• Sonuç bulunamadı

İKİNCİ BÖLÜM KURAMSAL ÇERÇEVE

2.7. Sanat Eğitim

2.7.2. Müzede Sanat Eğitim

Çağdaş eğitim anlayışında, öğrenci yaşantıları merkeze alınarak ve öğrenciye zengin yaşantı imkânları sunularak, duygusal, bilişsel, kültürel ve toplumsal yönlerden yeterince donanımlı bireylerin yetişmesi hedeflenmektedir (Arı, 2010, iv). Bu hedef doğrultusunda, öğrenci merkezli eğitim anlayışına göre hazırlanmış olan yeni öğretim programlarında ders içerikleri, öğrenme alanları ve etkinlikler yeniden düzenlenmiş ve yeni öğretim programları uygulamaya konulmuştur. Bu değişime paralel olarak görsel sanatlar dersi öğretim programında da birtakım düzenlemeler yapılmış ve düzenlemeler kapsamında programa yeni öğrenme alanları eklenmiştir. Bu öğrenme alanlarından bir tanesi de “müze bilinci” öğrenme alanıdır. Özellikle görsel sanatlar dersi öğrenme alanlarından bir olan müze bilincinin gerçekleşmesinde müzeler, sergi salonları, ören yerleri ve benzeri mekânlar kaçınılmaz uygulama alanlarıdır.

Müzelerin özellikle sanat eğitimi açısından bu kadar çok önemsenmesi, sadece kültürel mirasın korunduğu ve öğretildiği yerler olarak kabul edilmesinden dolayı değildir. Eğitim alanında yapılan bilimsel araştırmalar göstermiştir ki müzeler, bilgiyi dolaysız elde edebilmeyi, öğrencilerin araştırmaya ve incelemeye yönelmelerini, bireyin öğrenme ortamına aktif katılabilmesini, yaparak-yaşayarak kalıcı öğrenmeyi gerçekleştirebilmeyi, yaratıcı gücü ve düşünceyi güdülemeyi ve özgür bir ortam hissi vererek bireyin kendisini daha iyi ifade edebilmesini sağlamaları bakımından özellikle tercih edilmektedir (Özsoy ve Mercin, 2003, 306). Müzelerin eğitim amaçlı kullanılmasının bir gereksinim olması, özellikle görsel sanat eğitiminde bedensel, bilişsel, duyuşsal ve görerek öğrenmenin gerçekleştirilebileceği bir ortamı sağlayabilmesindendir. Müzelerin eğitim açısından önemli bir kurum niteliğine sahip oluşu, sanatın vazgeçilmez gayelerinden biri olan estetik bilinci geliştiren bir mekân olmasından da kaynaklanmaktadır. Çünkü estetik kaygı kendiliğinden ortaya çıkmamakta, kendi kendine de bir yöne kanalize olmamaktadır. Bu duyguyu ancak bir estetik obje, yani bir resim, bir sanat eseri ortaya çıkartmaktadır (Erinç, 2004, 40).

Müzelerde yapılan eğitim, görsel sanatlar öğrencilerine birçok avantajlar sağlamaktadır. Bu avantajları şu şekilde sıralamak mümkündür:

• Yaratıcılığı teşvik eder.

• Yaparak-yaşayarak öğrenmeyi sağlar. • Aktif öğrenmeyi sağlar.

• Gerçek sanat eserleri ile öğrencileri buluşturur ve bu sayede eserlerin öğrenciler tarafından daha yakından incelenmesini, varsa kopyalarına dokunulmasını ve doğal olarak daha heyecanlı ve güdüleyici bir eğitim ortamının oluşmasını sağlar.

• Estetik, eleştiri, sanat tarihi ve uygulama gibi birbirini tümleyen farklı disiplinlerin tamamının gerçekleşmesini sağlar.

• İyi bir planlama ile çoklu zeka kuramına göre farklı zeka alanına sahip öğrencilerin hemen hepsine hitap edebilecek bir eğitim ortamı oluşturur.

• Öğrenmeyi daha eğlenceli hale getirir. • Geçmiş ile gelecek arasında köprü kurar.

• Sınırlı bir eğitimi değil yaşam boyu öğrenmeyi sağlar.

• Doğal bir öğrenme atmosferi oluşturması sayesinde öğrencilerin daha özgür ve kendilerini rahat ifade edebilecekleri bir ortam oluşmasına katkıda bulunur. • Sanata, sanatçıya ve geçmiş kültürlere değer verilmesini sağlar.

• Hem tarih hem de çağdaş sanatlar üzerine yoğunlaşma ile birlikte onu yaratan sanatçıyı anlamaya, sanat eserini algılamaya, doğayı ve insanın çevresini incelemeye doğru bir ilginin oluşmasını sağlar.

• Farklı uygarlıkların eserlerine saygıyı arttırarak kültürler arası karşılıklı anlayışı geliştirir.

• Öğrencilerin estetik duyarlılığı kazanmalarını sağlar.

• Görsel okuryazarlığı geliştirir (Mercin ve Alakuş, 2005, 3-4; Mey, 2008, 105).

