• Sonuç bulunamadı

Marshall Planı;Kapsam,Uygulama

Belgede Hasan Saka (1885-1960) (sayfa 91-95)

I. Hayatı

I.4. Eserleri

5.5. Marshall Planı;Kapsam,Uygulama

Hasan Saka’nın başbakanlığa getirilişindeki önemli sebeplerden biri hiç şüphesiz II.Dünya Savaşı’ndan sonra Amerika ile yakınlaşma çerçevesinde, artan ekonomik ilişkilerin ve mali yardımların düzenlenmesini sağlamaktı.Saka bu konuda yılların birikimine ve tecrübesine sahipti ve İsmet İnönü Saka’nın bu özelliğinin farkındaydı.Bundan sonra anlatacağımız olaylar bu aşamaya nasıl gelindiğini açıklama amacı taşımaktadır.

II. Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’da bazı ülkelerde seçimleri komünist partiler kazandı. Bunu Sovyetlerin de desteğiyle başarmışlardı. Sovyetler bu ülkelere

372 Yeşil age., s103-105; Karpat,age., s182; Giritlioğlu. age s.210–216; İnönü, Defterler, s 484.

373 Ankara Gazetesi, 23 Kasım 1947; Bilgin, age., s 69. Nadir Nadi’nin bu konudaki sözleri ise yaklaşan DP iktidarının habercisiydi sanki: “Bir takım terim değişiklikleri yapılmış, hatipler arasında bazı fikir ayrılılıkları olmuş bunların üzerinde karşılıklı oldukça sert sözler söylenmiş, fakat sonunda idare-i maslahat politikası her zamanki gibi ağır basarak ortalığa hakim kesilmiştir .Yeni bir ruh hamlesinin ancak yeni adamlar başarabilir.”

daha sonra değişik yollarda nüfuz edeceklerdir. Bu ülkeler herkes tarafından da bilindiği gibi “Demir Perde” ya da “ Doğu Bloku” ülkeler olarak adlandırılacaklardı.

Sovyetlerin, Komünizm davasını ulusal yayılmacı politikalarıyla harmanlamaları, kapitalist lider Amerika’nın çıkarlarına ters düşmüş ve dünya bu iki devlet etrafında bloklara ayrılmaya başlamıştı.

Daha önce de belirtildiği gibi Türkiye asırların çöküşünden yeni kurtulan bir ülke olarak siyasi bağımsızlığını kazanmış görünse de ilmen, fennen, iktisaden hala dışa bağımlı bir devletti. Bu bağımlılığı ortadan kaldıracak sebepler azalmak yerine maalesef artıyordu.374 Bu sebepler bir de tek parti etkeni eklenince ülkede çözüm üretecek

alternatiflere imkan kalmıyordu. Tek partinin politikası ise daha önce değindiğimiz gibi ne olursa olsun savaşın dışında kalmaktı. Bu sabit(savaştan uzak durma) ve zikzaklı politika Türkiye’yi savaştan uzak tutsa da siyasi arenada bizi bir nevi yalnızlığa da sürükledi. Bu yalnızlık psikolojisi ve sözünü ettiğimiz sebepler iktidarı müttefik arayışına yönlendirdi. Bunun için en iyi seçim savaşın galipleri olarak göründü ve San Francisko’ ya bu amaçla gidildi( 1945 Nisan). Bazı kesimlerde neden Sovyetler değil de Amerika sorusu hala canlıdır.375 Bunun cevabı çok açıktır: Sovyetler’de hakim unsur Rus’tur. Komünizm ideolojik anlamda yenilikler getirse de devletin siyaseti ( yöntem- politika) alanında çarlık dönemi yayılmacılığının izleri görülür ki bunun en belirgin özelliği Sovyetlerin, yüzyıllardır hayallerini süsleyen Boğazlar konusunda tehditkar talepleri ve hatta doğu sınırlarımızdan toprak talepleridir.376 Böyle bir durumda iktidar, Sovyetlerden haklı olarak uzaklaşarak Amerika cephesine kaymıştır.

Amerika da aynı yıllarda (1946-1947-1948) Sovyetleri ve dolayısıyla komünizmi ciddi bir tehlike olarak ele almış ve dönemin başkanı Truman kendi adıyla anılan Avrupa politikasını Mart ayında kendi kongresine, daha sonra da kamuoyuna duyurmuştur.377 Truman’ın yardım teklifini 22 Mayıs 1947’de Amerika Kongresi’nde onaylanması güvenlik endişesi içinde olan Türkiye’yi de oldukça rahatlatmıştı. Başkan Truman 7 Ocak 1948 de Kongre’de yaptığı bir konuşmada “ Türkiye ile Yunanistan’a

374 İkinci Cihan Harbi buna örnektir.

