• Sonuç bulunamadı

2.2. Mantık Kavramları İle İlgili Teorik Bilgiler

2.2.1. Mantık Kavramı ve Mantığın Önemi

Köken olarak “mantık” sözcüğü, Arapça “nutk” kelimesinden türetilmiştir ve bu kelime “konuşma” anlamına gelmektedir. Yunancada ise “logos” kelimesi, Batı dillerindeki mantık kelimesine kaynaklık eder. Burada “logos” kelimesi hem “akıl” hem de “düşünme” anlamında olan bir kelime olarak geçmektedir. Yani mantık kökence düşünme ya da konuşmanın bilgisi olarak tanımlanır (Emiroğlu, 2004, s. 11).

Mantık kavramının kök anlamı dışında çeşitli tanımları da bulunmaktadır. Örneğin; mantık, “Düşünme yasalarının bir bilimi. Şeylerin bilgisinde aklı doğru kullanma sanatı. Düzgün ve doğru düşünme kurallarının ve biçimlerinin bilgisi” olarak tanımlanır (Emiroğlu, 2004, s. 12).

Ural (1992, s.13) mantığı, düşünceyi doğru yönetebilmenin kurallarını veren bir bilim olarak tanımlarken, Çüçen (1999, s. 16) mantığı doğru öncüllerden (temele konulan önerme) doğru sonuç (çıkartılan yeni önerme) çıkarma formlarını inceleyen bilim dalı olarak adlandırır. Grünberg (2000, s. 339) ise mantığı doğru düşünmenin yöntemi veya doğru düşünmenin kurallarını konu edinen bilim olarak ele alır ve doğru düşünmenin kurallarını da akıl yürütmeyi dile getiren çıkarımların geçerliliğini belirleyen kurallar olarak tanımlar.

19

Tarih boyunca mantık ile ilgili görüşleri bulunan çeşitli bilim insanları, filozoflar, mantıkçılar ve sosyologlar bulunmaktadır. Bunlardan biri olan Ziya Gökalp mantığı tanımlarken mantığın konusuna ve amacına bakarak tanımlama yapar. Mantığın konusunun bütün bilimlerin şekilleri olduğunu amacının da hakikatin araştırılmasında zihnin alması gereken durumun belirlenmesinde olduğunu söyleyen Gökalp, bu noktada iki mantık tanımı verir. İlki, mantık, bilimin şeklinin bilimidir; ikincisi ise mantık, düşünmenin sanatıdır (Gökalp, 2006, s. 620).

İslam mantıkçılarına göre ise mantık, bilinen ya da bilinmeyenin ortaya çıkarılmasını sağlayan bir bilimdir.

Husserl (2008, s. 3-4)’e göre mantık, düşünme normlarına, kesin kurallara sahiptir ve doğru düşünmeyi veren bir bilimdir. Burada doğru fikir hedeftir. Fakat doğru düşünce belirli usullere göre, belirli şekillerde çalışarak elde edilir. Bu da mantık yasaları ile gerçekleşir. Mantık yasaları tek tek uyulması gereken kuralları vererek amaca ulaşmayı sağlarken, Jevons (2010, s. 1)’a göre mantık kısaca muhakeme bilimi olarak tanımlanabilir. Daha yaygın olarak da düşünce kanunları bilimi olarak adlandırılır.

Tüm tanımlara bakıldığında mantık, temelde doğru düşünmenin bir aracıdır. Yani mantık, akla uygun davranan ve bu şekilde hayatını devam ettiren bireyler yetiştiren bir bilimdir. Bunu da hayatın her alanına uygular. Böylece mantık kendini nasıl ifade edeceğini bilen bireyler yetiştirir. Bireyleri tek düze yaşamlarla sınırlandırmayıp onların doğru noktaya adım atmalarında yardımcı olur. Bu noktada mantığın önemi ortaya çıkar. Özellikle pratik, teorik bilim ve felsefe alanında mantık kendinin nasıl bir konumda ve ne düzeyde olduğunu göstermektedir. Bu sayede mantığın önemi daha net anlaşılmış olur.

