• Sonuç bulunamadı

MEŞRUTİYET DÖNEMİNDE MÜLKİYE MEKTEPLERİ

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

II. MEŞRUTİYET DÖNEMİNDE MÜLKİYE MEKTEPLERİ

Bu bölümde meşrutiyetin ikinci defa ilanından, cumhuriyetin ilanına kadar (1908– 1923) geçen süre içerisinde eğitim-öğretimin çalışmaları ve mülkiye mektebinin durumu ele alınacaktır.

1.DÖNEMİN GENEL ÖZELLİKLERİ

Bu döneme İttihat ve Terakki Cemiyeti dönemi demek daha yerinde olur. Çünkü bu döneme damgasını vuran bu cemiyettir. Yapılmak istenen yeniliklerin fikir babaları da cemiyet mensuplarıdır. İttihat ve Terakki Cemiyeti pratikte başarısız olmasına rağmen teorikte özellikle eğitim problemlerini halletme konusunda müspet düşüncelere sahipti. II. Meşrutiyet dönemi eğitim tarihimizde önemli bir yer tutmaktadır. İttihat ve Terakki cemiyetinin fikirlerini hayata geçirememelerinin önemli gerekçeleri vardır. Trablusgarp Savaşı (1911), 1.ve II. Balkan Savaşları (1912–1914), 1. Dünya Savaşı (1914–1918) gibi arka arkaya gelen felaketler ayrıca Türk olmayan mebusların, Patrikhanelerin, siyasi fırkaların, matbuatın ve nihayet yabancı hükümetlerin göstermiş olduğu müşkilat ve ileri sürdükleri engeller yüzünden111 fikirlerini uygulayamamışlardır. Bu dönemde eğitim işlerinin yeniden ele alınarak zamanın icaplarına göre bir şekil verilmesi düşünülmüş , ”Maarifte ıslahata nereden başlanmalıdır ?”sorusu aydınlar arasında tartışmaların konusu olmuştur. Mutlakiyet döneminde, esaslı yeniliklere mani olan bir ferdin, sultanın istibdadı idi. Meşrutiyet döneminde aynı gelişmelere mani olan birçok fertlerin kararsızlığı idi.112 Bu tartışmalar ve sık sık bakanların değiştirilmesi bir ölçüde bu yeniliklerin yapılmasına mani olmuştur.

II. Meşrutiyet ilan edildiği zaman 1869 tarihli maarifi Umumiye Nizamnamesi hala yürürlükteydi. Meşrutiyet hükümetinin önünde üç seçenek vardı.

1.1869 Maarifi Umumiye Nizamnamesi’nin hükümlerini yürütmek

2. Meşrutiyeti gerektirdiği şekilde zamanın ihtiyaçlarına göre bir Maarifi Umumiye Kanun Tasarısı hazırlayarak Nizamnameyi yürürlükten kaldırmak

111 Osman Ergin,Türk Maarif Tarihi,Cilt 3,İstanbul 1977,syf.1273. 112 Salih Özkan,A.g.e.,syf.94.

3. Nizamname yürürlükte devam ederken, türlü maarif konularını zaman ve sırayla ele alarak, ona göre ayrı ayrı kanun tasarıları hazırlamak113

İttihat ve Terakki yönetiminin ilk iki yılında 7 bakan değişmiş, göreve getirilen Nail Bey 8 ay 19 gün bakanlıkta kaldıktan sonra sağlık sebeplerinden dolayı istifa etmiştir. Nail bey’den sonra mülkiye mektebi mezunu ve maarifçi Emrullah Efendi getirilmiştir. Emrullah Efendi, birinci seçeneği uygun görmemiş; ikinci seçeneği benimsemiş ve Maarif-i Umumiye Kanun Lahiyasını hazırlamıştır.3 fasıl ve 220 maddeden ibaret olan bu lahiya bir türlü kanunlaştırılamadı.114Bunun üzerine üçüncü seçeneği benimsedi.

