• Sonuç bulunamadı

4. KARAHĠSÂR-I SÂHĠB SANCAĞI‟NDA ĠDARECĠ SINIF

4.2. MÜTESELLĠM

Kelime anlamı “teslim edilen Ģeyi alan, kabul eden” anlamında olan mütesellim Osmanlı Devleti‟nde çeĢitli idarî görevliler için kullanılmıĢtır. Beylerbeyinin veya sancak beyinin vekili olarak onların sefere gitmelerinde veya görev yerlerine gitmedikleri zamanlarda onların görevlerine bakan, vergileri toplayan görevlilere denmektedir145

.

19. Yüzyıl baĢlarında yönetici olarak Anadolu‟daki Ģehirlerde “mütesellimler” bulunmaktaydı. Mütesellimler 16. Yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkmıĢ ve gittikçe yaygınlaĢarak “sancakbeyi” yerini almıĢlardır. BaĢlangıçta mutasarrıf ya da sancakbeyi görev mahaline varıncaya kadar ya da bir seferde bulunduğu sürece kendilerine vekâlet eden bu görevlilere “mütesellim” denmekteydi146. Fakat ilerleyen dönemlerde “mütesellimlik” müstakil bir vazife haline gelecektir.

Mütesellimler mutasarrıflar tarafından atanabildiği gibi, o sancağın gelirini toplayan hazine tarafından da atanabilmekteydi. II. Mahmut döneminde sancakların çoğu mukataat hazinesine bağlanmıĢ olduğundan, mütesellimler de bu hazine tarafından gönderilmekteydiler147

.

Mutasarrıflar, uhdelerinde bulunan sancaklara mütesellim atamalarını geçici ve daimî olmak üzere iki türlü yapmaktaydılar. Bu durumu birkaç belge ile örneklendirecek olursak; “tarafımızdan livâ-yı mezbura fukarâperver bir mütesellim

ta„yin ve irsâline değin ahâlinin intihâb-ı gerdeleri olan mu„tedil bir kimesnenin ma„rifet-i şer„ ve cümle ma„rifetiyle nasbı lâzım gelmekle siz ki hâkimü‟ş-şer„ mevlânâ efendi ve â„yân ve zâbıtân ve sâire-i muhâtabîn-ı mumâ-ileyhmsiz bi- mennihi te„âlâ mütesellimimizin ol tarafa vusûlüne kadar zabt u rabt u memlekete

145

Yücel Özkaya, “Mütesellim” , TDVĠA, C.32, Ġstanbul 2006, s.203.

146 Çadırcı, a.g.e.,s.23. 147

58

kâdir ve def„ u ref„-i haşerât ve erbâb-ı mefsedete muktedir mücerrebü‟l-ahvâl ve fukarâ ve zuefâyı siyânetkâr birini cümle ma„rifetiyle huzûr-ı şer„-i şerifde intihâb ve ahâlinin marzileri ve ittifâklarıyla mütesellim vekili olarak nasb u ta„yîn-birle…”148

.

19 Safer 1237 (15 Kasım 1821) tarihli bu buyurulduda görüldüğü üzere, asıl mütesellim gelene kadar geçici bir mütesellim tayin edilmesi istenmektedir.

“Tesviye-i mesâlih-i memleket ve te‟dîye-i temşiyet ve mehâm-ı seniyyeyi tanzîm ve rü‟yet zımnında tarafımızdan bir mütesellim nasbı husûsuna irâde-i kerâmet-ifâde-i hazret-i tâcdâri taalluk buyrulmakdan nâşî sen ki ağa-yı muma- ileyhsin sen öteden berü umûr-ı dide ve kârgüzâr ve her vechle idâre-i mütesellimliğe sâhib-i iktidâr olduğun ma„lûmumuz olduğu ecilden livâ-yı mezbûrun mütesellimliği uhde-i sadâkat ve dirâyetine ihâle ve tefvîz kılınmış…” 5 Rebiülevvel 1238 (20

Kasım 1822) tarihli bu buyurulduda, Mutasarrıf Mehmet Ġzzet PaĢa tarafından Ali Ağa‟nın mütesellim olarak tayin edildiğini görüyoruz.

