• Sonuç bulunamadı

Duchamp, daha 1910’lar n ba ndan beri dü ünmekte oldu u eyi gerçekle tirmek üzereydi. Sehpada yap lan geleneksel tuval resmine son vermek ve sanat na bilinçli bir rastlant sall k katmak (Y lmaz,2006:104).

Duchamp’ n haz r-nesneleri; bir bak ma kübist kolaj n b rakt yerden devam etmektedir ama, Duchamp ya amdan al nan bir kesiti yap n içine entegre etmemi , radan bir nesneyi do rudan sanat yap olarak önermi tir. Duchamp, sanat n ne oldu una ili kin beklentileri yerle bir ederek estetik be eni ölçütlerinin nas l

ekillendi ini sorgulam , sanatta salt retinal hazz reddetmi , sanat bir yetenek ve beceri eyleminden bir dü ünme eylemine dönü türmü tür (Antmen,2009:125).

Dadac sanat n kendinden önceki sanat ak mlar ndan bir fark da ortak bir biçem kayg ta mamas r (Y lmaz,2006:109). Yeni bir toplumsal yap önermesi içeren, ya am ile sanat aras ndaki s rlar yok eden, disiplinler aras bir etkinlik gözeten ve sanatç izleyici etkile imine dayanan Dada, günümüz sanat nda gördü ümüz birçok yakla , 20.yüzy l ba nda deneylemi bir ak md r (Antmen,2009:126).

Dada ak Sürrealizm’in temel ta lar olu turmu ve Sürrealizmin Olu mas nda önemli bir rol oynam r.

2.6.2 Sürrealizm Sanat Ak

Sürrealizm “Gerçeküstücülük” olarak da bilinir. Dada’n n sanatsal varisi olan Gerçeküstücülük resmi olarak 1924 y nda do du ve 1940’lar n sonlar ndaki ölümüyle de adeta küresel bir olguya dönü tü (Hopkins,2004:11-12).

Sürrealizm “ar dü ünceyi toplumsal de er yarg lar n ve ahlak n, her türlü rlamas ndan kurtararak anlatma amac güden sanat hareketidir.” Sözlük anlam olarak gerçeküstücülük, üst gerçekçilik olarak tan mlanan bu kavram, 20.yüzy n ba lar nda Andre Breton taraf ndan ortaya konan ve Freud’un psikanaliz kuram na dayal bir ekoldür.

En genel biçimiyle, bilinçd gerçeklerin rüyada oldu u gibi, parçalar aras nda tutarl bir bütünlük bulunmadan aktar lmaya çal lmas yla olu an bir harekettir. Belli bir felsefeden yola ç kt ve buna dayal bir bildirisi oldu u için ak m olman n ötesine geçerek ekol haline gelmi tir (Elgün,2003:50).

Sürrealist manifesto 1924’te yay mlanm . Bu manifesto, Sigmund Freud’un etkisi alt nda kaleme al nm ve çevresine fikirleriyle büyük bir etki yapan Andre Breton’a aitti (Turani,1995:612). Sürrealist bildirge’nin özü üç sözcükle özetlenebilir. Özgünlük, a k ve ak l d k (Edgü,2008:30).

Gerçeküstücü anlay n merkezinde Sigmund Freud’un çal malar yer al yordu; Andre Breton, bunlar yaln zca kendi hedeflerine uyarlam . Freud’un bulgular , o döneme de in egemen olan ak lc dünya görü ünün arkas nda gözlerden uzak kalan dü lerin ve hayal gücünün yeniden ke fi olarak görüyordu. Sigmund Freud’un gerçeküstücülü e katk , bilinçalt , insan davran na ve dü üncesine egemen olan gerçek bir olgu olarak tan mlamak oldu. Breton, Freud’un dü üncesini sanatsal ve ya amsal bir yönteme dönü türdü. Breton, üst benin sansürcü etkisi alt nda gördü ü bir kültürle sava mak isteyenleri yüreklendirmek için Freud’un savlar kulland (Klingsöhr-Leroy,2006:7-8)

Psikanaliz yöntemini uygulayan Sigmund Freud’un kuramlar ndan esinlenen Sürrealistler, “gerçeküstücü dünyan n dü sel imgelerini geli tirmeye ba lad lar. Fakat dü sel imgeler üzerinde çal malar na ve otomatizm kavram na önem vermelerine ra men sürrealist sanatç lar n ortak bir kuram ya da birli e dayanan üsluplar yoktu. Her sanatç bireysel tav rlar do rultusunda kendine özgü bir yöntem aray ndayd . Baz

sanatç lar, bilinçalt akl n denetiminden ar nd rarak aç a ç karma çabas ndayd , baz sanatç larda ki isel fantezileri üzerinde çal yordu (Di li,2007:129).