Osman Ergin 1908–1923 yılları arasını 3 devreye ayırarak incelemek gerektiğini belirtmektedir.

1.Devre: 1908–1914 yılları arsı bocalama devridir. Bu yedi sene içerisinde 15 Nazır değişmiş, bu kararsızlık da Maarifte bir iş yapılmamasına neden olmuştur.

II. Devre: 1915-1918’e kadar süren umumi harp, örfi ve askeri idari zamanıdır. Bu dört sene içerisinde bir tek Nazır, Şükrü Bey, iş başında bulunmuş, hem bundan hem de fırka ile hükümetin güçlü bulunuşundan dolayı biraz iş görebilmiştir.

III. Devre: 1918–1923 yılları arası mütareke ve devletin yıkılış zamanıdır. Dört sene süren harpten yenik çıkılmış İstanbul işgal edilmiş, maarife ait mektepler cebren boşaltılıp; işgal kuvvetleri yerleştirilmiş Bu dört sene içerisinde 17 Nazır değişmiş, bu sebeplerden dolayı hiçbir şey yapılamamıştır.115

II. Meşrutiyet döneminin eğitim politikaları açısından genel özelliklerini Yahya Akyüz Şu şekilde sıralamaktadır:

1.Çökmekte olan devleti eğitimin ve öğretmenlerin kurtaracağı şeklinde bir görüş herkes tarafından kabul edilip ileri sürülür olmuştur. Fakat bu, genellikle bir slogan görünümünden ileri gidememiştir.

2.Öğretmen yetiştirilmesi konusunda yenilikler yapılmış, önemli adımlar atılmıştır. 3.Ders programlarına sosyal, siyasal muhtevalı ve hayata dönük bazı dersler girmiştir. 4.eğitim ve öğretim yöntemlerinde de yer yer ezbercilikten kurtulup o zamanlar “Usul-u Tekşif-i ve Tedris-i Ayani” denen öğrencinin kendi arayıp bulmasına ve gözleme

113 Hasan Ali Koçer,A.g.e.,syf.169. 114 Hasan Ali Koçer,A.g.e.,syf.170. 115 Osman Ergin,A.g.e.syf.1273.

dayanan bir yola gidilmeye başlanmıştır. Fakat bu yöntemlerin yaygınlaşması mümkün olmamıştır.

5.Öğretmenler bu dönemde ilk defa mesleki cemiyetler kurmuşlardır. 6.Kızlar için bir yüksek öğretim kurumu ilk kez bu dönemde açılmıştır.

7.Eğitimde niceliğe, yani okul, öğrenci ve öğretmenleri sayıca artırmaya öncelik verilmiş, niteliğin önemi konusunda bazı görüşler ve uygulamalar görülse bile nitelik hemen her zaman ikinci planda kalmıştır.

8.Dönemin aşırı hürriyetçi havası okullara da yansıdığından bunlara bazen “hürriyetçi mektepler” denilmiştir. Fakat bu durum genellikle disiplinsizlik, başıboşluk ve gösterişi beraberinde getirmiştir.

9.Meşrutiyet dönemi, eğitimde büyük girişimler dönemi olamamıştır. “Mutlakiyet devrinde esaslı yeniliklere mani olan bir ferdin, Sultanın istibdadı idi. Meşrutiyet devrinde aynı teceddütlere mani olan birçok fertlerin kararsızlığı idi.

10.Eğitimde yeterli girişim ve atılımlar yapılmamışsa da, eğitim sorunları öğretmen dergileri ve basında ilk kez geniş ölçüde tartışılmış, bazı yeni görüşler ortaya çıkmıştır.

