• Sonuç bulunamadı

Max Weber ve MeĢruluk Temeli

Belgede Sivil itaatsizlik (sayfa 105-108)

3.2. Ġktidarın MeĢruluk Temeli

3.2.1. Ġktidarın MeĢruluk Temelleri

3.2.1.1. Max Weber ve MeĢruluk Temeli

Max Weber iktidarın meĢruiyet aracı olarak itaat edenleri iĢaret etmiĢtir. Ona göre; meĢruiyet otoriteye bağlı olanlarca beslenen inançtır.203

Bütün devlet yapıları içerisinde her ne Ģekilde olursa olsun bir siyasi iktidar ve bu iktidarı elinde tutan kiĢi ve güçler vardır. Bu evrensel bir olgudur. Bu evrensel olgu iktidar açısından ikili bir karakter gösterir. Ġktidarın ilk görünüĢü, kendisinin emretme ve yönetme gücüne sahip olduğunu ve halkında iktidarın bu gücüne boyun eğmesi gerektiğini düĢünmesidir.

202

KAPANĠ, M. (1981), Kamu Hürriyetleri, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, s. 47, Ankara.

Ġkinci görünüĢ ise, iktidar bu emretme ve yönetme yetkisini kendine devredilen bir yetki olarak görmez, iktidar bu yetkiyi bir hak olarak görür ve bunun bir hak olduğuna da halkı inandırmaya çalıĢır. Bu hak olgusu toplumsal tabandan ne kadar onay bulursa; iktidarın meĢruiyeti o kadar sağlamlaĢır.

MeĢruiyet sorunu iktidar açısından dikkate alındığında bunun hukuk alanını aĢan bir sorun olduğu görülmektedir. Gerçekten; bu sorun sadece hukuki platformda açıklanamaz, bu durumun daha net olarak ortaya konabilmesi için, yasallık kavramı ile meĢruluk kavramının birbirinden ayrılması gerekmektedir. Buna göre; yasal bir yönetim mevcut ve uygulanmakta olan pozitif hukuk kurallarına göre ortaya çıkan iktidardır. Fakat pozitif hukuka uygun olan yasal bir yönetim, sosyolojik ve politik açıdan her zaman meĢru olmayabilir. Bu nedenle, iktidar meĢruiyeti; ona tabi olanların, gene onun meĢruiyetini, kabul etmelerine bağlıdır.

Ġktidarın meĢruiyetini tartıĢırken, bu meĢruiyet sorununa bakılan pencerenin de önemli olduğu görülmektedir. Gerçekten; eğer meĢruiyet meselesine katı bir pozitivist açıdan bakarsak, yasallık ile meĢruiyet ayrımının yapılması çok zorlaĢır. Çünkü, pozitivist anlayıĢ gereği yasallık ve meĢruiyet aynı Ģeydir. Ama gerek tarihsel determinizm gerekse gündelik politika bize yasallık ile meĢruiyetin aynı Ģeyler olmadıklarını göstermektedir. Son derece yasal bir Ģekilde kurulmuĢ olan herhangi bir iktidar günün sosyo-ekonomik ya da siyasal yapısı içerisinde toplum gözünde hiçbir zaman meĢru sayılamayacağı gibi, bu meĢruiyeti belki hiç kazanamayacak durumda da bulunabilir.

Bunlarla birlikte elbetteki yasallık meĢruiyet açısından önemsiz değildir. Yasallık meĢruiyet için bir karine olarak algılanabilir. Bu nedenle meĢruiyet ile yasallık, bir iktidar içerisinde aynı zaman dahilinde bir arada bulunabilir. Ama, daha önce belirttiğimiz üzere; yasal bir iktidar belli zamansal dönemlerde meĢruiyetini kaybedebilir. Bu durumdan çıkardığımız sonuç ise; iktidarın kuruluĢundaki meĢruiyetin statik olmadığı ve iktidar için meĢruiyet sorununun, yetkilerini her kullandığında tekrar tekrar ortaya çıktığını yani, meĢruiyetin sadece kuruluĢ

bakımından değil aynı zamanda kullanılıĢ açısından da sürekli sınanan bir olgu olması gerektiğidir.

