• Sonuç bulunamadı

2. BÖLÜM

2.2. Genç İşsizliğin Nedenleri

2.2.1. Makro Nedenler

Makro nedenler, ekonomik durgunluk ve krizler, demografik yapı, toplam talep yetersizliği, eğitim sistemlerinin yetersizliği, ücret politikaları ve asgari ücret uygulaması olarak beş başlık altında incelenmiştir.

49

2.2.1.1. Ekonomik Durgunluk Ve Krizler

Ekonomik durgunluk ve kriz dönemlerinde işverenlerin yeni işçi almaktan kaçındıkları, hatta işçi sayısının azaltma zorunluluğu bulunduğu durumlarda özellikle genç işçileri işten çıkarttıkları görülmektedir. Bazen de gençler hedef alınarak, işten çıkarılma tehdidi ile daha düşük ücret ile çalışmak zorunda bırakılmaktadır. Ekonomik krizin olduğu dönemlerde, azalan talep sonrasında bireyler harcamalını kısmakta, bu durumda zarar etmeye başlayan işletmeler de üretimlerini azaltmak ya da durdurmak zorunda kalmaktadırlar. Üretimin durması, istihdamın da daralması veya tamamen ortadan kalkması anlamına gelmektedir. Bu durumda piyasada var olan talep daralması üzerine birde işini kaybedenler ile beraber yeni bir daralma dalgası mevcudiyet gösterdiğinde, krizin etkileri daha da artacaktır (Doğan, 2012: 68).

İşgücü piyasasında ekonomik durgunluğun yaşandığı dönemlerde, daha fazla kişi bir ya da daha çok işsizlik dönemi ile karşılaşmakta ve her işsizlik döneminin bir diğerinden daha uzun sürdüğü görülmektedir. Maalesef genç işçiler kriz dönemlerinde hem ekonomik konjonktürdeki dalgalanmalar hem de işgücü piyasasının yapısı gereği, en çok etkilenen kesim olmaktadır. İşletmeler genellikle işçi çıkarma esnasında ‘’son giren ilk çıkar’’ yöntemi uygulamakta ve bu durumda en çok gençler işten çıkarılmaktadır. Çünkü meslek içinde en az yatırım, genç işçiler için yapılmış olduklarından onların işten çıkarılmaları daha karlı gözükmektedir. Hem çalışma yaşamına yeni katılan olduklarından ve daha fazla iş değiştirmeleri sebebi ile aynı işte çalışma süreleri kısadır. İşten çıkarılma tazminatları, işçinin hizmet süresi ile orantılı olduğu için de genç işçiler işten çıkarılmalarda ilk sırada yer almaktadır. Ayrıca durgunluk dönemlerinde, işletmeler çoğu zaman işçi alımını durdurmakta ve böylece de işgücü piyasasına yeni girmiş bulunan gençler, maalesef daha az iş imkanına sahip olmaktadır. Bu durum gençlerin aktif yaşamlarına işsiz olarak başlamalarına sebep olur (Çetinkaya, 2010: 47).

2.2.1.2. Demografik Yapı

Demografik yapıdan kaynaklanan işsizlik olgusunda; genç ve yetişkin iş gücü ayrımı, cinsiyet ayrımcılığı ve göç durumu gibi nedenler karşımıza çıkmaktadır. Genç

