• Sonuç bulunamadı

Meme kanserinin tanımlanması memenin yapısından yola çıkılarak yapılmaktadır. Memede salgı yapan hücreler tarafından oluşturulan lobül adı verilen birimler bulunmakta, lobüllerin birleşmesiyle de loblar oluşmaktadır. Lobüller birbirlerine süt kanalları ile bağlanmakta ve bu süt kanalları da meme başına doğru birleşmektedir [73]. Meme kanseri, lobülleri ya da süt kanallarını oluşturan hücrelerin kontrolsüz çoğalmaları ile gelişmektedir [74]. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere meme kanseri memenin yapısında meydana gelen kötü huylu bir gelişimdir [75-77].

Meme kanseri, dünyada cilt kanseri dışında en yaygın olan kanser türüdür ve kanserden ölümler arasında akciğer kanserinden sonra ikinci sırayı almaktadır. Meme kanserinin görülme sıklığı ülkeden ülkeye değişiklik göstermektedir [78]. Meme kanseri kadınlarda akciğer kanserinden sonra en sık görülen kanser türüdür. Bir kadının hayatı boyunca meme kanserine yakalanma riski %12.2’dir [79]. Yani her 8 kadından biri hayatı boyunca meme kanserine yakalanacaktır. Meme kanseri kadınlarda akciğer ve kolorektal kanserden sonra kanserlerden ölümlerin en sık üçüncü nedenidir [78-81].

Türkiye’de kanser epidemiyolojisi ile ilgili çalışmalar sınırlı olmasına rağmen 1990 nüfus sayımı dikkate alınarak yapılan bir çalışmada her yıl ortalama 18.800 yeni olgunun ortaya çıktığı tahmin edilmektedir [80]. Meme kanserinden ölüm riski %3.6 olup, daha açık bir deyişle her 28 kadından birinin meme kanseri nedeniyle öleceği iddia edilebilir [80].

Meme kanseri gelişiminde en önemli risk faktörü yaştır. Vakaların çoğu 55 yaşın üzerindedir. Majör risk faktörleri yoksa 35-55 yaşları arasında meme kanserine yakalanma riski sadece %2.5’dir [82]. Ancak son 30 yıl içinde 40 yaş altında meme kanseri görülme oranında az fakat anlamlı bir artış görülmektedir.

Meme kanseri risk faktörleri arasında yaştan sonra en önemlisi aile hikayesidir. Meme kanseri gelişiminde hormonal faktörlerin rolü inkar edilemez. Erken menarş ve geç menopoz riski artırır. Menarşın geciktiği her yıl meme kanseri riskini %20 azaltır. Aynı Şekilde 45 yaşından önce menopoza girenlerde rölatif risk %50’dir [83-84]. Nulliparlarda ve ilk doğumunu 30 yaşından sonra yapanlarda risk %50 artar [85--86].

Yüksek yağ tüketimi ve alkol alımının da meme kanseri riskini artırdığına dair kanıtlar vardır [87-88].

Riski arttıran veya azaltan faktörlerin çoğu tek bir hastada bulunabilir ve bu faktörlerin birbirleri ile etkileşimleri bilinmemektedir. Ayrıca, meme kanserine yakalanan kadınların yaklaşık %50’sinde bilinen herhangi bir risk faktörü bulunmaz [77].

2.8.1. Meme kanserine yakalanmada etkili olan risk faktörleri

Meme kanserinin halen yeni bilgilerin ortaya çıktığı ve gelişmelerin yaşandığı oldukça geniş bir alan olduğu ifade edilmektedir [89]. Bununla birlikte meme kanserinin hangi nedene bağlı olarak ortaya çıktığı tam olarak bilinmemekte, tüm dünyada yapılan araştırmalar sonucunda bazı özelliklere sahip olan kadınlarda meme kanseri görülme riskinin daha yüksek olduğu belirtilmekte [89-90] ve bu özelliklere de kısaca “risk faktörü” adı verilmektedir [90-91].

