• Sonuç bulunamadı

2. KASTAMONU İLİ ve MAHMUTBEY CAMİİ

2.5. Mahmutbey Camii ve Mimari Özellikleri

Mahmutbey Camii, Kasaba Köyü’nün kuzeydoğu yönünde geniş bir bahçe içerisinde yer almaktadır (Yaman,2000). Caminin görünümü Selçuklu camilerini anımsatsa da caminin içerisine girildiğinde bu düşünce değişmektedir (Serin, 2018).

Şekil 2. Mahmutbey Camii Haziresi (Kastamonu Vakıflar Bölge Müdürlüğü Arşivi, 2005)

Caminin ön kısmında, önü dışarıya açılan bir son cemaat mahalli bulunmaktadır. Bununla birlikte caminin ön kısmında Candaroğlu Mahmut Bey’in annesi ile bazı akrabalarının mezarlarının da bulunduğu bir hazire bulunmaktadır (Yaman,2000). Bu hazire Beşiklitürbe adıyla bilinmektedir. Mahmut Bey’in oğlu Mehmet Bey henüz bebekken vefat etmiş ve beşiğiyle birlikte defnedilmiştir. Beşikli mezarın, mermer sandukası sanat değeri taşıdığı için müzeye taşınmıştır (Çifçi, 2018).

Giriş kapısının üzerindeki mermer kitabeden edinilen bilgiye göre Mahmutbey Camii Candaroğulları’ndan Adil Bey’in oğlu Mahmut Bey tarafından babasının ölümü üzerine, anısına 1366 yılının mayıs ayında yaptırılmıştır (Kastamonu Vakıflar Bölge Müdürlüğü Arşivi, 2005). Dikdörtgen planlı ve dıştan kırma çatı ile örtülü basit bir kurulu gösteren eser, bugüne dek iyi bir şekilde muhafaza edilmiş olan zengin boyalı ahşap süslemeleriyle Osmanlı öncesi Anadolu Türk sanatı içinde önemli bir yere sahiptir (Akok, 1946; Önge, 1968; Öney,1989; Aslanapa, 1989; Akşit, 2005’ten aktaran Akyol, Eskici ve Kadıoğlu, 2006: 83).

Son cemaat mahallinin ortasında ve iç kesimde bulunan kapının üzerinde, kemer içinde 57 x 41 cm boyutlarında dikdörtgen bir panoda kitabe bulunmaktadır (Yaman, 2000 Kastamonu Vakıflar Bölge Müdürlüğü Arşivi, 2005).

Şekil 3. Mahmutbey Camii Kitabesi (Kastamonu Vakıflar Bölge Müdürlüğü Arşivi, 2005)

Kitabenin Okunuşu:

VE ENNE’L MESACİDE Lİ-İLAHİ FELA TED’Ü MEA’LLAHİ EHADEN EMERE Bİ İMARETİ HAZİHİ’L MESCİD İL MÜBAREKET İ’ŞŞERİFETİ EL-EMİR ÜL KEBİR MAHMUD BİN EL MERHUM ADİL BEY

TABE SERAHÜ HARREREHÜ Fİ RAMAZAN EL MÜBAREK SENE SEMANİN VE SİTTİNE VE SEB’A NİYE(Yaman, 2000).

Manası,

“Mescitler Allah’a mahsustur. Orada Allah’tan başkasına ibadet edilmez. Bu mübarek camiinin yapılmasının 78 H (M. 13) yılının Ramazan ayında merhum Adil Bey’in oğlu Büyük Emir Mahmut Bey emretti. Allah onun yattığı toprağı güzel etsin.’’ (Yaman, 2000).

