C. MAKUL SÜREDE SALIVERİLME HAKKI
3. Makul Sürenin Dayandırılabileceği Sebepler
Bir kişinin, bir suç işlediğine dair ya da bir suçu işleyeceğine dair makul kuşkuların bulunması, ilk etapta kişinin tutuklanması için yeterli bir gerekçe
olabilir85. Ancak bu tutuklamanın devam ettirilebilmesi için makul şüphenin varlığı
tek başına yetmemekte, belli bazı tutuklama gerekçelerinin o olayda varlığı gerekir. Sözleşme'nin 5 inci maddesinin 3 üncü fıkrası, bir kişinin tutuklanmasına veya tutukluluk halinin devamına karar vermek için gerekli şartlardan olan ‘‘makul şüphe’’ şartına yer vermiş fakat kişinin tutukluluğunun devamına karar vermeye
sebep olabilecek kamu yararının dayanabileceği nedenleri belirtmemiştir86
. Kamu
yararının dayanabileceği nedenler, İHAM’ın içtihatlarıyla ortaya koyulabilmiştir87.
İHAM kararlarında, kişinin tutukluluğunun devam ettirilmesine karar verebilmek
82 Mansur/Türkiye, 08.06.1995 t. karar, p. 52 ve 57. DOĞRU, Cilt 3, a.g.e., s. 452. 83 EKER KAZANCI, a.g.m., s. 92; HARRIS vd., a.g.e., s. 178.
84
MACOVEİ, a.g.e., s. 64. 85 TURHAN, a.g.m., s. 84.
86 DOĞRU/NALBANT, a.g.e., s. 401.
için suçun işlendiğine dair makul şüphenin yanında kişinin kaçması riski, yargılamaya müdahale riski, suçu önleme ihtiyacı ve kamu düzenini muhafaza etme
ihtiyacı88
şartlarından herhangi birisinin de bulunması gerektiği ifade edilmiştir. Kişinin kaçması riski, yargılamaya müdahale riski, suçu önleme ihtiyacı ve
kamu düzenini muhafaza etme ihtiyacı hallerden herhangi birinin iç hukukta
düzenlenmemiş olması halinde, ulusal makamlar bu sebepler içerisinde iç hukukta düzenlenmeyenlere dayanarak karar veremez. Çünkü aksi bir uygulama, doğrudan Sözleşme'nin 5 inci maddesinin 1 inci fıkrasında düzenlenen ‘‘hukuka uygunluk’’ şartını ihlal edecektir.
İHAM, önüne gelen olaylarda, ulusal mahkemelerin kararındaki tutuklama veya salıverme taleplerinin reddine ilişkin gerekçelere bakarak, ulusal mahkemelerin
dayandığı tutuklama nedenlerinin olayda bulunup bulunmadığını incelemektedir89
. 3.a. Kişinin Kaçması Riski
Yargısal makamlar, bir suç işlediği iddiasıyla hakkında soruşturma veya kovuşturma yürütülen kişilerin istediği zaman erişebilecekleri yerlerde hazır olmasını isterler. Çünkü hem soruşturma ve kovuşturma işlemlerinin gereği gibi yürütülebilmesi hem de kişinin mahkûm olması halinde cezanın infazı için şüpheli kişinin varlığı şarttır. Fakat hakkında yargısal işlemler yapılan kişiler, mahkûm
edileceği suçun cezasını çekmemek için kaçma girişimlerinde bulunabilecektir90
. Özellikle de şüpheli şahsın ilk yakalanışının kolay olmamış olması ve şüphelinin fırsatını bulduğu anda kaçacak bir durumunun varlığı söz konusu ise bu durum
yargısal makamları daha da endişelendirmektedir91
.
İHAM’a göre, kişinin kaçma şüphesi nedeniyle tutuklanmasına karar verebilmek için tutuklunun salıverilmesi halinde, kaçmayıp yargısal faaliyetlere katılması yerine salıverildikten sonra kaçması halinde doğacak sonuçların kendisine
daha az kötü gelebileceğini düşündüren somut verilerin varlığı lazımdır92
. Nitekim İHAM bu konuyu Stögmüller/Avusturya kararında incelemiştir. Karara konu olayda ulusal mahkemece, başvurucunun ağır ceza alabilecek durumda olması, pilotluk
88 Türk Hukuku, bu hallerden sadece ikisini, kaçma ve yargılamaya müdahale riskini, tutuklama sebebi olarak düzenleme altına almıştır. ÇİÇEKLİ, a.g.m., s. 256; MACOVEİ, a.g.e., s. 51.
