• Sonuç bulunamadı

16. YÜZYILDA OSMANLI EKONOMİK SİSTEMİNİ ETKİLEYEN

2.1. Ekonomik ve Sosyal Yapı, İç ve Dış Dinamikler…

2.1.6. Osmanlı Devleti’nin Gelir Kaynakları…

2.1.6.1. Mukataa Sistemi

2.1.6.1.2. Malikane Sistemi

16.Yüzyılın ortalarından itibaren tımar sisteminin bozulması ve 17.yüzyılda meydana gelen uzun süren savaşların mali baskısı ekonomide yeni bir kaynak arayışını gündeme getirmiştir. Osmanlı-İran (Safevi) Savaşları (1577-1639), Girit'in Fethi (1645-1669), Lehistan Seferleri (1620-1676) ve Osmanlı-Avusturya Savaşları (1593-1699) Osmanlı gelir kaynaklarını önemli ölçüde tüketen savaşlar olmuştur.

Çözüm olarak ise gelir kaynaklarından vergi toplama hakkının kaydı hayat şartı ile şahıslara devredilmesini ifade eden malikane sistemi uygulanmıştır (Başarır, 2011: 197, Gökbunar, vd. 2010: 74).

Tımarların iltizama verilip mukataaya dönüşmesiyle birlikte zirai üretimin verimi düşmüştür. Malikane sistemine geçişle birlikte toprakta özel mülkiyet ve vakıflaşma meyli gündeme gelmiştir (Tabakoğlu, 2005: 225).

1695 yılında uygulanmaya başlayan bu sistemin amacı vergi kaynaklarının belirli bir mültezime tahsis edilmesi olmuştur. Ancak bu sistemin asıl amacının merkezi hazinenin içine düştüğü nakit sıkışıklığını aşabilmesi için uygulanan bir çözüm olduğu görülmektedir (Batmaz, 1996: 41). Malikane sisteminde bir mukataa kaydıhayat şartı ile iltizama verilmiş, kanuna aykırı bir eylemde bulunmadığı sürece malikanesi elinden alınmamıştır. İltizam sisteminden en önemli farkı ödenen peşinin oldukça yüksek olmasıdır. Mültezimin önceden belirlenmiş ve yıldan yıla değişmeyen sabit vergi ödemesi gerekmiştir. Bunun amacı ise vergi kaynaklarının verimliliğinin artırılmasıdır. Hazineye ödenen sabit miktar dışında kalan kısım mültezimin karını oluşturmuştur. Mültezim vergi kaynağını muaccele denilen bir peşin ödeyerek satın almıştır (Genç, 2000: 156-157). Muaccele mukataadan elde edilecek ortalama yıllık karın 2 ile 8 katı arasında değişmiştir (Genç, 2012: 160). Mukataayı alan kişi muacceleyi ödedikten sonra her yıl ‘mal’ olarak adlandırılan küçük bir tutarı yıllık vergi olarak hazineye yatırmıştır (Cezar, 1986; 33). Malikaneye sahip olan mültezimin satın aldığı mukataada idari ve güvenlik temelli sorumlulukları da bulunmuştur. Kendi bölgesindeki en küçük idari birim olmasının yanı sıra malikane üzerindeki bütün haklara sahip olduğu için, malikaneyi satma, kiraya verme ya da başkasına devretme yetkisini elinde bulundurmuştur (Suceska, 1985: 279).

Malikane olarak satışa çıkarılan mukataalardan alınan muaccele hazinenin yeni gelir kaynağını teşkil etmiştir. Malikaneciler mukataanın satış tarihinde devlete sağladığı yıllık nakdi vergiyi ve bu verginin %5-20’sinden oluşan harçlarını her yıl 3 taksit halinde ödemişlerdir (Tabakoğlu, 1985: 131). Malikaneciler mukataalarında merkeze karşı sorumluluk taşıyarak kadı denetimi altında örfi kuralları uygulamıştır. Malikaneci yıllık vergisini vererek kanunlara uyduğu takdirde ve hakkında şikayet olmadığı sürece yetki alanına kimse karışmamıştır (Başarır, 2011: 198).

Malikane sistemini İltizamdan ayıran önemli bir fark iltizam sisteminde mültezim mukataayı işletirken başka bir mültezim o mukataa için daha yüksek bedel önerdiğinde ilk mültezimin sözleşmesinin sona ermesidir. Malikane sisteminde ise iltizam sözleşmesinin vaktinden önce bozulması söz konusu olmamıştır. Malikaneci malikanesini devretmek istediğinde sistemin ilk yıllarında devir işleminden vergi alınmazken 1734 yılından itibaren vergi alınmıştır. Mukataayı satan malikanecinin devletten alırken ödemiş olduğu muaccele bedelinin %10’u kadar kasrıyed resmi alınmıştır (Özvar, 2003: 20-24). Malikane sistemi Osmanlı devlet kültürüne aykırı tutumlar sergilemiştir, özellikle satılabilir, vakfedilebilir ve miras bırakılabilir olması yani bir çeşit özel mülkiyet niteliği taşıması Osmanlı iktisadi zihniyeti ile uyuşmamaktadır (Genç, 2003: 518).