Max Weber, iktidarların meĢruluk temellerini tek bir kaynağa bağlamaz. Ona göre; iktidar birden fazla meĢruluk temeline dayanır ve baskı aracı olma özelliğini her somut durumda bu temellerden birinden alır. Bize göre bu durum aynı zamanda iktidarın aile yaĢamından, yasama, yürütme ve yargı alanına kadar kendini yeniden yaratmasının temelinde yatmaktadır.

Max Weber iktidarı üç kategoriye ayırır;

Birinci kategori “Geleneksel Ġktidardır”. Bu iktidarda meĢruiyet, alıĢkanlıklara, onların olmaması durumunda yaratılan nevrotik korkulara dayanır. Bu alıĢkanlık ve korkuların kökeninde ise; tarihsel deneyimler ile geçmiĢten gelen anlayıĢlar yatmaktadır. Ġktidarın dönemsel sahipleri bu geleneksel anlayıĢ ve kurallar çerçevesinde belirlenir. Ġktidara sahip olan kiĢiye, kiĢisel saygı ya da karizmasından değil, yerine getirdiği iĢlevden dolayı itaat edilir.

Ġkinci kategori “Karizmatik Ġktidardır”. Eski Yunan Dilinde karizmatik “Tanrı Vergisi” anlamına gelmektedir. Ġktidar bu kategoride iktidar sahibi kiĢiye dayanır. Ġktidar bu kiĢinin üstün özellik ve niteliklerine dayanmaktadır. Bize göre, mevcut iktidar kategorisi kapsamında, iktidarın özüne bağlılık söz konusu değildir. Bu durum kiĢisel özeliklerden kaynaklanan saf ve köreltici bir tekil otorite bağlılığıdır. Bu iktidarda iktidarı kullanan kiĢiye bağlılık, ya da sadakat, ondaki eĢi olmayan üstün yetenekler, kahramanlık gibi, halktan biri olmak gibi, nitelikler nedeni iledir. Bu durumda iktidarı elinde bulunduran kiĢi bu gibi nitelikleri kullanarak iktidarını koĢullar dahilinde yeniden üretir ve böylelikle iktidarını sağlamlaĢtırarak ona devamlılık kazandırır.

Son olarak, üçüncü kategori iktidar “Akılcı-Hukuki Ġktidardır”. Bu iktidarın kaynağı yasalardır. Mevcut iktidar meĢruiyetini hukuk düzeninden alır ve kullandığı yetkileri de yine hukuk düzeni içerisindeki anayasa ve yasalardan alır. Bu iktidarın

yetki kullanımında istikrar bulunmaktadır. Bunun nedeni ise; iktidarın kullandığı anayasa ve yasaların sağladığı temel yapıdır. Bu yapı içerisindedir ki; iktidar daha önceki kategorilerde olduğu gibi kiĢisel istekler ya da muğlak geleneksel kavramlar çerçevesinde iĢlem yapmaz, tüm bunların aksine daha önceden yapılmıĢ ve bilinen, yorumunun belirli kurumlarca yapılabildiği hukuk kuralları çerçevesinde iĢlem yapar. Bu durumda; iktidarı koĢullar karĢısındaki reflekslerini ortaya çıkarır ve istikrarlı, tahmin edilebilir bir duruma sokar. Ġktidara itaat, yapılan iĢlemlerin ve eylemlerin kanuna uygun olması, ya da kanunilik ilkesi taĢıması nedeni iledir. Yönetilenlerin itaati, yönetenlerin kiĢiliklerine değil, makamlaradır. Kamu ve özel hayat birbirinden ayrılmıĢtır.

Belgede Sivil itaatsizlik (sayfa 105-108)