375 Buna örnek olarak. www. Türksolu.org sitesinde Marshall Planıyla ilgili yazılar verilebilir.Ancak bu görüşlere katılmamız tarihi gerçeklerle bağdaşmıyor.Diğer bilgi, belge ve görüşler için bkz.www.zaman.com.tr/2001/12/18/ekonomi/h5.htm, www.itusözlük.com, www.tarihsayfam.com/20- yuzyıl-tarihi/marshall-plani, Refii Şükrü Suvla,Türkiye ve Marshall Planı,İsmail Akgün Matbaası,İstanbul 1951.

376 Bunlar için bkz. Aydemir ,İkinci Adam, C.2, s. 281-295. 1945 - 46 -47 – 48 yıllarına ait gazeteler. Barutçu, age., C. 2 ( ilgili bölümler )

yabancı baskısına karşı tamamiyetlerini muhafaza için yardım etmekteyiz.” diyordu.379 22 Mayıs’ta imzalanan yardım tasarısını Dış İşleri Bakanı Marshall kontrol edeceği için bu yardımlar basında Marshall Yardımı olarak anıldı ve literatüre bu şekliyle geçti. İnönü, Amerikan halkına 23 Mayıs’ta (1947) yolladığı teşekkür mesajında “ … bu yardım Türkiye’ye zaruri ve normal müdafaacı malzemesinin bir kısmı temin suretiyle harp neticesinde düşmüş bulunduğumuz iktisadi güçlüklerin kısmen telafisinde de ferahlatıcı bir amil olacaktır” diyordu.380

Nisan 1948 başlarında Amerikan Kongresi’nde kabul edilen Dış Yardım Kanunu ile Avrupa’ya verilecek kredi her yıl için 6 Milyar Dolar olarak belirlendi.381 Söz

konusu yardımı alacak devletlere 16’lar Grubu denir. 16 devlet, kredilerin kullanımını koordine etmek için “ Avrupa İktisadi İşbirliği Teşkilatı” nı 16 Nisan 1948’de kurdu. Türkiye bu teşkilatın kurucu üyeleri arasında yer aldı.382

Marshall Yardımları, Truman’ın kongreden geçirdiği 400 Milyon dolarlık ( 300 Yunanistan’a, 100 Milyon dolar Türkiye’ye ) yardımın dışında da bahsettiğimiz 16 devlete yardımı ön görüyordu. Marshall, doğu bloğu ülkelerine de davet yaptı. Ancak Sovyetler bunu Truman Doktrini’nin bir devamı olarak gördüklerinden bu ülkelere

379 Yeşil, age., s.113.

380 Bilgin, age., s.70. İkinci Dünya Savaşı biteli iki yıl olmasına rağmen Avrupa ülkelerinde ekonomide bir canlılık, toparlanma ve hatta kalkınma görülmemesinde Avrupa’nın iki büyük sanayi memleketi olan Fransa ve İtalya’da Moskova güdümlü komünist parti ve sendikaların çıkardıkları sık genel grevlerin etkisi büyüktür. Bu grevler her iki devletin ekonomilerini felce uğratırken diğer Avrupa devletleri de bundan etkileniyordu. Savaş sonrasında Avrupa’nın kalkınması ve savaş yaralarının tamiri için iki sene boyunca Amerika’nın çeşitli Avrupa devletlerine ayrı ayrı vermiş olduğu yardımlar pek müspet netice doğurmadı. Ama, Avrupa’da iktidarı zorlayan güçlenmiş komünist partilerin yakın gelecekte Avrupa’nın Rus egemenliği altına girmesine sebep olabilirdi. Amerika, menfaatleri açısından bu duruma çare ararken Amerikan Dışişleri Bakanı George Marshall 5 Haziran 1947’de Harward Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada Amerika’nın yeni dış politikasının ana hatlarını çiziyordu. Daha sonra “Marshall Planı” olarak adlandırılacak bu politikaya göre; Avrupa Devletleri Ekonomi İşbirliği sayesinde hem kuvvetli birlik sağlanacak, hem de ekonomik kalkınmada devletler birbirlerinin eksiklerini tamamlayacaklardı. Marshall yardımıyla Amerikan mali yardımları Avrupa’nın kalkınması için gerek duyulan sahalarda bir plan ve program dahilinde kullanılacak, bunun için 27 Haziran 1947 de Türkiye’nin de dahil olduğu bütün Avrupa devletlerinin iştirak ettiği Paris toplantısında Marshall Planı görüşüldü. Toplantıya katılan Rusya bu planla Amerika’nın Avrupa’yı mali kontrol altına almak istediğini ileri sürerek çalışmalarından çekildi. Plan, Türkiye dahil bütün Avrupa devletlerince memnunlukla kabul edildi. Plan gereğince Amerikan İktisadi Yardımlarının kullanılacak sahaları belirlemek üzere 12 Temmuz 1947’de Paris’te toplanan 16 devlet tarafından Amerika’ya bildirildi. Türkiye bu toplantıya katılırken 1947 Sanayi ve Kalkınma Planı olarak bilinen bir raporla gelmişti. Yeşil, age., , s. 114-115.