11.Meşrutiyet döneminde balkan ve 1.Dünya Savaşları ve bunların yol açtığı felaketler, eğitimin gelişmesini önleyici temel nedenler arasında yer almıştır.116

Meşrutiyet devri bundan öncekilere göre çok kısa ve savaşlarla geçmiş olmasına rağmen manevi inkişaf ve fikir mahsulleri bakımından şimdiye kadar görülmeyen bir derinlik ve zenginlik arzeder. Sırf bu devre has fikir hürriyeti sayesinde117

Mümtaz Turhan; Kültür Değişmeleri adlı eserinde bu dönemin özelliklerini şu şekilde sıralamıştır:

1.İki yüz senelik bir garplılaşma mücadelesi sonunda nihayet memlekette hakiki ihtiyaçlardan doğma bir fikir hareketi meydana gelmiş, buna bağlı olarak dilin sadeliğine doğru gelişme olmuş ve milli edebiyat kurulmuştur.

2.Garptan alınması gereken şeyin ilim ve teknik olduğunun, bunlar alınmadan diğer unsurların alınmasının ehemmiyetsiz olduğunun anlaşılmış olması

116 Yahya Akyüz,A.g.e.,syf.242.

3.Garba yönelmenin ta başlangıcından itibaren karşısında duran dini taassup taraftarlarına karşı bir Avrupa hayranı garpçıların türemiş olması, garpçılaşmaya karşı aynı derecede engel teşkil etmiştir.118

II. Abdülhamit döneminin baskıcı görüşü ile savaşan ve sürülmekten korkarak yurdu terk eden kimselerin hemen hepsi yurda dönmüş, özellikle Fransa’da gördüklerini memlekete uygulamak istemiştir. Yanlız yayın alanında iki ay içerisinde 360 gazetenin çıkma izni alınmış, telif ve tercümeler görülmedik bir hızla arttığı gibi eğitim konularını ele alan birçok dergi çıkarılmıştır. Okullar evkaf vekâletinden alınarak, maarif vekâletine devredilmiş; bu laik eğitime doğru atılan bir adım olmuştur. Yine bu dönemde; eğitimin millileştirilmeye, harfler değiştirilmeye, Türk dili ıslah edilmeye çalışılmış; fakat bunlar Cumhuriyet döneminde gerçekleştirilen yenilikler olmuşlardır.

Meşrutiyetin ilanından sonra Meclis-i Kebir-i Maarif, bir başkan ve beş üyeden oluşan daimi kurul haline getirilmiştir. Maarif Nezareti de şu şekilde teşkilatlanmıştır:

1. Tedrisat-ı Taliye (Orta Öğretim) 2. Tedrisat-ı İptidaiye (İlk Öğretim) 3. Mekatib-i Hususiye (Özel Öğretim) 4. Tahrirat (Yazı İşleri)

5. Muhasebat (Saymanlık) 6. Sicil İşleri

7. İstatistik 8. Donatım 9. Evrak

1910’da bir Tedrisat-ı Aliye (Yüksek öğretim) dairesi, bağımsız bir kütüphaneler müfettişliği kurulmuş, bakanlık müfettişleri Meclis-i Kebir-i Maarife bağlanmıştır.119

9 Mart 1912’de Maarif Nezareti’nin merkez kuruluşu bir yönetmelikle yeniden tespit edilmiş, 28 kişilik bir daimi Meclis-i Maarif kurulmuştur. Öğretim daireleri de: Aliye, Taliye, İptidaiye olarak üçe indirilmiştir.Maarif Nazırı Şükrü Bey zamanında Meclis-i Kebir-i Maarif ortadan kaldırılmış,yeni eğitim teşkilatına,İstatistik Bürosu, Mimari

118 Mümtaz Turhan,Kültür Değişmeleri,İstanbul 1997,Syf.200. 119 Hasan Ali Koçer,A.g.e.,syf.186.

Şubesi, Okul Sağlık dairesi, Te’lif ve Tercüme Heyeti eklenmiştir. Bir süre sonrada Darüleytamlar Genel Müdürlüğü kurulmuştur.120

2.MÜLKİYE MEKTEBİNİN GENEL DURUMU

II. Abdulhamid’in son yıllarında çeşitli nedenlerden dolayı Mektep de önemli değişikler yapıldığını daha önce belirtmiştik. Özellikle din derslerinin artırılıp, diğer derslerin azaltılmasıyla mektep gerçek amacından biraz uzaklaştırılmıştı.

