• Sonuç bulunamadı

Mürettibin Şiir ve Şair Hakkındaki Estetik Görüşünü/Beğenisini Belirten

1.2. Mecmuanın Tertibi ve Muhtevası

1.2.3. Şiir Başlıkları

1.2.3.1. Mürettibin Şiir ve Şair Hakkındaki Estetik Görüşünü/Beğenisini Belirten

Bu tür başlıklar sadece Rezmî, Sabrî ve Emrî’nin şiirlerinde karşımıza çıkar. Bu şairler arasında bir sıralama yapılacak olursa önceliği Rezmî alır. Rezmî’yi sırasıyla Sabrî ve Emrî takip eder.

1.2.3.1.1. Rezmî

Mürettip, Rezmî’ye ait şiirlerin başlıklarında genellikle şairin mahlası ve top- lumsal konumuyla ilgili kelimeleri kullanmaya itina etmiştir10: Pâdişâh-i iklîm, gâret- âver-i hıtte, taht-nişîn-i serîr-i suhenverî, pâdişâh-ı sühenverân, fâtih-i memâlik, iklîm- güşây, pâdişâh-ı âsâkir. Mürettip, onun şairliğini Kemâl-i Isfehanî ve Enverî gibi meş- hur Fars şairlerine denk gördüğünü de belirtmiştir: Sânî-i Hallâk-ı Ma’ânî, Sânî-i En- verî. Ayrıca Rezmî’nin Eflâtûn gibi bir hakîme benzetilmesi, onun şiirlerinin hikemî yönünü belirtmesi bakımından önemlidir11

. Mürettip, Rezmî’nin tasvir yeteneği konu- sundaki beğenisini ifade etmek için onu meşhur ressam Mânî’ye de benzetmiştir. Fakat mürettibin bu başlıklarda “çehre-güşây-ı ma’ânî”, “fâtih-i memâlik-i eş’âr” ve “mazmûn”, “ma’ânî” ve “sihr-ârâ” gibi kelime ve ibarelerle asıl vurgulamak istediği, şiirlerinin orijinalliği olmalıdır. Ayrıca 22. şiirin başlığındaki ifadenin, Rızâ Tezkire- si’nde Sabrî için kullanılan “her fennün netîcesine vâsıl” ifadesiyle olan benzerliği dik- kat çekicidir (Zavotçu, 2007: 166). Bu durum, mürettibin mecmuasını tertip ederken tezkirelerden de yararlandığını ve tezkirelerin üslubunu takip ettiğini akla getirmektedir.

10 Kâbilî’nin mecmuasında da buna benzer bir uygulama yer alır. Eserdeki değerlendirmeler kimi zaman “Fuzûlî ehl-i nazmın fâzılı” örneğinde olduğu gibi şairin mahlasıyla aynı kökten türemiş kelimelerin

kullanılmasıyla yapılmıştır (Gürbüz, 2011: 39).

11 Mehmed Tahir de onun bu yönünü şu cümlesiyle belirtir: “Hakîmâne ve şâ’irâne eş’ârı vardır” (1335:

Rezmî’nin şiirlerinin başlıklarında bulunan estetik değerlendirmeler ve beğeni ifadeleri, mecmuanın en dikkat çeken şairinin Rezmî olduğunu açık bir şekilde göster- mektedir:

PÀdişÀh-ı İúlìm-i Şièr ü İnşÀ Rezmì-i Siór-ÀrÀ/2312

Rezmì-i Süòan-Bezmì/24 SulùÀn-ı SüòanverÀn Rezmì/25 Rezmì-i CihÀd-èAzmì/26

áÀret-Àver-i Òıùùe-i MaømÿnRezmì-i BelÀàat-Efzÿn/27 Taòt-nişìn-i Serìr-i Süòanverì Yaènì æÀnì-i Enverì Rezmì/28

Mefòar-ı ErbÀb-ı Úalem PÀdişÀh-ı èAsÀkir-i Maømÿn u İnşÀ vü Raúam Rezmì/29 VÀãıl-ı Õevú-i NetÀyic-i Fünÿn æÀnì-i ÒallÀú-ı Maèanì vü EflÀùÿn Rezmì/30 PÀdişÀh-ı SüòanverÀn Rezmì/142

æÀnì-i ÒallÀú-ı MaèÀnì Rezmì/254

Çehre-güşÀy-ı MaèÀnì Yaènì æÀnì-i MÀnì Rezmì èAleyhi’r-Rahme/255 FÀtió-i MemÀlik-i EşèÀr İúlìm-güşÀy-ı MeøÀmìn-i Siór-ÀåÀr Yaènì Rezmì/277 NÿşÀy-ı Áb-ı ÓayÀt-ı Süòan Rezmì èAleyi’r-Raóme’l-áafÿr/278