381 Fahir Armaoğlu, 20. YY. Siyasi Tarihi, İş Bankası Yayınları, Ankara 1983, s. 770.

382 Oral Sander’e göre Truman Doktrini de iki kutuplu dünya düzeninin kesin çizgilerle ayrılmasını sağladı. Ayrıca Sander Marshall Planı’nı Truman Doktrininden ayrı tutar ve Marshall’ın yaklaşımının farklı olduğunu söyler. Oral Sander, Siyasi Tarih 1918-1994, İmge Kitapevi, 8. Baskı, Ankara 200, s. 232-233. Proje 1947-1951 arası olmak üzere 4 yılı kapsıyordu.

yardımı kabul etmemeleri için baskı yaptı ve bu ülkeler Marshall’ın teklifini reddettiler.383

Sovyetler, Şubat 1948’de Çekoslovakya’yı işgal ettiler. Rus yayılmacılığını önlemek için ekonomik tedbirler yanında askeri tedbir alınması gündeme geldi. İlkin İngiltere, Fransa, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg 4 Mart 1948 de Batı Avrupa Birliğini kurdu.384 Batıda cereyan eden bu hadiseler, Truman Doktrini ile yeniden gelişen Türk – Amerikan ilişkilerinde ikili yeni temasların oluşmasında etkili oldu. Türk ekonomisi üzerinde ve askeri ihtiyaçların tespiti hususunda zaman zaman Amerikan teknik komiteleri Türkiye’ye gelerek raporlar tanzim etti. Hatta Amerika’dan iktisat uzmanları getirtilerek incelemeler yaptırıldı.385 Türk askeri personeli eğitim için ABD’ye gitti. Bu iyi ilişkiler sonucu 4 Temmuz 1948 de Türk – Amerikan İktisadi İşbirliği Antlaşması imzalandı. Bu antlaşma 12 Temmuz 1947 anlaşmasının işleyiş tarzını rapor eden ABD’li uzmanların görüşüne göre diğer Avrupa devletlerine nazaran Türkiye, tarım ve maden bakımından Avrupa kalkınmasına yardım edecek bir ülke sayılmış ve altın ve döviz stoklarını 15 ay için yeterli görmüştü. Bu yüzden Marshall

383 Sander, age., s. 234. Devletlerin ideolojileri, yaptıkları sömürü faaliyetlerine kılıf olarak kullandıklarının delillerinden biride limandaki Sovyet-İngiltere işgali idi. Bkz. Sander, age., s. 234-236 384 Yeşil, age., s.115. Sander bunu Brüksel Antlaşması olarak verir ve 17 Mart 1948 olarak tarih belirtir. Sander, age., s.237. Bu birliktelikle Eylül’de Batı Birliği Savunma Örgütü adını almıştır der. Brüksel Antlaşması’nın asıl amacı Amerika’yı çekmekti ve bu örgütün fikir babası olan Amerika, Belçika, Kanada, Danimarka, Fransa, İngiltere, İzlanda, İtalya, Lüksemburg, Hollanda, Norveç ve Portekiz arasında 4 Nisan 1949’da Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü ( North Athlantic Trade Organization) NATO kuruldu. Türkiye 1952’de girdi. Bundan 6 yıl sonra S.S.C.B. Varşova Paktını kurdu. Sander, age., s.237-244. “Marshall Planı Kanunu için bkz. Cemal R. Eyüboğlu, “ Marshall Planı ve Türkiye: I,”Siyasi İlimler Mecmuası, sayı 206, Mayıs 1948 s. 86-91, Naci Serez, “Marshall Planın Gayesi”, Siyasi İlimler

Mecmuası, sayı 200, Kasım 1947, s.394-200.

