• Sonuç bulunamadı

TÜRKİYE'DE YEREL YÖNETİMLER BAĞLAMINDA SOSYAL POLİTİKA UYGULAMALAR

C. Kadınlar

Kadınların ve kadın sorunlarının yerel karar alma süreçlerinde temsil edilmesi, hem yerel kalkınma hedefine ulaşmayı kolaylaştıracak, hem kadınların ve dolayısıyla hanelerin yaşam kalitelerini yükseltecek, hem de kadınların vatandaşlık ve kentlilik haklarından yararlanmalarına imkan sağlayacaktır. Bu sağlıklı, yaşanabilir, sürdürebilir, insani yerleşim ve kentsel çevrelerin ön koşuludur.

Kadına yönelik uygulanan sosyal politikaların en önemlisi kadına yönelik şiddeti önlemeye yöneliktir. Ülkemizde yakın zamana kadar kadına yönelik koruma

180

DPT, Türkiye'de Yaşlıların Durumu ve Yaşlanma Ulusal Eylem Planı, s.29.

181

DPT, Türkiye'de Yaşlıların Durumu ve Yaşlanma Ulusal Eylem Planı, s.30.

182

76

hizmetleri konusunda sorumluluğun merkezi yönetime ait olduğu genel kabul görmüştür. Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) ve Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü (KSGM) bu hizmetleri merkezde planlayan ve hizmet sunumunda görev alan birimlerdir.

Ancak, son yıllarda ülkemizde 2006/17 Başbakanlık Genelgesinde, kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve korunma hizmetlerinin geliştirilmesi konusunda, bu hizmetlerin sadece merkezi yönetimin sorumlu olduğu anlayışı terk edilerek merkezi yönetimin yanında yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşlarının da ortak sorumluluğu ve işbirliği benimsenmiştir.183

Kadına yönelik olarak 5393 sayılı Kanun’da büyükşehir belediyeleri ile nüfusu 100.000’i geçen belediyelerin kadınlar için koruma evleri açması zorunluluğu getirilmiştir. Buna bağlı olarak birçok belediyede kadın sığınma evleri açılmıştır.

Türkiye'de ilk kez SHÇEK'e bağlı olanlar dışında ilk sığınmaevi 1990 yılında Bakırköy Belediyesi tarafından hizmete açılmıştır. Aile içi şiddet maruz kalmış, ekonomik yetersizlikler, terk edilme, istenmeyen gebelik, aile içi geçimsizlik, cinsel taciz, aile baskısı, töre baskısı ve zorla evlendirme ile boşanma nedeniyle evsiz kalma gibi şiddet olguları sebebiyle yerel yönetimlere başvuran kadın, belediyenin bu alandaki hizmetlerinden yararlanabilmektedir. 15 Eylül 2008 tarihi itibarı ile ülkemizde 17 belediyenin (doğrudan kendisinin ya da STK ile işbirliği içinde bulunduğu) sığınmaevi bulunmaktadır.184 Eklenen 6360 sayılı kanuna göre bu sayının artması gerekmektedir.

5393 sayılı ve 5302 sayılı kanuna sosyal hizmet kavramı altı çizilerek belirtilmişse de, bu kanunların ilgili maddelerinde şu şekilde bir hüküm de yer almaktadır. “Hizmetlerin yerine getirilmesinde öncelik sırası; mali durum, hizmetin önceliği ve hizmetin verildiği yerin gelişmişlik düzeyi dikkate alınarak belirlenir.”

Kadına yönelik koruma hizmetleri yerel yönetimler için oldukça maliyetli bir hizmettir. Maliyetli olmasından çok daha önemli bir konu vardır ki o da böyle bir hizmet için uzman bir kadroya duyulan ihtiyaçtır Çünkü şiddete uğrayan kadınlar ciddi psikolojik travmalar yaşamış ve bazı durumlarda çocuklarıyla gelmek

183

T.C. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Kadın Statüsü Genel Müdürlüğü, Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı 2012-2015, Ankara, 2012, s.23.

