• Sonuç bulunamadı

5271 sayılı CMK’nın 101 inci maddesinin 1 inci fıkrasına göre, kovuşturma

evresinde356 sanığın tutuklanmasına, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine veya

re’sen mahkemece karar verilebilir.

Kovuşturma evresinde tutuklama kararı vermeye yetkili olan mahkeme ise,

kovuşturma konusu davaya bakan mahkemedir357

. 5271 sayılı CMK’nın 20 nci maddesi gereği, davaya bakan mahkeme yetkisiz de olsa tutuklama kararı vermesi mümkündür.

2.c.Kanun Yolu Evresinde

Bölge Adliye Mahkemelerinde veya Yargıtay’daki yargılama sırasında tutuklama kararı vermeye yetkili mahkeme ise, yine kovuşturma sırasında yetkili

olan mahkemedir358. Bölge Adliye Mahkemesi veya Yargıtay tutuklama kararı

veremez359. Bölge Adliye Mahkemesi veya Yargıtay, 5271 sayılı CMK’nın 104

üncü maddesinin üçüncü fıkrası gereği, ancak tutukluluğun kaldırılması konusunda bir karar verebilir360.

2.d.Tutuklama Kararı Sırasında Müdafi Zorunluluğu

5271 sayılı CMK’nın 101 inci maddesinin 3 üncü fıkrasında, tutuklama istenildiğinde kişinin, kendisinin seçeceği veya baro tarafından görevlendirilecek bir müdafinin yardımından yararlanması gerektiği ifade edilmiştir. Bu hükme göre, sorgu esnasında kişinin seçeceği veya baro tarafından görevlendirilecek bir müdafi

bulunmadan tutuklama kararı verilmesi mümkün değildir361. 5271 sayılı CMK,

tutuklama konusunda mecburi müdafilik sistemini benimsenmiştir362.

2.e.Tutuklama Kararının Gerekçeli Olması

Anayasanın 141 inci maddesinin 3 üncü fıkrasında, bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılacağı ifade edilmiştir. 5271 sayılı CMK’nın 34

3565271 sayılı CMK’nın, tanımlar başlık 2 nci maddesinin birinci fıkrasının f bendine göre, kovuşturma evresi, iddianamenin kabulü ile başlayıp, hükmün kesinleşmesine kadar geçen evreyi ifade eder.

357ÖZTÜRK vd., a.g.e., s.411; KUNTER vd., a.g.e., s.937; ŞAHİN, a.g.e., s.223; SAYGILAR, a.g.m., s.46.

358KUNTER vd., a.g.e., s.937; ÜNVER/HAKERİ, a.g.e., s.397. 359ŞENTUNA, a.g.e., s.98.

360ÜNVER/HAKERİ, a.g.e., s.397.

361İNCİ, a.g.e., s.155; SOYASLAN, a.g.e., s.316. 362TOROSLU/FEYZİOĞLU, a.g.e., s.222.

üncü maddesinin birinci fıkrasında ise, hakim ve mahkemelerin her türlü kararlarının, karşı oy dahil, gerekçeli olarak yazılacağı vurgulanmıştır. Ayrıca yine 5271 sayılı CMK’nın 101 inci maddesinin 1 inci fıkrasında, tutuklama istemlerinde mutlaka gerekçe gösterileceği ve adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağını belirten hukuki ve fiili nedenlere yer verileceği ifade edilmiştir. 5271 sayılı CMK’nın 101 inci maddesinin 2 nci fıkrasında ise, tutuklamaya, tutuklamanın devamına veya bu husustaki bir tahliye isteminin reddine ilişkin kararlarda, kuvvetli suç şüphesini, tutuklama nedenlerinin varlığını, tutuklama tedbirinin ölçülü olduğunu gösteren

delillerin somut olgularla gerekçelendirerek açıkça gösterileceği belirtilmiştir363.

5271 sayılı CMK’nın 101 inci maddesinin birinci fıkrasının 2 nci cümlesi, tutuklamaya sevk eden Cumhuriyet savcısına sevk gerekçesi yazma mecburiyeti

yüklemektedir364

. Bu hükme göre, tutuklama talebinin mutlaka gerekçeli olması ve talepte mutlaka adli kontrol tedbirinin yetersiz kalacağını belirten hukuki ve fiili nedenlere yer verilmesi gerekmektedir. 5271 sayılı CMK’nın 101 inci maddesinin 2 nci fıkrası ise, tutuklama, tutuklamanın devamı veya tahliye isteminin reddi

