• Sonuç bulunamadı

TÜRK CEZA KANUNU’NDA GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇU

E. Hukuka Uygunluk Nedenlerinin Bulunmaması

VI. MANEVİ UNSUR

Suçun meydana gelmesi için yalnızca tipe uygun ve hukuka aykırı bir davranışın gerçekleştirilmiş olması yeterli değildir. Bu davranışın aynı zamanda insan iradesinin ürünü olması da gerekir. Kusurlu sorumlulukta kişi, ancak kasıtlı veya taksirli fiilinden dolayı sorumlu tutulabilir. Kusurlu bir davranıştan söz edilebilmesi için fiilin, failin iradesinin ürünü olması ve ayrıca bu davranışın, faile yüklenen bir ödevin ihlali biçiminde olması gerekir.194

İsnat yeteneğini kusurluluğun ön şartı olarak gören anlayış gerçekçi değildir, zira kast ve taksiri oluşturan psişik duruma, küçükler veya akıl hastalarının da davranışlarında rastlanabilmektedir. İsnat edilebilme, kişinin bir durumu ve

192 Yaşar/Gökcan/Artuç, s. 5020.

193 Hafızoğulları, s. 2768; Centel/Zafer/Çakmut, Kişilere Karşı, s. 421.

194 Sancar/Köprülü, s. 263, 264.

cezalandırılabilmesi için taşıması gerekli bir niteliğidir. Fail cezalandırılamıyor olsa dahi kusurlu hareket edebilir ve fiili bu sebeple suç teşkil etmeye devam eder.195

Bu açıklamalar ışığında, güveni kötüye kullanma suçu, kasten işlenebilen bir suç olduğundan bu başlık altında yalnızca doğrudan kast ile dolaylı kast hâlleri incelenecek ve kusurluluğa etki eden hata kurumu değerlendirilecektir.

A. Kast

Güveni kötüye kullanma suçu, taksirli hâli kanunda öngörülmediğinden, kasten işlenebilen bir suçtur. Fail, suça konu eşyaya zilyet olduğunu, bu eşyanın kendisine bir hukuki ilişki çerçevesinde devredildiğini ve bu eşyayı, devreden ile aralarındaki hukuki ilişki çerçevesinde muhafaza etmesi veya belli bir şekilde kullanması gerektiğini bilmeli ve zilyetliğin devir olgusunun bilincinde olmalıdır.196

Fail ayrıca, eşya üzerinde zilyetliğin devri amacı dışındaki tasarruf işlemlerini gerçekleştirme konusunda bilinçli bir iradeye sahip olmalıdır. Normal şartlar altında failde, eşyayı iade etme niyetinin bulunması, failin kastı üzerinde etki etmeyecek ise de, suça konu eşyanın misli eşya olduğu durumlar farklıdır. Böyle durumlarda, fail iade etme iradesini derhâl gerçekleştirebilecek durumda ise güveni kötüye kullanma suçu oluşmayacaktır. Örneğin, bir miktar parayı üçüncü bir kişiye teslim etmekle görevli olan bir kişi, bu parayı kişisel bir işinde kullansa dahi, bunu hemen yerine koyup teslim edeceği kişiye ulaştırırsa suçun oluştuğundan söz edilemeyecektir.197

195 Sancar/Köprülü, s. 264, 265.

196 Toroslu, Özel Kısım, s. 171; Centel/Zafer/Çakmut, Kişilere Karşı, s. 421.

197 Toroslu, Özel Kısım, 171, 172.

Güveni kötüye kullanma suçu için genel kast yeterli olmayıp, failde, kasttan önce gelen ve kastı hazırlayan bir düşünce olarak, eşya üzerindeki tasarrufu ile kendisi veya bir başkası adına bir yarar sağlamayı amaçlamak şeklindeki özel kast198 aranmaktadır. Örneğin, zilyetliği devralan kişi, malikin devir iradesine aykırı olarak malı açıkta bırakarak telef olmaya terk ederse, kendisinin veya başkasının yararına olarak herhangi bir yarar elde etmeyi amaçlamamış olduğundan özel kast oluşmayacak ve dolayısıyla güveni kötüye kullanma suçu vücut bulmayacaktır.199