89
DOĞRU/NALBANT, a.g.e., s. 401. 90 DOĞRU/NALBANT, a.g.e., s. 402. 91 MACOVEİ, a.g.e., s. 51
lisansı bulunması ve babasının uçaklara sahip olması kaçma tehlikesinin varlığına delil olarak gösterilmiştir. Ne var ki İHAM’a göre, sanığın kaçma tehlikesi, sanığın sadece sınırı geçmesinin mümkün ve kolay olmasıyla açıklanamaz; tutuklunun kalmaktansa kaçması halinde doğacak sonuçların kendisine daha az kötü gelebileceğini düşünmek için sebepler bulunmalıdır; özellikle ağır bir ceza alma riski, sanığın tutukluluğa gösterdiği uyumsuzluk, ülke içinde kurulmuş bağlantılar
bulunması gibi bir dizi koşul var olmalıdır93
. Kararda da belirtildiği üzere kişinin kaçma ihtimalinin varlığı tek başına kişinin tutuklanması için sebep değildir. Olay bakımından kişinin kaçacağına dair somut verilerin olması gerekmektedir.
Kişinin kaçma şüphesinin varlığı, olaydaki tüm hususların incelenmesi ve genel bir kaçma şüphesi değerlendirmesi yapıldıktan sonra anlaşılabilir. Bu noktada kişinin kaçacağı ihtimalini gösteren, geçmişte kendisine bir suç isnat edilmesini takiben kaçmış olması, yargılamanın sürdürülebilmesi için kişinin bir başka ülkeye iadesinin gerekmesi, net bir şekilde alıkonulmaya direnmenin söz konusu olması, belirli kaçma planlarının tespit edilmesi, kişinin kaçmasını kolaylaştıracak bir başka ülkeyle bağlantılarının varlığı ve yargısal faaliyetlerin bu tür bağlantılarının olmadığı bir ülkede yürütülmesi gibi durumlar olay açısından değerlendirilecektir. Ancak kişinin kalıp yargısal faaliyetlere katılacağını gösteren, ailevi sebepler, kişinin karakteri, ahlak anlayışı, statüsünden veya sorumluluklarından dolayı geride bırakmak zorunda kalacağı varlığı, geçmişte serbest bırakıldığında gösterdiği güvenilir tavırlar ve yargılama faaliyetlerine katılmasını sağlamak için kendisine verilen teminatlar gibi hususların da tutuklamanın devamına karar verirken dikkate
alınması gerekmektedir94. Yani bir olayda ulusal mahkemelerin, kişinin kaçması
ihtimalini gösteren bütün hususlarla kaçmayıp kalacağını gösteren bütün hususları değerlendirmesi, ona göre tutuklamaya ya da tutukluluğun devamına karar vermesi gerekmektedir.
İHAM yargılamaya konu olan olaylarda, tüm hususların göz önüne alınarak
karar verilmesi gerektiğini birçok kararında vurgulamıştır. Nitekim
Neumeister/Avusturya kararında, özellikle şüphelinin mahkûmiyeti halinde alacağı cezanın ağırlığının, tutuklamanın devamına karar vermek için tek başına yeterli
93 Stögmüller/Avusturya. 10.11.1969 t. karar, DOĞRU, Cilt 1, a.g.e., s. 65.
sebep olamayacağını vurgulamış ve tutukluluğun devamına karar vermek için kişinin karakteri, ahlak anlayışı, evi, mesleği ve ailevi bağları, kovuşturulduğu ülke ile bağlantıları gibi faktörlerin değerlendirilmesinin gerekli olduğunu, bu hususlara göre kişinin tutukluluk halinin devamına ya da salıverilmesine karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir. Ayrıca yine bu kararda İHAM, tutukluluk uzadıkça kaçma tehlikesinin
azalacağına da değinmiştir95
.
