• Sonuç bulunamadı

2.5.1. Müzeciliğin Tarihi Gelişimi

Kültürel ya da tarihsel değeri olan nesnelerin toplanarak sergilendiği yerlere müze adı verilir. Müzeler, toplumların bilim ve sanat ürünleri ile yeraltı ve yer üstü zenginliklerini sergilemek amacıyla oluşturulmuş kurumlardır.

Müzedeki yapıtların saklanması, korunması ve sunulması için gerekli teknik bilgileri içeren bilimsel çalışma alanına müzecilik adı verilir. Müzecilik; müzenin kurulması, müzede yer alan eserlerin kimin tarafından ne zaman yapıldığının belirlenmesi, sınıflanması, gerekliyse onarılması ve ısı, nem gibi dış etkenlerden korunması gibi konularda faaliyet gösterir<www.egitim.com/cocuk>(22.03.2007). Müzecilik kavram olarak 17. yüzyılda ortaya çıkmıştır. İlk müze yapısı İtalya'daki Uffizi Galerisi'dir. İlk bilim müzesi olarak ise, 1683 de Oxford Ashmolean Müzesi kurulmuştur. 1819 da Madrid Prado Müzesi daha sonra Berlin, Hermitage ve Belvedere Müzeleri ile Amerika'da Philadelphia ve Charleston Müzeleri açılmıştır. Müzecilik konusuna bilimsel yaklaşım, 20. yüzyılın ilk çeyreğinde, teknolojinin katkısı ile gerçekleşmeye başlamıştır” (Yaldız, 1992:101).

2.5.2. Müzeciliğin Türkiye’deki Gelişimi

Ülkemizde müzecilik, 19. yy. ortalarında başladı. 1846 yılında, Sultan Abdülmecit'in emri ile, bazı eski eserler ve eski silâhlar Aya İrini Kilisesi'nde

toplandı. Daha sonra 1868 yılında, Ali Paşa'nın sadrazamlığı sırasında, bu kilise ve içerisindeki eserler "Müze-i Hümâyûn" adı altında ilk müze olarak açıldı. Bu dönemde Maarif Nezareti, Osmanlı Devleti sınırları içerisinde bulunan tüm tarihî eserlerin İstanbul'a gönderilmesi konusunda bir emir yayınladı. 1881 yılında, Osman Hamdi Bey müze müdürü olunca, gerçek anlamda müzecilik çalışmaları başladı. Osman Hamdi Bey 1883 yılında eski eserlerin yurt dışına çıkışını önleyen "Eski Eserler Kanunu"nu hazırladı. Yine bu dönemde, Anadolu'daki kazılar denetim altına alındı. Müzecilik, özellikle Atatürk'ün ilgisiyle, Cumhuriyet Dönemi'nde büyük önem kazandı. Atatürk'ün emri ile, bir yandan yeni müzeler kurulurken bir yandan da bazı tarihsel anıt ve yapılar müze olarak kabul edildi. Yine bu dönemde, müzecilik ayrı bir bilim dalı olarak ortaya çıktı<www.egitim.com/cocuk>(22.03.2007).

Cumhuriyetin ilk yıllarında Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı olarak kurulan “Türk Asar-ı Atikası”, her türlü arkeolojik ve etnografik buluntunun toplanması ve korunmasına yönelik çalışmaları üstlenmiştir. Anadolu’nun birçok ilindeki kilise, cami, han gibi anıtsal yapılar onarılarak müzeye dönüştürülmüştür.

İçindeki eşyalar ile birlikte müzeye dönüştürülen Topkapı Sarayı, 1927’de ziyarete açılmıştır. Yine aynı yıl Evkaf-ı İslamiye Müzesi, “Türk ve İslam Eserleri Müzesi” olarak yeniden düzenlenmiş; Konya’daki Mevlana Dergahı müze haline getirilmiştir.

Ülkemizin müze olarak tasarlanan ilk yapısı olan “Ankara Etnografya Müzesi”, 1930 yılında halkın ziyaretine açılmıştır. Ayrıca Bursa, Adana, Manisa, İzmir, Kayseri, Antalya, Afyon, Bergama ve Edirne’de yeni müzeler kurulmuştur. 1940 yılında Mahmut Paşa Bedesteni’nde kurulan Hitit Müzesi, 1968 yılında restore edilerek “Anadolu Medeniyetleri Müzesi”ne dönüştürülmüştür. Müzecilik faaliyetleri daha sonraki yıllarda da devam etmiş, yurdun hemen hemen her köşesinde çok sayıda müze kurulmuştur<www.kulturturızm.gov.tr>(22.03.2003).