Pratik Hayatta; Mantık günlük pratik sorunların çözümünde ve buna bağlı olarak gelişen

20

Mantık, günlük olaylardan ders çıkarmada yardımcı olur. Yapılan yanlışlara karşı önlemler almayı sağlar. Bununla birlikte kullanılan dili, daha açık bir şekilde ele almaya ve dil içeriğinin nasıl ve ne şekilde kullanılması gerektiğini göstererek, insanlarla sağlam iletişim kurmaya katkıda bulunur. Bu sayede insanı sürekli yanılmalardan kurtararak doğru düşünme sonucu ortaya çıkan doğru sonuçlara da ulaştırır (Duman, 2008, s. 24).

Doğru bilgi ve inançlar ile mantık kişiye bilinç kazandırır. Böylece mantık alanını bilen kişi aynı zamanda bilinçli bir kişi de olur. Bu sebeple mantık, pratik hayatta karşılaşılan sorunlara bu bilinç ile daha akılcı şekilde karşılık vererek hayatı daha da kolaylaştırmış olur.

Mantık bilen insan tartışmalarda daha geçerli argümanlar öne sürerek kendini gösterebilir. Böylece mantığın günlük hayatta uygulanmasıyla birlikte bireyler, tartışma ve eleştirel düşünme geliştirme imkânına da sahip olmuş olurlar (Çüçen, 2004, s. 143).

Mantık eleştirel düşünmeyi gerçekleştirmede de etkilidir. Eleştirel düşünme ise, Lipman (2003, s. 211-212)’a göre, kararı kolaylaştıran, kriterlere dayanan, kendi kendini düzelten ve bağlama duyarlı olan bir düşünmedir.

Eleştirel düşünen bir birey herhangi bir problemin açık bir biçimde ifade edilmesini ister. Bununla birlikte eleştirel düşünmede öne sürülen iddiaları destekleyen nedenleri ve kanıtları araştırma ve sunma özelliği vardır. Ön bilgileri kullanarak bilgiyi; sorunlar, amaçlar ve sonuçlar yardımıyla yargılar. Bunun yanında düşünmeden hareket etmeyi önler. Bu özellikleri ile de eleştirel düşünme mantık ile paralel gider ve pratik yaşamda mantığa yardımcı olur (Şahinel, 2007, s. 25).

Eleştirel düşünme dayanıksız olan zihinsel yapıları mantıklı bir şekilde ve akıl yürüterek güçlendirir. Mümkün olduğu kadar sağlam bir temel üzerinde, iddiaları ve görüşleri ortaya koyar. Bu nedenle eleştirel düşünme mantık ile iç içedir (Lipman, 2003, s. 213).

21

Görüldüğü üzere pratik hayatta mantığın karşılaşılan durumlara ilişkin önlemler alma, eleştirel düşünmeyi ortaya çıkarma ve tartışma esnasında kişinin kendisini daha üst düzeyde savunma işlevleri vardır.

Bilim Alanında; Çüçen (2004, s. 143)’in de dediği gibi mantıktan bağımsız doğru bilim ve

düşünce olamayacağından, doğru bilgi ve düşünce üretmek için de mantık gereklidir. Bu noktada bilimsel bilgi ortaya çıkmaktadır.

Bilimsel bilgi günlük hayatta bilgi edinme amacı ile kullanılan ve sezgi ile elde ettiğimiz bilgilerin daha geliştirilmiş hali olan bilgidir. O halde günlük hayatta bilgi edinme amacıyla uygulanan mantık kuralları da bilimsel bilgi edinme yolunda kullanılmalıdır.

Mantık, bilimlerde özellikle matematikte mantığın kanıtlamacı yöntemini kullanarak, psikoloji biliminin yüksek anlaşılmasına ve sosyoloji bilimine katkı sağlayarak önemli bir yer işgal eder. Bilim, mantıksal düşünme yollarını ispat yöntemlerinde kullanarak mantığın bilim alanındaki katkısını ortaya koyar (Duman, 2008, s. 25).