184

Ebru Özberk, Şiddete Maruz Kalan Kadınlara Sunulan Hizmetler, T.C. Başbakanlık Kadın Statüsü Genel Müdürlüğü, Ekim 2008, s.62.

77

durumunda kalmış kişilerdir. Bu insanlar, uzmanların sürekli gözetimi ve danışmanlığına ihtiyaç duyan bireylerdir.185

Yerel yönetimlerden nüfusça orta ve büyük ölçekli belediyeler Kadın Danışma Merkezleri açarak bu konuda kadınlara hizmet götürme birimleri oluşturmuşlardır. İzmir Belediyeleri bu konuda oldukça ileri düzeydedir.

Belediyelerce kadına yönelik olarak gerçekleştirilen diğer faaliyetler; kadın kulüpleri açmak, buralarda, eğitim, kültür ve sportif faaliyetlerde bulunmak, aile yaşam merkezleri kurmak, kadınlar için mesleki veya el sanatları kursları açmak, okuma yazma kursları açmak, ayni ve nakdi yardımda bulunmak ve düğün şölenleri düzenlemektir.

Yerel yönetimler hizmet verdiği nüfusun yarısını oluşturan kadınların eğitim sorununun çözümüne yönelik de çeşitli çalışmalar yürütmektedir. Bu çalışmalar okuma yazma kursları açmaktan, okulunu yarım bırakmış kadınların öğrenimlerini tamamlama kurslarından, üniversite hazırlık kursları açmaya kadar çeşitlilik gösterir. Yine kız çocuklarının okula gönderilmesine yönelik faaliyet ve proje yapma, bu alanda yapılan çalışmaları destekleme, kız çocuklarının eğitimlerine (özellikle bu sorunun görüldüğü yerellerde) destek vermek, evde bakım hizmetlerinin yaygınlaştırılması vasıtasıyla bu işler nedeniyle (kardeş, hasta, engelli, yaşlı bakımı) okula gidemeyen kız çocuklarının eğitime devamlarını sağlama yerel yönetimlerin bu alanda yapabileceği çalışmalardır.186

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TUİK) ülkemizde bakanlık ve bağlı kurum/kuruluş, üniversite, belediye, konfederasyon ve sendikalar tarafından gerçekleştirilen yaygın eğitim faaliyetleri hakkında bilgi edinmek amacı ile 2009 yılında yaptığı araştırmanın sonuçları bu durumu açık bir biçimde ortaya koymaktadır. Araştırmaya göre en fazla kurs, belediyeler tarafından düzenlenmiştir (11.726 kurs). Araştırma kapsamında bulunan kuruluşlar tarafından düzenlenen kursa katılanların %56,2’sini (677.459 kişi) kadınlar oluşturmaktadır. Buna karşılık kursu

185

İlker Haktankaçmaz, “Yerel Yönetimler Neden Kadına Yönelik Koruma Hizmetlerinin Sunumunda Temel Aktör Olamazlar?”, İdarecinin Sesi, Ocak-Şubat 2012, http://www.tid.web.tr/ortak_icerik/tid.web/149/11-%20M.%20ilker%20haktan%20kaçmaz.pdf, (11.01.2013), (Kadına Yönelik Koruma), s.49.

186

Ebru Hanbay Çakır, “Kadın İstihdamında Yerel Yönetimlerin Rolü, Görevleri ve Sorun Alanları”, Amasya'da Kadın İstihdamının Arttırılmasına Destek Projesi(KADES), KADIN EMEĞİ KONFERANSI, Kadın İstihdam ve Sorun Alanları, Bildiri Kitabı, Türkiye Ekonomi ve Araştırma Vakfı (TEPAV), Ankara 2011, s.78.

