• Sonuç bulunamadı

29

olmaksızın bir anlam taşımadığını, amacını da gerçekleştiremeyeceğini inkâr etmemektedir.

30

Hatırlayacak olursak Aristoteles Fizik kitabında doğayı tanımlarken ‘doğa’ kendisinde bulunduğu şeyde, ilineksel anlamda olmayıp, gerçek anlamda onun hareketinin ve sükûnetinin ilkesi ve nedenidir, diyordu. Aristoteles'in doğayı araştırırken hareket konusuna önem vermesinin ve diğer konulara nispeten hareket konusuna ayrı bir önem vermesinin bundan dolayı olması muhtemeldir.

Söylediklerimizden hareketle Aristoteles hareketin varlığıyla ilgili herhangi bir şüphesinin olmadığını; ancak onun cisimlerden ayrı olarak varlığı gözlemlendiği için belirlenmesinin de kolay olmadığını söylemektedir. Bunun başka sebebi de devinimin/hareketin belirsiz olmasıdır. İlk olarak, hareket ve sükûnet varlığın özünden kaynaklanmamaktadır. Dolayısıyla varlığın içinde hareketin olması yahut olmaması da mümkündür. Yine Aristoteles'in buna örneklerinden biri şu şekildedir: Bronz, bronz olduğu için hareket etmez. Bronz kendisinde kuvve halinde hareket etme potansiyeline sahip olduğu için hareket eder. Bu nedenle, hareket vardır, ancak onun varlığı töz/cevher gibi olmayıp potansiyel halde vardır.89 Bu sebeple potansiyel olarak bulunan varlığın ne olduğunu ortaya koymak güçtür.

7.3. Devinim Çeşitleri

Aristoteles’e göre dört tür devinim vardır. Bunlar sırayla; cevher, niteliksel, niceliksel ve yer bakımından devinim türleridir.90

Cevher olarak devinim, bir şeyin özüyle ilgilidir. Yani bir şeyin var olması veya yok olması bu tür devinimle ilgilidir. Bir nesnenin nitelik değiştirme potansiyele sahip olması, daha sonra edilgen hale geldiği zaman, o nesnenin niteliği değiştirmesine, daha sonra gerçekleşmesine/tamamlanmasına91 ‘nitelik değiştirme’ adı verilmektedir.

Örneğin; bir şeyin ateş etkisi altında kaldığı zaman onun yanması yahut ermesi veya bir şeyin soğuğun etki altında kalması, sönmesi yahut donmasına biz nitelik değişme adını verebiliriz. Nicelik bakımından değişme bir şeyin azalması veya çoğalmasıyla ilgilidir.

Yere göre devinim de hareket adını alır.

89 Aristoteles, a.g.e., ss.99-101.

90 Aristoteles, a.g.e., s.105.

91 Aristoteles, a.g.e., s.105. Burada tamamlanması veya gerçekleşmesi demesinin nedeni ancak bu şartla mümkün olduğu, yani o nesne etkinlikten önce bizim o nesne hakkında bilgimizin olmadığını ve bu nedenle onun gerçekleşmesinden sonra ancak bilgi sahibi olabileceğimiz için bu iki kavramı kullanmış olması muhtemeldir.

31

Aristoteles yere göre olan devinimi, diğer devinimlerden daha üstün tutar.

Çünkü değişim ve oluşum; bir şeyin başka bir şey ile temasından sonra gerçekleşir. Bu temasın vuku bulması gerekir ki yakınlaşma yahut etkinleşme olsun yerden ayrı değildir. Yer kategorisi, oluş ve bozuluşun gerçekleşebilmesi için zorunlu görülmektedir. Aristoteles Fizik kitabında “Madem tözde, görelilikte, etkinlikte ve edilginlikte hareket yok, nitelikte, nicelikte ve yerde hareket olması kalıyor geriye:

çünkü bunların hepsinde karşı olum var. İmdi nitelikte hareket nitelik değiştirme olsun, ona ortak ad olarak verilmiş olan ad bu, Nitelikten kastettiğim ki bir şey değil (çünkü ayırıcı özellik de bir nitelik) ona göre etkilendiği ya da etkilenmediği söylenen etkilenim. Nicelikteki hareketinde genel bir adı yok, her bir durumda büyüme ile eksilme ‘tam büyüklüğe doğru’ olan büyüme, ‘tam büyüklükten’ olan ise eksilme. Hem genel hem de özel yere göre olan hareket ise adsız, ama gerçi asıl anlamda yalnızca yer değiştirirken kendilerinde durma olanağı taşımayan nesnelerin ve yer açısından kendi kendilerine devinmeyen nesnelerin yer değiştirdiği söylenirse de, genel olarak ‘yer değiştirme’ adını verelim”92 der. Aristoteles’in bu pasajından anlaşılan, gerçek anlamda üç tür hareketin var olduğudur. Bunlar daha önceden belirttiğimiz üzere nitelik, nicelik ve yer değiştirme hareketleridir. Nitekim Aristoteles’in hareketi bu üç kategori ile sınırlandırması demek diğer kategorilerde hareketin bulunmaması anlamına gelmektedir. Bu bağlamda hareket söz konusu olduğunda hareketin türlerini ele almak konuyu daha anlaşılabilir kılacaktır.

7.4. Tabii Hareket Ve Zorunlu Hareket Üzerine

Gözlemlediğimiz tabii dünyada iki çeşit hareket türü vardır. Bunlardan birincisi, doğal harekettir. İkincisi ise harici güç ile doğanın hareketine aykırı olarak ifade edilen zorunlu hareket türüdür. Harici bir güç ile nesneye yapılan harekete, ‘zorunlu hareket’

denir. Bu gücün ortadan kalkmasıyla birlikte, nesnenin kendi doğasına göre harekette, devinimde bulunmasına ‘doğal hareket’ denir. Aristoteles’e göre zorunlu olan devinim, bu anlamda nesnelerin doğalarına aykırı yapılan hareket türüdür. Bundan dolayı, doğal hareket türü zorunlu olandan önce gelmektedir. Nitekim öyle bir tür hareket vardır ki ona aykırı bir hareket türü gerçekleşebilsin.

92 Aristoteles, a.g.e., s.229.

32

7.5. Hareket Ve İlk Hareket Ettirici Hakkında

Hareket ile hareket ettirici arasında muhakkak bir zorunlu ilişki söz konusu olduğunu bilinen gerçektir. Aristoteles’e göre her şey bir devinim içinde olduğundan, o onları postulat olarak kabul etmekteydi. Şimdi her şey bir harekette ise, hareketin kaynağının ne olduğu hakkında bilgi edinmemiz gerekir. Hareketin kaynağı sorulduğu zaman, hareketle beraber, ayrılması mümkün olmayan zaman, yer, töz, nesne gibi tabii âlemde ki her şeyin de bir anlamda kaynağı sorulmuş olur.93

Aristoteles hareket konusuna değinirken, hareket ettiriciden bahseder. Onun bu görüşünden yola çıkarak, hareketli olan nesnelerin hareket ettirebilir olmaları, onların hareket ettiren ya da hareket ettirici tarafından hareket ettirildiğini ifade eder.

Aristoteles’in Hareket Ettiricisi tam anlamıyla İslam dinindeki Allah tasavvuruna karşılık gelmese de, aşkın, üstün varlık fikrine tekabül ettiğini ifade edebiliriz. Nitekim filozofa hareket kuvve halinden fiil haline geçiş olarak tanımlanıyordu. Bu da eksiklikten yetkinliğe geçiştir. Bu nedenle Aristoteles hareket etmeyen hareket ettirici bir varlığın olduğunu savunur. Konu ile ilgili olarak filozof hareket etmeyi canlı varlıklara özgü kılmaktadır. Onun dışındaki cansız varlıklarda ise; hareketler, hareket ettiriciye bağlıdır. Nitekim cansız varlıklardaki hareket canlı varlıklarda olduğu gibi olsaydı, hafif nesnenin yukarı doğru hareket ettiği gibi aşağıya doğru da hareket edebilmesi gerekirdi. Çünkü eğer, hareket etme kendisinden kaynaklanıyorsa, tek bir yöne hareket ile sınırlı olmaması gerekirdi. Bununla beraber yine hareketi kendilerinden kaynaklı şeyler var olduğu sürece hareket halinde bulunması gerekirdi. Ancak biz tabii dünyamızda hareketin kendilerinden kaynaklanmadığı varlıkları görmekteyiz.94