kararlarını veren mahkemeye veya hakime de aynı mecburiyeti yüklemektedir365

. Hükme göre, tutuklama, tutuklamanın devamı veya tahliye isteminin reddi kararlarında, kuvvetli suç şüphesini, tutuklama nedenlerinin varlığını ve tutuklama tedbirinin ölçülü olduğunu gösteren delillerin somut olgularla gerekçelendirerek

açıkça gösterilmesi gerekmektedir366. Zira tutuklama, kişi özgürlüğünü kısıtlayan

ağır bir tedbir olduğundan, kişinin hangi hukuki ve fiili nedenlerden dolayı özgürlüğünün kısıtlandığını anlayabilmesi için tutuklama kararının gerekçeli olması

ve gerekçesinin de çok özenli bir şekilde kaleme alınması şarttır367

.

Gerekçe, verilen tutuklama kararının, akla uygun, çelişkisiz ve inandırıcı

açıklaması demektir368. Bu nitelikleri taşımayan bir gerekçe ya eksiktir ya da

36305.07.2012 tarih ve 28344 sayılı R.G. de yayımlanan 02.07.2012 tarih ve 6352 sayılı kanunun 97. maddesi ile değiştirilmeden önce, 5271 sayılı CMK’nın 101 inci maddesinin 2 nci fıkrası şu şekildeydi: ‘‘Tutuklamaya, tutuklamanın devamına veya bu husustaki bir tahliye isteminin reddine

ilişkin kararlarda hukuki ve fiili nedenler ile gerekçeleri gösterilir’’.

364ŞAHİN, a.g.e., s. 223; CENTEL/ZAFER, a.g.e., s. 345. 365ŞAHİN, a.g.e., s. 223-224.

366TOROSLU/FEYZİOĞLU, a.g.e., s.222. 367KUNTER vd., a.g.e., s.940.

çürüktür369

. Anayasa ve 5271 sayılı CMK, tutuklama kararlarının gerekçeli yazılmasını emrettiği halde uygulamada maalesef tutuklama kararlarında gerekçe gösterilmemekte veya gerekçeler birbirini tekrarlayan soyut ifadelerden

oluşmaktadır370

. Tutuklama kararlarında sıklıkla kullanılan kişinin kaçma ve delilleri karartma ihtimalinin varlığı, henüz bütün delillerin toplanmamış olması, tüm dosya

kapsamı, suçun vasıf ve mahiyeti gibi basmakalıp cümleler gerekçe değildir371

. Gerekçelerin kalıp bir biçimde olmaması ve her olayın oluşumuna uygun olması

gerekir372. Uygulamada gerekçe adına yazılanların çoğu, olayın oluş biçimine,

bilirkişi raporundaki açıklamalara, tanık anlatımlarına göre suçun unsurlarının gerçekleştiği, sanığın geçmişteki ve yargılamadaki durum ve kişiliği, sosyal ve ekonomik durumu gibi soyut ve genel, yuvarlak sözcüklerle yapılan

açıklamalardır373

.

Tutuklama veya tutuklamanın devamı kararlarının, tutukluluk süresi, tutuklama tarihi, suçların niteliği, delillerin durumu gibi soyut cümlelerle değil, kişinin kaçma veya delilleri karartma tehlikesinin varlığını gösterecek gerçek olgular

gösterilerek verilmesi gerekir374. Zira gerekçe sayesinde, tutuklamanın yasal

nedenlerle yapılıp yapılmadığı tespit edilebilir ve kişi ile müdafi tutuklama nedeni

konusunda bilgi edinerek savunma yapabilir375. Yine gerekçe sayesinde itiraz mercii

tutuklama kararının hukuka uygun olup olmadığı konusunda denetim yapabilir376

. Nitekim İHAM da önüne gelen başvurularda, tutuklama kararlarının gerekçelerini inceleyerek özgürlük ve güvenlik hakkının ihlal edilip edilmediği konusunda bir karar vermektedir. İHAM, önüne gelen başvurularda sadece ulusal makamların kararlarında gösterdikleri gerekçelerin somut olayda gerçekten bulunup bulunmadığını incelemektedir. Ayrıca kararda gösterilmeyen bir tutuklama nedeni

369YÜCE, a.g.m., s.93.

370ŞEN/ÖZDEMİR, a.g.m., s.15.

371FEYZİOĞLU, Metin, Tutuklamaya Dair Uygulamada Görülen Bazı Sorunlar, Tespitler,

Değerlendirmeler, http://www.feyzioglu.av.tr/yayin/tutuklamaya-dair-uygulamada-gorulen- sorunlar.html, Erişim Tarihi: 21.09.2014; İNCİ, a.g.e., s.153; ÖZTÜRK vd., a.g.e., s.412; SAYGILAR, a.g.m., s.47; ÖZBEK vd., a.g.e., s.277.