Sağlanması amaçlanan yararın salt ekonomik bir yarar yani malvarlığında artma şeklinde bir yarar olması gerekmeyip, failin fiili ile umduğu herhangi bir memnuniyet veya zevk de yarar sağlama sayılmalıdır. Bu doğrultuda yukarıda bahsedilen telef olmaya terk etme şeklindeki davranıştan failin memnun olmasının veya zevk almasının da yarar sağlama olarak yorumlanması mümkündür. Ancak uygulamada çoğunlukla maddi bir menfaat sağlama söz konusu olmaktadır. Ayrıca, geçici bir yarar sağlama da kastın varlığı için yeterlidir.200

Türk Ceza Kanunu’nda güveni kötüye kullanma suçunu öngören hükümde, yarar sağlamanın fiilen gerçekleşmesinin veya mağdurun, bu fiilden zarar görmüş olmasının aranmadığı görülmektedir. Ancak örneğin, Avusturya Ceza Kanunu’nun (öStGB) güveni kötüye kullanma suçunu (Untreue) düzenleyen 205. maddesinde failin bir

198 Kanun’un suç olarak tanımladığı maddi fiilin yalnız bilinmiş ve istenmiş olması hâlinde, genel kast; genel kastın yanında, suçun oluşması için, ayrıca failin belli bir amaç uğruna hareket etmesinin emredilmesi hâlinde ise özel kast söz konusudur.

Ayrıntılı bilgi için bkz. Hafızoğulları/Özen, Genel Hükümler, s. 260.

199 Dursun, Emniyeti Suiistimal, s. 29,30.

200 Antolisei, s.78 vd.; Centel/Zafer/Çakmut, Kişilere Karşı, s. 421; Parlar/Hatipoğlu, Malvarlığı, s. 690.

menfaat elde etme şeklindeki özel kastının yanında, failin bu davranışları sonucu mağdurun da maddi kayba uğramış olması, suçun oluşması için aranmaktadır.201

İsviçre Ceza Kanunu’nun (sStGB), Ungetreue Geschäftsbesorgung başlıklı 158.

maddesindeki düzenlemede ise, güveni kötüye kullanma suçunun basit hâlinin oluşması için mağdurun maddi kayba/zarara uğraması aranmış iken failin kendisi veya bir başkasını kanuna aykırı olarak zenginleştirme (maddi fayda sağlama) amacı ile bu davranışları gerçekleştirmesi ise cezayı artıran bir nitelikli hâl olarak öngörülmüştür.

Failin temsil yetkisini kullanarak güveni kötüye kullanma suçuna vücut verecek davranışları gerçekleştirmesi ve bunun sonucunda kendisi veya bir başkasını zenginleştirmesi ise ayrıca nitelikli hâl olarak düzenlenmiştir.202

Güveni kötüye kullanma fiillerinin, taksirle dahi işlenebilmeleri mümkün iken, yarar sağlama şeklinde öngörülen özel kast nedeniyle, davranışın yalnızca kasten gerçekleştirilen hâllerinin cezalandırıldığı belirtilerek, yarar sağlama kastının, hukuki menfaatin koruma alanını oldukça daralttığı ifade edilmiştir.203 Ancak suçun fiilen taksirle dahi işlenebiliyor olması, davranışın anti sosyal karakterinin kanun koyucu tarafından en yoğun olarak tespit edildiği yarar sağlama kastının cezalandırılmada esas alınmasına, etki etmemelidir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 10 Ekim 2000 tarihli ve E. 2000/11 – K.

2000/183 sayılı kararı ile de, “…Sanığın apartmana borçlu olduğu saptanan miktarı kendisine haksız menfaat sağlamak için değil, borçlu olmadığı düşüncesiyle hesapta bulundurmadığı, borçlu olduğunun bildirilmesi üzerine ketim veya inkar yoluna

201 Vrzal, s. 108, 109.

202 Vrzal, s. 129.

203 Dursun, Emniyeti Suiistimal, s. 30, 31.

gitmeyip yasal faizi ile birlikte apartman hesabına yatırdığı anlaşılmakla olay hukuki nitelikte olup güveni kötüye kullanma suçunun yasal öğeleri itibariyle oluşmadığı…”

ifade edilmekle, güveni kötüye kullanma suçunda yarar sağlama şeklindeki özel kastın aranması gerektiğine hükmedilmiştir.204