• Sonuç bulunamadı

Marks ve Engels’in Uluslararası İlişkilere Bakışı

BÖLÜM 1: SOVYETLER BİRLİĞİNİN İDEOLOJİSİ: MARKSİZM-

1.3. Marks ve Engels’in Uluslararası İlişkilere Bakışı

Marks’a göre uluslararası ilişkiler, birincil olmayıp genel olarak üretim ilişkileri transferinin (dolaşımının) bir türevi olarak ikincil veya üçüncül bir karakterdeydi. Bir başka deyişle Marks için uluslararası ilişkiler, temelini üretim ilişkilerinin oluşturduğu üst yapının unsurlarından birini oluşturmaktaydı.89 Bu bağlamda Marks ve Engels uluslararası ilişkilere atfen genel bir çalışmaları olmamakla birlikte sömürgecilik, dış politika ve uluslararası politika hakkında çok sayıda makale yayınlamışlar ve aynı zamanda savaş ve “armi”nin tarihi üzerinde çalışmışlardır.90

Genel olarak bakıldığında ise Marks ve Engels’in, uluslararası ilişkileri devrim perspektifinden inceledikleri ve uluslararası ilişkilerdeki olayları devrimci bir anlayışla yorumladıkları görülmektedir. Örnek olarak Osmanlı topraklarının bütünlüğünün tartışıldığı dönemlerde Marks ve Engels, Balkan topraklarındaki halkların Osmanlı’dan bağımsızlığını kazanmak zorunda olduklarını savunmuşlar ve Balkan topraklarındaki halkların Osmanlı’dan ayrılmalarını Avrupa devriminin önemli bir görevi olarak görmüşlerdir. Osmanlı İmparatorluğunun teritoryal bütünlüğünü savunarak statükodan yana politika izleyen dönemin İngiltere’sine karşı Engels, diplomasi gibi eski usullerle Doğu sorunun çözülemeyeceğini belirtmiş ve Doğu sorunu gibi diğer bütün uluslararası ilişkileri ilgilendiren önemli sorunların çözümünün Avrupa devrimiyle mümkün olacağını söylemiştir.91

1848-49 yılları arasında Marks ve Engels Çarlık rejiminin, Avrupa’daki feodal-mutlakiyetçiliğin kalesi olduğunu düşünmüşler ve Çarlık rejiminin düşmesi hâlinde İngiltere ve Fransa’daki proleter devriminin koşullarının değişeceğini varsaymışlardır. Marks ve Engels’e göre İngiltere ve Fransa’daki yönetici sınıf bu durumun farkındaydı ve bu nedenle İngiltere ve Fransa, Çarlık rejimi korumaktalardı. Marks’a göre böylece İngiltere ve Fransa, kendilerine karşı oluşacak olan devrimci tehditlerinin önüne

88

Karl Marks, Friedrich Engels, “Komünizmin İlkeleri”, Seçme Yapıtlar Cilt-1, çev. A. Kardam, S. Belli, M. Ardos, K. Somer, Ankara: Sol Yayınları, 1979, s. 111.

89

Gantman, a.g.e., s. 4.

90

G. Novikov, Teorii mezhdunarodnykh otnoshenii, IRKUTSK: Izdatel’stvo Irkut. Un-ta, 1996, s. 78.

91

Karl Marks, Friedrich Engels, Sochineniya Tom-9, Moskva: Gosudarstvennoe izdatel’stvo politicheskoi literatury, 1957, s. 33

25

geçiyorlardı. Buradan hareketle Marks ve Engels Çar’a karşı yapılacak devrimci savaşın Avrupa’da devrim hareketini başlatacağını ve bir bütün olarak Avrupa halklarının kendi hükümetlerine karşı ayaklanacağını düşünmüşlerdi.92

Komünist Parti Manifestosu adlı eserlerinin ilk sayfalarından itibaren kendilerinin enternasyonalist olduklarını söyleyerek ulusal sınırlandırmalara karşı olduklarını beyan eden Marks ve Engels, kapitalizmin küreselleşme, yani dünyaya yayılması ve derinleşmesini; hayata dair ne varsa bunların kapitalizmin özel çıkarlarının nesnesi haline getirilmesini, yani metalaştırma eğilimini hayranlık uyandıracak bir öngörü ile betimlerler.93 Marks ve Engels’e göre kapitalist üretimin doğuşu ve tarihsel ilerleyişi, insanlığın faaliyetlerini de içine alarak evrensel bir organizasyonun oluşmasına yol açmıştı. Amerika’nın keşfi ve deniz yollarının gelişmesi burjuvaziye yeni bir faaliyet alanı açmıştı ve ayrıca Hindistan ve Çin pazarları ve Amerika’nın kolonileştirilmesi tarihte görülmemiş bir ticaret ağının ortaya çıkmasına sebebiyet vermişti. Özellikle Amerika’nın keşfi, Marks’a göre modern sanayinin bir dünya pazarı oluşturmasını sağlayan en önemli etkenlerden birini oluşturmaktaydı. Özetle bütün dünya pazarını sömürme yoluyla burjuvazi, bütün ülkelerin üretim ve tüketimlerini kozmopolit bir hâle getirmişti.94 Bu durumu Marks ve Engels’in kendi ifadeleriyle belirtmek gerekirse burjuvazi kendi suretinden bir dünya yaratmıştı.95