372DONAY, a.g.e., s.85.

373AŞÇIOĞLU, Çetin, Yargıda Gerekçe Sorunu, TBB Dergisi, Y.2003, S.48, s.110. 374

CENTEL, a.g.m., s.58; CENTEL/ZAFER, a.g.e., s. 346

375CENTEL/ZAFER, a.g.e., s.345; KUNTER vd., a.g.e., s.941; CENTEL, a.g.m., s.57; SÜRÜCÜ, a.g.e., s.145.

ise, İHAM tarafından dikkate alınmamaktadır. İHAM, hiç gerekçe gösterilmemiş olması veya gerekçede gösterilen nedenin somut olayda bulunmaması halinde, özgürlük ve güvenlik hakkının ihlal edildiğine karar vermektedir. Bu nedenle İHAS ve İHAM içtihatlarına uygunluk açısından tutuklama gerekçelerine dikkat edilmesi büyük önem taşımaktadır.

VII-TUTUKLAMA KARARININ BİLDİRİMİ A.Tutuklama Kararının Kişiye Bildirimi

Anayasanın 19 uncu maddesinin 4 üncü fıkrasında, tutuklanan kişilere, tutuklama sebepleri ve haklarındaki iddiaların herhalde yazılı ve bunun hemen mümkün olmaması halinde sözlü olarak derhal bildirileceği ifade edilmiştir. 5271 sayılı CMK’nın 101 inci maddesinin 2 nci fıkrasında ise, tutuklama, tutuklamanın devamına veya tahliye isteminin reddine ilişkin kararın içeriğinin, şüpheli veya sanığa sözlü olarak bildirileceği, ayrıca bir örneği yazılmak suretiyle kendilerine verileceği ve bu hususun kararda belirtileceği düzenlenmiştir. Anayasa ve 5271 sayılı CMK’nın hükümleri dikkate alındığında, tutuklama ile ilgili herhangi bir kararın kişiye bildirilmesi zorunludur. Tutuklama ile ilgili olarak verilecek kararı bildirip bildirmemede ihtiyarilik söz konusu değildir. Nitekim 5271 sayılı CMK, bildirimin yapılmaması halinde kişiye tazminat isteme hakkı tanımıştır. 5271 sayılı CMK’nın 141 inci maddesinin birinci fıkrasının g bendine göre, tutuklama nedenleri ve haklarındaki suçlamalar kendilerine, yazıyla veya bunun hemen olanaklı

bulunmadığı hallerde sözle açıklanmayan kişiler tazminat isteminde bulunabilirler377

. B.Tutuklama Kararının Kişinin Yakınlarına Bildirimi

Anayasanın 19 uncu maddesinin 6 ncı fıkrasında, kişinin tutuklandığının yakınlarına derhal bildirileceği ifade edilmiştir. 5271 sayılı CMK’nın 107 nci maddesinin 1 inci fıkrasında, tutuklamadan ve tutuklamanın uzatılmasına ilişkin her karardan tutuklunun bir yakınına veya belirlediği bir kişiye, hakimin kararıyla gecikmeksizin haber verileceği belirtilmiştir. 5271 sayılı CMK’nın 107 nci maddesinin 2 nci fıkrasında, soruşturmanın amacını tehlikeye düşürmemek kaydıyla, tutuklunun tutuklamayı bir yakınına veya belirlediği bir kişiye bizzat bildirmesine de izin verilebileceği ifade edilmiştir. 5271 sayılı CMK’nın 107 nci maddesinin 3 üncü

fıkrasında ise, kişinin yabancı olması halinde tutuklanma durumunun, yazılı olarak karşı çıkmaması halinde, vatandaşı olduğu konsolosluğa bildirileceği belirtilmiştir. Anayasa ve 5271 sayılı CMK’nın bu hükümlerine göre, kişi hakkında verilecek olan tutuklama ve tutuklamanın devamı kararlarının, kişinin yakınlarına bildirilmesini zorunludur. Kişi hakkında verilen tutuklama ve tutuklamanın devamı kararlarının, kişinin yakınlarına bildirip bildirmemede ihtiyarilik söz konusu değildir. Nitekim 5271 sayılı CMK, yakınlarına bildirimin yapılmaması halinde kişiye tazminat isteme hakkı tanımıştır. 5271 sayılı CMK’nın 141 inci maddesinin birinci fıkrasının h bendine göre, tutuklanmaları yakınlarına bildirilmeyen kişiler tazminat isteminde bulunabilirler378.