Bazen de kendilerine baĢka bir bölge ya da vazife tevcih edilen mutasarrıfların yeni vazife yerlerine giderken uhdelerinde bulunan sancaklara mütesellim tayin ettiklerini görüyoruz. “Hazret-i cihândârîden rütbe-i vâlâ-yı

vezâret ile Karaman eyâleti uhde-i hâlisânemize tevcîh ve ihsân-ı hümâyûn buyrulub Mora cânibinde olan usât-ı reâyânın kahr ve tedmîri uhdemize ihâle buyrulmuş ve livâ-yı mezbûr uhdemizden sarf ve tahvîl kılınmış ise de livâ-yı mezkûre ve Kütahya ve Eskişehir sancâklarına tarafımızdan munsif ve muktedir ve fukarâperver birer mütesellim nasb olunarak…”149

. 19 Zilhicce 1236 (18 Ağustos 1821) tarihli bu

buyurulduda, Karahisar-ı Sahip Mutasarrıfı Mehmet ReĢit PaĢa‟ya yüksek vezirlikle Karaman eyaletinin tevcih edildiği, ayrıca Mora‟daki isyanının bastırılması görevinin de ReĢit PaĢa‟ya verildiği, bu vazife değiĢikliğinden dolayı tarafından Kütahya, EskiĢehir ve Karahisâr-ı Sâhib‟e mütesellim tayin edilmesinin elzem olduğu anlatılmıĢtır.

Mütesellimin görev süresi bir yıl olması kural olmasına rağmen bu kurala fazla uyulmamıĢtır. Sancaklardaki mütesellimliklerin çoğunu 18. yüzyılda yerli hânedanlar ele geçirmiĢtir.150

“Dirâyetkâr ve zabt u rabt-ı memleket ve inhâ ve 148 AġS 562, 50/73 A 149 AġS 562, 34/46 150 Özkaya, “Mütesellim” , s.203.

59

himâyet ve siyânet-i fukarâ ve zuefâya liyâkati bedîdâr birinin mütesellim ta„yini lâzımeden olub Karahisâr-ı Sâhib hanedânından mütesellim-i sâbık kıdvetü‟l-emâsil ve‟l-âkrân Ebubekir Efendi zîde kadruhu evsâf-ı mezkûre mâ-sadak idügü beyânıyla mütesellimlik mezkûr-ı mûma-ileyhe ihâle kılınmak bâbında…”151

. 19 Zilhicce 1236

(18 Ağustos 1821) tarihli bu fermanda; Karahisâr-ı Sâhib hanedanından Ebu Bekir Efendi‟nin mütesellim tayin edildiğini görüyoruz.

“Uhdemizde olan Karahisâr-ı Sâhib sancâğına bir müddetden berü müdir ve sahib-i fikr ve fukarâperver ve mu„tedil bir mütesellim nasbı lâzım gelmekden nâşî öteden berü Karahisârın eşrâf-ı vücûhundan kıdvetü‟l-emacid ve‟l-â„yân Ebubekir Efendi zide mecduhu evsâf-ı mezkûr ile mevsûf ve kârgüzâr ve sıdk ve istikametiyle me‟lûf idügü bedîdâr olmakdan nâşî efendi-i mumâ-ileyh tarafımızdan livâ-yı mezkûra müceddeden mütesellim nasb u ta„yîn olunmağla…”152

. ġeklinde devam

eden 21 Muharrem (8 Ekim 1822) tarihli bu buyrulduda, Karahisâr-ı Sâhib hanedanından Ebu Bekir Efendi‟nin tekrar mütesellim tayin edildiğini görüyoruz.

Örnek belgelerde görüldüğü üzere, mütesellimler bazen bir sene, bazen üç ya da beĢ ay bu görevde kalmakla birlikte, bir süre sonra aynı kiĢi ya da aileden baĢka bir kiĢi mütesellimlik vazifesini tekrar elde edebilmektedir. Böylelikle bu vazife bazen bir ailenin tekeline girmektedir.

Mütesellimlerin vazifelerine bakacak olursak; sancağın vergi ve gelirlerini toplayıp zamanında gönderilmesini temin etmek, sancak dâhilinde hazineye gelir getiren kaynakları iĢletmek, gelirleri hazineye bağlanan mukataaları idare etmek, iç güvenliği sağlamak ve hükümet otoritesini tesis etmek idi. Mütesellimler topladıkları vergileri bağlı bulundukları valiye veya hazineye vereceklerine dair “muteber bir

sarraf” ı kefil göstermek durumundaydılar. Bu sarraflar mütesellimin ödeyeceği

vergiler hususunda taahhütte bulunuyorlardı153

.