Meşrutiyetin ilan edilmesiyle birlikte ortaya çıkan siyasi değişikliğin ve hürriyet ortamının devam ettirilmesi ancak bu konuda yetişmiş devlet adamlarıyla mümkün olacaktı; bu devlet adamlarının yetiştirilecekleri yer ise mülkiye mektepleri olacaktır. Bu amaçla mektebin yeni anlayışa göre yeniden düzenlenmesi gerekecektir. Bunun için hemen çalışmalara başlanılmış ilk iş olarak da II. Abdulhamid döneminin müdürü Recai Efendi 8 Ağustos 1908’de emekli edilip yerine mülkiye mezunlarından Celal Bey getirilmiştir. Eylül 1908’de ise Maarif Nezaretinin kararı ile müsabaka (Giriş) imtihanı kaldırılmıştır.121

II. Abdulhamid döneminin mektep açısından en güzel icraatı müsabaka imtihanı getirilmesi idi. Ülke içerisinden idadi(lise) mezunlarından en zeki ve yetenekli olanları ve ahlak açısından yüksek karakterli kişiler seçiliyor, böylece mektep öğrenci açısından çok kaliteli bir seviyede bulunuyordu. Bu kişiler ileride ülke yönetiminde söz sahibi olacakları için bu özellikleri taşımaları ayrıca önem arz ediyordu. Uzun yıllar, ülkenin dört bir yanından gelmiş yüzlerce idadi mezunundan sadece 40 kişi seçilip alınırken Müsabaka imtihanının kaldırılmasıyla aynı yıl mektebe başvuran 413 öğrencinin hepsi hiçbir imtihana tabi tutulmadan okula alınmıştır. Herhalde o dönemin idarecileri, geniş coğrafyaya sahip Osmanlı ülkesine senede 40 mezun veren mektebin yeterli olmayacağını düşünmüş olmalılar ki öğrenci sayısı 10(on) katına çıkarılmıştır. Bu arada mülkiye mektebine girmek isteyen fakat senede 40 öğrenci alındığı için giremeyen öğrenciler müsabaka imtihanlarının kaldırılması için Mezunin-i İdadiye İttihat ve Tefeyyüz Cemiyeti adı altında bir cemiyet kurdular. Bu cemiyetin kuruluşu hakkında bilgiyi Ahmet Halit Yaşaroğlu’nun hatıratından alıyoruz. “…Bir çoğumuzun,hele

120 Hasan Ali Koçer,A.g.e.,syf.187. 121 Ali Çankaya,A.g.e.,Syf.81.

Mercan idadisi’ni beraber bitirdigimiz arkadaşların emeli Mülkiye’ye girmekti. Halbuki, o tarihte Mülkiye’ye müsabaka ile ve senede ancak 40 talebe alınıyordu.Müsabaka’yı kazanmak ise bir şans meselesi idi.Cidden çalışkan oldukları halde iki sene üst üste müsabakaya girip kazanamıyan ve yine gözü Mülkiye’de olan arkadaşlar vardı. Nihayet bir gün, Hürriyetten ve onun nimetlerinden bahsederken müsabaka imtihanlarının bu Hürriyete aykırı düştüğünü ortaya attık. Bütün idadi mezunlarının kafasını bu tatlı hayal kapladı.Hakkımızı elde etmek için bir cemiyet kurmaya karar verdik.İsmi üzerinde biraz münakaşadan sonra en hararetli arkadaşların tekliflerinden birer parça alarak,benim ileri sürdüğüm bir kelimeyi de ekliyerek bu cemiyet’e Mezunin-i

İdadiye İttihat ve Tefeyyüz Cemiyeti adını verdik.”122

Mektebin Resmi isminin Mülkiye-i Şahane olduğunu daha önce belirtmiştik.1908 yılında isim değiştirilmiş, Mekteb-i Mülkiye yapılmıştır. Aynı yıl Celal beyin müdür olmasıyla derslerde ve hocalarda önemli değişikler yapılmıştır. Bu konu ileride ele alınacaktır.

