• Sonuç bulunamadı

Mehdî, Mansûr‘un oğlu, Abdullah Muhammed‘in babasıdır. Hicri 127 yılında Eyzeç‘de doğdu. Bir rivayete göre de yüz yirmi altıda doğdu. Annesi, Musa'nın annesi, Mansûr El-Humeyriyye‘nin kızıdır.

Çok övülen çok cömert birisi idi. YakıĢıklı, çalıĢanlar tarafından sevilen, itikadı güzel, zındıkların peĢini bırakmayıp onların birçoğunu yok etti. Ġnkârcılar ve zındıklara karĢı Reddiye Cedel adlı kitabın tasnifini emreden ilk kiĢidir. Babasından, Mubârek bin Feddâle‘den, Yahya bin Hamza‘dan, Cafer bin Süleyman Eddabî‘den Muhammed bin

Abdullah ErrakkaĢî‘den ve Ebû Süfyan Said bin Yahya El-Humeyri‘den hadis rivayet etti.

Zehebî der ki:

—Onunla ilgili Cerh ve Tadil hususunda bir Ģey söylendiğini bilmiyorum. Ġbn-i Adi, Osman‘dan gelen bir merfu hadise dayanarak:

—Mehdî, amcam Abbas‘ın oğullarındandır. Muhammed bin Velid HaĢimoğullarının efendisi onu eĢsiz, nadir bir Ģahıs olarak kabul eder. Birkaç hadis rivayeti vardır. Zehebî burada Ġbn-i Mesud‘dan rivayet edilen merfu hadise göre (Mehdî udunu adamın üzerine koyuyor. Babasının ismi de babamın adından önce gelir.) Onun hadislerine Ebu Dâvut ve Tirmizi Sahihlerin de yer vermiĢlerdir.

Gençlik çağına gelince babası Onu Taberistan‘a gönderdi. Ona idarî iĢler vermedi, âlimlerle oturdu bilgi ve görgüsünü artırdı, farklılığı hissedildi. Babası öldüğünde Onun halifeliğine biat edildi. Bağdat‘ta haber Ona ulaĢtığında insanlara Ģu hitapta bulundu:

Müminlerin Emiri bir kuldur çağrıldı. O da geldi. Emredildi. O da itaat etti, dünya iĢlerinde tecrübesi yoktur, gözleri yaĢ doldu ve Ģöyle dedi:

—Peygamber Efendimiz (S.A.V.) sevdiklerinden ayrıldığında ağlardı. Benim de ayrılığım büyük, boynumdaki sorumluluk büyük, Müminlerin Emiri olarak Allah katında hesap vereceğim ve Müslümanlara halifelik yapmam hususunda ondan yardım diliyorum. Ey insanlar! Bize itaat etme konusunda ilan ettiğiniz Ģeylere esir olunuz ki sizlere afiyet ve rahatlığı hibe edelim. Akıbetinizin ateĢini sakinleĢtirelim. Size adaletle hükmedenlere itaat kanatlarınızı gerin, ısrarcı olmayı bırakın, Allah böyle öngördüğü için barıĢ ve huzuru üzerinize boĢaltsın. Allah‘a yeminler olsun ki ömrümü size hizmet etmek ve hak edenleri cezalandırmakla harcayacağım.

Niftaveyh der ki:

—Hazineler Mehdî‘nin elinde olunca mazlumların hakkını vermeye baĢladı. Yiyecek stoklarının çoğunu çıkarıp onlara dağıttı. Halkına ve emrinde çalıĢanlara iyiliklerde bulundu.

Diğerleri der ki:

Halife olunca Mehdî‘yi kutlayan yakınları babası veya Düllâme için teselli ettiler.