Birçok risk faktörü ile ilişkili olan meme kanserinin, risk faktörlerinin azalmasına ve artmasına göre, görülme sıklığı da farklılık göstermektedir [91-92]. Kadınlarda

meme kanseri görülme riskini yükselten bu faktörler şu Şekilde sıralanmaktadır [93-95]:

1. Cinsiyet: Kadınlarda meme kanseri riski erkeklere göre daha fazladır.

2. İleri yaşta olmak: Meme kanserine yakalanmada etkili olan risk faktörleri incelendiğinde ileri yaşa sahip olmanın önemli bir risk faktörü olarak ele alındığı görülmektedir [73]. Meme kanseri tanısı konan kadınlar üzerinde yapılan çalışmalarda, %70’inin yaşının 50 yaş ve üzerinde olduğu ifade edilmekte ve yaşı 50 yaş ve üzerinde olan kadınların meme kanseri görülme sıklığının, yaşı 50 yaşın altında olan kadınlara nazaran 4 kat daha fazla olduğunun altı çizilmektedir [75]. 3. Birinci derece yakınlarda meme kanseri öyküsü olması: Aile bireyleri arasında

meme kanserine yakalanmış kimse bulunmasının, kişilerin meme kanserine yakalanma olasılığını yükselttiği ifade edilmektedir. Özellikle kız kardeşi veya annesi meme kanserine yakalanan bir kadının, meme kanserine yakalanma riski, diğer kadınlara nazaran 2 ila 5 kat oranında daha fazladır. Bu kadınların diğer kadınlara nazaran daha dikkatli izlenmeleri; meme kanseri genetik danışmanlığının yapıldığı kliniklere başvurarak risklerini hesaplattırmaları gerekmektedir [90-91].

4. Menarşın 12 yaşın altında olması: Kadınların adet görmeye erken yaşta başlamaları fertil çağını uzatmaktadır. Bu sırada kadının daha uzun süre östrojen hormonu etkisi altında kaldığı, bunun da meme kanseri gelişme riskini yükselttiğine işaret edilmektedir [89-93].

5. Menopoz döneminin 55 yaşın üzerinde başlaması: Kadınlarda ilerleyen yaşlarda menopoza girilmesi fertil çağını uzatmaktadır. Bu sırada kadının daha uzun süre östrojen hormonu etkisi altında kaldığı, bunun da meme kanseri gelişme riskini yükselttiğine işaret edilmektedir [92-96].

6. İlk doğumun 30 yaşın üzerinde yapılması: Kadınların ilk çocuğunu doğurma yaşı meme kanserine yakalanma açısından önemlidir. İlk çocuğunu 30 yaşından sonra doğuran kadınlarda meme kanseri görülme oranı 20 yaşından önce doğuranlara göre 2 kat daha fazladır. Hiç çocuk doğurmayan kadınlarda ise risk daha da yükselmektedir [89-93].

7. Günlük alkol alımı: Her ne kadar bu konu tam anlamıyla netlik kazanmasa da alkol kullanan kişilerde meme kanserine yakalanma riskinin nispeten arttığı ifade edilmektedir [93].

8. Yağlı diyet: Bazı çalışmalarda şişmanlığın özellikle 50 yaş ve üzerindeki kişilerde (özellikle kadınlarda) meme kanserine yakalanma riskini yükselttiğine işaret edilmektedir [90].

2.8.2 Meme kanserinden korunma

Meme kanserinin etiyolojisi çok kesin olmadığı ve risk faktörleri kontrol edilebilir etmenler olmadığı için meme kanserinden tam korunma söz konusu değildir. Ancak aşağıdaki önlemler meme kanseri riskini azaltabilmektedir [97-99].

1. Emzirme

2. İlk çocuğun 30 yaş öncesinde doğması 3. Haftada 3 kez egzersiz yapma

4. Tamoksifen Kullanımı: Meme kanserinin önlenmesinde başvurulan yöntemlerden biri de tamoksifen kullanımıdır. Yapılan çalışmalar tamoksifen kullanımının özellikle menopoza girmiş kadınlar ve meme kanseri yönünden yüksek risk taşıyanlarda uygun olduğunu göstermektedir.

5. Profilaktik mastektomi: Bir diğer yöntem ise profilaktik mastektomidir. Bu yöntemin yüksek riskli kadınlarda meme kanseri gelişimini %90 azalttığı belirtilmektedir [96].