• Sonuç bulunamadı

Münasip Hikâye (Sefer Şah Sultan Menkıbesi)

2. BÖLÜM: EVLİYÂ ÇELEBİ’NİN GÖZÜYLE EDİRNE

2.4. Sosyo Kültürel Yapı

2.4.4. Menkıbeleri ve Hikâyeleri

2.4.4.1. Münasip Hikâye (Sefer Şah Sultan Menkıbesi)

Evliyâ Çelebi, Edirne’nin fethinden önce gerçekleşen bir olayı “Menâkıb ı münâsib” başlığı altında şu şekilde anlatmaktadır:

“Daha Edirne şehri, yerle bir olası küffarın elinde iken Hazret-i Hacı Bektaş-ı Veli Bursa şehrinde bir alay büyük evliyâullah ile danışıp konuşurken söz sırasında buyururlar ki,

“İdrivne şehrini üç büyük ejderha nehir kucaklayıp İdrivne beldesini helâk etmek isterler. Sonunda sulara gömerler, ama 762 [1361] tarihinde Osmanlılar eline girip İslam ülkesine ilave olacaktır. Ayâ bizden Edirne'ye kim gider ki orada hazır olup üç su bir olup taşarak geldiklerinde dua etsin ve o dua sebebiyle sular teskin ola? Fetihten sonra İdrivne şehrinde büyük tekke sahibi ola” buyurduklarında hemen Sefer Şah Sultan:

“Padişahım, eğer emir buyurursanız bu kemter kul ve hakir gidelim” deyince hemen Bektaş-ı Veli Sultan,

“Hak mübarek eyleye!” diye Sefer Şah'a post, sancak, çerağ, def, kudüm, kalem, nakkare, zil, boru ve sadem, seccade, hırka, sof elbise, sofra, gülbâng ü biat-ı perem ve kırk kerem sahibi halife verip Sefer Şah Sultan'ı Rum ereni olmaya layık görür.

Mecliste gülbang-ı Muhâmmedi çekilip Hazret-i Pir'den Sefer Şah izin alır. Menzilleri dürerek ve merhaleleri uçarak Edirne şehrine sancak kaldırıp def, kudüm ve davulunu dövdürüp erre tevhid ü tezkiri ile borularını çalarak Edirne içinden

343 Muhammet Atasever, “Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi’nde Motifler”, Electronic Turkish Studies, Cilt:

geçtiklerinde bütün Hıristiyanlar parmaklarını ağızlarına götürüp hayrette kalırlar. Sefer Şah Sultan bu hal ile tevhid-i sultani ederek Hıdırlık adlı yerde yerleşir, sabah ve akşam tevhid ve zikir ile tevekkül kapısında kanaat kâfi ile fakirlik er çilesini çekmeye devam ederler.

Tanrı'nın hikmeti iki aydan sonra Edirne şehri içine üç büyük nehir ansızın gelip [150b] deniz gibi olup coşarak nice bin sarhoş küffarı boğdu, kimini nahoş ederek şehrin bağlarını, bostanlarını ve gülistanlarını harap etti, nice bin hanelerin toprak edip günden güne üç nehir sakinleşmeyip daha da artmaya başladı. İşin sonunda sapık Monka Kral şehirden kaçıp cehennemde durmaya karar verdi. Bütün iş evlerini başına toplayarak danışıp,

“Aya! Böyle büyük şehrim elden gidiyor. Buna ne ilaç eylesek” derler. Sonuçta namazgah taraflarındaki yeşil alana hendekler kazarak kurtulduk sanırlar. O gece gök gürlemesi ve şimşek olup üç adet nehir Ceyhun, Seybun ve Fırat gibi dalgalanıp şehrin imar kalan yerlerini de seller altında bırakıp evlerini ve kiliselerini harap eti. İşin sonunda bütün küffar dediler ki,

“Şu şehrimize bir alay Muhâmmedi dervişler gelip şu Hıdırlık Dağında her gece uyumayıp boru, düdük ve davul çalarlar. Onlar çok gezip çok yaşayıp çok bilirler. Onlardan bu şehrimizin durumunu bir kere soralım. Görelim ne derler ve bu sulara ne çare ederler” diye Sefer Şah Sultan'a haber gönderdiler. O zat da Hızır Dede'yi ve diğer fukaraları alıp Bektaş-ı Veli töresi üzere sancak kaldırıp def ve kudümlerini döverek tevhid-i erre ederek Monuka Kral huzuruna gelip çekinmeden her biri tertiplice dizleri üzerine edep ve haya üzere oturdular. Monuka Kral bunlara hayli ikram ettikten sonra,