1.2.3.1.2. Sabrî

Yeni mazmunlar oluşturmak ve bunları beliğ bir dille ifade etmekteki yeteneği Rızâ tarafından “mekkāre-i kilk-i dil-pezîri her mazmûn-ı bî-nazîri ne sūrete dilerse koymaga .... kādir idi” (Zavotçu, 2009: 166) şeklinde anlatılan Sabrî’yi, Tab’î de daha çok bu yönleriyle değerlendirmiştir. Onu, bir söz büyücüsüne, mazmun ve mana meyve- leriyle donanmış bir ağaca ve şiir incileri deryasının dalgıcına benzetmesi bu sebepledir. Ayrıca bu başlıklarda geçen fesahat ve belagat kelimeleri, mürettip tarafından şairin lisanının da en az mazmun bulma kabiliyeti kadar önemsendiğini göstermektedir.

12

Bu kategoride Rezmî’den sonra en çok şiiri bulunan şairin Sabrî olması, müret- tip tarafından en çok beğenilen iki şairden biri olduğuna delalet eder.

äabrì-i Siór-pìrÀy/36

Dıraót-ı Mìve-i Maømÿn u Maèanì Yaènì äabrì/34,10. beyit áavvÀã-ı DeryÀ-yı Dürer-i EşèÀr äabrì/36

ÁftÀb-ı Burc-ı BelÀàat MÀhtÀb-ı Sipihr-i FeãÀóat/37 äabrì-i YegÀne/38

Şemè-i ŞebistÀn-ı Neår ü Naôm-ı äabrì/205

Bülbül-i Gül-i BÀà-ı BelÀàat u Maènì Yaènì äabrìnüñ Nevrÿziyyesidür/250 èAndelìb-i ÇemenistÀn-ı Maèrifet äabrì/251

MecmÀèu’l-Baóreyn-i ManôÿmÀt u MenåÿrÀt-ı äabrì/252 1.2.3.1.3. Emrî

Emrî’nin şiirlerinin başlığında yer alan aşağıdaki ifadeler, onun tezkirelerce de belirtilen sanatlı (musannâ) ve orijinal hayâllere (sihr-pîrâ, hayâlî) yaslanan şiirini tavsif etmek için kullanılmıştır13. 106. şiirin başlığında geçen “gazeliyyât” kelimesi ise Emrî’ye ait gazellerin 106 ve 120 numaralı şiirler arasında arka arkaya geldiğini haber vermektedir14.

áazel-i Muãannaè-i Emrì-i Siór-pìrÀ/39 áazel-i Muãannaè-i Emrì/40

áazeliyyÀt-ı MaãnuèÀt-ı Emrì-i Edirnevì/106 Velehu Siór-i Ekber-est/107

13Açıkgöz bu konuda şunları söylemektedir: “...söz ile anlam arasında, yaygınlaşmamış ilişkiler kurarak

okuyucuyu zihnî faaliyete sevk edip keşif heyecanı yaşatan zekice buluşlarla söylenen şiirlere, “hayâl-

engîz şiir” denir. Benzer şekilde, muhayyel ve pür-hayâl terimleri de aynı amaçla kullanılmıştır... Bu

kelime ve terkiplerin ortak yönü, başkalarından farklı, tasavvuru yapana has, yeni ve orijinal olmaktır (Açıkgöz, 2007: 18).

14

áazel-i Muãannaè-i Emrì/108 Emrì-i ÒayÀlì/192

1.2.3.1.4. Diğer Başlıklar

Şehrî’nin gazelinin başlığındaki “nev-zemîn” ifâdesi şairin “şöyl’etdi” redifini bulmuş olmasıyla ilgilidir. Bâhâyî için kullanılan “sâhib-mâye” ifadesi ise onun şair tabiatına sahip olduğunu bildirmektedir. “Beyt-i acîb” başlığını taşıyan Farsça bir beyit olan 256. şiir şöyle çevrilebilir: “O, uyurken mumu önüne koymayın; kirpiğinin gölgesi, onu uykusundan uyandırmasın”. Beyitteki mübalağanın iğrak seviyesinde olması muh- temelen bu başlığı almasına sebep olmuştur15. “Ra’nâ”, “vâlâ”, “zîbâ” ve “bî-bedel” sıfatları ise mürettibin beğenisini ifade etmektedir.

Şehrì Çelebì-i Nev-zemìn/196 BahÀyì-i äÀóib-MÀye/230 BahÀyì-i äÀóib-MÀye/232 áazel-i Bì-bedel-i Manùıúì/247 Beyt-i èAcìb/254 áazel-i Bì-bedel/274 áazel-i Bì-bedel-i BÀúì/66 Beyt-i RaènÀ/92 Beyt-i VÀlÀ/93 Beyt-i ZìbÀ/94

Benzer Belgeler