• Sonuç bulunamadı

2.2. Müze Eğitimi

2.2.3. Müzede Eğitim-Öğretim Etkinlikleri Nelerdir? Nasıl Yapılmalıdır?

kullanmak adına müzelerden faydalanmaktadırlar (Karadağ, 2013). Bugün gelişmiş ülkeler müzeleri öğretim programlarının merkezine yerleştirmiş ve öğretim programlarının olmazsa olmazları arasına katmışlardır (Tezcan-Akmehmet, 2008).

Müzelerin öğrencilere tek tek ulaşması ne derece zor ise okulların müzelere ulaşması o derece kolaydır. Bu nedenle, okul ve müzeler işbirliği içinde çalışmalıdır (Tezcan- Akmehmet, 2001). Günümüzde gelişmiş ülkelerde müzeler ve okullar birbirine paralel bir şekilde çalışmaktadır. Müzeler tüm düzenlemelerini okulların öğretim programlarına göre yapmaktadırlar. Mesela koleksiyonlarını, müzenin dizaynına göre yapmakta, okullar için müze ziyareti öncesinde ve sonrasında kullanılabilecek öğretim materyalleri hazırlamakta, ziyaretin farklı aşamalarında kullanılabilecek ayrı eğitim odaları düzenlemekte, hazırladıkları ödünç nesneler ve eğitim paketleriyle hizmetlerini sürdürmektedirler (Tezcan-Akmehmet, 2008).

Okulda öğrenilen bilgiler daha çok kuramsal boyuttadır ve yaşamla bağlantısı kurulması zordur. Bu bağlamda müzeler ideal bir öğrenme mekânlarıdır. Çünkü müzeler bünyelerinde barındırdıkları kültürel nesnelerle, somut örneklerle ya da bağlantı kurulabilecekleri diğer nesnelerle okulun öğrenme yaşantılarının zenginleşmesini sağlar. Okulda öğrenilenlerle müzedeki nesneler arasında bağlantılar kurulur, müzelerde drama, hikâye gibi çeşitli etkinliklerle öğrenci sürece birebir katılır ve empati duygusunun gelişmesi sağlanır. Öğrenciler, sürece birebir katıldıkları için canlanırlar ve konuya olan ilgi ve dikkatleri artar. Bu da beraberinde kalıcı öğrenmeleri ve üretici düşünmeyi getirir (Tezcan-Akmehmet, 2001).

Öğrenme, kitapla veya okulla sınırlı değildir. Müzelerin eğitimdeki önemi noktasında yapılan araştırmalar bunu göstermektedir. Bireylerin çok yönlü eğitimi için müzeler mükemmel ortamlar sunarlar (Buyurgan ve Mercin, 2005). 17. yüzyıl filozofu Comenius öğrenimin, insanın doğanın akışını izlerse başarılı olacağını belirtmiştir. O halde öğrenim, konuların soyut bir şekilde tekrar tekrar anlatılması ile değil gerçek nesnelerle birebir karşı karşıya gelmeyle başlamalıdır. Zira gerçek nesneler, binlerce kez anlatılan şeylerden daha çabuk öğrenilir ve öğrenme daha kalıcı olur (Hooper Greenhill,1999).

Müzeler, müzede yapılacak eğitim etkinliklerini tamamen kendileri hazırlayabileceği gibi okulların hazırladığı programa destekleyici konumda da olabilir. Bu bağlamda müzeler, müze ziyareti öncesinde öğretmenlerle gerekli görüşmeleri yapmakta, gerek yüz yüze gerek telefonda gerekli yönlendirmeleri