“Hoş geldiniz!” deyince Sefer Şah, “Hoş bulduk!” dedi. Kral,

“Bu üç su pek taştı ve bütün adamlarımız şaştı. Sahip olduğumuz bütün emlâkimiz ve bütün kiliselerimiz toprak oldu. Bu içler acısı hal neye varır?” dedi. Sefer Şah,

“Allah emriyle buna çare kolay bir iştir. Bu sulara akma desem akmaz. Ancak sizden tam 3 bin adamın Hazreti Muhammed dinine girmesi gerektir ki bu sular akmayıp durgunlaşa” dediğinde hemen toplantıda hazır olan küffârlar hep birlikte,

“İsa ve Muhammed Allah'ın kulları ve peygamberlerdir. 3 bin değil 10 bin kadar adam içten gelerek imana gelelim. Yeter ki şu boğulmaktan kurtulalalım!” diye yemin billah ve kasem tallah ettiler.

Derhal Sefer Şah Sultan bütün fukarasıyla tevhid-i sultani edip Mihal Köprüsü adlı yerde üç nehrin birleştiği yere vardı. Orada iki rekât namaz kılıp eline asasını alıp yine tevhid ederek deniz gibi üç adet nehrin üstüne postunu döşedi. Elindeki asa ile her nehre birer kere vurup,

““Ey nehirler! Kahhâr olan Allah hakkı için durgunlaş(ınız)” diye asasıyla vurunca Yüce Allah'ın emriyle üç adet deniz gibi büyük nehirler o an mahvolup birer küçük ark kadar akmaya başlayınca,

“Ya mübarekler, birer birer coşarak gelin” diye dua edip elini yüze sürdü. Hemen bütün küffâr bu büyük nehirlerin bu şekilde kerametle durgunlaşıp Sefer Şah'ın deniz üzere seccade döşeyerek namaz kıldığını gördüklerinde bütün hazır olan küffar ve kötü işli murdar kral ile derhal el kaldırıp bütün ruhbanlarıyla İslâm'a geldiler. İslam ile şereflenmeyenleri kendileri kırıp kılıçtan geçirdiler.

Tanrı'ya hamd olsun Edirne şehri savaşsız Müslüman oldu. Ara sıra Bursa'dan İslam askeri gelerek Edirne'de Monuka Abdullah'a buluşurdu. Yine hâkim Monuka Abdullah idi. Nice müddet ömür sürüp Sefer Şah Sultan'dan fakirlik cihazını kabul etti. Daha sonra Sefer Şah Dede 761 [1360] tarihinde öbür dünyaya göç etti. Mihal Cisri yanında Ortaoda'da bir tekke içinde gömülüdür. Zira kerametlerini gösterdikten sonra kendileri hemen vefat ettiler.

Daha sonra Belgrad'ın Sırp kralı, Sofya'nın Bulgar kralı ve Filibe'nin Destpot kralları bu Edirne'de Monuka Kralın Muhammed dinine taptığını duyup yer götürmez yerle bir olası küffarlar ile Edirne üzere geldiler.

Kudüs-i Şerif vakfı iken ahidlerinden döneklik ederek Edirne'de büyük savaş ettiler. Sonunda aman ile Edirne'yi istilâ edip Edirne içinde Sefer Şah keşif ve kerametiyle İslam ile şereflenen canlar Gelibolu'ya ve İpsala'da Gazi Süleyman Paşa'ya [151a] gidip orada kaldılar.

Dinden dönenler ve imana gelmeyenler Edirne'de kaldılar. Yine üç kral Edirne'yi “Kudüs-i Şerif vakfıdır” diye İstanbul tekfuruna verdiler. Tekfur oğluna Edirne'yi verip zapt ettirdi, ama Cenab-ı Bari kadirdir. Allah bir şeyi yaratmak (halk etmek) dildiği zaman sebebini de hazır eder.

Ne zaman ki Gazi Hudavendigar yüce tahta oturdu, bu Edirne'de Müslüman olanlar Murad Han'ı Edirne'nin fethine teşvik ede ede sonunda onlar İslam askerinin öncüleri oldular. Edirne'yi Murad Han'a fethettirmeye sebep onlar olmuştur.

Edirne şehrinin fethinin sebebi yine Hacı Bektaş-ı Veli'nin nefesi ve Sefer Şah Sultan'ın üç adet keşf ü kerameti olmuştur.

Gerçekten de günümüzde bu üç nehrin biri taşsa ikisi taşmaz, acaip sırdır. Vesselam.”344

Benzer Belgeler