Temmuz 1908’de İstanbul’daki Mülkiye Mezunları birleşerek Mekteb-i Mülkiye Mezunları İttihat ve Teavün Cem’iyeti adı altında bir cemiyet kurmuşlardır. Cemiyetin 45 maddelik kuruluş nizamnamesinin 2.maddesi kuruluş gayesini şu şekilde belirtmektedir.

Evvela, mezunin-i yekdiğerine tanıtmak ve aralarında bir rabıta-i ittihat ve mevalat temin eylemek;

Saniyen, müdavele-i efkara ve menafi-i vatana hizmet edecek bir mecmua-i mevkute neşretmek;

Salisen, mezuninden muhtacı muavenet olanlara maddi ve manevi muavenette bulunmak;

Rabian, Mekteb-i Mülkiye mezunlarının hukuk-u meşrualarının muhafazası ve Mekteb-i Mülkiye’nin temin-i terakkiyatı için icabı halinde temenniyat ve müracaatta bulunmaktır. Daha sonra ismini Mezunin-i Mülkiye Kulübü olarak

122 Ali Çankaya,A.g.e.,Syf.83.

değiştiren cemiyet 1913 yılında dağılmıştır.33 yıl kapalı kalan bu cemiyet 1946 yılında Mülkiyeliler Birliği adıyla yeniden kurulacaktır.123

Mezunların kurduğu cemiyet gibi o dönemde okuyan öğrencilerde Müdavimin-i Mülkiye Cem’iyeti adı altında bir cemiyet kurmuşlardır. Cemiyet 7 Şubat 1909 hükümetçe de resmen tanınmıştır.36 maddeden ibaret olan cemiyet nizamnamesinde cemiyetin kuruluş amacı şu şekilde açıklanmaktadır: “Müdavimin’i yekdiğerine tanıtarak aralarında bir rabıta-i ittihat ve mevalat temin etmek ve azasının tevsii malumat ve tenvir-i efkarına hizmet etmek ve müdaviminin hukuk-u meşrualarının muhafazasını ve Mekteb-i mülkiye’nin temin-i terakkiyatı için icabı halinde faaliyette bulunmak ve umumi talebe cem’iyeti teşkili ile Memalik-i mütemeddine’de talebeye bahşedilmiş olan hukuk ve imtiyazatın mülkümüzde dahi istihsali için esas istihzarına çalışmak.”124

Bu sıralarda dönemin idarecileri arasında Mektep’le ilgili iki görüş ortaya çıkmıştır. Bunlardan birincisi Mektebi Darülfünun’un bir şubesi haline sokmak isteyenler, ikincisi ise mektebi ıslah edip Paris Siyasi İlimler Mektebi esaslarına göre yeniden düzenlemek isteyenler. Bunlardan birinci görüşü savunanlar galip geldi.1909–1910 ders yılı başında Mektep Sultan Mahmut Türbesi civarındaki binadan alınıp, Beyazıt’taki Zeynep Hanım Konağına nakledilmiş ve Darülfünun’un bir şubesi haline getirilmiştir.125

Daha önce müsabaka(giriş) imtihanlarının kaldırıldığını belirtmiştik. Bunun yanlış olduğu anlaşılmış;1912–1913 ders yılının başında tekrar giriş imtihanı (Dühul imtihanı) konulmuştur. Aynı yıl bir komisyon kurularak ders proğramları yeniden düzenlenmiş, Mekteb’e bir yıl daha ilave edilerek, öğretim süresi 4 yıla çıkarılmıştır. Ayrıca üçüncü sınıftan itibaren Mektep; Mali, İdari ve siyasi olmak üzere üç şubeye ayrılmıştır. Yine aynı yıl Mektep, Darülfünun binasından alınarak; Cağaloğlu’ndaki Hasan Fehmi Paşa konağına nakledildi. Böylece yeniden müstakil hale getirildi.