Malikane sisteminin esas amacı hazinenin nakit ihtiyacını karşılamak olmuştur. Bununla birlikte vergi kaynaklarının güvenliğinin sağlanması ve yatırımcıları teşvik edecek hukuki zeminin hazırlanması gerekmiştir. Malikane sisteminin güvenliği ve teşviği sağlamakla birlikte hazineye önemli miktarda gelir sağladığı görülmektedir. Malikane sisteminden bir iç borçlanma yöntemi olarak yararlanılmıştır. Bu iç borçlanma yönteminin finansmanında ise askeri kesim ön plana çıkmıştır. Devlet zenginliğin oluşumunu maliye sektörüyle sınırlamış ve buradan dışarı çıkmasına yada diğer sektörlere kaymasına engel olmuştur (Özvar, 2003: 26).

Tablo-19 1695 yılı Peşin Mukataa Olarak Satılan Vergi Türleri (Akçe) Vergi Türü Senelik

Bedel

% Muaccele %

Köy mezra vergileri 50 578 176 66,23 48 371 450 74,40 Memlaha(Tuzla) 6 567 435 8,60 3 054 720 4,70 Gümrük ve Tevabii Vergileri 12 296 829 16,10 9 743 820 15 Dalyan vergileri 2 181 833 2,86 409 380 0,63 Aşiret 1 988 100 2,60 1 652 400 2,54 Tahmis-i Kahve 788 366 1,03 177 720 0,27 Çeltük-i Enhar 632 200 0,83 363 000 0,56 Diğer vergiler 559 843 0,73 213 600 0,33 Adet-i Ağnam 398 380 0,52 251 040 0,39 Belli değil 345 700 0,45 1 033 080 1,59 Katiplik 29 200 0,04 120 780 0,19 Toplam 76 366 062 100 65 390 990 100 Kaynak: Özvar, 2003: 80

Tablo-19’da yer alan köy ve mezra vergi gelirleri, mahsul-i gılal, resm-i tapu, deştbani, bad-ı heva, resm-i arusane, resm-i bennak, resm-i caba, resm-i mücerred gibi vergileri ifade etmektedir. Bu vergi kalemi toplam muaccele gelirleri içinde en yüksek paya sahiptir. İkinci sırada ise Gümrük ve Tevabii vergileri gelmektedir, bu vergiler bac-ı bazar, boyahane, ihraç ve ithal gümrük resmi, mizan, kantariye, damga, surh, dellaliye, harir, ihtisab vergilerini kapsamaktadır (Özvar, 2003: 1980).

Tablo-20 Muaccele/Peşin Bedellerinin, Senelik Malı Karşılama Oranları İltizam Türü

Senelik Mal Toplamı Peşin / Muaccele Karşılama Oranı % Peşin Mukataa Satışları 31 184 437 23 443 345 75,17 Malikane Satışları 76 366 062 65 390 990 85,62

Kaynak: Özbay, 2009: 2123

Peşin ve malikane satışlarında, muaccele ödemeleri, yıllık vergi tutarlarının yaklaşık olarak % 75’i ve % 85’i gibi yüksek bir oranda gerçekleşmiştir. Malikane sözleşmeleri bozulduğunda, mültezim peşin ödediği tutarı henüz geri alamamışsa, bu peşin tutar 3 yıllık kara eşit olarak hesaplanmış ve mahsuplaşma bu tutar üzerinden gerçekleştirilmiştir. Bu oranların; devlet açısından yüksek nakit beklentisi yanında diğerine oranla malikane satışında bu gelirin uzun vadeli, önceden bilinebilir ve sürdürülebilir olmasını; mültezim açısından ise peşin satışlara oranla malikane satışlarının cazibesini arttırmış olabileceği düşünülmektedir (Özbay, 2009: 2123).

Tablo-21 1695-1697 Arasında Tek Başına ve Ortak ile Malikane Deruhte Sayıları

Sayı % Senelik Mal % Muaccele % Ortaklık yoluyla 330 30 27 185 674 36 24 097 680 37 Tek başına 783 70 49 180 388 64 41 293 310 63 Toplam 1 113 100 76 366 062 100 65 390 990 100 Kaynak: Özvar, 2003: 84

Bu dönem içinde 330 malikanenin 740 malikaneci tarafından işletildiği ve bunların 121 tanesinin baba-oğul işletmeciler olduğu görülmektedir. Ortaklık yoluyla her malikane ortalama 2,25 malikaneciye tekabül etmektedir. Bir malikaneye ortak olanların sayısı 2 ile 10 arasında değişmekle birlikte genellikle 2’dir (Özvar, 2003: 85).

Tablo-22 1695-1697 Arasında Malikanecilerin Askeri-Sivil Dağılımı Malikane Sahipliği Malikane Sayı % Muaccele %

Askeri 682 61 46 704 320 71 Sivil 431 39 18 686 670 29

Toplam 1 113 100 65 390 990 100

Kaynak: Özvar, 2003: 60

1695-1697 yılları arasında malikanelerin % 61’ini asker mensupları satın almıştır. Satın alınan 682 malikane için toplam 46 704 320 akçe muaccele ödenmiş ve bu rakam toplam muaccele gelirlerinin % 71’ine tekabül etmiştir (Özvar, 2003: 60).

