• Sonuç bulunamadı

2. GÜÇ İLİŞKİLERİ: MUHALEFETİN MUHTEVASI

2.1. MEŞRUİYET PROBLEMİ

“Meşruiyet” kelimesi “şer’i” sözcüğünden türer. Ve şeriata uygun demektir. Yani yolunu bulmak, yolunu yapmak gibi deyişlerle ifade edilen bir sağduyu bilgisiyle alakalıdır. Geleneksel toplumlarda meşruiyet, daha çok din ve inanç merkezli şekillenirken, modern toplumlarda meşruiyetin kaynağı akıl ve rasyonalite olagelmiştir.

Bir düşüncenin veya eylemin meşruiyetini sağlayan iki temelden basedebiliriz; İdeoloji (Teoloji) ve Hukuk (Şeriat). İdeolojik meşruiyet söylemlerle oluşmaktadır. Hukuksal meşruiyetin dayandığı bir metin veya yasa bulunmaktadır. Bunların kurumsallaştırdığı bürokrasi ya da o manada bir müessesenin ideolojik söylemleri ve hukuk kuralları (sosyal normlar da olabilir) iktidarın ve muhalefetin de meşruiyetini sağlamaktadır. Meşruiyet sözleşmesinin kökenlerini tanrı-insan arasında oluşan ilk ahde dayandırabiliriz. Modern toplumlarda ise insan-insan arası bir ahidleşme bulunmaktadır. Bu da iktidar ilişkilerini doğurur. Sosyal gücün kaynakları herhangi bir güç mekanizmasının (topluluklar) meşruiyetine atıf ve gönderme yapmaktadır. Gücün kaynağı ne ise organizasyon ona göre şekillenir. Gücün kaynağı ideolojiyi belirliyorsa farklı bir organizasyon, ideolojinin belirlediği toplumsal güç mekanizmaları farklı bir organizasyonu doğurmaktadır. Bütün bunların yanı sıra eylemlerin ve fikirlerin meşruiyetini sağlayan en büyük muvazene unsuru garip bir şekilde şiddetin ve kaba kuvvetin dışlanmasıyla ilgilidir. Daha güçlü olanın veya merkezileşenin belirlediği bir meşruiyet çizgisinin yanı sıra bir de toplumsal güç odaklarının kendi içsel mekanizmalarında da canlanan yerel meşruiyetlerden de bahsedebiliriz.

Hükümranlık ve güç yalın bir şekilde bulunmaz. Kuvvet ve kudretinin gereğini kanunilik veya meşruluk kisvesi altında kanun namına yapar. Yürürlüğe soktuğu her yasa kendi iktidar dairesini yeniden gerçekleştirmek içindir. (Schmitt, 2016; 4). Aslında bu süreç bir kısır döngü oluşturuyor gibi görünmektedir. Ancak tarih bize farklı konuşuyor. Yasa koyan, düşüncenin çizgilerini belirleyen her meşruiyet söylemi bir ideolojik güç odağının içkin ya da aşkın dinamiklerinin varlığını imlemektedir. Yalnız ideolojik gücün özerk olup olmayacağı lokal durumlara göre değişiklik arz etmektedir. Çoğunlukla özerk değildir. Devletin bir

30

aygıtıdır veya ekonomik ve askeri güç ilişkileriyle iç içe geçmiş bir vaziyettedir. Dolayısıyla meşruiyeti sağlayan en kritik nokta hangi güç mekanizmasının şiddet araçlarını kullanabileceği sorunsalıdır. ‘Öldürme hakkını’ (Lewis, ) elde eden bir ideoloji meşru ideolojidir ve iktidar mekanizmasının en somut örneğidir.