yapmakta, müze ziyareti sonrasında da dönüt almak için öğretmenden rapor istemektedirler. Okullara ödünç malzeme gönderme, okullara gitme gibi hizmetler verilmektedirler. Müzeler çocuklar, gençler ve yetişkinler için müze ziyareti öncesinde, müze ziyareti sırasında ve sonrasında gerçekleştirilebilecek etkinlikler düzenlemektedirler. Mesela çocuklar için ziyaret öncesinde bilgilendirmeler yapılmakta, ziyaret sonrasında drama, öykü anlatma vb. etkinlikler düzenlenmektedir. Özellikle çocuklar için hazırlanan oyunlar ve drama son derece etkili olmaktadır. Çünkü oyunlarda çocuklar seyirci ile bire bir etkileşime geçmekte, dramada bir başkasının kimliğine bürünmektedir. Gençler için özel programlar, yetişkinler için konferanslar, konserler, film gösterileri düzenlenmektedir (Kuruoğlu Maccario, 2002). Müzede eğitim öğretim etkinlikleri kapsamında yapılabilecek bir diğer çalışma da çalışma kâğıtlarıdır. Çalışma kâğıtları eserlerin konu, terim ve kavramların öğretilmesinde son derece etkilidir. İyi hazırlanmış ilgi çekici, yaş guruplarına göre ayrılmış, dikkatle planlanmış, çalışma yaprakları konuyu kavramaya temel oluşturmakta ve öğrenmede etkili bir yöntem oluşturmaktadır (Çolak, 2011).

Özsoy’a (Akt., Buyurgan ve Mercin, 2005, s. 3) göre; “Müzeler ve sanat galerileri resim-iş eğitiminden, sosyal bilgilere, fen bilgisinden, hayat bilgisi ve tarih derslerine uzanan geniş bir yelpazede her alandan öğretmenlerin eğitim ve öğretim sürecinde yararlanabilecekleri önemli kuruluşlardır.” Mesela müzeler, Görsel Sanatlar (resim-iş) dersinde de önemli bir yere sahiptir. Gerek sınıf öğretmenleri, gerekse Görsel Sanatlar(resim-iş) öğretmenleri, resim-iş derslerinde müzelerin kendilerine sunacakları mükemmel eğitim ve öğretim ortamları ile görevlerini daha etkili ve kalıcı bir biçimde gerçekleştirebileceklerdir. Okul öncesinden üniversite çağına kadar her düzeyde gerçekleştirilen Görsel Sanatlar eğitiminde müzeler, ders programlarını ve uygulamalarını zenginleştirmek için önemli kaynaklar sağlamaktadır. Görsel Sanatlar (resim-iş) derslerinde müzedeki nesneler yada heykellerin hikâyeleri anlatılıp bununla ilgili resim yapmaları istenebilir. Bu da öğrencilerin hayal gücünü ve üreticiliğini geliştirir. Yazar ve şairlerin müze evleri kompozisyon, hikâye yazma gibi yetenekleri tetiklemekte ve Türkçe dersine büyük katkı sağlamaktadır. Sosyal Bilgiler dersinde tarihi kültürel değerlerin aktarılması

noktasında müzelerin çok büyük katkıları vardır. Fen Bilimleri, Matematik için de, müzeler çok faydalıdır. Müzeler bu noktada öğrencilerin analiz, sentez, düşünme, gözlem gibi yeteneklerinin gelişmesini sağlar (Şar ve Sağkol, 2013).

Müzeler çocukların ilgisini çekebilecek şekilde özenle düzenlenmeli, çocukların yaş gruplarına hitap eden sergilemeler hazırlanmalı ve çocuklara özel ilgi gösterilmelidir. Zira öğrenciler müze eğitim programlarına öğretmenlerinin zoraki yönlendirmesiyle katılırlar, ilgilerini çekmediği için dinlemezler, dikkat etmezler. Bunun yanında müzedeki nesneler hakkında çocuklara uzun uzun bilgi verilmemelidir. Çünkü çocuklar saatler süren açıklamaları dinleyemezler, sıkılırlar ve dikkatleri çabuk dağılır. Müzeler çocukların birden çok duyusuna hitap etmesi gerekir. Bu şekilde verilecek bir eğitim çocukların öğrenimine yardım edecektir ve onları mutlu edecektir (Shabbar, 2001). Çocukların nesneleri görmeleri ve nesnelere dokunmalarının yanı sıra müze öğretimi oyunlar, dramalar, yarışmalar gibi öğrencilerin sürece bizzat katılacakları, bilgiyi yapılandırabilecekleri, eğlenirken öğrenebilecekleri etkinliklerle zenginleştirilmelidir.