5271 sayılı CMK’nın 107 nci maddesi, iki şekilde yakınlara bildirim yapılabileceğini öngörmektedir. Birincisi soruşturma ve kovuşturma organları

tarafından bildirim, ikincisi ise bizzat bildirimdir379

. Yasa hükmüne göre, soruşturma ve kovuşturma organları tarafından bildirim her zaman yapılabilmektedir. Fakat kişinin bizzat bildirimde bulunabilmesi için bizzat bildirimin soruşturmanın amacını tehlikeye düşürmemesi gerekmektedir. Kişinin yakınlarına bizzat bildirimde bulunması, soruşturma ve kovuşturma kapsamında suç ortağının yakalanmasını

zorlaştıracaksa bizzat bildirim yapılamaz380. Aynı şekilde, planlanan arama ve

elkoyma tedbirlerinin uygulanmasını tehlikeye düşürecekse veya delillerin toplanılmasını engelleyecekse ya da şüpheli veya sanığın şifreli konuşmalarla veya bir şekilde yakını aracılığı ile suçun diğer faillerine bir şeyin yapılması için mesaj göndermesi durumu varsa, soruşturmanın amacı tehlikeye düşeceğinden bizzat

bildirim mümkün değildir381

. Fakat bizzat bildirimin mümkün olmaması için ortada

ciddi bir tehlikenin olması gerekir382. Soruşturmayı olumsuz etkileme konusundaki

her uzak ihtimal bir tehlikeden söz edilmesini gerektirmez383. Soruşturmanın

amacının ne zaman ve ne şekilde tehlikeye düşeceğine, tutuklama veya tutuklamanın

devamı kararını veren hakim veya mahkeme karar verecektir384

. Hakim veya

378CENTEL, a.g.m., s.60; ÖZTÜRK vd., a.g.e., s.418. 379ÖZTÜRK vd., a.g.e., s.418.

380İNCİ, a.g.e., s.191; SOYASLAN, a.g.e., s.317; CENTEL, a.g.m., s.60. 381İNCİ, a.g.e., s.191; SOYASLAN, a.g.e., s.317; CENTEL, a.g.m., s.60. 382CENTEL, a.g.m., s.60.

383CENTEL, a.g.m., s.60. 384ÖZBEK vd., a.g.e., s.289.

mahkeme, kişinin bizzat bildirimde bulunması soruşturmanın amacını tehlikeye sokacağı yönünde karar verirse, tutuklama veya tutuklamanın devamı kararı, soruşturma ve kovuşturma organları tarafından kişinin yakınlarına bildirilir.

Kişinin yabancı olması halinde ise, 5271 sayılı CMK’nın 107 nci maddesinin 3 üncü fıkrasına göre, tutukluluk hali vatandaşı olduğu devletin konsolosluğuna bildirilir. Fakat kişi yazılı olarak bildirim yapılmasına karşı çıkıyorsa bildirim

yapılmaz385

.

Bilgilendirmenin usulüne uygun olarak yapılması, İHAS’ın 5 inci maddesinin 2 nci fıkrasında düzenlenen bilgilendirilme hakkı ile Anayasa’ya ve 5271 sayılı CMK’ya uygunluk açısından son derece önemlidir. Nitekim İHAM da bu hakkın önemine dikkat çeken kararlar vermiştir.

VIII- TUTUKLULUK HALİNİN GÖZDEN GEÇİRİLMESİ

Tutuklama, şartları gerçekleştiğinde başvurulabilen ve şartları ortadan kalktığı zaman derhal sona erdirilmesi gereken bir koruma tedbiridir. Bu nedenle tutukluluk halinin, talep üzerine veya re’sen düzenli olarak gözden geçirilmesi

gerekmektedir386.

A.Soruşturma Evresinde

5271 sayılı CMK’nın 108 inci maddesinin 1 inci fıkrasında, soruşturma evresinde şüphelinin tutukevinde bulunduğu süre içinde ve en geç otuzar günlük süreler itibarıyla tutukluluk hâlinin devamının gerekip gerekmeyeceği hususunda, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından, şüpheli veya

müdafi dinlenilmek suretiyle karar verileceği ifade edilmiştir387

. Aynı maddenin 2 nci fıkrasında ise, incelemenin aynı süreler içerisinde şüpheli tarafından da istenebileceği belirtilmiştir. Yasanın bu hükümlerine göre, soruşturma evresinde

tutukluluk durumunun incelenmesi istem üzerine olabilmektedir388. Soruşturma

evresinde, sulh ceza hakiminin kendiliğinden inceleme yapması mümkün değildir389

. Soruşturma evresinde, Cumhuriyet savcısının en geç otuz günde bir inceleme talep

385SOYASLAN, a.g.e., s.317; TOROSLU/FEYZİOĞLU, a.g.e., s.223.