78

tamamlayanlar içerisinde kadınların oranı %50,2 (406.346 kişi)’dir.187

Yerel yönetimler özellikle meslek edindirmeye yönelik pek çok kurs ve faaliyet düzenlemektedir. Ancak bu kursların pek çoğu yine cinsiyete bağlı işbölümünün yansımalarını taşımaktadır. Kadınlara yönelik bu kursların çoğu takı tasarımı, ahşap boyama, nakış, dikiş, sekreterlik, hasta, yaşlı ve çocuk bakıcılığı, ev hizmetleri asistanlığı, telefon operatörlüğü, kuaförlük, cilt bakımı/manikür/pedikür, modelistlik, halkla ilişkiler, satış elemanı, bilgisayar vb. alanlarda açılmaktadır.188

Ancak, bu eğitimlere devam eden bazı kadınlar bu kurslara hobi olarak devam etmektedir. İstihdam amaçlı devam eden pek çok kadın bu kurslardan aldıkları eğitim sonucunda herhangi bir işe yerleşememekte, işe yerleşen kadınlardan çoğu ise yeterli ücreti kazanamadığı için bir süre sonra evine geri dönmektedir.189

Ayrıca kadının istihdamına yönlendirilmesi için, çocuk ve bağımlı bakımında kadınların yüklerini hafifletmek önemlidir. Ancak Türkiye'de okul öncesi çocuk bakımına ilişkin sistematik bir politika olmadığı gibi var olan hizmetler de dağınık ve sınırlıdır.

Bazı belediyeler 5393 sayılı Belediyeler Kanunu'nun 14. maddesini temel alarak kendi personellerine ve hizmet bölgelerindeki halka yönelik düşük ücretli ya da ücretsiz çocuk bakım merkezleri açmaktadırlar. Ancak belediyelerin bu alandaki hizmetleri erken çocukluk bakımı ve eğitimi çoğunlukla personel destek hizmeti olarak sundukları ve halka yönelik sunulan bu tür ücretsiz ya da düşük ücretli hizmetlerin yok denecek kadar az oluğu gözlenmiştir.190

Bugün çoğu belediyemizde Kadın Danışma Merkezi/Aile Danışma Merkezleri ve bazı belediyelerimizde de Kadın Sığınmaevleri bulunmaktadır. Bu kurumlar kadının şiddete karşı korunması, bilgilendirilmesi ve istihdama teşvik edilmesi ve danışmanlık gibi hizmetler sağlamaktadır. Ancak yapılması gereken sadece bunlardan ibaret değildir. Toplumun tamamının bir değişim ve gelişim içinde olması gerekmektedir. Bunun için sosyo-ekonomik, kültürel, siyasal ve hukuksal

187 Çakır, s.78. 188 Çakır, s.79. 189 Çakır, s.80. 190

Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politika Forumu, Türkiye'de Çocuk Bakım Hizmetlerinin Yaygınlaştırılmasına Yönelik Bir Öneri, Mahalle Kreşleri, Mart 2009,

http://www.aciktoplumvakfi.org.tr/pdf/turkiyede-cocuk-bakim-hizmetlerinin-yayginlastirilmasina- yonelik-bir-oneri.pdf, (10.02.2013), s.19.

79

alanda yapısal değişimin sağlanması zorunludur.

D. Engelliler

Herkes gibi engelli bireyler de engellilik derecesi ne olursa olsun, insan onuruna yaraşır bir yaşam sürme hakkına sahiptir. Engellilerin toplum hayatının bütün alanlarına eşit vatandaş olarak katılmaları, sosyal politikaların başta gelen görevlerindendir.

Engelliler ile yerel yönetimler arasında, eğitim, engellilerin işgücü piyasasına katılımı fiziksel ve mimari çevre, sosyal hizmet ve yardımlar gibi alanlarda sürekli bir ilişki bulunmaktadır.

Ülkemizde engellilerle ilgili bilgilerin toplanması ve araştırmaların yapılması tam katılım ve eşitlik sağlayacak önlemler için yasal temellerin oluşturulması ulusal düzeydeki programların gerçekleştirilmesinde ve hizmetlerin etkin ve kaliteli hale getirilmesinde merkezde bakanlıklara, yerelde ise belediyelere önemli görev ve sorumluluklar düşmektedir.