Kitabesinden de anlaşıldığı üzere caminin banisi Candaroğlu Mahmut Bey’dir. Mahmut Bey’in 1374 tarihli vakfiyesinde, kendisinin Kasaba Köyü’ndeki arazisini caminin masraflarını karşılamak üzere vakfettiği ortaya çıkmaktadır (Yaman, 2000). Mahmutbey Camii’nde ortada bulunan esas mekân ile dört bölümde daha namaz kılınabilmektedir. Bu bölümlerde kimlerin namaz kıldığı ise İbn-i Batuda Seyahatnamesi’nden öğrenilmektedir. Seyahatnameye göre Gazi I. Süleyman Paşa’nın hükümdarlığı zamanında Kastamonu’yu ziyarete gelen İbn-i Batuda, Süleyman Paşa’nın Kastamonu’da saraydan uzakta bulunan üç katlı ahşap bir camide cuma namazını eda ettiğini belirtirken sahn ve mahfillerde kimlerin namazlarını eda ettiklerini açıklığa kavuşturmuştur. Sahnda yani orta mekânda; sultan, kadılar, âlimler, yüksek rütbeli askerler, üstteki mahfilde; sultanın kardeşi, hizmetkârları ve halkın içinden sevilen sayılan kişiler, onun üstündeki mahfilde ise veliaht ile köleleri, hizmetkârları ve halkın namazlarını eda ettikleri anlatılmıştır (Yaman, 2000).

Bazı kaynaklarda Kasaba Köyü Camii ya da Emir Mahmut Camii olarak geçen halk arasında Çivisiz Camii olarak bilinen ama asıl adı Mahmutbey Camii olan bu cami Beylikler dönemi eseri olmasına karşın aslında Anadolu Selçuklu sanatının bir devamı niteliğindedir (Parlar ve Arslan, 2003)

Kasaba Köyü Mahmutbey Camii, derinlemesine yöneliş gösteren ahşap direkli ve ahşap tavanlı camiler arasında yer almaktadır (Kastamonu Vakıflar Bölge Müdürlüğü Arşivi, 2005). Çatı kiremit örtülüdür (Yaman, 2000).

Şekil 4. Mahmutbey Camii (Kastamonu Vakıflar Bölge Müdürlüğü Arşivi, 2005)

Eserin dış cepheleri oldukça sade tutularak doğu, batı ve güney cepheler harçla doldurularak 120 cm kalınlığındaki duvar, moloz taştan inşa edilmiştir. Buna karşılık, girişteki cephesinde bulunan son cemaat mahallinin yüzeyleri sıvanmıştır. Tuğla renginde kabartma derz, taş duvar örgüsü üzerindedir (Kastamonu Vakıflar Bölge Müdürlüğü Arşivi, 2005)

Cami, kuzey-güney doğrultularında ve dikdörtgen şeklinde bir planlı olup, dıştan ölçüsünün boyutları 17,90 x 11,55 m’dir. Üç sahınlı ibadet mekânı ile kuzeyinde yer alan üç bölümlü son cemaat yerinden oluşmaktadır (Kastamonu Vakıflar Bölge Müdürlüğü Arşivi, 2005)

İç mekânın ibadet yapmak için düzenlenmiş olan kısmı 11.45 x 9.10 m’dir. Giriş kapısından mihrap yönüne doğru her biri 8 m uzunluğunda olan ikişer adet kalın ve yuvarlak ahşap direk ile üç bölüme ayrılmaktadır (Kastamonu Vakıflar Bölge Müdürlüğü Arşivi, 2005)

Şekil 6. Restorasyon sonrası minare (Kastamonu Vakıflar Bölge Müdürlüğü Arşivi, 2005)

Caminin orijinal minaresi kesme taştan kare kaide üzerinde olup tek şerefeli olarak inşa edilmiştir. 1943 yılında yaşanan deprem esnasında ve daha sonrasında bir alt yapı çalışması sırasında kesme taştan olan orijinal minare zarar görmüş, 1945 yılında yıkılarak yerine cami ile bütünlük sağlayacak ahşaptan bir minare yapılmıştır (Kastamonu Vakıflar Bölge Müdürlüğü Arşivi, 2005).

Şekil 7. Özgün taç kapı (Etnografya Müzesi) (Kastamonu Vakıflar Bölge Müdürlüğü Arşivi, 2005)

Şekil 8. İmitasyon kapı (Kastamonu Vakıflar Bölge Müdürlüğü Arşivi, 2005)

Caminin Liva Paşa Etnografya Müzesi’nde muhafaza edilen giriş kapısı, ahşap eserlerin nadir örneklerinden biridir. İki kapı kanadından oluşan ahşap kapı ilk bakışta İbn-i Neccar Camii kapısını anımsatmaktadır. Mahmutbey Camii ve İbn-i Neccar Camii kapıları Nakkaş Abdullah Bin Mahmud tarafından yapılmıştır (Bilici, 1984). Güvenlik zafiyeti nedeniyle Liva Paşa Etnografya Müzesi’nde yer alan orijinal kapı yerine Kastamonu’nun en eski ahşap oymacılık ustalarından biri olan Hikmet Değirmencioğlu tarafından imitasyon bir kapı yapılıp, yerleştirilmiştir (T.C. Kastamonu Valiliği AB ve Dış İlişkiler Koordinasyon Merkezi Arşivi, 2015).