Sancağın hem malî hem idarî görevlerini üstlenen mütesellimler düzenli bir maaĢa sahip olmadıklarından, bunlar görevlerinin karĢılığı olan parayı halktan temin etmekteydiler. Sancak gelirlerinin bir kısmını kendilerine ayırıyorlar ya da belirli bir

151

AġS 562, 35/47

152

AġS 562, 108/142

153 Musa Çadırcı, “ II. Mahmut Döneminde Mütesellimlik Kurumu” , AÜDTCFD, C. XXVIII, Ankara 1977, Sayı

60 miktar parayı peĢin alarak mutasarrıfa gönderdikten sonra kalan sancak gelirlerini kendilerine ayırıyorlardı154

. Ücret miktarları mütesellimlerin görev yaptıkları yere göre değiĢiklik arz etmekteydi.

Mütesellim olarak atanacak kiĢinin birçok yönden yüksek meziyetlere sahip olması istenmiĢtir. Bir mütesellimde aranan en önemli Ģartları Ģöyle ifade edebiliriz: ĠĢ bilir, tecrübe ve dirayet sahibi, gayretli, insaflı, sadakatli, basiretli, “zabt u rabt-ı memlekete muktedir” , ve özellikle de Emanetullah olan “fukara, zuefa ve aceze” nin korunmasına riayetkâr olmak. Ġncelediğimiz belgelerin hemen hemen hepsinde mütesellim için bu vasıflara haiz olması gerektiği ifade edilmiĢtir155

.

Buna rağmen göreve getirilen bazı mütesellimlerin yolsuzluk yaptıkları, halka baskı ve zorbalıkta bulundukları, “zabt u rabt-ı memlekete muktedir” olamadıklarını görüyoruz. Mütesellimlerin bu gibi uygunsuz davranıĢlara tevessül etmemeleri için mutasarrıflar tarafından buyuruldular gönderilmiĢtir. Abdullah PaĢa tarafından 1237 (1822) tarihinde gönderilen buyurulduda156; önceki idarecilerden hâsıl olan

tecrübeden dolayı Karahisâr‟a civardan ve yerli ahaliden olmayan birinin mütesellim olarak atanmasının daha isabetli olacağının düĢünüldüğü için Mehmet Bey‟in mütesellim olarak tayin edildiği bu vesileyle Allah‟ın emaneti olan fakir fukaranın koruyup gözetilmesinin umulduğunu, ancak Mehmet Bey‟in kendisinden beklenen yönetim ve dirayeti göstermediği ifade edilmiĢtir. Özellikle Emirdağ aĢiretlerinden Sırçalu? AĢiret Beyi‟nin Emirdağ‟da fesat peyda ederek insanları öldürdüğü, kanunlara aykırı hareket içerisine girdiği, ancak bütün bu durumun Karahisâr mütesellimi Mehmet Bey tarafından yeterince gözlenmediği ve kontrol edilemediği bunların cezalandırılamadığı, durumun ciddiyetiyle birlikte zamanında mutasarrıf tarafına bildirilmediği belirtilerek bütün bu sebeplerden dolayı Mir Mehmet Bey‟in mütesellimlikten azledilerek yerine hak edenlerden Seyyid Hamit Efendi‟nin mütesellim tayin edildiği ifade edilmiĢtir.

Ġncelediğimiz belgelerde mütesellimlerin isimleri genellikle geçmemekte, onun yerine “Karahisâr-ı Sâhib mütesellimi” ifadesi kullanılmaktadır. Mütesellimler hakkında verdiğimiz bu malumatlardan sonra, incelediğimiz dönem ve belgelerde,

154

Çadırcı, Tanzimat Döneminde…, s.23.

155 Bkz. AġS 562, 34/46, 35/47, 50/73 A, 54/83, 54/84, 83/121, 105/139, 108/142, 115/153 156

61 adı geçen mütesellimleri, isimlerini ve göreve getirildikleri tarihleri tablo halinde vermenin yararlı olacağını düĢünüyoruz.

Tablo 18. Defterde Adı Geçen Karahisâr-ı Sâhib Mütesellimleri

Ġsmi Göreve baĢladığı tarih

Ebu Bekir Efendi 19 Zilhicce 1236 (18 Ağustos 1821)

Mehmet Bey Evâhir-i Rebiülevvel 1237 (1821 yılı

Aralık ayı sonları

Hamit Bey Receb 1237 (ġubat 1822)

Ġç Çukdarı Ahmet Ağa (mütesellim vekili)

Tarih yok

Ebu Bekir Efendi (tekrar) 21 Muharrem 1238 (8 Ekim 1822)

Ali Ağa 5 Rebiülevvel 1238 (20 Kasım 1822)

Benzer Belgeler