İki gözümün teki mutlu görünüyor Diğeri ise gözyaşı akıtıyor

Bazen ağlayıp bazen gülüyor, üzülüyor

Nankör olmayandan, kıymet bilenden seviniyor

Halifenin ölümünden ondan mahrum olmaktan dolayı üzülüyor Yerime daha şefkatlisi geldiğinde seviniyor

Görürsen gördüğün gibidir, görmem Bir şiire niyet ediyorum ve sonu uzuyor

Muhammed’in dinînin uğruna halife kendini helak etti Ondan sonra sizin başınıza halife olacak kişi geldi Bunu Allah halife fazileti olarak hediye etti

Ve bunun için cennet nimetini süsledi

Elli dokuz yılında Musa El-Hâdi‘nin veliahtlığına Ondan sonra da Harunur- ReĢidin ve Onun evlatlarının veliahtlığına biat etti.

AltmıĢ senesinde Hindistan‘dan zorla Erdeb fethedildi ve Mehdî orada hacca gitti. Kâbe'nin örtüsü ona ulaĢtırıldı, Kâbe'nin üzerinde çok örtü olduğundan

yıkılmasından korkuluyordu. Kaldırılmasını emretti ve Mehdî‘nin örtüsüyle yetinildi. Taberi‘nin kitabında (Nabed). Mehdî için Mekke‘ye kar getirildi. Zehebî der ki:

—Kesinlikle bu yalnızca Mehdî için hazırlanmadı.

AltmıĢ bir yılında ve sonraki yıllarda Rum diyarlarındaki fetihler çoğaldı.

AltmıĢ altı yılında Aysaboz diye adlandırılan sarayını dolanmaya gitti. Medine-i Nebevi‘den Mekke‘ye, Yemene develer ve katırlarla posta kurulmasını emretti. Zehebî der ki:

—Hicaz‘dan Irak‘a postayı ilk kuran o dur.

O zamanlarda ve sonrasında Mehdî zındıkların peĢini bırakmadı. Bu iĢi devam ettirdi. Yerde ve gökte onları araĢtırdı. Onları suç üzere yakalayıp öldürdü.

AltmıĢ yedi yılında Mescid-i Haram‘da bazı eklemeler yaparak birçok bölümlerin yapılmasını emretti.

AltmıĢ dokuz yılında Mehdî öldü. Avlanmasının peĢinden can çekiĢmeye baĢladı, avlanma onu harap edip kaybetti, peĢinden atı göğsünü kapısına vurdu, Onun peĢine öldü, bu olay olduğunda Muharrem ayının sekiziydi. Onun zehirlenerek öldüğü de söylenir.

Semle El-Hasir ona Ģu mersiyeyi söyler:

Mehdî’ye ağlayan üzgün Sanki deliler delirdi

Güzellikler bozuldu, çözüldü Örülmüş saçlar,

Göründü çatık kaşlar

İzzet ve ikramdan sonra halife evet derse Tahsildar belamızı bıraktırır

Allah’ın selamı her gün muayyendir.

Mehdî üzerine öldüğünde kabre konduğunda Dünyayı ve dinî terk ettik

Müminlerin Emiri öldüğünde.

Mehdî ile ilgili es-Sûlî der ki:

Mehdî, oğlu Musa‘ya Ģu vasiyetinin yerine getirilmesini istedi: Mervan bin Ebî Hafsa der ki:

Musa için biatın layık olduğu konusunda sözleşildi. İlah onu İslâm kulpundan çekti.

Kureyşin üstünlüğünü bildi Musa

Onunda kavmiler üstünde faziletleri vardı Nebî Muhammed’ten sonra Muhammed Helaller onunla yaşadı, haramlar onunla öldü Mehdî’nin onunla akşamlayan milleti

Onun milleti itaatkârdır idam da olsa Musa ondan sonra hilâfetin veliahtıdır Böylece kalemler dürülüp kaldırıldı Bir diğeri de şöyle der:

Ey halifenin oğlu Ahmedin milleti Gönülden sana itaat etti

Yeminler olsun yeryüzünü adaletle doldurunuz Ulema cemaatinin bahsettiği

Öyleler ölüleri bile onu görmeyi arzular Yaşayanların gördüğü adil yönetimi

Bugün baban sevinsin mülküne Yarın da onun peştamalı ve cübbesi

Sûli'ye istinaden bir kadın Mehdî‘ye halini arz etti ve Ey Allah‘ın Resulünün (S.A.V.) ümmeti, Benim ihtiyaçlarımı karĢılayın dedi. Mehdî:

—Bu durumunu kimseden duymadım. Ġhtiyaçlarını karĢılayın dedi ve ona on bin dirhem verildi.