Arkeoloji Müzeleri : Arkeologların yaptıkları kazılar sonucunda ortaya

çıkarılan buluntuların sergilendiği müzelerdir. Örneğin; İzmir Arkeoloji Müzesi

Etnografya Müzeleri: Geçmiş uygarlıklara ait gelenek, görenek, giysi ve

gündelik hayat ile ilgili çeşitli eserlerin sergilendiği müzelerdir. Örneğin; Ankara Etnografya Müzesi

Tarih Müzeleri: Bir ülkenin, bir toplumun ya da bir kişinin tarihsel

gelişimini, sistemli bir biçimde inceleyen ve açıklayan müzelerdir. Tarih müzeleri, yazılı ve görsel belgeleri bir araya getirerek hem ziyaretçilerin hem de araştırmacıların hizmetine sunmaktadır. Örneğin; Selçuk-Efes Müzesi, Anadolu Medeniyetleri Müzesi

Güzel Sanatlar Müzeleri: Resim, müzik ve heykel gibi güzel sanat

dallarında ortaya konulan yapıtların sergilendiği müzelerdir. Örneğin, İstanbul Modern Sanat Müzesi

Açık Hava Müzeleri: Tiyatro, arena, agora gibi kapalı bir mekânda

sergilenmesi mümkün olmayan yapıtlar, açık hava müzelerinde sergilenmektedir. Örneğin; TCDD Açık Hava Buharlı Lokomotif Müzesi • Bilim Müzeleri: Bilim ve teknolojinin tarih boyunca geçirdiği değişim, bilim

müzelerinde sergilenmektedir. Örneğin; Atatürk Eğitim Müzesi

Askerî Müzeler: Çeşitli dönemlere ait askerî malzeme ve silâhların

sergilendiği müzelerdir. Örneğin; Ankara Kurtuluş Savaşı Müzesi (1. TBMM Binası)

Özel Müzeler: Kişi veya kuruluşlar tarafından, çeşitli konularda bir araya

getirilmiş eserlerin yer aldığı müzelerdir. Örneğin; Vehbi Koç Vakfı Sadberk Hanım Müzesi<www.egitim.com/cocuk>(22.03.2007).

2.5.3. Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi Müzesi Prof. Ülker Muncuk Müzesi

Ankara’da 1974 yılında Kız Teknik Yüksek Öğretmen Okulu bünyesinde, Cumhuriyetin 50. yıldönümüne ithafen açılmıştır.

Bu müzenin oluşmasını Ankara Kız Teknik Öğretmen Okulu Resim bölümü öğretmenleri Ülker Muncuk, Mine Seçkinöz, Aysel Dinçer, Mahiye İyikan, Yurdagül Döl, Şükran Komsuoğlu uzun ve yorucu çalışmalar sonucunda sağlamışlardır. Müzedeki eserlerin çoğu Kız Teknik Öğretmen Okulu’nun öğretmenleri (Müdür Bakiye Koray’ın denetiminde, Kenan Özbel, Tevhide Serav) tarafından Anadolu baştan başa dolaşılarak temin edilmiştir. Okulda yapılmış 50’ye yakın sanat değeri yüksek ürünler de bu eserlerin içerisinde yer almıştır. Ayrıca bir kısım bağışlarla da bu koleksiyon zenginleştirilmiştir.

Bugün için 1000’e yakın eseri bünyesinde toplayan Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi Müzesi’ndeki eserler şu şekilde gruplandırılabilir:

1. Giysiler (bindallı, üç etek, cepken, şalvar),

2. İşlemeler (çevre, peşkir, yağlık, uçkur, nihale ve ayna örtüleri),

3. Takılar (giyimle ilgili olarak, gümüş kemer, başlık, kolye, küpe ve takunyalar),

4. Çoraplar,

5. Dokümanlar (öğrencilerin hazırladığı halı, kilim desenleri), 6. Oyalar,

7. Keseler.

Ankara Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi bünyesinde bulunan müze 27.03.2006 tarihinde Prof. Ülker MUNCUK müzesi ismini almıştır.

Eserlerin bir kısmı Topkapı Müzesi’ndeki eserlerle eşdeğerdedir. Bu müze, Üniversiteler arasında taşıdığı özellikler açısından ilk ve tek müze olma özelliğini taşır. Gençlere sanat eğitimi açısından büyük bir hizmet vermektedir. Bu müze ciddi çalışan, küçük ancak önemli bir eğitim birimi, bir laboratuar niteliğindedir (Ankara Müzeleri, İl Kültür Müdürlüğü).

Benzer Belgeler