• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: MEKKE DÖNEMĠYLE ĠLGĠLĠ SĠYER RĠVÂYETLERĠ

2.1. Câhiliye Dönemi

2.1.3. Mekke‟nin Saygınlığı ve Kâbe

Resûlullah‟ın Mekke‟nin fethedildiği gün Yüce Allah‟ın filin Mekke‟ye girmesine engel

olduğunu ama oraya Resûlullah‟ın ve müminlerin girmesini sağladığına dair beyanı zikredilmektedir. Rivâyetin devamında Mekke‟nin haramlığının dünkü saygınlığı gibi bugün de geri geldiği ifade edilerek, bu söylediğini orada hazır bulunanların olmayanlara tebliğ etmesi gerektiği ifade edilmiĢtir. Rivâyet Buhârî ve Müslim‟den

nakledilmiĢtir.110

2.1.3. Mekke‟nin Saygınlığı ve Kâbe

Mekke‟nin haram, saygıdeğer bir belde oluĢu ile ilgili Buhârî, Müslim ve Müsned‟lerin ahkâm bölümlerinde geçen bir hadis rivâyeti nakledilmektedir. Resûlullah‟ın ağzından onun Mekke‟yi fethettiği gün Allah‟ın bu Ģehri gökleri ve yeri yarattığı gün haram kılması sebebiyle Mekke‟nin kıyamet gününe kadar haram olduğu vurgulanmaktadır. Bu durumda dikenlerinin yolunmayacağı, av hayvanlarının ürkütülmeyeceği, yaĢ bitkilerinin koparılmayacağı ve onu tanıtıp sahibine verecek kimse dıĢında orada

107

Ġbn Kesîr, Tefsîr, 8: 489; Ġbn Kesîr, İbn-i Kesîr Tefsîri, 12: 283.

108 Ġbn Kesîr, Tefsîr, 8: 489-490; Ġbn Kesîr, İbn-i Kesîr Tefsîri, 12: 283-285.

109 Ġbn Kesîr, Tefsîr, 8: 490; Ġbn Kesîr, İbn-i Kesîr Tefsîri, 12: 285. 110 Ġbn Kesîr, Tefsîr, 8: 490; Ġbn Kesîr, İbn-i Kesîr Tefsîri, 12: 285; Buhârî, “Lukata”, 2434; Müslim,

33

kaybedilmiĢ bir malın alınmayacağı dile getirilmektedir. Rivâyet Neml 91. âyetin

tefsirinde Buhârî ve Müslim‟den aktarılmaktadır.111

Resûlullah Mekke pazarındaki Hazvere‟de durmakta ve Allah‟a yeminle Mekke Ģehrine hitap ederek Mekke‟nin Allah‟ın arzının en hayırlısı ve Allah‟ın en sevdiği olduğunu beyan etmektedir. Rivâyetin devamında da Ģâyet Mekke‟den çıkarılmıĢ olmasaydı kendisinin bu Ģehirden çıkmayacağını söylediği vurgulanmaktadır. Rivâyet ġûra 7.

âyetin tefsirinde Ġmam Ahmet lafzıyla nakledilmiĢtir.112

Ġbn Kesîr „Emin belde‟ baĢlığı altında Mekke‟nin harem, emin bir bölge oluĢu ve bu eminliğin yukarıda bahsedilen neticeleri hususunda Bakara 126. âyetin tefsirinde

rivâyetler nakletmiĢtir.113

Âyette Hz. Ġbrâhim Mekke için duâ etmektedir. “Ġbrâhim de demiĢti ki: Ey Rabbim. Burayı emin bir Ģehir yap, halkından Allah‟a ve ahiret gününe inananları çeĢitli meyvelerle besle”.

Bu konuda Taberî‟den aktarılan rivâyette Hz. Ġbrâhim‟in Beytullah‟ı harem ve emin bölge kıldığı, kendisinin de Medine‟yi onun iki taĢlık arasını haram bölge ilan ettiği vurgulanarak buranın avının avlanamayacağı ve yüksek ağaçlarının kesilemeyeceği

belirtilmektedir.114

Burada konuyla ilgili gelen rivâyetlerde, özetle Hz. Ġbrâhim‟in Mekke‟nin bereketli olması için duâ ettiği gibi kendisinin de Medine‟nin bereketi için duâ ettiği, Mekke‟nin Allah‟ın haram kılmasıyla göklerin ve yerin yaratıldığı günden kıyamete kadar haram olduğu, oradaki av hayvanlarının ürkütülmeyip ağaçlarının kesilmeyeceği, orada kan dökmenin ve silah taĢımanın helal olmayacağı vb. hususlar açıklanmıĢtır. Bu rivâyetlerin tamamı Buhârî, Müslim ve Taberî‟den nakledilmiĢtir.

Müellif Ġbrâhim ve Ġsmail peygamberlerin Kâbe‟yi inĢâsından bahsetmiĢ, sonrasında da „Kâbe‟nin KureyĢliler tarafından yeniden inĢâsı‟ Ģeklinde bir baĢlık açarak Ġbn Ġshak‟ın

Sîret‟inden uzunca bir rivâyet nakletmiĢtir. Rivâyete göre Hz. Peygamber otuz beĢ

yaĢında iken KureyĢliler Kâbe‟yi yeniden yaparak sağlamlaĢtırmak için toplanmıĢlar,

111 Ġbn Kesîr, Tefsîr, 6: 218; Ġbn Kesîr, İbn-i Kesîr Tefsîri, 1: 540; 8: 230-231; Buhârî, “Cezaü‟s-sayd”, 1834; Müslim, “Hac”, 1353. Rivâyeti Ġbn Abbas nakletmektedir.