Okulun tekrar eskiden olduğu gibi yatılı hale getirilmesi için Meclis-i Mebusan’a kanun teklifinde bulunulmuş; Meclis-i Mebusan bunu 7 Haziran 1914 yılında kabul ederek, Mektep önceden olduğu gibi yatılı ve gündüzlü öğrencilerden oluşan bir kurum haline getirilmiştir.

123 Ali Çankaya,A.g.e.,Syf.89. 124 Ali Çankaya,A.g.e.,Syf.90. 125 Ali Çankaya,A.g.e.,Syf.92.

Haziran 1914 yılında Mektep’te bir takım ıslahatlar yapmak için kanun teklifinde bulunuldu. Bu değişiklikler için para gerekiyordu. Islahatların yapılmasını istemeyen, Mülkiye Mektebine karşı olan mebusların çabaları ve bu sırada 1.Dünya Savaşı’nın başlaması nedeniyle ıslahatlar yapılamadığı gibi Maarif Nazırı Şükrü Bey zamanında çıkarılan bir Kanun-u Muvakkat ile Mülkiye Mektebi kapatıldı. Bu kanunla Mülkiye Mektebi bütçesi, Darülfünun’a ilave ediliyor; Mektep kapatılıp, İdari, Mali, siyasi şubeler, hukuk fakültesine bağlanıyordu. Böylece 56 yıllık mülkiye tarihi 24 Ağustos 1915’te sona eriyordu. Mülkiye Mektebini ortaya çıkaran dönemin şartları idi. Böyle bir mektebin varlığının memleket için ne kadar önemli olduğunu anlamayan dönemin idarecileri, parasal nedenlerden dolayı Mektebi kapatmışlardı. Harp yıllarında Mektep kapalı kalmış; nihayet 1918 yılında bu büyük yanlıştan dönülerek yeniden açılacaktır.

1918 yılında zamanın Sadrazamı ve Dâhiliye Nazırı Talat Paşa şark vilayetlerine bir gezi düzenlemiş, dönüşünde Hasan Tahsin Ayni’ye şunları söylemiştir. “Mülkiye’yi lağvetmekle pek büyük bir hata işlediğimizi bu seferki seyahatimde daha etraflı anladım. Çünkü her tarafı harabezar olan memleketin neresinde bir eser-i umran ve temeddün gördüm ise, bunun orada hizmet eden Mülkiyeli bir kaymakamın, bir mutasarrıfın, bir valinin eser-i himmeti ve gayreti olduğunu takdir ettim. Anladım ki Mülkiye mezunları kadar bu memlekete hizmet eden, yurdun en uzak ve mahrum köşelerinde nur, hayat, medeniyet ve umran halk eden kimse

yoktur.”126Talat Paşa’nın bu fikri üzerine hepsi mülkiyeli olan Ali Münif Yeğena, Roma

sefirlerinden Suad Bey, Ayni Zade Hasan Tahsin’den oluşan bir heyet kurulmuştur. Bu heyet mektebin yeniden açılması için bir kanun teklifi hazırladı. Kanun teklifini Dâhiliye Nezareti Müsteşarı Abdülhalik Renda kaleme almış ve mecliste savunmasını yapmıştır.9 Mart 1918 ile 1 Nisan 1918 tarihleri arasında Mebusan Meclisinde bu kanun teklifi görüşülmüş ve kabul edilmiştir. Bu kanun aynen şu şekildedir:

“MEKTEB-İ MÜLKİYE’NİN TE’SİSİ HAKKINDA KANUN

Madde 1 –Mütehassız memur yetiştirilmek ve Dâhiliye Nezareti’ne merbut olmak üzere (Mekteb-i Mülkiye) ünvanı ile bir mekteb-i âli te’sis edilmiştir.