Son olarak İHAM’ a göre, kişinin hürriyetinden yoksun bırakılması sonucunu doğuracak herhangi bir tedbirin sürdürülmesinde kişinin duruşmada hazır bulunmasını sağlamak, kamu düzenini muhafaza etmek, yargılamaya müdahale riskini ve tekrar suç işlenmesini önlemek amaçları söz konusu olduğunda, Sözleşme'nin 5 inci maddesinin 3 üncü fıkrasının son cümlesinde yer alan, salıverilmenin bir teminata bağlanabilmesi durumunun mutlaka değerlendirilmesi
gerekmektedir96. Nitekim İHAM Wemhoff/Almanya kararında, Sözleşme'nin 5 inci
maddesinin 3 üncü fıkrasının son cümlesinin, kişinin tutukluluğunun devamına karar vermeden önce şartları varsa teminatla salıverilmeyi düzenlediğini, olaylarda da bu
durumun değerlendirilmesi gerektiğini özellikle vurgulamıştır97
. 3.b. Yargılamaya Müdahale Tehlikesi
Yargılamaya müdahale tehlikesi, iç hukuklarda düzenleme altına alınmış olan
ve İHAM tarafından da kabul edilen bir tutuklama sebebidir98. Bazı olaylarda
kişilerin salıverilmesi, şüphelinin henüz elde edilmemiş delilleri yok etmesine, gizlemesine veya değiştirmesine, tanık, mağdur veya yargılamayla ilgili başka kişilere baskı yapabilmesine veya dışarıdaki suç ortaklarıyla işbirliği yaparak
yargılamanın sağlıklı devamına engel olunmasına yol açabilir99. İşte bu nedenlerin
95 Neumeister/Avusturya. 27.06.1968 t. karar, DOĞRU, Cilt 1, a.g.e., s. 33. Mahkeme kaçma şüphesinin sadece kişinin alacağı ağır cezaya dayandırılamayacağını Yağcı ve Sargın/Türkiye kararında da vurgulamıştır. Kararda Mahkeme şöyle demiştir: "Mahkeme, bir sanığın kaçmasına
ilişkin tehlikenin sadece söz konusu hükmün ciddiyeti bazında değerlendirilmeyeceğine işaret etmektedir. Bu durum aynı zamanda, bir kaçma tehlikesinin mevcudiyetini veya kaçma ihtimalinin yargılanmak üzere gözaltında tutulmayı haklı çıkarmayacak şekilde düşük olduğunu teyit eden başka ilgili etkenlere göre değerlendirilmelidir." Yağcı ve Sargın/Türkiye. 08.06.1995 t. karar, p.
52, UYAP MEVZUAT PROGRAMI, Erişim Tarihi: 01.05.2015
96 HARRIS vd., a.g.e., s. 180; ŞAHBAZ, a.g.m., s. 183; GÖZÜBÜYÜK/GÖLCÜKLÜ, a.g.e., s. 240- 241.
97 Wemhoff/Almanya. 27.06.1968 t. karar, p. 60, DOĞRU, Cilt 1, a.g.e., s. 50. 98 HARRIS vd., a.g.e., s. 180.
varlığı durumunda, kişinin tutuklanmasına karar verilebilmesi hali son derece gerekli bir durumu ifade etmektedir. Ancak kişinin bu nedenlerle tutuklanabilmesi soyut gerekçelere dayanamaz. Bu durumda kişinin yargılamaya müdahale edeceğinin somut verilerle gerekçelendirilmesi, bu gerekçelere dayanarak kişinin tutuklanmasına karar verilmesi gerekmektedir. Ayrıca kişinin yargılamaya müdahale edeceği şüphesi, yargılama ilerledikçe daha da azalacak, zamanla ortadan
kalkacaktır100. Bu durumda, kişinin zamanla salıverilmesi son derece önemli bir hal
alacak, tutuklamanın sürdürülmesine gerekçe olan yargılamaya müdahale tehlikesi
ortadan kalkmış olacaktır101
.
İHAM W/İsviçre kararında, bir olayda ulusal mahkemelerce 'yargılamaya müdahale tehlikesi' nedenine dayanılarak tutukluluğun devamına karar vermenin, sanığın soruşturmayı karmaşık duruma getirmesini önlemek için gerekli olabileceğini belirtmiştir. Ancak İHAM aynı kararda, soruşturmanın devam ediyor olmasının uzun dönemde tutukluluğu haklı kılmayacağını, soruşturma yapıldıkça, ifadeler alındıkça ve bu ifadelerde olaya ilişkin doğrulamalar yapıldıkça yargılamaya müdahale riskinin ortadan kalkacağını da ifade ederek uzun dönemde tutukluluğun devamına karar verilmesinin makul sürede salıverilme hakkını ihlal edeceğini
belirtmiştir102
.
Organize suçlarda, tutuklunun salıverilmesi durumunda yargılamaya müdahale etmesi ihtimali işin doğası gereği çok daha yüksek ihtimaldir. Bu nedenle organize suç örgütlerinde tutukluluk, diğer olaylara göre daha uzun süre devam edebilir. Fakat bu demek değildir ki organize suçlular süresiz olarak tutulabilir. Bu kişilerin de belli bir süreden sonra tutuklu durumda bulundurulmaları haksızlık sonucunu doğurabileceğinden, yargılamanın ilerleyen aşamalarında salıverilmesi
gerekmektedir103.
3. c. Tekrar Suç İşleme Tehlikesi
İHAM’ın Mantnetter/Avusturya kararında, tekrar suç işleme tehlikesinin varlığı nedeniyle tutuklama yapılabileceği belirtmiştir. Mahkeme, ulusal makamların
100HARRIS vd., a.g.e., s. 180; TURHAN, a.g.m., s. 88. 101MACOVEİ, a.g.e., s. 56.