1999 yılında Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilen “I. Özürlüler Şurası” temel kararları arasında özürlüler kanununun çıkarılması yer almıştır. Engellilere ilişkin kanuni hakların belirlenmesi ve gerekli talepler belirlenmesi ile engelliğe yönelik sosyal politikaların şekillendirilmesi gerçekleşmiştir. 2005 yılında gerçekleştirilen II. Özürlüler Şurası ise, “Özürlüler ve Yerel Yönetimler” ana temasıyla Özürlüler Kanunu’nun çıkmasını hızlandırarak merkezi ve yerel yönetimlerin sosyal politikalarının temelleri belirlenmiştir.

II. Özürlüler Şurası üç adet alt temadan oluşmaktadır. Bunlar; fiziksel çevre, engellilerin iş gücü piyasasına katılımı ve sosyal hizmet ve yardım konularıdır.

5378 sayılı Özürlüler Kanunu ile başta yerel yönetimler olmak üzere ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının getirilen yükümlülüklerin hayata geçirilmesine yol göstermek amacıyla, 12.07.2006 tarihinde 2006/18 sayılı Başbakanlık Genelgesi yayımlanmıştır.

5378 sayılı Kanunun geçici 2. maddesi ise yerel yönetimlere çok açık yükümlülükler getiren bir düzenlemedir. Bu maddede “kamu kurum ve kuruluşlarına ait mevcut resmi yapılar, mevcut tüm yol, kaldırım, yaya geçidi, açık ve yeşil alanlar,

80

spor alanları ve benzeri sosyal ve kültürel alt yapı alanları ile gerçek ve tüzel kişiler tarafından yapılmış ve umuma açık hizmet veren her türlü yapılar bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yedi yıl içinde özürlülerin erişebilirliğine uygun duruma getirilir” hükmü yer almaktadır. Toplu taşımacılık hizmetlerinin ele alındığı Kanunun geçici 3. maddesinde ise; “Büyükşehir belediyeleri ve belediyeler, şehir içinde kendilerince sunulan ya da denetimlerinde olan toplu taşıma hizmetlerinin özürlülerin erişilebilirliğine uygun olması için gereken tedbirleri alır. Mevcut özel ve kamu toplu taşıma araçları, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yedi yıl içinde özürlüler için erişilebilir duruma getirilir.” hükmü ile 2012 yılına kadar büyükşehir belediyeleri ve belediyelerin denetim görevleri olan sistemler dahil olmak üzere, toplu taşıma taşıtlarında ve sistemlerinde engelliler için ulaşılabilirlik önlemlerini tamamlamaları gerekmektedir.

Bunun yanında 5393 Sayılı Belediye Kanununda engellilere yönelik hükümler de öngörülmüştür. Belediyenin Görev ve Sorumlulukları başlığını taşıyan Belediye Kanunu Madde 14/5'e göre, “Belediye hizmetleri, vatandaşlara en yakın yerlerde ve en uygun yöntemlerle sunulur. Hizmet sunumunda özürlü, yaşlı, düşkün ve dar gelirlilerin durumuna uygun yöntemler uygulanır”. Ayrıca, Belediye Başkanının görev ve yetkileri başlığını taşıyan Belediye Kanunu Madde 38/n'ye göre ise, “Bütçede yoksul ve muhtaçlar için ayrılan ödeneği kullanmak, özürlülere yönelik hizmetleri yönetmek ve özürlüler merkezini oluşturmak” belediye başkanının görevleri arasında yer almaktadır.

26261 sayılı “Büyükşehir Belediyeleri Özürlü Hizmet Birimleri Yönetmeliği” Büyükşehir Belediyeleri Özürlü Hizmet Birimleri Yönetmeliği’nin 8. maddesinde belirlenen hükümlerle engelli dostu sosyal politikaların temel alanları netice itibariyle somut olarak belirlenebilmiştir. Buna göre bu birimler, aşağıdaki görevleri ifa etmek durumundadır:

a. Özürlü bireylerle ilgili veri tabanı oluşturmak.

b. Özürlülerin toplum hayatı ile bütünleşmelerini sağlayıcı ve kolaylaştırıcı çalışmaları yürütmek, sportif, sosyal ve kültürel aktiviteler yapmak, teşvik etmek ve yaygınlaştırmak.