Madde 2 –Mektebin müddet-i tedrisiyesi üç sene olup leyli ve ücretlidir. Şu kadar ki her sene alınacak talebeden otuzu meccanen kabul edilebilir.

126 Mülkiye Mecmuası,1935,57.sayı,syf,9.

Madde 3 –Alınacak talebenin mekteb-i âliye veya taliye mezunlarından olması ve duhul imtihanına tabi tutulması şarttır. Duhul imtihanında muvaffak olanlar aded-i mürettebi tecavüz ettiği takdirde bilmüsabaka tefrik olunurlar.

Madde 4 –Mektebin programı ve idaresi ve talebenin miktarı ile suret ve şerait-i kabulü ve meccani talebenin şerait-i tefriki ve mezuninin suret-i istihdamları nizamname-i mahsus ile tayin edilecektir.

Madde 5 –Mektebe meccanen kabul olunan talebe on sene müddetle hizmet-i mülkiyede bulunmağa mecburdur. Hizmetten istinkâf edenlerden masarif-i tahsiliye tamamen ve hizmet edip de müddet-i muayyeneyi ikmalden imtina edenlerden mütenasiben istirdat olunur. Şu kadar ki mektepten neş’etleri tarihinden itibaren bir sene zarfında kendilerine memuriyet teklif olunmıyanlara birinci fıkra ahkamı tatbik edilemez.

Madde 6 -1334 senesi Dâhiliye Nezareti bütçesinde 161.Mekteb-i Mülkiye maaşat ve masarifi faslı küşadına 10.000 lira tahsisat ita olunmuştur.

Madde 7 –İşbu kanun 1334 sene-i tedrisiyesinin ibtidasından itibaren mer’i-y-yül- icradır.

Madde 8 –İşbu kanunun icrasına Dahiliye Nazırı memurdur.127

Bu kanuna göre:

1- Mütehassız memur yetiştirmek üzere; 2- Dâhiliye Nezareti’ne bağlı olarak; 3- Tahsil müddeti üç sene bulunan;

4- Leyli ve ücretli, aynı zamanda her yıl alacağı talebenin otuzu meccani olan;

5- Meccani okuyanların on yıl mecburi hizmete tabi tutulacakları yeni bir Mekteb-i Mülkiye açılıyordu.

Dâhiliye Nezareti bir heyet toplayıp 42 maddelik bir Mektep Nizamnamesi hazırlatmış, bu nizamnamede idarenin, hocaların ve öğrencilerin görev ve sorumlulukları belirtilmiştir.128Müdürlüğe Mülkiye mezunlarından İstanbul Sultanisi müdürü Hüseyin Kazım Bey getirildi. Mektep binası olarak Yıldız Sarayı’ndaki Yaveran dairesinin bir kısmı ayrıldı. Bu sırada Birinci Dünya Savaşı bütün şiddeti ile devam etmekte olduğu için

127 Düstur,ikinci tertip onuncu cilt,syf.370.371. 128B.O.A., DH-MB.HPS.M.., 53/ 6.

Mektebe talebe bulmakta güçlük çekiliyordu. Çünkü yüksek tahsil çağına gelmiş gençlerin çoğu askere alınmıştı. Bu sorunu çözmek için Duhul (Giriş) imtihanlarını kazananların tecili yaptırılacak; silah altında olanların terhisleri temin edilecekti. Bu hususlar kanun müzakeresi sırasında da teminat altına alınmıştı.129

Hazırlıklar tamamlandıktan sonra 5 Kasım 1918’de Mektep eğitim öğretime başlamıştır. Önce 1.sınıf, 1919’da 2.sınıf, 1920’de 3.sınıf faaliyete geçmiştir. İlk mezunlarını da 1921’de verdi.