KureyĢ El-Hatlî Ģöyle der:

Salih bin Abdul Kudüs El-Basrî, Mehdî‘ye bir günahkârı akasından tutup getirdi ve Onu öldürmesini istedi. O da Allah‘a tövbe ediyorum dedi ve Ģu Ģiiri söyledi:

Düşmandan cahillik gelmez Cehalet insanın kendindendir İhtiyar huyunu terk etmez Üstüne toprak örtülmeyince

Döndü, çıkmak üzereyken ona Ģu karĢılığı verdi:

Demedim mi ki ihtiyar terk etmez. Namuslu namussuzdan yardım dilerse Namuslu günahta onun ortağıdır.

Mehdî Ģöyle dedi:

Her iĢçi, çalıĢan kadı olduğunu iddia ederek yanımızdan ayrılır. Ebî Ubeyde‘den Ģöyle dediği isnat edilir:

Mehdî bizimle beĢ vakit namazı Basra‘da cami‘de kılıyordu. Ġmam olarak bir gün namazı kıldırdı.

—Abdestsizim, arkanızda namaz kılmak istiyorum. ġunlara söyle Beni beklesinler. O da dedi ki:

—Onu bekleyin dedi ve mihraba geçti, adam geldi denene kadar ayakta bekledi, tekbir aldı, insanlar onun toleranslı ahlâkına ĢaĢırdılar.

Ġbrahim bin Nafi‘ye istinaden Basra halkından bir kavim Basra nehirlerinden biri için tartıĢmalarını Ona getirdiler. O Ģöyle dedi, muhakkak ki yeryüzü biz Müslümanların elinde Allah‘ındır. Ondan satın alınmayanın ücreti sizin faydanızadır ve avuçlarınızdadır. Bunun baĢka yolu yoktur.

Halk Ģöyle dedi:

— Bu nehir bizim Peygamber (S.A.V.) böyle hükmetti, çünkü o Ģöyle demiĢtir: ―Kim ölü bir yeri canlandırırsa orası onundur.‖ burası ölü bir yerdir. Peygamber (S.A.V.)‘in adı geçtiğinde Mehdî yerinden sıçradı onun suratına toprakla yapıĢtırdı ve Ģöyle dedi:

—Bu yer kimsenin itiraz etmemesi için ölü yer olarak kalacak. Burası nasıl ölü yer olur, iki tarafından suyla çevrili. Delilinizi getirirseniz kurtulursunuz.

Esmeî‘nin Ģöyle söylediği Ona isnat edilir:

Mehdî‘nin, Basra minberinde Ģöyle dediğini iĢittim. Allah (C.C.) size birisi kendisi için baĢlamanızı emretti ve melekleriyle övgüde bulundu ve Ģöyle dedi:

—Allahü Tealâ ve melekleri Peygamber‘e (S.A.V.) salât getiriyorlar. Elçiler arasında Onu, Onunla seçti, milletler arasında da onu size has kıldı. O bunu hutbede ilk söyleyendir. Hatipler günümüze kadar Onun yaptığı gibi yapmaktalar.

Öldüğünde Ebu‘l-Atahiyye Ģöyle dedi:

Çul elbisesi evinin kubbesine asıldı. Nakışlı elbiseler içinde gittiler

Üzerlerinde çul oldu

Zamanın bütün süslerinin bir gün helakı vardır Nuhun ömrü kadar yaşasan da baki değilsin Ey miskin kendine ağla ağlayabilirsen.