c. Üniversiteler, özel kuruluşlar, özürlülere hizmet amacıyla kurulmuş vakıf, dernek ve bunların üst kuruluşları, kamu kurum ve kuruluşları ile kamu

81

kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarıyla ortak çalışmalar yaparak özürlülere yönelik toplum temelli rehabilitasyon programlarını uygulamak. d. Birime başvuran özürlü ve ailelerine psiko-sosyal danışmanlık ve rehberlik

hizmetleri vermek, özürlülükle ilgili konularda eğitilmelerini, bilgilendirilmelerini ve bilinçlenmelerini sağlayıcı, konferans, seminer, sempozyum gibi etkinlikler düzenlemek.

e. Özürlülüğü önlemeye yönelik kitap, dergi, broşür gibi basılı, sesli ve görsel yayınları hazırlamak, yayımlamak ve dağıtmak.

f. Özürlü ve aileleri için bilgilendirme, bilinçlendirme hizmetleri vermek, bu hizmetleri verecek personelin teknik bilgi ve beceriye sahip olması için gerekli eğitimi almasını sağlamak.

g. Özürlüleri nitelikli işgücü haline getirerek, çalışma yaşamına katılmalarını sağlamak üzere meslekî rehabilitasyon ve eğitim programları için başvuran özürlüleri değerlendirerek uygun mesleki rehabilitasyon ve mesleki eğitimleri vermek.

h. Ekonomik durumu yetersiz özürlülere ayni ve nakdi yardım yapmak.

i. İhtiyaç halinde özürlülerin durumlarına uygun araçlarla bulundukları mekanlardan hastane, okul ve rehabilitasyon merkezi gibi yerlere ulaşımlarını sağlamak.

j. Bakıma muhtaç özürlülere ve yaşlılara bakım hizmeti sunmak veya bu hizmeti ilgili mevzuat gereğince satın almak.

Tüm bu çıkarımlardan yerel yönetimlerin engellilere yönelik sosyal politikalarını özetleyecek olursak şu sonuçlara varmaktayız.

Yerel yönetimler toplumda engellilerin sosyal ekonomik, bedensel ve psikolojik sorunlarının tespiti, bakım, rehabilitasyonu ile işe yerleştirme, toplumsal yaşama katılım ve örgütlenmelerine yönelik çalışmalar yapar. Engelli kesimin toplumsal yaşama katılımını sağlamak için özel fiziki düzenlemeler ile yerleşim alanlarının kullanımına kolaylık sağlayıcı plan ve programlar gerçekleştirir.

Belediye Kanununun 76. maddesine göre belediyelerin yönlendiriciliği ile oluşturulan Kent Konseylerinin, Engelli Meclisleri ve çalışma grupları ile koordineli hizmet veren belediyeler engelli vatandaşlara daha etkin ve hızlı hizmet götürmektedir.

82 E. Yoksullar

Yoksulluk günümüzde devletlerin karşılaştığı önde gelen sorunlardan bir tanesidir. Bu sorunun ekonomik olduğu kadar sosyo-kültürel boyutları da bulunmaktadır. Yoksullukla mücadelede, merkezi yönetim kadar yerel yönetimler de hayati öneme ve role sahiptirler.

BM tarafından yayınlanan İnsani Gelişme Endeksi’nde 79. sırada yer alan Türkiye, gelir sıralamasında ise 15. sıradadır. Görülüyor ki, yoksulluk sadece kişi başına gelir artırımı ile azaltılamıyor. Bu sonucu doğuran unsurların arasında kaynak dağılımında yapılan tercihler (sosyal politika alanına daha az kaynak ayrılması) veya ayrılan kaynakların etkin bir şekilde kullanılamaması (hizmet sunumundan kaynaklanan sorunlar) rol oynayabilir. Kuşkusuz Türkiye’de bu unsurların her ikisi de mevcuttur.191

2007-2013 dönemini kapsayan Dokuzuncu Kalkınma Planı’nda da adil gelir paylaşımı vurgusu yapılmakta olup, insan odaklı bir gelişme yaklaşımı benimsenmektedir. Bu çerçevede, beşeri gelişme ve sosyal dayanışma başlığı altında gelir dağılımının iyileştirilmesi, sosyal içerme ve yoksullukla mücadele stratejilerinin geliştirilmesine yer verilmektedir.