27 Temmuz 1920 tarihli bir kararname ile Mülkiye Mektebi; dâhiliye Nezaretinden alınıp, Maarif Nezaretine bağlandı. Devrin padişahı Vahdettin, Mülkiye’yi himayesine alıp, mektebin ismini Mekteb-i Mülkiye-i Şahane’ye çevirmiştir.130

Mondros mütarekesinden sonra Yıldız’daki mektep binası Kabataş’da Etem Paşa Konağına nakledildi.27 Temmuz 1921’de Aksaray’da Cerrahpaşa caddesindeki Redifpaşa Konağına taşındı. Teşrinievvel 1922’de ise şimdi Adli Tıp Müessesi olan binaya taşındı.131

3 OKULUN İDARİ KADROSU, ÖĞRENCİLERİ ve DERSLERİ

3.1.İDARİ KADROSU

Okulun idari kadrosu müdür ve bir müdür yardımcısından oluşmaktadır.1918 nizamnamesinde idare: Müdür, Müdür Muavini, Muhasebeci, Tahrirat Kâtibi, Muhasebe Kâtibi, Anbar Kâtibi ve hizmetliden oluşur132.

3.1.1.MÜDÜRLER

1918 Nizamnamesinde müdürlerin görevleri hakkında; müdür mektebin idare ve inzibatından ve tedrisatından mesuldür. Tedrisatın programa uygun olup olmadığını tetkik eder. Sene sonunda tüm sınıfların durumunu ve talebenin derecatını gösteren cedvelleri Dâhiliye Nezaretine takdim eder. Mektep bütçesine göre gerekli harcamaları yapar.133Denilmektedir. Bu dönemde beş müdür görev yapmıştır.

129 Düstur,üçüncü tertip , birinci cilt,syf.152-153. 130 Düstur,ikinci tertip on birinci cilt,syf.173. 131 Ali Çankaya,A.g.e.,Syf.199.

132 B.O.A. DH-MB.HPS.M.., 53/ 6,.Shf.6. 133 B.O.A.,DH-MB.HPS.M.,53 / 6,Shf.6.

Mehmet Celal Bey (1863-1926) 6.Müdür

Meşrutiyetin ilanı ile Hacı Recai Bey emekli edilerek; Mehmet Celal Bey 8 Ağustos 1908’de Mekteb-i Mülkiye Müdürlüğüne getirilmiş 23 Mayıs 1909 tarihine kadar müdürlük yapmıştır.

Rakım AÇIKALIN (1856–1937) 7.Müdür

27 Mayıs 1909’da Mülkiye Mektebi Müdürlüğüne getirilmiş;22 Ağustos 1911’de Meclis-i Kebir-i Maarif Reisliğine atanarak, Mülkiye müdürlüğünden ayrılmıştır.

Mehmet Hikmet (1858–1921) 8.Müdür

Rakım Açıkalın’ın yerine 22 Ağustos 1911’de Mülkiye Mektebi Müdürlüğüne getirilmiş 13 Eylül 1915 yılında Mektebin kapatılışına kadar bu vazifesini yürütmüştür.

Hüseyin NAZIM (1879–1927) 9.Müdür

Mülkiye Mektebinin 1918’de Dâhiliye Nezaretine bağlı olarak açılmasıyla 26 Mayıs 1918’de Müdürlüğe getirildi.10 Haziran 1921’de Maarif Nezareti Tedrisat-ı Aliye Umum Müdürlüğüne tayin edilerek Mülkiye Mektebi müdürlüğünden ayrılmıştır.

Mehmet SÜREYYA (1864–1924) 10.Müdür

Hüseyin Nazım Bey’in yerine müdür olarak görevlendirilmiş; vefat edinceye kadar (28 Nisan 1924) müdürlük yapmıştır.

3.1.2.MÜDÜR MUAVİNLERİ

Benzer Belgeler