Andreetti’ye (1993) göre müze ziyaretlerinin dört genel amacı vardır:

1. Öğrencilerin ilgisini çekmek ve belli bir tarihsel döneme yönelik ilgilerini artırmak. 2. Öğrenciye belirli bir tarihi dönemle ilgili sınıfta temini ve ulaşılması mümkün

olmayan materyallerin incelenmesini sağlamak.

3. Öğrencilere sınıfta işlenen belirli bir tarihi, üniteyle ilgili müzede var olan kaynakları inceleyerek müzenin bu materyalleri nasıl sergilediği ve sunduğuyla ilgili inceleme fırsatı yaratarak öğrencilerin eleştirel gücüne katkıda bulunmak. 4. Bölgedeki bir kültür merkezi olarak müzelerin değerini ve onların nasıl

kullanılacağını öğrenmek (Aktaran: Aktekin, 2008, 104).

Müzelere yapılan okul ziyaretlerinin eğitsel açıdan daha başarılı ve verimli geçmesi için dikkat edilmesi gereken bazı hususlar vardır. Bu hususlar aşağıda sıralanmaktadır:

1. Okullar müze ziyaretlerini önceden çok iyi şekilde planlanmalıdır.

ziyaret etmesi gerekir.

3. Ziyaretin eğitsel faydasını artırmak için sınıf içinde yeterli hazırlıklar yapılmalıdır. Öğrenciler neleri ve niçin görecekleri konusunda önceden bilgilendirilmelidir. Eğer varsa ziyaret edilecek yerle ilgili görsel malzeme ve slaytlar öğrencilere önceden gösterilmelidir. Öğrenciler ziyaret edilen yerdeki görsel malzemenin sınıfta öğrendikleriyle uygunluğu veya zıtlığını incelemeye teşvik edilmelidir (Mainstone ve Bryant, 1972; Aktaran: Aktekin, 2008, 109).

Okullar ve müzeler arasındaki yakın işbirliğinin faydalarına rağmen bazı eğitimciler bu tür ziyaretlerin faydasının abartıldığını söyleyerek müze ziyaretlerinin okul dışında zevkli bir gün geçirmeye yarayan, eğitsel faydaların sınırlı olduğu bir aktivite olduğunu savunmaktadır (Crace, 2001; Aktaran: Aktekin, 2008, 104). Oysa ayrıntılı planlanmış sınıf dışı ziyaretler bu ziyaretlerin eğitsel faydalarını artırmakla kalmaz aynı zamanda bu tür gezileri sadece zevkli bir boş zaman aktivitesi statüsünden her öğrencinin sanat tarihini öğrenmesinin gerekli bir öğesi durumuna yükseltmektedir (Anderson ve Moore, 1994; Aktaran: Aktekin, 2008, 105). Müzelere gerçekleştirilecek planlı okul ziyaretleri, müzelerin öğrencilere alternatif öğrenme yöntemleri sunarak aktif çalışma fırsatı vermekte, çocuklar için resmî sınıf ortamında pek görülmeyen yetenek ve becerilerini gösterme şansı sağlamaktadır (Özsoy ve Mercin, 2003, 304).

Adams ve Millar (1982) okulların müzeleri verimli kullanmamasıyla ilgili dört ana sebep belirtmiştir:

1. Müzedeki koleksiyonların ve sergilenen eserlerin içeriğinin öğretmen tarafından bilinmemesi;

2. Müzenin sunduğu eğitim imkânlarının öğretmenlerin ve okulunun ihtiyaçlarına cevap vermemesi;

3. Öğretmenlerin müzedeki ürünleri nasıl kullanacağını bilmemesi;

4. Müzeyi ziyaret için zaman ve para olmaması (Aktaran: Aktekin, 2008, 105).

Müze bilinci öğrenme alanına ait etkinliklerin gerçekleşmesini ve dolayısı ile istenen kazanımların oluşmasını etkileyen etkenler: (i) görsel sanatlar dersini işleyen öğretmenlerinin müze bilinci öğrenme alanına ilişkin yeterlilikleri, (ii) etkinlikleri gerçekleştirmeye ilişkin okullardaki teknolojik donanım, (iii) müzelerin kurum olarak eğitim alanındaki sorumlulukları, (iv) uygulanmakta olan öğretim programında yer alan öğrenme alanına ilişkin bilgiler, (v) okul yönetiminin bu öğrenme alanına yönelik yaklaşımları, (vi) Milli

Eğitim ve Kültür Bakanlığı gibi kurumların müze bilinci öğrenme alanına ilişkin çalışmalarıdır (Arı, 2010, 1-2).

Müzeler gelişmiş ülkelerin çoğunda; sadece koruma, sergileme, toplama ve eser onarımının yapıldığı yer olarak kullanılmamakta; bütün bu işlevlerinin yanında müzelerin formel olmayan bir eğitim kurumu gibi çok etkin biçimde kullanıldığı da bilinmektedir. Okul ve toplumda işbirliği yoluyla müzeler “duvarsız sınıfın” önemli bir parçasını oluşturmaktadır (Özsoy, 2003a, 25). Bugün gelişmiş ülkelerde okullara yönelik reform hareketlerinde öğretmenler toplumsal kaynakları kullanmaya teşvik edilirken, onların müzelerden ve sanat galerilerinden ve bu kuruluşların özellikle eğitim amaçlı programlarından yararlanmaları öngörülmektedir (Özsoy, 2002, 10).