112 Ġbn Kesîr, Tefsîr, 7: 191; Ġbn Kesîr, İbn-i Kesîr Tefsîri, 9: 565; Ahmed, 4: 305; Tirmizî, “Menâkıb”, 69 (3925); Ġbn Mâce, Sünen, “Menasik”, 103 (3108). Abdullah b. Adiyy yoluyla bize ulaĢan rivâyetin müellif sahih olduğunu belirtmektedir.

113 Ġbn Kesîr, Tefsîr, 1: 422-425; Ġbn Kesîr, İbn-i Kesîr Tefsîri, 1: 538-542.

114 Ġbn Kesîr, Tefsîr, 1: 422; Ġbn Kesîr, İbn-i Kesîr Tefsîri, 1: 538; Taberî, 2: 48; Müslim, “Hac”, 1362. Câbir yoluyla nakledilmektedir.

34

onu yükseltip tavan yapmak istemiĢlerdi. KureyĢliler Kâbe‟yi yaparken helal kazançlarını kullanmıĢlar, fâiz ve haksızlık parasını karıĢtırmamıĢlardı. Onlar bu iĢi yaparken Kâbe‟nin her bir bölümünü farklı bir kabileye görev olarak vermiĢlerdi. Kâbe‟yi yıkmaya korkuyorlardı. Velîd b. Mugīre Kâbe‟nin yıkılması iĢini üstlendi. Kâbe‟yi yıkarken Ġbrâhim‟in attığı temel taĢlarının çok sağlam ve yerinden oynamadığını gördüler. Devamında Ġbn Ġshak kendisine olayı aktaranlardan Ģöyle nakletmektedir: “Kâbe‟yi yıkım faaliyetine katılan KureyĢliler‟den biri, taĢlardan birini diğerinden ayırmak için manivelayı iki taĢın arasına soktu. TaĢ hareket edince bütün Mekke sarsıldı. Bunun üzerine o temeli yıkmaktan kaçındılar”. Duvarları örmeleri neticesinde Hacer-i Esved‟in yerine konması meselesinde kabileler arasında tartıĢma yaĢandı. Her kabile bu görevi kendisi yapmak istiyordu. ĠĢ büyüdü, savaĢ hazırlığına kadar vardı. Bu hal dört beĢ gün sürdü. Daha sonra Mugīre b. Abdullah‟ın önerisiyle mescidin kapısından ilk giren kiĢiyi hakem yapmaya karar verdiler. Ġlk giren kiĢi de Hz. Muhammed oldu. Onu emîn bildikleri ve bu lâkapla çağırdıkları için hakemliğini kabul ettiler. Hz. Muhammed burada meselenin çözümü için bir kumaĢ parçası getirtmekte ve içine Hacer-i Esved‟i koyarak her kabilenin kumaĢın bir tarafından tutmasını söylemektedir. Nihâyet kumaĢı hepsi birlikte kaldırmıĢlar, Hz. Muhammed de onu

eliyle yerine yerleĢtirmiĢti.115

Ebû Zer Resûlullah‟a ilk bina edilen mescidi sormakta, Resûlullah da ilk mescidin Mescid-i Haram olduğunu söylemektedir. Ebû Zer, sonra hangisi, dediğinde Resûlullah „Beyt-i Makdis‟ cevabını vermektedir. Allah Resûlü burada iki mescit arasında kırk yıl

bulunduğunu beyan etmektedir. Rivâyet Bakara 130-132. âyetlerde zikredilmektedir.116

Zan, tecessüs ve gıybetin haram kılınmasından bahsedilirken, müellifin Ġbn Mâce‟den naklettiği rivâyette Hz. Peygamber Kâbe‟yi tavâf ederken Kâbe‟nin kokusunu, büyüklüğünü ve saygınlığını dile getirmektedir. O yemin ederek müminin kanı ve canının Allah nezdindeki saygınlığının ve mümin hakkında hüsnü zan beslemenin Kâbe‟nin saygınlığından daha büyük olduğunu beyan etmektedir. Rivâyet Hucurât 12.

âyette belirtilmektedir.117

115

Ġbn Kesîr, Tefsîr, 1: 436-438; Ġbn Kesîr, İbn-i Kesîr Tefsîri, 1: 554-557.

116 Ġbn Kesîr, Tefsîr, 1: 446; Ġbn Kesîr, İbn-i Kesîr Tefsîri, 1: 568; Buhârî, “Ehâdîsü‟l-enbiyâ”, 3366; Müslim, “Mesâcid”, 520.

117 Ġbn Kesîr, Tefsîr, 7: 377; Ġbn Kesîr, İbn-i Kesîr Tefsîri, 10: 283; Ġbn Mâce, “Fiten”, 2 (3932). Rivâyet Abdullah b. Ömer yoluyla bize ulaĢmaktadır.

35

Görüldüğü üzere Ġbn Kesîr, âyetle ilgili gördüğü rivâyetleri o âyetin açıklaması sadedinde zikretmektedir. Bu durum da muhtevasında birden fazla konunun açıklandığı rivâyetlerin, bu konuların her biriyle ilgili âyetlerin sonunda kaydedildiğini göstermektedir. Bir rivâyetin Tefsîr‟in birçok yerinde zikredilmesi de, o rivâyetin birkaç konudan bahsediyor olmasının doğal bir neticesi olmuĢtur.