50

nüfusun fazla olduğu ülkelerde, gençler daha kısıtlı iş imkanı bulabilmekte, özelliklede köyden kente göçün çok olduğu ülkeler de genç nüfusun nitelik yönünden eksikliği sebebi ile işsizlik oranı daha da artmaktadır. Bu açıdan ülkelerin demografik yapıları incelendiğinde, özellikle bazı ülkelerde göç olgusunun daha fazla olduğu göze çarpmaktadır. Bu durumda hem göç eden kırsal kesim gençleri hem de göç edilen kentte bulunan gençler, olumsuz etkilenmektedir. Çok daha iyi iş imkanı bulma hayali ve umudu ile kente gelip yerleşen gençler, umut ettiklerini bulamadıkları için kötü şartlarda, vasıfsız işlerde ve kayıt dışı bir şekilde çalıştırılmaktadırlar. Kent de bulunan güzel eğitim görmüş nitelikli gençler de iş gücü çokluğu nedeni ile kendi standartlarındaki işleri bulamadıklarından, işsizlik sorunu yaşamaktadırlar. Ayrıca dünyanın farklı ülkelerinde ve farklı zamanlarda, sektörler arasında yapılan bazı araştırmalar göstermiştir ki refah düzeyleri daha iyi olan kişilerin, istihdama katılma oranları daha azdır. Yani işsizlik, kişilerin refah düzeyini göreceli olarak etkilemektedir. Elbette ki her işsiz olan gencin durumu, kötü anlamına gelmemektedir, bazı işsizler ise durumları iyi olduğundan dolayı çalışmak istemeyebilirler (Yanbaşlı, 2014: 27).

2.2.1.3. Toplam Talep Yetersizliği

Ekonomilerde toplam talep seviyesinin düşmesi, genel işsizlik seviyesinin artmasına ve dolayısı ile genç işsizliğin de etkilenmesine neden olur. Genç işsizliğinin toplam talepteki değişimlere karşı göreli olarak daha duyarlı olmasının birden fazla sebebi bulunmaktadır. Bu sebeplerden bazıları şunlardır: İşverenler, işçi çıkartmak zorunda kaldıklarında ilk olarak genç işçileri çıkartmak istemektedirler. Çünkü genç işçileri işten çıkartmanın, işveren açısından fırsat maliyeti, yetişkin işçilerin maliyetine göre daha düşük olmaktadır. Bu durumun en önemli sebebi, deneyimsizlikleri ve onlar için yapılan meslek içi eğitimlerin az olması yatmaktadır. İşten çıkarma tazminatının, işçinin hizmet süresi ile orantılı olması durumu da, işten çıkarılmasında gençlerin öncelikli olmasının sebeplerindendir (Ürüt Kelleci, Türk, 2016: 16).

Toplam talepteki dalgalanmaların, yetişkinlere oranla gençleri neden daha fazla etkilediğine, işgücü arzı tarafından bakıldığında, yetişkinlere göre gençlerin işlerini gönüllü olarak bırakma ihtimallerinin daha yüksek olduğu görülmektedir.

51

Çünkü gençlerin, işgücü piyasasındaki ilk deneyimleri, genellikle belirli bir ölçüde

‘’piyasa araştırması’’ şeklinde gerçekleşmektedir. Gençlerin aile geçindirmek amacı ile bir işe sahip olma gereklilikleri, yetişkinlere oranla daha düşük ihtimal olduğu için, söz konusu piyasa araştırmasının fırsat maliyetinin, gençler açısından daha düşük olduğu öne sürülmektedir. Diğer taraftan piyasadaki ücretlerden daha yüksek rezervasyon ücretlerine sahip, yüksek gelirli gençler, aile desteklerinden de faydalanarak daha iyi iş olanakları için beklemeyi tercih edebilmektedirler. Yani gençlerin, işsiz kalabilmeyi tercih edecek ekonomik bir güce sahip olmaları, işsizlik oranlarını artıran bir faktördür (Metin, 2016: 82).

2.2.1.4. Eğitim Sistemlerinin Yetersizliği

Eğitimli toplumlarda sosyal sermaye ve sosyal bütünleşme daha güçlü, gelir dağılımı daha adaletli ve bölgesel farklılıklar daha azdır. Bunlar bir ülkenin ekonomisinin büyümesi için sosyal, beşeri ve ekonomik alt yapısını güçlendirerek o ülkenin iç ve dış yatırımlar için çazip hale gelmesine katkı sağlamaktadır. Artan yatırım, genç işgücüne talebi arttırmaktadır. Fakat işgücü piyasası ile eğitim sistemi arasında, maalesef etkin bir bağ kurulamamıştır. Bu nedenle eğitim sistemi, ekonominin ihtiyacını görecek yeterli bilgi ve becerilere sahip işgücü yetiştirilme aşamasında eksik kalmaktadır. Gençlerin işgücü piyasasına ilk kez girerek, piyasa ile ilgili yeterince bilgiye ve deneyime sahip olmamaları, bu sebeple işverenlere ek maliyet yaratmaları, aile sorumlulukları olmadıklarından, işi kolay terk etmeleri işsizlik sorununu daha da arttırmaktadır (Bilen, 2015: 15).

