• Sonuç bulunamadı

Cezayı Hafifleten ve Kaldıran Bir Sebep Olarak Akrabalık İlişkisi

TÜRK CEZA KANUNU’NDA GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇU

A. Suça ve Cezaya Etki Eden Nedenler

2. Cezayı Hafifleten ve Kaldıran Bir Sebep Olarak Akrabalık İlişkisi

Türk Ceza Kanunu’nun “Malvarlığına Karşı Suçlar” başlıklı onuncu bölümünün sonunda yer alan “Şahsi cezasızlık sebebi veya cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebep” başlıklı 167. maddesinde, yağma ve nitelikli yağma suçları hariç bu bölümde yer alan suçların hepsini kapsayacak şekilde bir hüküm ihdas edilmiştir. Bu çerçevede, yağma ve nitelikli yağma suçları hariç olmak üzere, belirtilen failler bakımından kovuşturma yapılamamaktadır. Böylelikle, kişilere karşı diğer suçlar bakımından nitelikli hâl olarak öngörülen akrabalık ilişkisinin, malvarlığına karşı suçlar bakımından bir şahsi cezasızlık sebebi olarak belirlenmiş olduğu söylenebilir.240

167. maddenin birinci fıkrasında, malvarlığına karşı suçlarda, failler bakımından bazı akrabalar için, mağdur ile aralarındaki akrabalık ilişkisi dolayısıyla bir şahsi cezasızlık sebebi öngörülmüştür.

Buna göre, güveni kötüye kullanma suçunun; “haklarında ayrılık kararı verilmemiş eşlerden birinin, üstsoy veya altsoyunun veya bu derecede kayın hısımlarından birinin veya evlat edinen veya evlatlığın ve aynı konutta beraber yaşayan kardeşlerden birinin zararına olarak” işlenmesi halinde ilgili akraba hakkında herhangi bir cezaya hükmolunmaz.

Maddedeki “zararına olarak” ifadesinin nasıl yorumlanacağı önem arz etmektedir. Zira, önceki başlıklarda da belirtildiği üzere, güveni kötüye kullanma suçunun oluşması için mağdurun herhangi bir zarara uğraması gerekmez ve failin fiili gerçekleştirdiği anda suç oluşur. Konuyu netleştirmek adına madde gerekçesinden yararlanılabilecektir. Nitekim, “İzlenen suç politikası nedeniyle, aralarında belli

akra-240 Dönmezer, s. 496.

balık ilişkisi bulunan kişilerin birbirlerinin malvarlığına karşı işlemiş bulundukları suçlardan dolayı cezalandırılmamaları kabul edilmiştir…”241 ifadelerinden de anlaşılacağı üzere, kanun koyucunun gerçek iradesi, suçun belirtilen akrabalar tarafından “işlenmesinin” cezalandırılmaması yönündedir. Güveni kötüye kullanma suçu, ani bir suç niteliği taşıdığından ve davranışın gerçekleştirildiği anda işlenmiş sayılacağından, akrabası davranıştan zarar görmese dahi, fail şahsi cezasızlık sebebinden yararlanabilecektir.242

Yine madde gerekçesinde, ilgili kişinin yalnızca cezai sorumluluğuna gidilemeyeceğinin, buna karşın fiilin suç vasfını sürdürdüğünün altı çizilmiştir. Zira suçun, bu kişiler tarafından işlenmesi hâlinde, mağdurun mülkiyet hakkına ilişkin menfaatinin etkilenmediğinin kabulü mümkün değildir. Madde gerekçesinde de bu düzenlemenin izlenen suç politikası nedeniyle öngörüldüğü belirtilmiştir.243

Gerçekten, bir ailenin mensubu bulunan kişilerin malik bulundukları mallar üzerinde ortaklaşa tasarruf ettiğinin kabulü, köklerini Roma hukukundan almaktadır.

Bununla birlikte, düzenlemenin diğer bir amacının da, aile mensupları arasındaki ilişkilere adli mercileri karıştırmaktan mümkün olabildiğince kaçınmak ve ailenin bütünlüğünü korumak olduğu söylenebilir.244

241 Bkz. Türk Ceza Kanunu Madde Gerekçeleri, s. 232, http://www.ceza-bb.adalet.gov.tr/mevzuat/maddegerekce.doc E.T. 30.03.2019.