Kapı çakma tekniği ile yapılmıştır. Kapının süslemesinde yuvarlak, düz satıhlı, oluklu ve çift katlı süsleme teknikleri kullanılmıştır (Bozer,1992). Kapı kanatlarının

ortasındaki bini, göbek, kaide ve başlık kısımları hariç ejderha gövdesi ve rumî motifleriyle süslenmiştir. Rumîler birbirine geçerek iki şerit oluşturmaktadır ve adeta bir çerçeve bordürü yapacak şekilde kuşatmaktadır. Bu süslemenin aynısı Kastamonu İbn-i Neccar Camii’nin kapı binisinde de görülmektedir (Yaylacıoğlu 2010, Kastamonu Vakıflar Bölge Müdürlüğü Arşivi, 2005).

Alt kenarlarında üç adet çiviyle ahşaba çivilenen sülüs yazılı levhalarda “Mescitler şüphesiz Allah’ındır. Öyleyse oralarda Allaha yalvarırken başkasını araya katmayın” soldakinde ise “Yüce kutsal olan Allah buyurdu ki: “mealinde Cin süresinin Arapça olarak 18. ayeti yazılmıştır. Yazıların yer aldığı zemindeki dolgular rumi motiflerden oluşmaktadır. Sülüs yazı ile yazılmış olan “Amel-i Abdullah Bin Muhammed’’ bininin üstündeki başlıkta yer almaktadır. Bu sülüs yazı da bize kapının Nakkaş Abdullah Bin Mahmud tarafından yapıldığını göstermektedir (Kastamonu Vakıflar Bölge Müdürlüğü Arşivi, 2005).

Şekil 9. Alçı mihrap (T.C. Kastamonu Valiliği AB ve Dış İlişkiler Koordinasyon Merkez Arşivi, 2015)

Alçıdan yapılmış olan mihrap bölümü, kullanılan tekniği ve süsleme şekli bakımından yapıldığı dönemin özelliklerini yansıtmaktadır. Caminin yapımında alçı kullanılan tek kısım mihrap bölümüdür. Mihrap nişi çok köşeden oluşmaktadır. Nişi çevreleyen hat, yukarıda ucu sivri yarım kubbeye dönüşmektedir. Mihrap nişinin iki yanında döner vaziyette sütunceler yani denge sütunları bulunmaktadır. Bu denge sütunları 653 yıllık yapının statik açıdan sorunlu olmadığını gözler önüne sermektedir (Kastamonu Vakıflar Bölge Müdürlüğü Arşivi, 2005). Eserin mihrabının Sinop Ulu Camii taş mihrabını anımsattığı düşünülmektedir (Durukan, 2014).

Şekil 10. Ahşap minber (T.C. Kastamonu Valiliği AB ve Dış İlişkiler Koordinasyon Merkezi Arşivi, 2015)

Şekil 11. Minber külahı (Kastamonu Vakıflar Bölge Müdürlüğü Arşivi, 2005)

Ahşap minberinden sadece taç bölümü döneminde yapılmıştır. Minberin diğer bölümleri sonradan yapılmıştır. Minberin taç bölümü, dört ahşap ayak üstüne oturtulmuştur. Külahının örtüsü ise altı köşe piramit şeklindedir (Kastamonu Vakıflar Bölge Müdürlüğü Arşivi, 2005).

Şekil 12. Kalemişi detay (T.C. Kastamonu Valiliği AB ve Dış İlişkiler Koordinasyon Merkez Arşivi, 2015)

Kasaba Köyü Mahmutbey Camii’nin içerisinde 14. yüzyıl bezeme örnekleriyle birlikte 17. yüzyıl Osmanlı Dönemi kalemişi süslemeleri de bulunmaktadır (Nemlioğlu, 2009). Kalemişi süslemelerinin yapımında üç farklı tekniğin uygulanmış olduğu görülmektedir:

Doğrudan ahşap üzerine boyama: Caminin genelinde bulunan tahta ve çıta

gibi daha ziyade ince ve düz yüzeyli bölümlerde görülmektedir.