Tablo-23 1695-1697 Arasında Malikaneci Grupları ve Muacceleleri (Akçe)

Gruplar Muaccele %

Askeri İdareci 7 953 840 17,27

Mali Bürokrasi 7 467 120 16,22

Askeri Bürokrasi 6 459 720 14,03

Askeri İdareci Akraba 4 066 440 8,83

İlmiye 3 868 620 8,40

Saray Görevlileri 2 321 040 5,04

Veziriazam ve çevresi 2 238 120 4,86

Saray Görevlileri Akraba 1 304 400 2,83

Mali Bürokrasi Akraba 603 360 1,31

İlmiye Akraba 430 160 0,93

Belli Değil 9 330 500 20,26

Toplam 46 043 320 100

Kaynak: Özvar, 2003: 61

Tablo-23’e askeri zümreye mensup oldukları bilindiği halde unvanları tespit edilemeyen kişiler Belli Değil kategorisine dahil edilmişlerdir. Bu grubun yatırmış olduğu muaccele bedeli toplam muaccelenin % 20’sini oluşturmuştur. Üç yıllık malikane satışları sonunda en yüksek muaccele yatıran ve en yüksek malikane yatırımı yapan grup askeri idareciler olmuştur. Kendilerine ait çocukları, akrabaları, kendi adamları da dahil edildiğinde toplam muaccele bedelinin ¼’ini karşıladıkları görülmektedir. Malikane yatırımında askeri idarecilerin ardından mali bürokrasi gelmektedir. Mali bürokrasi mensuplarının ilgili dönemde yatırdıkları muaccele bedeli toplam muaccele bedelinin % 16’sına tekabül etmektedir. Üçüncü sırada askeri bürokrasiyer almaktadır. Bu grubun muaccele yatırımı toplam yatırımın % 14

‘ünü oluşturmaktadır. Askeri zümrenin malikane yatırımlarında öne çıktıkları görülmektedir (Özvar, 2003: 61).

Tablo-24 1695-1697 Arasında Malikanelerin Satıldığı Bölgeler

Akşehir Sancağı Karlıili Sancağı Teke Sancağı Amasya Sancağı Kastamonu Sancağı Tırhala Sancağı Ankara Sancağı Kayseriyye Sancağı Tokat Voyvodalığı Arapgir Sancağı Kemah ve Kelkid Vize Sancağı Avlonya Sancağı Kengırı Sancağı Yanya Sancağı Aydın Muhassıllığı Karesi Sancağı Rodos Adası Biga Sancağı Kocaili Sancağı Harput Sancağı

Bolu Sancağı Konya Sancağı Rusçuk Voyvodalığı

Çemişgezek Sancağı Köstendil Sancağı Sakız Adası Çirmen Sancağı Kütahya Sancağı Saruhan Sancağı Dimosat-ı Ayntab Malatya Voyvodalığı Selanik Sancağı Divriği Sancağı Maraş Eyaleti Sığla Sancağı Diyarbakır Voyvodalığı Menteşe Sancağı Silistre Sancağı Eğriboz Sancağı Niğbolu Sancağı Siverek Sancağı Filibe Nezareti Niğde Sancağı İzvornik Sancağı Gelibolu Sancağı Ohri Sancağı Hüdavendigar Sancağı Halep Muhassıllığı Pasin Sancağı Karahisar-ı Sahib Sancağı Hamid Sancağı Edirne Sancağı Karahisar-ı Şarki Sancağı

İstanbul Hınıs Sancağı İspir Sancağı

İzmir

Kaynak: Özvar, 2003: 30

Tablo-24’e adı geçen sancaklarda bir veya birkaç mukataa malikaneye konu olmuş, bazılarında ise malikaneye konu olan mukataaların oranı sancaktaki havass-ı hümayun gelirlerinin 1/3’üne yaklaşmıştır. Malikane uygulamasının ilk yıllarında devlete ait vergi kaynaklarının tamamı malikane olarak işlem görmediği gibi malikanelerin belirli bir bölgede yoğunlaşmasına da izin verilmemiştir (Özvar, 2003: 31).

Malikane sisteminin uygulanması sırasında bir takım aksaklıklar yaşanmıştır. Malikane sahiplerinin ölümlerinin net olarak kaydedilememesi ve muvazalı satışlar sitemin işlerliğini azaltmıştır. Ayrıca malikanecilerin çoğu bulundukları şehirde kalarak malikanelerini ikinci hatta üçüncü mültezimlere havale etmişler, bu durum ise bir rant sisteminin kurulmasına neden olmuştur (Cezar, 1986: 34). Malikane sistemi ayan sınıfının güçlenmesini sağlamıştır (Çakır, 2003: 173). Malikane sistemi nakit darlığı gidermek için bir araç olarak kullanılmış ancak kısa süreli etkili olmuştur. Uzun vadede devletin nakit ihtiyacını gidermede etkin bir çözüm olmamıştır.

Benzer Belgeler