Yerinden yönetim anlayışının bir gereği olarak yerel halkın sorunlarına karşı daha duyarlı olan yerel yönetimlerin yoksullukla mücadele alanında daha etkin politikalar geliştirmesi ve daha isabetli kararlar alması mümkündür. Yerel Yönetimler, yardıma muhtaç insanların ihtiyaçlarının gerçekçi bir şekilde tespiti ve en uygun araçlarla karşılanması konusunda diğer kamu kurum ve kuruluşlarına göre daha yüksek bir kabiliyet ve kapasiteye sahip olabilmektedir. Bu nedenle yoksulluk sorunun çözümünde yerel yönetimlerin katkısı büyük önem taşımaktadır.192 Özellikle belediyelerimiz ölçek ve bütçe mali kaynaklarını zorlayarak yoksulluk sorununa yerinde kısmen de olsa ilgisiz kalmıyorlar.

191

TEPAV; Sosyal Hizmetlerin Sunumunda Kademelenme,

http://www.tepav.org.tr/upload/files/1285329379-1.Sosyal_Hizmetlerde_Kademelenme.pdf , (02.03.2013)

192

Mustafa Önen, “Yerel Yönetimlerin Yoksullukla Mücadelesi: Malatya Belediyesi Örneği”, Sayıştay Dergisi, Sayı:79, s.64.

83

İl özel idareleri de, sosyal refahın geliştirilmesi, yoksullukla mücadele ve muhtaç durumda olanlara sosyal koruma sağlanmasına yönelik olarak çeşitli sosyal hizmet ve yardım faaliyetleri yürütmektedir. 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu’nun 6. maddesinin (a) bendinde düzenlenmiştir. Söz konusu hüküm ile il özel idareleri il sınırları içinde mahalli müşterek hizmetler kapsamında olmak şartıyla “gençlik ve spor, sağlık, kültür, sosyal hizmet ve yardımlar, yoksullara mikro kredi verilmesi, çocuk yuvaları ve yetiştirme yurtlarına” ilişkin hizmetleri yapmakla görevlendirilmiştir. Yine, 5302 sayılı Kanun’un 43. maddesinin (h) bendinde “yoksul, muhtaç ve kimsesizler ile özürlülere yapılacak sosyal hizmet ve yardımlar”, (m) bendinde “sosyo-kültürel ve bilimsel etkinlikler için yapılan giderler” il özel idaresi bütçesinden yapılacak giderler arasında sayılmıştır.

Ancak il özel idarelerinin tüm bu görevleri yerine getirme imkânı bulunmadığından öncelik sırasını, mali durum ve hizmetin ivediliği ve verildiği yerin gelişmişlik düzeyini dikkate alarak belirlemesi gerekmektedir.

5393 Sayılı Belediye Kanunun 13. maddesinin başlığı “Hemşehri Hukuku”dur ve bu maddeye göre, “Belediye, hemşehriler arasında sosyal ve kültürel ilişkilerin geliştirilmesi ve kültürel değerlerin korunması konusunda gerekli çalışmaları yapar. Bu çalışmalarda üniversitelerin, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının, sendikaların, sivil toplum kuruluşları ve uzman kişilerin katılımını sağlayacak önlemler alınır” şeklindedir.