2.3.1.Mehdî‘nin Rivayet Ettiği Hadislerin Zikri Es-Sûlî der ki:

Ahmet bin Muhammed bin Salih Ettemmar bana, O da bu hadisi bize Yahya bin Muhammed El-KureĢ‘e bildirdi, Ahmet bin HiĢam hadisi nakletti, Ahmet bin Abdurrahman bin Müslim El Medâini -o güvenilir ve doğru sözlüdür- dedi ki:

—Mehdî‘nin hutbede Ģöyle dediğini iĢittim: Bir grup Ali bin Zeyd‘den O da Ebî Nadra‘dan O da, Ebî Said El Hudri‘den Ģöyle dediğini aktardı. Dedi ki: Nebî (S.A.V.) ikindiden güneĢin batmasına yakın vakte kadar bir hutbe verdi onu ezberleyin ezberledi, unutan unuttu, dedi ki ―Ancak dünya tatlıdır yeĢildir.‖ uzunca bir hadistir.

Es-Sûlî der ki:

Ġshâk bin Ġbrahim Gazzâz, Ġshâk bin ĠbrahimĠbni Hubeyb bin EĢ-Ģehid, Ebu Yakup bin Hafs El-Hattabi, Mehdinin Ģöyle dediğini iĢittiğini bize bildirdi. Diyor ki:

—Babam, babasından O da Ali bin Abdullah bin Abbas‘tan O da babasından Peygamber (S.A.V.)‘e Acemden bir heyet geldiğini ki onlar sakallarını hafif bırakmıĢlar, bıyıklarını uzatmıĢlardı. Peygamber Efendimiz (S.A.V.) Ģöyle buyurdular: ―Onların yaptığının tersini yapınız, bıyıklarınızı kısaltınız, sakalınızı uzatınız‖, bıyığın kısaltılması, dudağa değen kısmının alınmasıdır. Mehdî elini dudağının üstüne koyarak gösterdi.

Mansûr bin Müzahim ve Muhammed bin Yahya bin Hamza, Yahya bin Hamza‘dan Ģu sözü aktarırlar:

—Mehdî bize akĢam namazını kıldırdı ve besmeleyi açıktan okudu Ona dedim ki:

—Ey Müminlerin Emiri! Bu nedir? O da:

—Bana babam Ona da babası Ġbni Ġshâk‘ın, Nebî (S.A.V.)‘nin Bismillahirrahmanirrahimi açıktan okuduğunu söyledi. Mehdî‘ye dedim ki:

— Senden duyup ta ona uyalım mı? O da evet dedi. Zehebî der ki:

—Bu senet muttasıldır. Fakat hüküm verirken ne Mehdî‘yi ne de babasını delil gösteren birini bilmiyorum. Bu hadisi Muhammed bin El-Velid Beni HaĢimin efendisi tek olarak rivayet etmiĢtir.

Ġbni Adî der ki:

—Hadis uyduruyordu. Dedim ki: O hadisin rivayetinde yalnız değildi, ona uyan bir hadis buldum.

2.3.2.Mehdî‘nin Döneminde Âlimlerden Ölenler

ġûbe Ġbn-ü Ebî Zib, Süfyan Es-Sevrî, Ġbrahim bin Ethem, Ez-Zâhid, Davut Ettâi Ezzahid, Muhaddis Ģairlerin ilki BeĢĢar bin Bered, Hammad bin Seleme, Ġbrahim bin Tahman, Aruz‘un Sahibi Halil bin Ahmet, El-Hâdi Ebu Muhammed, Musa Bin El- Mehdî.

6.4.EL-HÂDĠ

Ebu Muhammed bin El-Mehdî bin El-Mansûr, annesi berberidir. Ġsmi ise El- Hayzauran‘dır. Yüz kırk yedi senesinde Rey ġehrinde doğdu, babasından sonra, onun kefil olmasıyla, halifeliğine biat edildi.

— Ondan önce onun yaĢında birisi hilâfet makamına gelmedi. Orada bir sene ve birkaç ay kaldı. Babası ona, zındıkları öldürmesini emretti, bu iĢi sıkı tuttu. Onlardan birçoğunu öldürdü. Onu Musa Atbık diye adlandırıyorlardı. Çünkü üstteki dudağı kasılıyordu, babası, Onu küçüklüğünde hizmeti için vekil tayin ettiğinde ve ağzının açık olduğunu gördüğünde, ona Ģöyle dedi:

—Musa kapat, o zaman kendine geliyor ve dudaklarını kapatıyordu. Bununla meĢhur oldu.