İşverenler genellikle iş çevresine uyum sağlamakta zorlanmayan gençleri tercih etmektedirler. Bu nedenle eğitim programlarına katılımda bulunmak hem deneyim, bilgi ve eğitim hem de kişilerin bireysel becerileri yönünden olumlu etkileri nedeniyle, gençlere iş bulmalarını kolaylaştırmaktadır. Eğitim, deneyim gibi özellikler insan sermayesine yapılan yatırımı yansıtmakta, istihdam edilmede başarı seviyesini etkilemektedir. Dolayısıyla insan sermayesine yapılan yetersiz yatırımlar, gençlerin işgücü piyasasına etkin ve başarılı olarak giriş yapmasını ve iş bulma olanağını engellemektedir. Gençler arasındaki yüksek işsizlik oranı, Hammer (1993)’e göre durgunluk dönemlerinde işe girmek için uğraşan yeni işgörenler tarafından deneyim

52

edilmiş sorunlar ile açıklanabilir. İşgücü piyasasında, hali hazırda iş bulan gençler okuldan yeni mezun olup da gelenlere oranla daha az işsizliğe maruz kalmaktadırlar.

Okuldan iş piyasasına geçiş sorunları, eğitim seviyesine göre genç işsizliğini açıklamada önemli rol almaktadır (Çetinkaya, 2010: 49).

2.2.1.5. Ücret Politikaları Ve Asgari Ücret Uygulaması

Kamu ya da özel sektörde uygulanan ücret politikalarının, genç istihdamında olumsuz etkileri olduğu bilinmektedir. Ücretlerin yüksek olduğu dönemlerde, işgücü alımlarında, tercihin genellikle genç değil de yetişkin işgücünden yana kullanıldığı görülmekte, bunun sebebinin ise yetişkin işçilerin genç işçilere oranla daha tecrübeli ve nitelikli özelliklere sahip oldukları savunulmaktadır. Fakat yapılan araştırmalar, bu varsayımların doğruluk payını onaylamamaktadır. Eğitimini tamamlamış, nitelik ve özelliklerini işgücü piyasasının gerekleri doğrultusunda kazanımlarla donatmış gençlerin, en az yetişkinler kadar hatta daha fazla donanımla işgücü piyasasın da aktif olarak bulunabildiği görülmektedir. Bu nedenle genel ücret politikalarının genç istihdamı üzerinde, doğrudan bir etkiye sahip olduğunu söylemek doğru değildir (Doğan, 2012: 72).

Genç işsizliği ve ücret konusundaki tartışmalar, asgari ücretlerin genç istihdamı üzerindeki etkisi tartışması halini almıştır. Asgari ücret ve ilgili istihdam maliyetlerinin yüksek oluşu, gençlerin istihdam olanaklarını daraltmakta ve işverenlere olan maliyetini belirlemektedir. Bu nedenle asgari ücretlerin ve istihdam maliyetlerinin yüksekliği, genç işsizliğinin artmasında bir sebeptir. Eğitim düzeyleri yükseldikçe, gençlerin ücret beklentileri de piyasa da geçerli olan ücretlerden yüksek olamaya başlamıştır. Nitelikleri ile uygun düşmeyen ücret beklentisi, gençlerin işsiz kalmasının bir sebebi olarak gösterilse de, genç işsizlik zayıf çalışma arzusu ya da gerçekçi olmayan ücret talebinden çok, iş olmamasından kaynaklanmaktadır (Kuvvetli Yavaş, 2010: 33).

53