Marks ve Engels’e göre burjuvazi, aynı zamanda buna (küreselleşme) tepki gösteren yerel sanayilerin altından ulusal zemini de söküp atmıştı.96 Buradan hareketle Marks ve Engels, burjuvazinin gelişmesiyle birlikte ortaya çıkan dünya pazarı ve serbest ticaretle birlikte sanayi üretiminin tekdüzeliğinin ulusal farklılıkları günden güne ortadan kaldırdığını ve proletaryanın gerçekleştireceği devrimle birlikte ise bu farklılıkların tamamen ortadan kalkacağını düşünmüşlerdir. Ayrıca Marks ve Engels’e göre kapitalizmin evrensel düzeyde gelişmesi, bir ulusun diğer bir ulus üzerindeki sömürüsünü de yok edecekti. Çünkü ulus içindeki sınıf karşıtlıklarının yükselmesiyle birlikte uluslar arasındaki düşmanlıklar kaybolacaktı. Zira sınıf savaşımı, kapitalizmin

92

Karl Marks, Friedrich Engels, Sochineniya Tom-10, Moskva: Gosudarstvennoe izdatel’stvo politicheskoi literatury, 1957, s. VII.

93

Funda Hülagü, “Marksizm ve Eleştirel Teoriler”, Evren Balta (ed.), Küresel Siyasete Giriş Uluslararası İlişkilerde Kavramlar, Teoriler, Süreçler, İstanbul: İletişim Yayınları, 2014, s. 188.

94

Novikov, s. 78-82.

95

Marks, Engels, Komünist Manifesto ve Komünizmin İlkeleri, s. 122.

96

26

gelişmesiyle birlikle artık dünya arenasına taşınmıştı. Buradan hareketle Marks ve Engels’in uluslararası ilişkilere sosyoekonomik bir anlayış getirdikleri söylenebilir.97 Çağdaş Rusya uluslararası ilişkiler uzmanlarından P. A. Tsgankov, Marks ve Engels’in düşüncelerinden yola çıkarak ortodoks Marksizm’in uluslararası ilişkileri nasıl gördüğünü beş başlık altında toplamıştır:

- Uluslararası ilişkiler sosyal sınıflardan ibarettir ve uluslararası ilişkilerin baş aktörleri dünya burjuvazisi ve onun karşısında duran dünya proletaryasıdır. Üretim araçlarını elinde bulunduran burjuvazi işçi sınıfını sömürerek sürekli yeni kaynaklar, yeni pazarlar ve ucuz emek arayışı içerisindedir. Bu arayış emperyalistler arasında karşıtlığa yol açmaktadır. Aynı zamanda kapitalist dünyanın çelişkisini ortaya çıkaran bu karşıtlık, aynı zamanda uluslararası işçi sınıfının çıkarlarını sağlamlaştırmaktadır. Vatanı olmayan proletaryayı proleter enternasyonal ruhuyla birleştirmektedir. Burjuvazinin kurmuş olduğu millî devletler zaten kendi sınıfının çıkarlarını korumaya yarayan bir enstrümandan başka bir şey değildir.

- Uluslararası ilişkiler toplum içi ilişkilerden ayrılamazlar. Uluslararası ilişkilerin kendisi zaten ikincil veya üçüncül karakterdir. Diğer bir ifadeyle uluslararası ilişkiler ekonomik temel (alt-yapı) tarafından oluşturulan üst-yapının elementlerinden biridir. Bununla birlikte uluslararası ilişkiler burjuva ve proleterlerin birbirleri arasındaki ilişkilerinin bir yansımasından ibarettir.

- Uluslararası ilişkiler sürecinin temelinde üretim ilişkileri vardır ve uluslararası ilişkilerin itici gücü bu yüzden sınıf çatışmaları, krizler ve sosyal devrimlerdir.

- Günümüz uluslararası ilişkiler aktörlerinin amaçları esaslı bir şekilde karşıtlık içerisindedir. Dünya burjuvazisi, sermayenin artırılması ve biriktirilmesi için uğraş verirken; dünya proletaryası da sermayenin ortadan kaldırılarak sömürünün sona ermesini, yeryüzünde komünist sistemin kurulması için uğraş vermektedir.

97

27

- Bu iki amaçtaki farklılıklar bir yandan sömürüyü artırmakta diğer yandan da dünya sosyalist devrimini geliştirmektedir.98

98

28