Bu ekolün resim alan ndaki ba ca temsilcileri; Jean Hans Arp, Max Ernst, Andre Masson, Rene Magr tte, Yves Tanguy, Marc Chagall, Giorgio De Chirico, Pablo Picasso Salvador Dali, Pierre Roy, Paul Delvaux ve Joan Miro’dur.

Dali, Tanguy, Roy, Delvaux ve Magr tte gibi sanatç lar n yapt klar resimler rahatl kla anla labilen, incelikle i lenmi figür ve nesnelerden olu uyordu. Ancak resimde yer alan her ey bütünüyle ak l d dü sel ortamda bulunuyordu. Bu yakla m “onerizm” ak n bu kolu da “veristik gerçeküstücülük” diye tan mlan yordu. Hans Arp ve Miro gibi sanatç lar ise, organik gerçeküstücülü ü benimsemi lerdi. Burada resmi izleyenlerin bilinçd serbest ça mlarla harekete geçirmesi isteniyor, bu ekilde resmin çözülmesi bekleniyordu (Elgün,2003:52-53).

Temelde, sanatç lar kendi teknik ve yöntemlerini kullanm lar ortak bir üslup geli tirmemi lerdir. Birle tirdikleri en önemli nokta, ok yaratma amac ile nesneleri ak l ve mant k d biçimde ve ortamlarda sunmakt (Büyüki leyen,2000:24).

Sürrealizmde biçim endi esinden çok anlat m daha öne ç km r. Sürrealist resimde var olan asl nda renk, leke, doku, çizgi, espas, valör vb. gibi plastiksel sorunlar n ötesinde as l amaç nesne ve figürler aras ndaki dahice i lenmi kurgulard r (Uçar,2005:61). Önemli olan gerçek ile hayal gücünü kayna rmak, dü üncelerin yarat ve bunun yans tt dü üncedir.

Sürrealistler, insan n “varolu ”unu incelerken, kendi bilinçalt na dönüp onlar a vurarak, iyiyle kötünün paradoksal birlikteli ini sorgulayarak ve eserlerini sosyal bilincin sansüründen kurtararak yaratabilmektedirler (To rul,2005:27).

Tümüyle ruhsal bir otomatizm ile yani iradenin hiçbir etkisi ve katk olmaks n zihnin gerçek çal mas yans tmak sürrealizmin sanatsal ilkesidir (K nay,1993:286).

Ruhsal otomatizm psikanalitik tedavide kullan lan serbest ça m yönteminin etkisini ta r. Ruhsal otomatizm Breton’a göre; Dü üncenin gerçekte nas l i lev gördü ünü sözle ya da yaz yla ifade edebilecek saf, ruhani bir otomatizm; bir mant k

çerçevesinde belli bir estetik ya da ahlaki önyarg n kontrolü olmadan dü üncenin aktar r.

Sürrealizmle birlikte desen, resim ve heykel gibi geçmi in al lm alanlar ve daha yeni kolaj tekni i yayg nla arak geli mi tir (Baum,2000:162). Sürrealist sanatç lar biçim bozmadan buluntu nesneye, kolâjdan ‘frotaj’a’, otomatik desenden ‘dekalkomani’ye tümüyle rastlant sall a dayanan ve 1920’lerde yeni aray lar ifade eden yöntemleri benimsemi lerdir.

Max Ernst 1925’te, çocuklar aras nda iyi bilinen ve t pk kolaj gibi yarat süreç içinde belirsizli e, rastlant sal olana geni yer açan ‘Frotaj’ (sürtme) ke fetti. Frotaj tekni inde sanatç , kalemi ya da kuru f rçay pürüzlü yüzeye sahip bir nesnenin üzerine konulmu ka t ya da kuma parças na sürterek alttaki nesnenin dokusunu görünür k lar (Kl ngsöhr-Leroy,2006:10).

Dekalkomani (ç kartma)tekni i, gerçeküstücü mitosun son bulu lar ndan biriydi. Bu, bir tür bask tekni iydi. Pürüzsüz bir yüzeye boya sürülüyor, bunun üzerine bir parça kâ t ya da tuval bezi bast p çekiliyordu. lemin sonunda ortaya ç kan ekil, oldu u gibi b rak p ba ba na bir yap t gibi de erlendirilir ya da ba ka bir biçimde düzenlenirdi (Klinsöhr-Leroy,2006:24).

kinci Dünya Sava ile yava yava zirveden inen sürrealizm, soyut sürrealizme dönü mü ; çe itli evrelerden geçerek 1968 gençlik hareketlerinden sonra sönmü tür (Demirkol,2008:74).