Teorik Alanda; İnsan gücünü aşan durumlarda teorik alandan yararlanılır. Teorik alanın

mantıkla ilişkisi ise karmaşık problemlerin çözümünde, bilgisayarların kuramsal çerçevelerinde, çalışma zamanlarındaki enerji, iş gücü tasarrufunda bulunmada ve daha kısa sürede daha verimli işlerin yapılmasında yardımcı olması konusunda ortaya çıkar. Tam da bu noktada temel görev bulanık mantığa düşmektedir.

Bulanık mantık, bulanık sistemleri kullanarak mantığın günlük yaşama etkisini sağlayan bir mantıktır. Bulanık sistemler ise; tahmin etme, karar verme ve klima, otomobil kontrolleri hatta akıllı evler gibi mekanik kontrol sistemlerinin yanı sıra endüstriyel süreç kontrollerinde ve diğer bir dizi uygulamalarda kullanılabilen sistemlerdir (McNeil ve Thro, 1994, s. 13).

22

Bulanık mantık sadece bulanık sistemlerin yaptığı bu kolaylıklarla kalmaz aynı zamanda günlük yaşamda diğer pek çok alanda da avantaj sağlar. Bulanık mantık sayısal ağırlıklı öğeleri ve dilbiliminin kombinasyonunu sağlaması açısından sistemleri açıklar. Sistem bilgisinde böyle bir kombinasyon mevcut olduğu için bu saf matematiksel yaklaşımlar veya saf sembolik yaklaşımlar üzerinde avantajlar sağlar. Eksik olan matematiksel bir tanımlamada kesin yargılara varır. Kesin olarak ifade edilemeyen verilerde yaklaşık veriler göstermek için kullanılır. Sonuç çıkarma sürecini hesaplamada hassas sistemlerle kullanılır. Bulanık yöntemler bir işi geleneksel metotların aksine daha kısa sürede tamamlar. Böylece günlük hayatta çeşitli avantajlar ve kolaylıklar sağlamış olur (Reus, 1994, s. 25-26).

Felsefe Alanında; Mantık felsefi akıl yürütmeyi açıkça gösteren yararlı bir araçtır. Çünkü

mantık bir felsefe alanıdır ve bu da akıl yürütme şekillerini kullanarak yapılacak çıkarımların bireylerin nasıl doğru düşünmeyi gerçekleştirdiğini göstermesi açısından felsefe ile ilişkilidir.

“Felsefe, mantığı inceleme ve sorgulama konusu yaparken, yine aynı mantığın ilkelerini ve düşünme formlarını kullanır. Bu noktada mantık felsefenin bir bakıma temelini oluşturmaktadır” (Batuhan ve Grünberg, 1970, s. 5-6).

Modern felsefede önemli bir rol oynayan sembolik mantık, özellikle Viyana çevresi, neopositivizm veya analitik felsefedeki biçimsel dil anlayışını ortaya çıkaran felsefi okullarla daima ilişki içerisinde olmuştur. Çünkü modern felsefe mantık bazlı gelişme göstermiştir (Benthem, 2007, s. 65).

Çağdaş filozoflar mantıktan söz ederken genellikle mantığın alternatif biçimsel sembollerle dilin biçimce çıkarımsal yapılarının belirli yönlerini formüle etmek için kullanabilecek bir alan olduğuna değinirler. Oysa felsefî fikirler nakledilir diller ile sınırlı değildir. Mantık felsefi akıl yürütmeyi açıkça temsil eden bir araçtır. Fakat pek çok filozof felsefi soruşturmaların yasal parçalarına ve sembolik mantığın özel çalışma ile doğrudan ilgisi olmadığına inanır. Fakat tam tersine felsefe mantık ile doğrudan ilişkilidir. Mantık

23

düşüncenin biçimsel yapılarının sentezlenmesi için bir yandan sembolizmden yararlanırken bir yandan da felsefenin de katkısıyla akıl yürütme ile sonuçların hesaplanması için bir çıkarım makinesi olarak iş görür (Jacquette, 2006, s. 1-2).