Müze eğitiminin bu alanda eğitim almış uzman eğitimciler eliyle yapılması gerekmektedir. Ancak, istenilen düzeyde müze uzmanları yetişene kadar öğretmenlerimiz bu işi en güzel şekilde yürütmek durumundadırlar. Müze ziyaretlerinin kalıcı öğrenmeler sağlayabilmesi için öğretmenlerin özveriyle çalışması önem arz etmektedir (Oruç ve Altın, 2008). Öğretmen öğrencilerle müzeye gitmeden önce kendisi bizzat müzeye gitmeli, yerinde incelemeler yapmalı, yapacağı etkinlikleri müzedeki yerlerine göre planlamalı ve randevu almalıdır. Sadece müze gezisi sırasında yapacağı etkinlikleri değil, müze gezisi sonrasında yapacağı etkinlikleri ve değerlendirme çalışmaları da planlamalıdır. Ancak ülkemizde müze eğitimi müzeler haftasında kuru bilgi yığınları ile geçiştirilmekten ya da en fazla piknik havasında müze gezilerinden öteye geçememektedir. Müze eğitim uzmanlarımızın olmaması ve öğretmenlerimizin müze eğitimi konusunda eğitilmemesi ülkemiz müze eğitimciliğinin olumsuzlukları arasındadır. Ülkemizin onca zengin tarihine karşılık bu zenginliğin eğitime yeterince yansıtılamaması önemli bir eksikliktir (Çetin, 2002).

Müze eğitimi, sadece öğrencilerin müzeyi gezmesi ile sınırlı değildir. Müzede eğitim, müze dışı eğitsel etkinliklerle bir bütündür (Onur, 1999). Etkili bir müze gezisi için iyi bir planlama yapılmalıdır. Öğretmenlerimizin müze eğitimi hakkında yeterli bilgi ve donanımı olmadığı için Türkiye’de de tıpkı yurt dışındaki gibi öğretmenleri müzede yapılacak etkinlikler konusunda yönlendirecek “müze eğitim paket”lerine ihtiyaç vardır (Güler, 2011). Buyurgan ve Mercin (2005) tarafından yayınlanan ‘Müze Eğitimi ve Uygulamaları’ adlı kitap, Rahmi Koç Müzesi’nin hazırladığı eğitim paketleri ile Tabiat Tarihi Müzesi ve Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nin müze eğitimi uygulamaları öğretmenlere verimli müze gezilerinin hazırlanması hakkında bilgiler vermesi ve çeşitli etkinlikleri sunması bakımından önemlidir, ancak yetersizdir. Ayrıca, Ankara Üniversitesi Müze Eğitimi Anabilim Dalı’nın müze eğitimcisi yetiştirmesi, müzelerimizde örnek müze eğitimi uygulamalarının gelişmesine olumlu katkılarda bulunmaktadır (Özbaki-Güler, 2011).

Müzedeki tüm eserlere odaklanmak yerine dikkat çekici birkaç eser üzerinde odaklanmak, bireysel çalışmalar kadar gurup çalışmalarına da yoğunlaşmak, eserlere gerektiği kadar zaman ayırmak, izleyiciyi yeni ve yaratıcı düşünceler üzerinde cesaretlendirmek, eserler üzerinde kesin yargılarda bulunmak yerine açık fikirler üretmek öğrenmede daha yaratıcı sonuçlar ortaya çıkmasına neden olur (Çolak, 2011). Müze eğitiminin bu denli önemli olması nedeniyle öğretmenlerimizin bu konuda kendilerini yetiştirmeleri ve bunun için çeşitli çalışmaları katılmaları zorunluluk arz etmektedir (Kiraz, 2009).

2.2.4. Türkiye’de Müze Eğitiminin Zayıf Yönleri ve Yapılması