Belediye Kanunun 14. maddesi olan belediyenin görevleri kısmında şehir halkı içinde yoksul olanlar var ise bunlara yardımda bulunmak, görevler arasına girmektedir. Belediye Kanunun belediye başkanının görevlerini saydığı 37. maddesinin (n) bendinde açıkça, “Bütçede yoksul ve muhtaçlar için ayrılan ödeneği kullanmak, özürlülere yönelik hizmetleri yürütmek ve özürlüler merkezini oluşturmak.” Yer almaktadır. Yine aynı Kanunun 60. maddesinin (i) bendinde, “Dar gelirli, yoksul, muhtaç ve kimsesizler ile özürlülere yapılacak sosyal hizmet ve yardımlar,” denilerek, bu husus belediyenin görevleri arasında sayılmıştır. Ayrıca Belediye Kanununun 76. maddesinde yer alan Kent Konseyi ve 77. maddesinde yer alan Belediye Hizmetlerine Gönüllü Katılım hususları da, başta o şehrin varsa yoksullukla mücadele yöntemlerine ışık tutacak hükümlerdir.

84

yer almaktadır. Demek ki, belediyenin hizmet alanı içinde hemşehri hukuku anlamında yoksul kişilerin belirlenmesi ve gerekli yardımların yapılması belediyenin görevleri arasında yer almaktadır.

Belediye Kanunu, Büyükşehir Belediye Kanununda belediyelerin yerel halkın ihtiyacı olan hizmetlerin ya belediye tarafından yapılmasını ya da yapılmasının sağlanmasını düzenlediği görülmektedir. Yine aynı İl Özel İdarelerinde olduğu gibi, hizmetlerin yerine getirilmesinde önceliğin “belediyenin mali durumu ve hizmetin ivediliği” dikkate alınarak belirleneceği yasada vurgulanmaktadır.

Yerel yönetimler yoksullukla mücadelede gerek meslek edindirme kursları şeklinde, gerekse ayni ve nakdi yardımlar, ücretsiz sağlık hizmeti sunma, aşevleri kurmak ve muhtaçlara bedava yemek ve ekmek dağıtmak; yakacak yardımında bulunmak; gıda paketleri dağıtmak; gıda, giyim ve diğer ihtiyaç maddeleri ile ev eşyası dağıtımı yapılan hayır marketleri kurmak gibi yollarla bu sorunun çözümü için çalışmaktadır. Bunların yanı sıra askerlik görevini yapan askerlerden maddi durumu kötü olanların ailelerine sosyal yardım ve destek sağlamaktadırlar.

Yoksulluk ve nedenlerinin araştırılarak yoksullara götürülen hizmetlerin ve yardımların planlaması, geliştirilmesi yoksulla mücadele programları oluşturulması ve yoksulların topluma uyumları için sosyal ve ekonomik yardım programları geliştirilmesi ve uygulanması da yerel yönetimlerin faaliyetleri arasındadır. Bu konuda bazı belediyelerimiz YG-21 ve Avrupa Birliği Projelerinden yararlanmıştır. Yoksullukla mücadele konusunda dünyada ortak uygulanmaya çalışılan bu projeler sürdürülebilirlik ilkesi ile yapılan yardımların sürekliliği ve yoksulluğun temelde yok edilmesi için gerekli çalışmaların yapılmasını benimsemiştir.193

Devletin belediye dışında diğer birimlerinin özellikle yoksullukla ilgili kurulmuş kurum ve kuruluşları yanında yoksullukla mücadelede sivil toplum kuruluşlarından olan dernek ve vakıflar tarih boyunca hep en önde olmuşlardır. Hilal- i Ahmer, Darülaceze, Darüşşafaka, ilk akla gelenlerdir. Günümüzde de birçok dernek ve vakıf özellikle yoksullukla mücadelede görev almaktadır. Dolayısıyla belediyelerin bu anlamdaki görevleri için en önemli husus, işbirliğidir. İşbirliği, sanayi, üniversite, diğer meslek ve kamu kuruluşları, kalkınma ajansları ve sivil toplum kuruluşlarına kadar uzanmaktadır. Bu işbirliğinde aktif rol belediyelere

193

85

düşmektedir.194

Toplumun talep eksenli sosyal ihtiyaçlarını kısmen karşılayan belediyeler, kentte merkezi yönetim ve yerel aktörlerin faaliyetleri sonucunda oluşan rantın bir kısmını yerel halka dağıtarak, sosyal adalet anlayışına sınırlı da olsa katkı sağlamaktadır.

F. Diğer Alanlar