386ŞAHİN, a.g.e., s.228; KUNTER vd., a.g.e., s.953; TOROSLU/FEYZİOĞLU, a.g.e., s.224.

387‘‘şüpheli veya müdafi dinlenilmek suretiyle’’ ifadesi 11.04.2013 tarih ve 6459 sayılı Yasa ile eklenmiştir.

388ŞAHİN, a.g.e., s. 228. 389KOPARAN, a.g.m., s.171.

etmesi zorunludur390. Bu konuda ihtiyarilik söz konusu değildir. Nitekim 5271 sayılı CMK’da, en geç otuz günlük süre içinde tutukluluk durumu incelenmeyen kişinin

tazminat isteyebileceği de ifade edilmiştir391. 5271 sayılı CMK’nın 141 inci

maddesinin 1 inci fıkrasının d bendine göre, kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen kişi, tazminat isteminde bulunabilir.

B.Kovuşturma Evresinde

5271 sayılı CMK’nın 108 inci maddesinin 3 üncü fıkrasında, hakim veya mahkemenin, tutukevinde bulunan sanığın tutukluluk hâlinin devamının gerekip gerekmeyeceğine her oturumda veya koşullar gerektirdiğinde oturumlar arasında ya da en geç otuz günde bir re'sen karar vereceği ifade edilmiştir. Yasanın bu hükmüne göre, kovuşturma evresinde, sanığın, müdafinin veya Cumhuriyet savcısının talebi

olmasa da mahkemenin re’sen inceleme yapması gerekmektedir392

. Mahkemenin, tutuklunun tutukluluk halinin devam edip etmeyeceğine her oturumda karar vermesi

gerekir393. Ancak oturumların süresine dikkat edilmelidir. Çünkü incelemenin en geç

otuz günde bir yapılması zorunludur394

. Bu konuda ihtiyarilik söz konusu değildir. Nitekim 5271 sayılı CMK’da, en geç otuz günlük süre içinde tutukluluk durumu

incelenmeyen kişinin tazminat isteyebileceği de ifade edilmiştir395. 5271 sayılı

CMK’nın 141 inci maddesinin 1 inci fıkrasının d bendine göre, kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen kişi, tazminat isteminde bulunabilir.

Tutuklama şartlarından birinin iki oturum arasında ortadan kalkması halinde

mahkemenin, oturum tarihinden önce inceleme yaparak karar vermesi gerekir396.

Hatta bu durum mahkeme için bir zorunluluktur. Nitekim 5271 sayılı CMK’nın 141 inci maddesinin 1 inci fıkrasında, kanunlarda belirtilen koşullar dışında tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen kişilerin tazminat isteyebileceği ifade

390CENTEL/ZAFER, a.g.e., s. 354; TOROSLU/FEYZİOĞLU, a.g.e., s.225. 391CENTEL/ZAFER, a.g.e., s. 354. 392KOPARAN, a.g.m., s.171. 393TOROSLU/FEYZİOĞLU, a.g.e., s.225. 394TOROSLU/FEYZİOĞLU, a.g.e., s.225. 395CENTEL/ZAFER, a.g.e., s. 354. 396TOROSLU/FEYZİOĞLU, a.g.e., s.225.

edilmiştir. Bu hüküm gereği, şartları ortadan kalktığı halde halen tutukluluğu devam eden kişinin tazminat isteme hakkı vardır.

5271 sayılı CMK’nın 108 inci maddesinin 2 nci fıkrasına göre, tutukevinde bulunduğu süre içinde ve en geç otuzar günlük süreler itibarıyla, tutukluluğun gözden geçirilmesi şüpheli tarafından da istenebilmektedir. Yasa hükmünde, şüphelinin tutukluluğun gözden geçirilmesini isteme hakkı düzenlenmiştir. Her ne kadar fıkrada sadece şüpheli denilmiş ise de kovuşturma evresinde sanığın da tutukluluğun gözden geçirilmesi isteme hakkı vardır. Şüpheli veya sanığa bu hakkın ise kullandırılması zorunludur. Şüpheli veya sanığa bu hakkın kullandırılmaması halinde, yasaya aykırılık söz konusu olacaktır. Nitekim 5271 sayılı CMK’nın 141 inci maddesinin 1 inci fıkrasının k bendinde, tutuklama işlemine karşı kanunda öngörülen başvuru imkânlarından yararlandırılmayan kişinin tazminat isteyebileceği ifade edilmiştir.

Benzer Belgeler