Alçı + tutkal karışımından oluşturulan tabaka üzerine yapılan boyama:

Tavan kirişleri, tavan konsolları ile direk gibi yüzeyleri itibarıyla ağaç dokusu ve damarlarını sergileyen alanlarda rastlanmaktadır.

Tekstil tela üzerine yapılmış olan boyama: Mahfildeki kemer yüzeylerinde

ve kemer köşeliklerinde bulunmaktadır (Kastamonu Vakıflar Bölge Müdürlüğü Arşivi, 2005).

Kalemişlerinde turuncu ile karmin arasında kalan tonlarda kırmızı, çivit ve gök renginde maviler, altın renginde ve kirli sarılar, farklı tonlarda siyah ve beyaz renkler kullanılmıştır (Yaman, 2000).

Mahmutbey Camii’nde görülen nakışlarda İslam Çağı Türk Sanatı’nda görünen başlıca üslup ve tarzlar iki grup halinde toplanabilir. Bunlar geometri usulleriyle tertiplenmiş ve nebati özellikleri tasvir eden süslemelerdir (Akok, 1946). Caminin kalemişlerinde nebati özellikleri tasvir eden süslemelerden karanfil ve lale motiflerine sıklıkla rastlanmaktadır (Uysal, 2001: 140 ve Bakır, 1999: 207’den aktaran Taşkan, 2016).

Şekil 13. Mahfil (Kastamonu Vakıflar Bölge Müdürlüğü Arşivi, 2005)

Caminin mahfil bölümü ise tamamıyla ahşap malzemeden yapılmış olup hazırlanmış olan özel ahşap direkler üstüne oturtulmuş bulunmaktadır (Kastamonu Vakıflar Bölge Müdürlüğü Arşivi, 2005). Caminin harim kısmında üç farklı seviyede düzenlenen dört

mahfil aracılığı ile çok hareketli bir iç mekân ortaya konmuştur. Bu caminin eşsiz bir özelliğini ortaya koymaktadır çünkü bu kurguya ne dönem yapılarında ne de öncesinde başka camilerde rastlanmıştır (Yaylacıoğlu, 2010).

Kuzey duvarının ön tarafında doğu - batı doğrultusunda kadınlar mahfili yer alırken kuzey batı doğrultusunda müezzin mahfili bulunmaktadır. Aynı zamanda cami içerisine girildiğinde girişte hemen sol köşeye gelen kısımda, sonradan tabandan yükselti ve basit ahşap korumalık yapılmış ve ayrı küçük bir mahfil haline dönüştürülmüştür (Kastamonu Vakıflar Bölge Müdürlüğü Arşivi, 2005).

Şekil 14. Tavan (Kastamonu Vakıflar Bölge Müdürlüğü Arşivi, 2005)

Caminin üzeri ahşap bir çatıya sahip olup, kiremitlerle kaplıdır. Caminin tavanı, tavanı taşımakta olan direkleri, zemini, minberi, mahfilleri, kapı kanatları, son cemaat yerindeki sundurma tavanı ve ön cephede yer alan taşıyıcı direkler ahşaptandır. Yapıda kullanılan ahşabın cinsi ise bölgede yetişen karaçamdır (Kastamonu Vakıflar Bölge Müdürlüğü Arşivi, 2005).

Caminin üzeri, kuzey-güney doğrultusunda uzatılmış ve ahşap direk üzerine oturtulmuş iki adet kirişle, yan duvarlar arasında kündekari (bindirme) tekniği ile

ahşaptan yapılmış kademeli bir tavan ile kapatılmıştır (Kastamonu Vakıflar Bölge Müdürlüğü Arşivi, 2005).

Kündekari tekniği ile oluşturulmuş büyük tavan ahşap direkler üzerine oturtulmuştur. Tavan kaplaması bindirmeler üzerine düz atkı halinde ve sık olarak tali kirişler konularak, bunlar üzerinde de kalın tahtalar döşenerek oluşturulmuştur (Kastamonu Vakıflar Bölge Müdürlüğü Arşivi, 2005). Cami, Anadolu Beylikler Dönemi’mde inşa edilmiş en yoğun tavan süslemesine haiz olan ikinci eser olma özelliğini taşımaktadır ( Eser, 1997).