Muhalefetin en büyük iddiası siyasal iktidarın ya tamamen ya da kısmen meşru olmadığına dairdir. Bu iddiayı hangi yasaya göre belirleyeceği yeterince açık değildir. Genellikle muhalefet organizasyonun iç dinamiklerinin oluşturduğu cesaret, bilgelik, asabiyet, din gibi belirleyici erdem ve erdem sistemlerine göre belirlenir. Meşruiyet söylemi, ahlaki etik veya dini normların sınırları ekseninde şekillendiği için bir toplumsal gücün (siyasal iktidara muhalif olup olmaması önemli değil) meşruiyet sağlaması açısından bu iktidar ağını ayakta tutan maşeri şuur ile çok yakından ilintilidir. Dolayısıyla muhalefetin de örgütlenme ve kurumsallaşma biçimini de oluşturan kendi dinamiklerinin temeli olarak bir maşeri şuurdan beslendiği açıktır. İktidarın içkin bir tasarlama olarak karşımıza çıktığı örneklerde muhalefetin tarzı da bu tasarıya uygun olacaktır. Yani iktidarın sınırları dışında ve iktidara bütünüyle alternatif bir oluşum olarak karşımıza çıkacaktır. Eğer muhalefet iktidarın bir parçasıysa, muhalefet bu anlamda meşru bir organ olarak ya da iktidarın örgütsel işlevini tamamlamak için konumlanan bir vazife olarak değerlendirilir. Böyle bir muhalefet çoğunlukla iktidara meşru bir alternatif olacaktır. Muhalefetin meşruiyeti maşeri şuur tarafından sağlanmaktadır. Kurumsallaşması ve yapısallaşması ise bu şuurun başlangıçta yol açtığı demokratik bir ortam tarafından şekillenmektedir.

Parlamento, bütün demokratik yönetim şekillerinde olmazsa olmaz bir yönetim merkezidir. Dolayısıyla meşru olan muhalefet etme şeklinin bir parti yoluyla burada temsil edilmesi demokrasinin temel unsurlarını oluşturan gerçekliğin bir parçasıdır. Sosyalist rejimlerde siyasal muhalefet söz konusu olduğunda, sosyalist öğretide, muhalefet ile fikir ayrılığı anlam ve tanımlaması düzeyinde bir tartışmanın olduğu görülmektedir. Muhalefeti, fikir ayrılığından ayırmaya çalışan bazı düşünürler kurumsallaşmış muhalefeti esas aldıkları gözlenmektedir. Bu yaklaşımda, muhalefetin örgütlenmiş olmasından ve hükümeti değiştirme isteğinden hareketle, fikir ayrılığı gerçeğinde bu tür özelliklerin olmadığı, onun yalnızca eleştirme, ikna

31

etme ve öğüt verme ve bir takım talepleri öne sürmeden ibaret olduğu belirtilmiştir. (Turgut, 2014: 245). Bu anlamda fikir ayrılığını temsil eden muhalefet parti içi olarak tanımlanmaktadır.

Meşru muhalefet demokratik yönetim şekillerinde parlamentoda bulunuşlarına göre kategorize edilmektedir (Turgut, 2014: 17). Birincisi, parlamento içi muhalefet; parlamenter yönetim sistemlerinde siyasal iktidarın bir parçası olarak görülmektedir. İkincisi, parlamento dışı muhalefet; meclis dışarısında kendine farklı bir siyasi alan bulan muhalefet tarzı olarak karşımıza çıkmaktadır. Kimi yönetim mekanizmalarında muhalefet kendine bir ifade alanı bulamaz. Yönetim araçlarını parlamenter sistemde olduğu gibi konuşma, görüşme ve uzlaşı vasıtasıyla kullanmayan siyasal iktidarlar karşısında, iktidarın meşru olarak görmediği bazı muhalif örgütler, gizli muhalefet teşebbüslerinde bulunmak durumunda kalabilirler. Bu nedenle meşru olmayan bir muhalefet etme tarzının teorik anlamda var olduğu gözler önüne serilmektedir. Bu olgu, muhalefet meselesine nasıl bakacağımızı belirlemektedir. Bu minvalde muhalefeti meşruiyet paradigması çerçevesinde pasif ya da aktif olmak üzere iki türe ayırmak durumundayız. Pasif muhalefet, çoğunlukla muhalefetin iktidar tarafından meşru olarak görülmediği topluluk ya da sivil toplum kuruluşlarının veya parlamentoda temsil edilemeyen marjinal örgütlerin haklarını ve taleplerini duyurmak açısından bazı farklı muhalefet stratejileri geliştirmeleriyle alakalıdır. Bu tür, genellikle şiddet içermeyen tepki girişimlerini adlandırmakta kullanılır. Aktif muhalefetin ise çeşitli yönleri vardır. Demokratik yönetimlerde kurumsallaşmış ve meşru görülmüş aktif muhalefet oluşumları vardır. Buna ek olarak devrim ve isyan gibi temel parametreleri içeren ve iktidar tarafından meşru olarak görülmeyen tepki girişimleri aktif muhalefet olarak görülebilir. Şu halde muhalefet meselesini kategorik şemasını çizmek için kullanacağımız temel ayrım; devlet içinden (parlamento, parti, bürokrasi) ve dışından olmak üzere iki parametre şeklinde olacaktır.