• Sonuç bulunamadı

Medenî para cezası Fransız ve Türk hukuklarında, kanunlarda yer alan ve uygulama alanı içtihatlarla genişletilmiş olan bir yaptırımdır.103 Medenî para cezası, gerek özel hukuka ilişkin kanunlarda gerek diğer kanunlarda yer alan usule ilişkin hükümlerin ihlâli hâlinde ve bu ih- lâlleri gerçekleştirenler hakkında kamu para cezasından farklı olarak, ceza yargılamasındaki kurallara tâbi olmadan bazen mahkemeler ve bazen de idarî makamlar tarafından uygulanan para cezasıdır.104

Medenî para cezasının gerçek bir ceza niteliği taşıyıp taşımadığı konusunda çeşitli görüşler ortaya atılmıştır. Bu yaptırım ne amaç ne de usul bakımından, cezanın taşıdığı özelliklere sahip olmadığından, ger- çek bir ceza niteliği taşımamaktadır. Ayrıca, bu yaptırımlar tazminata benzetilemez. Çünkü devlete verilen bir zarar yoktur. Her ne kadar, özellikle usul kanunlarında yer alan para cezalarının, yargılamanın uzamasını engelleyerek kısa zamanda bitirilmesini sağlamak ve bu şekilde devletin davanın uzayarak uğrayabileceği muhtemel zararla- rı önlemek amacını taşıdığı ileri sürülebilirse de, bu durumda verilen para cezasının duruşmanın devamını sağlaması yanında, esas amacı duruşma düzenini ve güvenliğini sağlamaktır. Zaman kazanmak ga- yesiyle haksız olarak hâkimi reddetmek, bir yerde yargılamanın ça- lışma düzenini bozmaktır. Bu nedenle, burada verilen bir zararın taz- mininden ziyade, duruşma düzenini bozucu fiillerde bulunan kimse cezalandırılmış olmaktadır.105 Medenî para cezaları, yargılama aşama-

102 18.05.2005 tarihli ve 25819 sayılı Resmî Gazete.

103 Donay, (Para Cezaları), s. 173; Karagülmez, (Gün Para), s. 41.

104 Donay, (Para Cezaları), s. 173; Artuk/Gökcen/Yenidünya, s. 129; Çınar, s. 84. Dön- mezer/Erman, medenî para cezalarına hukuk ve ticaret mahkemelerince hükmedi- leceği ve bu cezaların bir nevi kusuru karşılamakla beraber, aslında hukukî nitelik- te olduğu; bir meslek veya hizmetin yapılmasındaki kusur dolayısıyla konulmuş disiplin cezası niteliğindeki para cezalarının ise ayrı bir kategoriyi oluşturduğu ve bu para cezalarının belirli meslekleri icra edenlerin haiz oldukları zabıta yetkisi ge- reği kabul edildiği görüşündedir. Bkz., Dönmezer/Erman, C. II, s. 682.

105 Donay, (Para Cezaları), s. 185; Çınar, s. 85. HUMK’un 36. maddesinin dördüncü fık- rasında öngörülen para cezası bu niteliktedir. Hâkimin reddi talebinin yetkili merci tarafından usul ve esas yönünden kabul edilmemesi hâlinde, bu talepte bulunanlar

sında ortaya çıkan nedenlerden dolayı mahkemece uygulandığından, Cumhuriyet Savcısı tarafından uygulanması mümkün değildir.106

Bu nitelikteki para cezalarının suç teşkil etmeyen ihlâllerin yap- tırımını oluşturduğu sonucuna varmak mümkündür. Bu nedenle, bu cezaları gerek usulü ihlâllerin yaptırımını oluşturması, gerek kişilerin yapmakla zorunlu oldukları görevlerini yerine getirmemeleri nede- niyle uygulanan bir yaptırım olarak kabul etmek zorunludur.107

hakkında uygulanacak para cezası medenî para cezasıdır. 106 Denizhan, s. 93.

107 Donay, (Para Cezaları), s. 186.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 1983 tarihli bir kararın da:

“HUMK’un 150. maddesi, yargılama sırasındaki uygunsuz davranışları yaptı- rım altına almış ve bir kimsenin mahkeme huzurunda münasip olmayan kavil veya fiilde bulunması halinde bir haftaya kadar “hafif hapis” ya da hafif para cezası ile cezalandırılması esasını getirmiştir.

Sözü edilen maddeye paralel bir hüküm de CMUK’un 379. maddesinde yer al- mıştır. Öte yandan bu maddeye göre verilen kararların kesin olduğu da açıklıkla belirtilmiştir.

Her ne kadar, HUMK’un 150. maddesinde, bu maddeye göre verilen kararların kesin olduğu yolunda kayıt mevcut değil ise de, yargılama hukukunu ilgilendiren bu tür kararların temyizi kabil olmadığı gerek öğretide gerekse uygulamada kabul edilmiş bulunmaktadır.

Her iki yasada öngörülen eylemin ceza miktar ve türleri aynı olup, Ceza Muha- kemeleri Usulü Kanunu’nun anılan maddesinin başlığında, verilen cezanın inzibati ceza olduğu da ifade olunmuştur.

Yasa sistematiği içinde sözü edilen maddeler; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda “muhakeme celseleri” Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nda ise” duruşma celselerinin aleniyeti ve inzibatı” başlığını taşıyan bölümlerinde yer almış- lardır. Maddelerin yasa içindeki yerleri ve açıklanan durum karşısında maddelerin kabulündeki amacın, duruşmanın disiplinli, sağlıklı bir biçimde yürütülmesine ve muhakemelere karşı duyulması gereken saygıyı temine yönelik olduğu, cezaların bu amacı sağlamak için yaptırım olarak öngörüldükleri anlaşılmaktadır.

Bu açıdan değerlendirilince, öngörülen cezalar adları ve nitelikleri ne olursa ol- sun, zabıta hukukunu ilgilendirmekte, zabıta yaptırımları niteliğini taşımaktadır- lar. Bu tür cezalar yalnız düzeni tehlikeye düşüren davranışları önlemek için kabul edilen “önleyici nitelikte” ki yaptırımlar olup, ceza yasalarında yer alan genel ve kamu niteliğindeki cezalardan farklıdırlar. O nedenledir ki, zabıta hukuku cezaları diğer bir deyimle disiplin cezaları temyiz edilemezler, kesindirler. Yine bu neden- ledir ki, disiplin cezası ile cezalandırılan kişiler için sanık veya hükümlü sözcüğü kullanılamaz. Anılan maddelerin yaptırım altına aldığı eylemler suç aşamasına varmayan davranışlar niteliğindedir. Bu eylemlerin suç aşamasına varması halinde ise ceza hukukundaki genel prensibe bir istisna olarak, bu cezanın uygulanması olanağı da vardır. Eylemin aynı zamanda suç aşamasına varması, suç unsurlarının oluşması halinde ilgili hakkında genel hükümlere göre kovuşturma yapılacağına her iki maddede de yer verilmiştir. Başka bir anlatımla, fail hakkında hem disiplin cezası ve hem de genel kamu cezası verilmesi olanağı vardır.

IV. Türk Ceza Hukukunda Para Cezalarının Gelişimi

A. Mülga 765 Sayılı Türk Ceza Kanunu ile Mülga 647 Sayılı