Zehebî diyor ki:

ġeker, tatlı Ģeyler yiyor, oyun oynuyor, eĢek sıpasına biniyordu. Hilafet tahtında oturmuyordu. Buna rağmen konuĢması düzgündü ve anlaĢılırdı. Edip idi. Heybetli bir fiziğe sahipti, asaleti ve zekâsı da belirgindi.

Diğer bazıları Ģöyle der:

Zorba idi, o ellerinde keskin kılıçlar olan adamları, askerî rütbelileri, mızraklı ve çevresini gözetleyen askerleri önünde ilk yürütendir. Emrindekiler de Onun gibiydi ve Onun zamanında silah çoğaldı.

Yüz seksen yılında Rebîul-ahir ayında öldü. Ölüm sebEbînde görüĢ ayrılığı vardır.

Denildi ki:

Onu, bir arkadaĢı uçurumdan kamıĢ kökünün üzerine itti. ArkadaĢıyla parçalandı ve orada asılı kaldı. KamıĢ burnundan girdi beraberce öldüler.

Yine denildi ki:

Karnında yarası vardı. Ve yine denildi ki:

Annesi Hayzerân ReĢid‘i öldürüp oğlunu tahta geçirmeyi istediğinde Onu bu isimle isimlendirdi. Ve yine denir ki:

Annesi, büyük iĢlerde tasarrufu olan despot bir kadındı. Bir grup kapısına gelmiĢti, bundan dolayı onları azarladı. Ona sert, küstahça konuĢtu ve Ģöyle dedi:

—ġayet Ģu anda kapıda emir olsaydı boynunu vurmuĢtum! Dedi.

—Senin ayarlanacağın, eğireceğin ipliğin veya okuyacağın kitap veya çekeceğin tespihin yok mu? Akıl almaz bir kızgınlıkla ayağa kalktı, denildi ki:

Annesi Emire zehirli yemek gönderdi. Ondan bir köpeğe yedirdi, ikram etti, ölümüne sebep oldu.

Sıtma tutup Ģiddetlenince yüzünde üzüntü belirtisi onun yanına yaygının üzerine oturdular. Ardında yedi erkek evladı bıraktı.

Hâdi‘nin kardeĢi Harun kendisinin traĢ edilmesini istemeyince, ona Ģu Ģiiri söyledi:

Harun’a nasihat ettim nasihatimi kabul etmedi. Nâsihat kabul etmeyenler pişman olur

Aramızı bulacak birini çağırın Onu bu hayatından uzaklaştırsın

O böyle davranarak kendine zulüm ediyor Bu günden yarına umutla beklemen olmasa

Dediğine gelir o zaman onun da burnu yere sürter.

Hatib‘in Fazl‘dan aktardığı, Hâdi ile ilgili olarak Ģöyle dedi:

Hâdi bir adama kızdı, kızdığı konuda konuĢtu, ikna oldu, gitti ve özür diledi. Hâdi, Ona Ģöyle dedi:

Abdullah bin Mus‘ab‘dan Ģöyle dediği ibraz edildi:

Mervân bin Ebî Hafsa Hâdi‘nin yanına girdi onu överek ona Ģiir söyledi. Onun Ģiir söylemesi Ģu mısraya kadar devam etti.

Bir gün cesur ve cömertliği benziyor Kimse bilmiyor hangisi faziletli.

Hâdi, Ona Ģöyle dedi:

— Sence otuz bin mi önce yoksa yüz bin mi önce gelir divan kitabında? O da: — Otuz bin önce yüz bin sonra gelir dedi. Hâdi‘de:

— Bilakis ikisi beraber gelir, dedi ve divan kitabını Ona yükledi. Es-Sûlî der ki:

Hayzeran, Hâdi ve ReĢid‘in annesi ve Vellâde binti Abbas-Abbası- Abdülmelik bin Mervan‘ın eĢi, Velid ve Süleyman ve ġahveran binti Feyruz bin Cered bin Kisrâ- Velid bin Abdülmelik Yezid Ennâkıs ve Ġbrahim ki o ikisi de halife olmuĢtur. Ġki halife doğuran bu kadınlardı baĢka kadın bilmiyoruz. Ben de Ģöyle dedim:

—Bunlardan fazla vardır. Halife karısı Sırriyye El-Mütevekkil El-Ahîr, Abbas ve Hamza'yı doğurdu ikisi de halife oldular. Kezel de aynen Davut ve Süleyman‘ı doğurdu ve ikisi de halife oldular.