Dil Alanında; Mantık ve dil arasında önemli bir ilişki vardır. Bu ilişki ise dilin sözle olan

ilişkisi ile mantığın kavramlarla olan ilişkisi arasında mevcuttur. Dilbilgisi hatasız ifade etmenin, mantık ise doğru düşünmenin kurallarını vermektedir. Bu aslında şöyledir; gramer bir milletin diliyle ilgili bütün kuralları incelerken, mantık tüm insanlığın düşüncesine ait zihin işlemlerinin kanunlarını inceler. Mantık, kullanılan dilin, kavram ve terimlerin sınırlarının çizilmesini, anlam belirsizliğine kayılmamasını, kullanılış şekillerinin belirgin olmasını ister (Eroğlu, 2012, s. 124).

Mantık argümanların ve ikna etmenin dil çalışmaları çerçevesinde gelişme göstererek başlamış ve aklın birbirine geçmiş bir zinciri şeklinde devam ederek ortaya çıkmıştır. Bu nedenle dile kökten bağlıdır. İnsanın her türlü zihin faaliyetinin vazgeçilmez bir aleti olan, düşünmenin kurallarını belirleyen, doğru ve yanlışın ölçülerini veren de mantıktır. Öyle ki, herhangi teorik bir bilginin doğru olabilmesi de mantık kurallarına uymasıyla mümkündür. Müzik için nota, şiir için aruz ne ise, teorik bilgi için de mantık o anlamı içerir. Her türlü zihin faaliyetimiz, doğru veya yanlış diye nitelendirdiğimiz düşüceler daima dile bürünmüş olarak ortaya çıkar. Yani her dilsel iletişimin gerisinde bir mantık akışı bulunmaktadır. Hatta mantıksızlıkla suçlanılan durumlarda bile (Bingöl, 1999, s. 108).

Mantık, doğru ve düzenli düşünme ise konuşmada da ilk olarak düzenlilik ve düşüncelerin ifadesindeki cümle kuruluşlarının dil bilgisine uygun olması önemlidir. Çünkü ancak dil bilgisi, mantıkla birlikte, uygulamalı olursa faydalı olur. Günlük konuşmalarda söylenilenler fazlaca akıl ve mantık süzgecinden geçirmeden, bir bakıma otomatik olarak söylenir. Oysa akla sağduyuya ve mantığa uygun cümleler kurmak gereklidir. Bunu yaparken de mantık ve dil arasındaki uyuma bakmak gerekir (Şen, 2011, s. 86).

Dil olmadan düşünce ifade edilemez. Bu durumda düşüncenin doğal olduğu kuralların incelenebilmesi için dilin özelliklerinin bilinmesine ihtiyaç vardır. Yoksa mantık yürütme

24

işi dilin özelliklerine bağlı olmak zorundadır. Ayrıca olgular hakkında ortaya konulabilecek bilgiler de yine dilin özelliklerine bağlıdır. Aslında mantık, bir yandan doğru ve tutarlı düşünmek için bir takım ilkeler ortaya koyarken, öte yandan bunları dile getirmede yanı dilsel iletişimde dilde karşılaşılan güçlükleri aşmak için çareler aramaktadır. Mantığın bu noktada üstlendiği görev, kelimelerin yanlış anlama gelmemeleri ve bağlandıkları anlamı tam olarak yansıtmaları için hangi durumda bulunmaları gerektiği sorusuna cevap aramaktır (Bingöl, 1999, s. 110-111).

Mantık görüldüğü gibi, hayatın birçok alanında önemli bir yere sahiptir. Mantığın bu alanlardaki önemini kavramak ve onu hayatın bir parçası haline getirmek gerekir. Bu yapıldığı takdirde doğru düşünme becerisine sahip bireyler yetişmiş olur. Böylece yaşanılan hayat daha kolay ve verimli geçebilir.

Benzer Belgeler