Şekil 15. Pencere (T.C. Kastamonu Valiliği AB ve Dış İlişkiler Koordinasyon Merkezi Arşivi, 2015)

Caminin içinin aydınlatılmasında kullanılmak üzere toplamda 10 adet pencere yapılmıştır. Bu pencerelerden bir tanesi, mihrabın doğusunda yer almaktadır. Simetrik olarak yerleştirilen ve doğu-batı duvarlarında bulunan ikişer pencere olmak üzere 3’ü alt sırada bulunmaktadır. Pencerelerde mükemmel vitray örnekleri de görülmektedir (Parlar ve Arslan 2003). Bunun dışında mihrabın batısında şu an niş olarak kullanılan, kapatılmış bir pencere bulunmaktadır (Kastamonu Vakıflar Bölge Müdürlüğü Arşivi, 2005). Güney, doğu, kuzey cephesindeki pencerelerin altta olanları demir parmaklıklı,

üstte olanları ise ahşap kafeslidir. Demir parmaklıklar ve ahşap kafesler sonradan eklenmiştir (Yaylacıoğlu, 2010).

Yapı, eğimli ve geniş bir arazi üstüne inşa edilmiştir. Caminin kuzeyinde orijinal olmayan bir şadırvan, konuk evi ve tuvalet yer almaktadır (Yaylacıoğlu, 2010). Konuk evi ve tuvalet 2002 yılında Kastamonu Valiliği tarafından inşa ettirilmiştir (Aydın ve Perker 2017).

Kasaba Köyü Mahmutbey Camii’nin geçirmiş olduğu onarımlar aşağıdaki gibidir.

1852 yılında ilk onarımını geçirmiştir. Bu onarımla ilgili mevcut bir bilgi yoktur.

1940’lı yıllarda Millî Eğitim Bakanlığı Müzeler Umum Müdürlüğü ve Türk Tarih Kurumu ile Kültür Bakanlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Kastamonu Valiliği tarafından dönem dönem onarım çalışmaları yapılmış ve bakım görmüştür.

1943 yılında geçirilen deprem sonrası zarar gören minaresi sökülerek, yerine yeni minare inşa edilmiştir.

1946 yılında cami çevresine cami sosyal tesisi adı altında okul ve lojman inşa edilmiştir.

1961 yılında minare onarımı yapılmıştır.

1962 yılında minarenin eksik kalan kısımları tamamlanmış, çatı kiremitleri aktarılmış ve bir takım küçük çaplı onarımlar yapılmıştır.

1985 yılında Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından onarılmıştır.

1985 ve 1987 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi ve ODTÜ’nün teknik yardımlarıyla ve Kastamonu İl Özel İdaresi’nin maddi yardımlarıyla onarım yapılmıştır.

1995 yılında yerinde yapılan incelemeler sonucunda birtakım tespitler yapılmıştır. Bunlar; dış cephenin rutubetten etkilendiği ve alt katın sıvasında yer yer dökülmeler olduğudur. Bu tespitler sonucu onarım yapılırken dikkat edilmesi gereken noktalar vurgulanmıştır.

2005 yılında A Proje Mühendislik Mimarlık Müşavirlik İnşaat Sanayi Ticaret Anonim Şirketi tarafından restorasyon çalışması gerçekleştirilmiştir (Kastamonu Vakıflar Bölge Müdürlüğü Arşivi, 2005).

Mahmutbey Camii, Kasaba Köyü’nün tüzelkişiliğinin malıyken 2005 yılında Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nün mülkiyetine geçmiştir. Başta Kültür Bakanlığı olmak üzere, Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nün ve Kastamonu Valiliği ile diğer ilgililer tarafından ilgilenilmektedir (Çiftçi, 2012).

Mahmutbey Camii’nde, günümüzde sadece cuma namazları kılınmaktadır. Bu yüzden cami, halk arasında Cuma Camii olarak da adlandırılmaktadır. Camide yangın tehlikesine karşı hiçbir ısıtma ve elektrik tesisatı bulunmamaktadır (Küçük, 2011).

Benzer Belgeler