• Sonuç bulunamadı

Madde Ve Sûret Hakkında

2. AY ALTI ÂLEM

2.4. Madde Ve Sûret Hakkında

Filozof atomculardan farklı olarak nesnelerin, tabii dünyada var olan şeylerin madde ile suretin birleşmesi sonucunda var olduğu görüşündedir. Yine madde ile suret birbirinden farklı olsa da el-Medînetü’l-Fâzila adlı eserinde aralarındaki ilişkinin zorunluluğu açısından onların konumunun ne olduğunu hangisinin ne açıdan ve nasıl bir

259 Fârâbî, a.g.e., s.55.

260 Fârâbî, a.g.e., s.58

261 Fârâbî, a.g.e., s.59., Cavit Sunar, İslam Felsefesi dersleri, s.68.

262 Atay, Fârâbî'nin Yaratılış Nazariyesi, s.145., İbrahim Hakkı Aydın Fârâbî’de Metafizik Düşüncesi, s.180., Fârâbî’ye göre yaratılma imkândan yaratılmıştır. Mümkün varlıkların en alt seviyesinde olan ilk madde ve mümkün varlıklar kategorisinde en üst dereceye sahip olan İnsan arasında ki varlıklara Fârâbî ‘el –Mutavasitat’ der.

78

üstünlüğe sahip olduğunu aynı başlık altında incelemektedir. Daha sonra bu ikisinin birleşmesi sonucunda ne tür varlıkların meydana geldiğine dair meselelere de soru işareti koyarak konu ile ilgili görüşlerini ortaya koyar.

Fârâbî'nin madde hakkındaki görüşleri Aristoteles ile hemen hemen aynıdır. Ay altı âlemdeki varlıkların hepsi madde ile sûretten oluştuğu için bu iki unsur olmadan tabii dünyadaki varlıkların hiçbirinin olamayacağını ifade eder. “Kendi zatında var olması ve var olmaması mümkün olan şeydir ki, bu, madde ile suretten mürekkep olan şeydir.”263 Bu ikisini aynı başlık altında incelememizin bir başka nedeni onların birbirinden bağımsız olarak tabii dünyada var olamayacağını, tabii varlıkların ancak onlar sayesinde var olabileceğini açıklamaktır. Bununla beraber konumuzu madde ile sûret şeklinde ikili olarak tasnif etmemizin sebebi konun daha iyi anlaşılabilmesini sağlamaktır.

Bilindiği üzere Fârâbî maddeyi sureti kabul etmeye hazır olarak bulunan bir güç olarak görür. Nitekim ona göre madde başka bir şey için var kılınan “kendinden dolayı sahip olduğu bir varlığı yoktur. Fârâbî’ye göre “Sûretin varlığı/kıvâmı madde iledir ve madde sûretleri taşımak için bir konudur/dayanaktır. Çünkü sûretlerin varlığı kendi zâtları ile değildir; onlar bir konuda vücut bulmuş olmaya muhtaçtır ve onların konusu da maddedir. Maddenin varlığı ise, yalnızca sûretlerden dolayıdır.”264 Buna göre madde, sûret için vardır. Madde salt yoksunluk olmayıp var olma yani sûreti kabul etme noktasında, kuvve halinde olan şeklinde tanımlanmaktaydı. Bu bağlamda sûretin aksine madde pasif halde olan sûret için vardır. Demek o ki cisimleri oluşturan bu iki parçadan madde cismin bilkuvve olma yönünü, suret ise cismin bilfiil olmasını oluşturur. Örneğin masanın tahtadan oluşması onun maddesini, şekli ise suretini sembolize eder. Ancak masanın maddesi sureti kazandıktan sonra maddesi konumunda olur. Zira madde sureti kazanmadan önce belirsizdir. Madde bu anlamda suret için vardır, aksi takdirde madde ilk madde haline döner ve bilkuvve olarak var olur, bu anlamda suret ise onun belirginliğe ulaştıran unsurdur. “Bu nedenle kendinden dolayı var kılındığı bu şey var

263 Fârâbî, a.g.e., s.58.

264 Fârâbî, a.g.e., s.36.

79

olmasaydı, o da var olmazdı. O halde, söz konusu suretlerden biri var olmamış olsaydı, o da var olmazdı.”265 ifadesi yer alır.