Sonra es-Sûlî Ģöyle dedi:

Hâdi‘den baĢka Bağdat‘tan Cürcan‘a posta teĢkilatını kuran birinin olduğu bilinmiyor. Yüzüğüne Ģunu yazdırmıĢtı dedi: ―Musa Allah‘a inanır ve Ona güvenir‖.

Es-Sûlî Selmil-Hâsir‘in Mehdî hakkındaki methiyesini anlatır:

Musa erken yağan rahmet yağmuru, Sonra şiddetlendi döküldü defalarca Ne kadar zorlaştı ve ne kadar mecbur etti.

Sonra bağışladı adil o da kolaylaştırdı Hayrı ve şerriyle eserleri kaldı

Fayda sağladı zarar verdi insanların hayırlısı Zarar veren yükseğe çıktığı olgunlaşan dolunay Kimi onu günahkâr görür

Kimi hazır oldu kibirlendi, kimi toz oldu

Yine es-Sûlî dedi ki:

Bu Ģekilde parça parça Ģiir yazma iĢini ilk önce o yaptı. Ondan önce parça parça Ģiir duymadık.

Es-Sûlî Said bin Selim‘e isnat ederek Ģöyle der:

Ümit ederim ki Allah, Mehdî‘yi ondan bir Ģeyden dolayı onu bağıĢlar. Bir gün Ebu El-Hattab Essadi Onu öven kaside söylüyordu. ġu sözü söyledi:

Ey elini hayırla düğümleyip çözen, iĢini azaltıp mutaassıp olanların hayırlısı Hâdi, Ona Ģöyle dedi:

— Ancak o kim? Vaylar sana! Said dedi ki: ġiirinde muaf tutmadı. Dedim ki:

—Ey Müminlerin Emiri bu zamanın halkını kastediyor. ġair düĢündü ve Ģunu söyledi:

—Ancak Allah‘ın elçisi Nebî, fazilet onun, sen de bu faziletle övün dedi ki: — ġimdi doğru ve güzel söyledin dedi ve ona elli bin dirhem verilmesini emretti.

Medâini der ki:

Hâdi, bir adamın oğlunu Ģu sözleriyle yüceltti: Seni sevindirsin o senin için fitne ve beladır ve seni üzer o da senin için sevaptır ve rahmettir.

Es-Sûlî der ki:

Selmel Hâsir, Hâdi hakkında ziyafet arasında bir topluluğa:

Musa hilâfet makamına oturdu o hidayettir. Müminlerin Emiri Muhammed öldü ölenin kaybı insanları üzdü. Onun yerine kaybedecek, sana yeterli olan oturdu.

Mervân bin Ebî Hafsa bu anlamda Ģöyle der:

Her yerde aldatan oldun

Müminlerin Emiri'nin mezarı da bir mezar Oğlunu öldükten sonra oraya yatırmasa da Minberler ona ağlamaz

Musa onun üzerinde ayağa kalkmasa da yeni döndürülecek Halis taşların ağladığı gibi ağladık sevinçten.

Es-Sûlî der ki:

(Hâdinîn rivayetinden Hâdi) Muhammed bin Zekeriya (Onun lakabı Gallâbidir). Muhammed bin Abdurrahman El-Mekki, Kasvera bin Esseken El-Fehrî, Muttalip bin UkkâĢe El-Meri bize Ģu olayı anlattılar: Dedi ki:

—Bir adam hakkındaki o KureyĢ‘e sövdü ve Peygamber (S.A.V.)‘in bahsine atlayıp geçtiğine Ģahitlik yapmak üzere Hâdi‘nin yanına girdik. Zamanın fakihlerinin hazır bulunduğu bir meclis hazırlattı. Adamı da hazır bulundurdu, Hâdi‘nin yüzü değiĢti. Sonra baĢını aĢağı eğdi sonra kaldırdı ve Ģöyle dedi:

—Babam Mehdî‘nin Ģöyle bahsettiğini duydum. O, babası Mansûr‘dan, o da babası Muhammed‘ten, o da babası Ali‘den, o da babası Abdullah bin Abbas‘tan Ģöyle dediğini anlattı:

—Kim KureyĢ‘i hakir yapmak isterse Allah onu ateĢte yaksın ve sen ey Allah‘ın düĢmanı KureyĢ hakkında böyle istemekle neye razı oldun. Nebî (S.A.V.)‘nin

anılmasına bir çizgi çektin. Vurun boynunu. Bu hadis (Olayı) es-Sûlî yoluyla Hatip, kitabında zikreder. Bu hadis bu rivayette mevkuftur. BaĢka bir yolla merfû olarak gelmiĢtir. Hâdi döneminde âlimlerden Medine halkı Kârilerinden Nâfi ve diğerleri öldü.

6.5.REġĠT HARUN EBU CAFER

ReĢit Harun Ebu Cafer bin El-Mehdî Muhammed bin El-Mansûr Abdullah bin Muhammed bin Ali Abdullah bin Abbas.

Babasının zamanında, kardeĢi Hâdi‘nin yüz yetmiĢ senesinde Rebi‘ul-evvel ayının cumartesi gecesi ölümüyle hilâfet makamına geçti.

Es-Sûlî der ki:

Bu gecede onun oğlu Abdullah El-Meymun doğdu. Sadece bu gecede olan diğer zamanlarda olmadı, bu gecede halife öldü. Bir halife doğdu ve bir halife makamına geçti. Ebâ Musa diye künyeleniyordu ve Ebî Cafer diye künyeleniyordu. En önemli halifelerdendir ve dünya liderlerinin en yücesidir. Yaptığı Gazvesi ve haccı çoktur.

Ebul-Muhali El-Kilâbî‘ninde dediği gibi:

Kim onunla görüşme isterse ya da o isterse Ya Haremeyn’de veya düşmana hücumda Ve düşman toprağında küheylan üzerinde Bereketli toprakta hayvanın semerinin üzerinde.

Doğumu yüz kırk sekiz yılındadır. Babası Horasan‘a ve Rey‘e emir iken doğdu. Annesi, Hayzauran diye adlandırılırdı ve o Hâdi‘nin de annesidir. Onun hakkında Mervan bin Ebî Hafsa der ki:

Ey Hayzauran gözün aydın tekrar gözün aydın, Âlem oğlunu terbiyeyle meşgul olarak akşamlıyorlar.

Beyaz tenli, uzun boylu, güzel, hoĢ görünüĢlü, düzgün konuĢan birisiydi ve edebiyatta ve ilimde söz sahibiydi.

Hilafeti zamanında her gün, ölünceye kadar, günde yüz rekât namaz kılıyordu. Sadece hasta olunca kılamıyordu. Ġçinden gelerekten her gün malından bin dirhem sadaka veriyordu.

Ġlmi ve ilim ehlini seviyordu. Ġslâmın kutsal saydıklarını tazimde bulunuyor, dinde gösteriĢ yapmayı iyi görmezdi ve kuran‘a ve sünnete itiraz edilmesini hoĢ görmezdi.

BiĢril Merisi‘nin Kur‘an‘ın mahlûk olduğunu söylediği sözü Ona iletildiğinde eğer Onu yenersem Onun boynunu vuracağım dedi.

Kendisine, yaptığı israflarına ve günahlarına ağlıyordu. Vaaz ettiğinde övülmekten hoĢlanıyordu. Kendisine övgüde bulunanlara çok mallar veriyordu, Onun Ģiirleri de vardır. Bir defasında yanına, Vâiz Ġbni-i Semmâk girdi. Ona aĢırı hürmette bulundu, Ġbni Semmak ona Ģöyle dedi:

—Senin gösterdiğin tevazu, senin yüceliğinde bu mertebe mertebelerin en

Benzer Belgeler