal Eryılmaz, “Sosyal Belediyecilik”, Sosyal Politikalar Dergisi,

http://sosyalpolitikalar.com.tr/kapak-soruturmasi/35-kapak-soruturmas-qsosyal- belediyecilikq.html, (03.10.2013), (Sosyal Belediyecilik).

121

Jefferey M. Sellers ve Anders Lidström, “Decentralization, Local Government, and the Welfare State”, Governance: An International Journal of Policy, Administration, and Institutions, Cilt:20, Sayı:4, October 2007, ss.610-611.

122

Özcan Sezer ve Tarık Vural, “Kamu Hizmetlerinin Sunumunda Devletin Değişen Rolü ve Merkezi Yönetim ile Yerel Yönetim Arasındaki Yetki ve Görev Paylaşımı”, Maliye Dergisi, Sayı:159, Temmuz-Aralık 2010, s.208.

123

49

motivasyon sağlayarak yerel bölge personelinin sorumluluk kapasitesini geliştirir. Yerel temsilciler bir çok görevi alarak merkezin iş gücünü azaltır. Birimler arası koordinasyon yerel seviyede daha etkili sağlanır. Devletin sorumluluğu yerel katılım ile daha güvenli hale gelir.

Kendi çevrelerinde güvenli destek alan güçlü yerel yönetimler ayrıca eşitlikçi sosyal devletin çok kapsamlı programları için gerekli siyasi kaynakları sağlayabilir.124

Merkezi yönetim ve yerel yönetimler arasında yeni bir işbölümünün yapılması ve çoğu görev ve yetkinin, kullanılacak kaynaklarla birlikte yerele devredilmesi hem evrensel bir eğilim hem de Türkiye'nin üye olmayı hedeflediği Avrupa Birliği'(AB) ndeki temel uygulamadır.125

Ancak, belirtmek gerekir ki, yetkinin dağılımı birçok tehlikeyi de içinde barındırmaktadır. Bazı durumlar sadece gösteriş amacı ya da etkili olmayan sorumluluk mekanizması içerebilmektedir. Bu durum ciddi bir biçimde tartışılmaktadır. Örneğin, bağımsızlıklarını sonradan kazanan Kenya, Uganda ve Tanzanya gibi bir çok Afrika ülkesinde otoriter neo-popülist rejim gerçek kimliğini gizlemiş ya da Latin Amerika'daki eşitliği destekleyici yerinden yönetim politikaları verimliliğin etkinliğini alttan sarsmıştır. Bunun nedeni ısrarcı merkezi hükümet politikaları ve yerel elitlerin hakimiyet gücü olmuştur. Bunlar genellikle güçlerini kullanarak ya da himayeci politik sistem ile yerel kaynakları kontrol altına almaya çalışmışlardır.126

Gerçekten, yerelleşme, yerel demokrasiyi güçlendirmek için önem taşımaktadır. Yerel özerklik için yerel yönetimlerin merkezi yönetimlerin ağır vesayet baskısından kurtarılmaları gerekmektedir. Ancak, yerelleşmenin bir taraftan, yerel halkın yönetime katılmasını sağlayarak demokrasiyi geliştirecek bir görevi yerine getirirken, öte taraftan yerel tiranlığı ve despotizmi de ortaya çıkarabilecek bir etki göstermesi olasıdır. Merkezi yönetimin, yerel yönetimlerden daha iyi yapabileceği bazı görevleri vardır. Koordinasyon, standart oluşturma, genel kuralları ve ilkeleri tespit etme, hukuka uygunluk denetimi gibi bir takım görev ve fonksiyonlar merkezi

124

Sellers ve Lidström, s.611.

125

Korel Göymen, “Yerel Kalkınma Önderi ve Paydaşı Olarak Belediyeler”, Yerel Kalkınmada Belediyelerin Rolü, Pendik Belediyesi Kültür Yayınları, 2004, İstanbul, (Belediyeler), s.52.

126

50

yönetimin elinden alınmamalıdır. Yerel yönetimlerin her istediklerini yapabilmeleri yerel demokrasiyi yozlaştırabilmektedir. Öyle ki, günümüzde yerelleşme de bir diğer küresel gerçektir.127

Bunun yanında Hindistan'daki “panchayati raj128” yerel yönetim sistemi ve Filipinlerdeki durum başarılı örnekler olarak gösterilebilir. Brezilya'nın Ceara eyaletinde sosyal servislerin sağlanmasında önemli başarılar sağlanmıştır. Hakların dengesi federal, yerel yönetim ve sorumluklar arası isabetli bir biçimde dengelenmiştir.129

Yerel yönetimlerin eğer örgütsel yapı ve donanımları sürekli mükemmelliğe yönelikse, gerçek ihtiyaç sahiplerinin belirlenerek, sosyal hizmetlerin dağıtılması konusunda daha etkin olabileceği söylenebilir. Nitekim yerel yönetimler, ihtiyaç sahipleriyle aynı beldede yaşamaktadır ve dolayısıyla onlara ulaşmaları ve sorunlarını tespit etmeleri, yerel yönetimler açısından çok daha kolaydır.