Bu sebeple filozof tabii dünyada sûretin maddesiz varlığı gerçekleşemeyeceği için onların beraber ele alındığında ancak anlam kazanacağını savunur. Çünkü suretin de maddeye büründükten sonra bir şeyin sureti, masanın masalığı hakkında söz edilebilir. Bu bağlamda maddenin de sûrete nispeten üstün olan yönlerinden bahsedebiliriz, örneğin maddenin bir konuya muhtaç olmamasıdır, oysa sûret bir konuma muhtaç idi. Maddenin sûretten bir başka üstünlüğü onun bir karşıtı, zıttı ve yokluğu olmamasıdır. “Bu cisimlerin sûretleri birbirine zıttır ve onlardan her birinin var olması da var olmaması da mümkündür.”266 Belli bir maddeye sûret verilmiş ise aynı anda ona başka bir sûret verilemez, örneğin maddeye dört ayaklı masa sûreti verilmiş ise ona sandalye sûreti verilemez. Bunlar birbirine zıttırlar, ötekinin olabilmesi için ilkin ortadan kaldırılması gerekecektir. Zira madde bir belirsizliktir, bu bağlamda maddenin özelliklerinden biri de birden fazla zıt sûretleri kabul etme potansiyeline sahip olmasıdır. Aksi takdirde maddenin belirli olduğunu varsayarsak o zaman maddenin belirli sûretleri kabul etmesi zorunlu olacaktır. Oysa bunun böyle olmadığından daha önce bahsetmiştik. Bir başka özellik ise sûretlerin kendi aralarında zıtlığın olması onların yokluğunu da akla getirir. Zira karşıtlık bunu gerektirir.267 Daha sonra filozof sûretlerin bir yandan arazlara benzediğini ifade eder. Nitekim sûretler arazlar gibi bir konuya muhtaçtırlar.268 Ancak diğer yandan madde sûret ilişkisi böyle değildir. Çünkü madde sûret için var olmuştur, sûretin kendisini taşıyabilecek konum için var edilmemiştir. “Onun bir suret olmaksızın, kendi başına bir varlığı da yoktur. Madde ile suretin her biri “tabiat” diye isimlendirilir; ancak onların bu isme daha layık olanı, sûrettir.”269 Nitekim cismani varlıklarda suret olduğu zaman ancak gaye söz konu olabilir. Sureti barındırmayan madde kendisine ulaşması gereken bir amacı olmaz bu anlamda gayenin olabilmesi için suretin bulunması gerekmektedir. Burada belirtmek gerekir insan dışın maden bitki gibi cismani varlıklarda suret gayeyi kendisinde

265 Fârâbî, es-Siyâse, s.59.

266 Fârâbî, el-Medine, s.92.

267 Fârâbî, es-Siyâse, ss.59-60.

268 Örneğin bir renk araz konumundadır, o renk kendisini taşıyabilecek bir şeye muhtaçtır. Bu sebeple madde sûret ilişkisinde, sûret merkez konumda olup madde onun için var edilmiştir.

269 Fârâbî, es-Siyâse, ss.36-37

80

içermektedir, dolayısıyla bu tür varlıkların dışardan amaca ulaşılması için harici güç bulunmamaktadır.270

Tabii varlıkların meydana gelmesinden sonra bu tür varlıkların kendilerini korumaları ve varlıklarını devam ettirebilmeleri için kendileri dışında harici bir güce ihtiyaç duymaktadırlar. Bu sebeple tabii varlıkların, varlıklarını devam ettirmeleri Fârâbî'nin ifadesi ile tedbirin nasıl ve ne şekilde gerçekleştiğinden bahsetmek gerekir.

Fârâbî, tabii varlıkların ortaya çıkışını gök cisimlere bağlı olarak açıkladığı gibi bu varlıkların devamını muhafaza etmelerini yine gök cisimlerin hareketleri çerçevesinde değerlendirmektedir. Filozof es-Siyâsetü’l-Medeniyye eserinde bu sürecin nasıl gerçekleştiğini şöyle ifade eder; “Semavi cisimlerin kendi hareket sınıflarıyla bir değişim ve bir art arda geliş sırasına göre onların bazısına karşı bazısına yardım etmesi ve bazısının bazısına yönelik fiilini engellemesi de gerekir. Öyle ki onlar belli bir vakitte zıddına karşı buna yardım ederse, başka bir vakitte de onu engeller ve ona karşı zıddına yardım eder.”271

Daha önce ifade ettiğimiz üzere tabii dünyadaki varlıklar madde ve suretten teşekkül ettiği için, bu bağlamda sûretler tabi dünyada zıt olarak meydana gelir.

Maddeler de belli bir sûrete ve onun zıttına sahip olma potansiyelinde olduğu için Fârâbî onların her ikisinin hem madde hem de sûret bakımından liyakate sahip olduğunu ifade eder. “Sûreti bakımından hak ettiği şey, sahip olduğu varlık üzere kalmasıdır. Maddesi bakımından hak ettiği şey ise, sahip olduğu varlığa zıt olan başka bir varlıkla var olmasıdır.”272 Ancak aynı anda maddenin iki zıt sûrete bürünmesi mümkün değildir. Bir şey kalem veya masa olarak var ise onun başka bir sûreti aynı anda kabul etmesi mümkün değildir, o sadece belli bir sûretin ortadan kalkmasından sonra ona zıt olan sûreti kabul edebilecektir. O da yok olduğunda başka bir sûreti kabul edecek ve bu böylece Fârâbî'nin söyleşiyle sonsuza kadar gidecektir. Bu adaletin zorunlu tecellisi olarak madde belli bir sûret ile sonsuza kadar var olamaz. Zira böyle olsaydı adalet ilkesine ters olurdu, bu sebeple tabii varlıkların birey olarak sürekli bir şekilde varlıklarını devam ettirmeleri mümkün değildir. Bu bağlamda Fârâbî’ye göre madde-sûret ilişkisinin ezeli olduğunu ifade edebiliriz. Filozof bunu kozmolojik adalet

270 Fârâbî, el-Medine, s.154.

271 Fârâbî, es-Siyâse, s.62.

272 Fârâbî, el-Medine, s.121.

81

kavramıyla ilişkilendirmektedir, yani bir maddede iki sûretin bulunmasının mümkün olmamasını maddenin sûretleri sırayla almasını ve sûretin de iki maddeye sahip olamayacağı için onların sırayla birbirleri ile ilişkide bulunmalarını adalet ilkesi ile ilişkilendirmektedir.