2.6.3 Dada ve Sürrealizm

Sürrealizm sanat ak 1924’te ba lamaktad r. Ancak 1919-1923 y llar aras nda bir ön-sürrealizm dönemi ya anm r ki bu dönem Dada ak n geli erek sürrealizme ula mas için gerekli olmu tur (Demirkol,2008:73).

Dada, neden, niçin sorular na yan t bulamayan negatif bir ya am kavram r. Sürrealizm ise kendi görü aç lar ortaya koyarken, daima Dadaistlerin kavramlar

birçok modern ressam n resimdeki biçimsel niteliklere verdi i önemin aksine, resmin konusuna anlatt eye önem vermi lerdir (Uçar,2005:59).

Dada ve gerçeküstücülük, sosyal ve politik köktencili in sanatsal yeniliklerle rlanmas gerekti ini söyleyen avangard inanc payla yordu. Sanatç n görevi estetik hazz n ötesine geçmekti; insanlar n ya amlar etkilemek ve onlar n nesneleri farkl ekillerde görmelerini ve deneyimlemelerini sa lamakt (Hopkis,2004:19).

Dadaizm gibi sürrealizmde her eyi yok etme niyetindedir. Mant n yerini Freud’un bilinçalt , dü say klama ve ç ld rma hali almaktad r (Turani,1995:112).

Sürrealizmde Dada gibi, sanat n geleneksel biçimlerine oldu u kadar, burjuva de er yarg lar na kar r ve politiktir (Antmen,2008:135). Burjuva s n yasland ve k rtt maddiyatç k, olguculuk, i levsellik, ak lc k, ilerlemecilik ve bunlar n üzerindeki süsleyici örtüler gibi duran ahlak, estetik ve sanat gibi de erlerin tamam na kar yd (Y lmaz,2006:130).

Dada ile sürrealizm aras nda önemli ve köklü farklar vard r. Sürrealizm tümüyle psikolojik bir olay, Dada ise sanat inkâr eden niteli iyle tümüyle negatif, y bir sanat anlay ve uygulamas r (K nay,1993:286).

Sürrealizm belli ilke ve kurallar içinde hareket etmi ve sanat ak n kavramsal içeri ini ciddiye alarak bir ekol yaratm r.

Özetle, dadac kaosun pe i s ra do an gerçeküstücülük, sahiden bir devrimdi; modernizm’in srarla sanat n d na atmaya çal figür, nesne, öykü, dü , ahlak, cinsellik ve daha ne varsa hepsini tekrar içeri alan ve saf-soyut-nesnesiz sanat idealini yerle bir eden bir devrim (Y lmaz,2006:153).

2.7 SÜRREAL ST RESSAMLAR

Sürrealizmin resim alan ndaki en önemli temsilcileri; Max Ernst, Andre Masson, Rene Magr tte, Joan Miro, Marc Chagall, Giorgio De Chirico, Pablo Picasso ve Salvador Dali.

Amaçlanan birli e ve otomatizm kavram na önem verilmesine kar n hepsinin yap tlar öylesine birbirinden farkl yd ki ortak bir sürrealist üsluptan, hatta bak aç ndan söz etmek neredeyse olanaks zd . Her sanatç kendini çözümlemede ki isel bir yol bulmu tu. Baz bilinçd usun denetiminden ar nd rarak aç a ç karma çabas ndayd , baz da (özellikle Miro) sürrealizmi ki isel fantezileri ara rmada bir bo alma noktas olarak kullan yordu (Anonim,2008:56).

2.7.1 Max Ernst

1891’de Köln’de do du. Birinci Dünya Sava s ras nda Alman ordusunda görev yapt ktan sonra, nihilist bir sanat hareketi olan Dadac a kat lan Max Ernst, 1920’lerin ba lar nda Paris’e yerle tikten sonra Gerçeküstücülü ün Kurucular aras nda yer alm ; çocukluk an lar ndan esinlenen usd , fantastik imgelerle olu turdu u yap tlar yla bu ak n en özgü sanatç lar ndan biri olmu tur (Anonim,2000:43). Ernst yaln z otomatizmin görsel kar klar ve Sürrealist yaz n örneklerindekine benzer, birbirinden kopuk imgeleri bulmakla kalmam , ayn zamanda ayr nt dü resimleri yapm , elde etti i rt devingenlikle de hem kendisinin, hem de görsel Sürrealizmin ufuklar geni letmi tir (Demir Parlak,2006:35). ‘Frotaj’ gibi kaz ma teknikleriyle çocuklu un hayali atmosferine geri döner, imgenin olu um sürecini tümüyle rastlant lara b rakarak kendi yap n ortaya ç na seyirci kal rd (Antmen,2009:138). 1930’lar n ortalar ndan sonra heykele gittikçe daha çok a rl k veren Ernst, resimlerinde oldu u gibi, heykelde de do açlama teknikleri kullanm r (Anonim,2000:43).

Benzer Belgeler