242 Aynı yönde bkz. Canpolat, s. 198.

243 Dursun, Emniyeti Suiistimal, s. 38.

244 Dönmezer, s. 496, 497.

Haklarında ayrılık kararı verilmemiş eşlere ilişkin olarak, eşler güveni kötüye kullanma suçunun işlendiği tarih itibarıyla evli olmayıp, sonradan evlenmiş iseler fail olan eş şahsi cezasızlık sebebinden yararlanamayacaktır.245

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 167. maddesinin ikinci fıkrasında ise, ilk fıkradan farklı olarak bazı akrabalar hakkında cezayı azaltan şahsi sebep ve muhakeme şartı olan şikâyet öngörülmüştür. Belirtmek gerekir ki, güveni kötüye kullanma suçunun basit hâli zaten şikâyete bağlı bir suç olarak düzenlendiğinden, bu muhakeme şartı yalnızca faillerin hem fıkrada sayılan akrabalardan birisi olmaları, hem de güveni kötüye kullanma suçunun nitelikli hâli olan 155. maddenin ikinci fıkrasına uyan davranışları gerçekleştirmiş olmaları halinde önem arz edecektir.

Söz gelimi, aynı konutta beraber yaşamayan kardeşler arasındaki hizmet ilişkisi gereği birisi işveren, diğeri de işçi ise ve işveren olan diğerine aralarındaki hizmet ilişkisi sebebiyle bir eşya teslim eder ve işçi olan bu eşya üzerinde güveni kötüye kullanma suçunun nitelikli hâlini oluşturacak davranışlarda bulunursa, normalde nitelikli hâl için aranmayan şikâyet şartı, bu şekildeki bir olayda söz konusu olacaktır.

Bu hüküm uyarınca, güveni kötüye kullanma suçunun, “haklarında ayrılık kararı verilmemiş eşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamayan kardeşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamakta olan amca, dayı, teyze, yeğen veya ikinci derecede kayın hısımlarının” zararına olarak işlenmesi hâlinde ilgili akraba hakkında şikâyet üzerine verilecek ceza yarı oranında indirilir.

167. maddenin ikinci fıkrasındakine benzer bir düzenleme Alman Ceza Kanunu’nun 247. maddesinde de söz konusudur. Anılan düzenleme yalnız hırsızlık ve

245 Dönmezer, s. 499.

güveni kötüye kullanma suçları için öngörülmüş olup bir şahsi cezasızlık sebebi veya cezayı azaltan şahsa bağlı bir neden olarak öngörülmemiştir. Yalnızca davranışların, akraba, yardımcı veya vasiye karşı gerçekleştirilmesi hâlinde, fail ile mağdurun aynı evde yaşaması koşulu ile normalde re’sen kovuşturulan suç, şikâyete bağlı olarak kovuşturulabilmektedir.246

Belirtmek gerekir ki bu düzenleme kapsamında, haklarında ayrılık kararı verilmiş bulunan eşler bakımından, eşlerin aynı konutta fiilen yaşıyor olup olmamalarının bir önemi yoktur. Bir diğer husus ise, fıkrada sayılan ve aynı konutta yaşayan amca, dayı, hala, teyze vb. akrabalardan birinin eşyası üzerinde suçun işlenmesi hâlinde, mağdur olan akrabanın suçun üzerinde işlendiği eşyaya bir üçüncü kişi ile birlikte malik olması durumunun nasıl değerlendirileceğidir. Öğretide böyle bir durumda, failin, eşyanın kısmen de olsa bir üçüncü kişiye ait olduğunu bilmesi durumunda cezayı azaltan şahsa bağlı nedenden yararlanamayacağı ifade edilmekte;

ancak bu durumda fail, eşyaya akrabasının tek başına malik olduğunu zannederek hareket etmiş ise, onun 167. maddenin ikinci fıkrasından faydalanabileceği değerlendirilmektedir.247

246 Dönmezer, s. 502; Alman Ceza Kanunu m. 247 için bkz. https://www.gesetze-im-internet.de/stgb/__247.html E.T. 17.02.2019.

247 Dönmezer, s. 501, 502.