102W/İsviçre. 26.01.1993 t. karar, DOĞRU/NALBANT, a.g.e., s. 517; Mahkemenin bu yönde diğer bir kararı için bkz. Tomasi/Fransa. 27.08.1992 t. karar, p. 92-95. DOĞRU, Cilt 3, a.g.e., s. 354. 103DOĞRU/NALBANT, a.g.e., s. 404.
tekrar suç işleme tehlikesi nedeniyle tutuklamaya ve tutukluluğun devamına karar verebileceğini belirttiği bu kararda, ulusal makamların bu tehlike nedeniyle tutukluluğun devamına karar verebilmesi için işlenmesi muhtemel suçun ağır olması, cezalandırılabilir faaliyetlerin devam etmesi, mağdurların büyük miktarda kayıplarının olması, hakkında suç isnat edilen kişinin bu konudaki tecrübe ve
yeteneği gibi hususları göz önüne alması gerektiğini belirtmiştir104
. Fakat kişinin tekrar suç işleyeceği şüphesiyle tutukluluğuna veya tutukluluğunun devamına karar verebilmek için bu hususların, olay bakımından ikna edici delillerle kanıtlanması gerekmektedir. Ayrıca şüpheli şahsın geçmişi ve kişiliği dikkate alınmalı, isnat edilen suç ile önce işlendiği iddia edilen suçların aynı suçlar ya da benzer niteliğe
haiz suçlar olması gerekmektedir105. Tutuklanan kişinin önceden mahkûmiyetinin
bulunması veya ikametgâhının, bir işinin veya ailesinin bulunmaması ise kişinin
yeniden suç işleme tehlikesinin olduğunu göstermemektedir106
. Ulusal
mahkemelerin, kişilerin bu hallerine dayanarak başka tutuklama sebebi nedeniyle kişileri tutuklaması mümkünse de bu hallere bakarak tekrar suç işleme tehlikesinin varlığı sebebine dayalı tutuklama yapması veya tutukluluğun devamına karar vermesi mümkün değildir.
3.d. Kamu Düzeninin Bozulması Tehlikesi
Kamu düzeninin bozulması tehlikesi, İHAM tarafından bir tutuklama
gerekçesi olarak kabul edilmektedir107
. İHAM, bu sebebe dayalı kararın istisnai hallerde yani söz konusu kişinin salıverilmesi durumunda, salıverildiği andan itibaren, fiilen kamu düzenine zarar verilebileceğinin varlığına dair somut ve delillere dayanan bir gerekçeyle karar verilmesi durumunda haklı olabileceğini
belirtmektedir108. Nitekim İHAM, Letellier/Fransa kararında, cinayet gibi ağır bir
suça verilecek tepkinin kamu düzenine zarar verebileceği endişesinin haklı bir endişe olduğunu belirtmiş fakat olayda, kamu düzeninin zarar gördüğüne dair somut bir bulgunun olmadığını, maktulün annesi ve kız kardeşinin de başvuru sahibinin
104Matznetter/Avusturya. 10.11.1969 t. karar. DOĞRU, Cilt 1, a.g.e., s. 60. 105
HARRIS vd., a.g.e., s. 180-181; MACOVEİ, a.g.e., s. 57-58. 106DOĞRU/NALBANT, a.g.e., s. 404; HARRIS vd., a.g.e., s. 181. 107MACOVEİ, a.g.e., s. 59.
salıverilmesine itiraz etmediğini belirterek Sözleşme'nin 5 inci maddesinin 3 üncü
fıkrasının ihlal edildiğine karar vermiştir109
.
İHAM, I.A./Fransa kararında ise, maktulün yakınlarının misilleme yapabileceğine yönelik endişelerin hem muğlâk olduğunu hem de maktulün yakınlarının büyük bir bölümünün Lübnan'da yaşıyor olduklarını belirterek, kamu
düzeninin bozulmasına dair gerekçeyi yerinde bulmamıştır110
. Çünkü bu sebebe dayanarak bir tutuklama yapabilmek ya da tutukluluğun devamına karar verebilmek için kamu düzeninin bozulacağına dair somut ve sağlam delillere ihtiyaç vardır. Ayrıca kişinin kamu düzeninin bozulması sebebiyle tutuklu durumda bulundurulabilmesi, başlangıçta haklı görülebilir ise de zamanla bu haklılığını
yitirir111. Özellikle mağdurun yakınlarının ilk zamanlardaki kin ve nefretinin
zamanla geçebileceği düşünülerek, kişinin belirli bir süre geçmesinin ardından tutukluluğuna son verilmesi gerekmektedir.