385 12 Temmuz 1947’de Türkiye ile ABD arasında yardım anlaşması dönemin Dışişleri Bakanı Hasan Saka ve ABD Ankara Büyükelçisi C. Wilson tarafından imzalanmış, bu anlaşma 1 Eylül’de TBMM tarafından kabul edilmiştir. Meclis’teki görüşmeler sırasında Dışişleri Bakanı Hasan Saka: “ Bu Antlaşmadan hoşlanmayan devletlerin radyo ve gazetelerinde gerek Amerika’nın niyetlerinin kötülüğü ve gerekse yardım alacak ülkelerin bağımsızlıklarını yitireceği hakkında yayınlar oldu. Oysa ki ne Türk Hükümeti’nin ne de Amerikan Hükümeti’nin tarihinde herhangi bir anlaşma ve yardım yolu ile bir devletin bağımsızlığına aykırı davranış yoktur. Hiçbir Türk Hükümeti dış ilişkilerde ve imzaladığı anlaşmalarda bağımsızlığa dokunacak bir hüküm kabul etmemiştir. Böyle bir örnek verilemez. Elbette gönül isterdi ki bu yardımı BM teşkilatı yapmış olsun fakat bu örgüt henüz bu olanağa sahip değildir. Dileriz ki kısa sürede sahip olsun… Bugün Türkiye’nin ve Türkiye ile birlikte bütün dünyanın karşı karşıya bulunduğu tehlike ABD’nin yardımı olmadan önlenemez. Bundan ötürü hükümetimizin 12 Temmuz 1947’de imzaladığı yardım anlaşmasını Dışişleri Komisyon’umuz ve ben memleketin güvenliğini sağlayacak önemde bir belge saymaktayız” diye konuşmuştur. Bu anlaşmayla Truman Doktrini’nin Türkiye’ye ilişkin askeri boyutu sonuçlandırılmış oldu. Ekonomik boyutu ise Marshall Planı çerçevesinde 4 Temmuz 1948’de imzalanan bir antlaşma ile tamamlanmıştır. Ardından Hasan Saka, sol basında yer alan Türkiye’nin yardım dolayısıyla ekonomik bağımsızlığından vazgeçmesi tartışmalarına karşı; “O muhitler emin olsunlar ve temennilerinde samimi iseler kendilerine teşekkür ederim ki, bu cihette kendilerini rencide edecek bir şey yoktur” diye açıklamada bulunmuştur. Goloğlu, Demokrasiye

yardımı ile Avrupa devletlerine verilmesi düşünülen iktisadi yardımdan başlangıçta Türkiye’ye verilmesi yerine sadece “Rüçhan Hakkı” tanınmıştı. Yukarıda sıraladığımız gelişmeler paralelinde Amerikan Hükümeti Türkiye’yi Marshall planı içine almaya karar vermişti ve Amerika yardımının başlaması –Türkiye’nin sürekli ısrarıyla– işte bu 4 Temmuz Antlaşmasıyla gerçekleşmişti. Bu anlaşma TBMM’nde 8 Temmuz’da onaylanarak 13 Temmuz 1948 tarih ve 6956 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmıştır. Anlaşma hükümlerinin 12 Temmuz 1947 Antlaşmasıyla paralellik göstermesi yanında dahili rejimin etkileyen 2. maddesi tekelci bir yapı olarak tasvir edilen Türk Ekonomisini liberalleştirme yükümlüğü getiriyordu.

Türkiye, Truman Doktrini ile başlayan Batı ile yakın ilişkileri –özellikle Amerika ile- 1945’ten sonra Rus tehdidiyle karşılaştıktan sonra daha çok önem vermişti. Bu dış politikada bir ilke şekline dönerken Asya’ya karşı Batı politikasına zarar vermemek düşüncesiyle sırt çevirmişti. Bu ise, Türk – Arap ilişkilerinde yıllarca sürecek kötü ilişkilerin de temelini teşkil edecektir. 386

Belgede Hasan Saka (1885-1960) (sayfa 91-95)