• Sonuç bulunamadı

Üç Şerefeli Cami’nin Minberi (2018)

Evliyâ Çelebi’nin bahsettiği sedef kakmalı, çeşit çeşit değerli taşlarla süslü rahleler, cüz kürsüleri ve müezzin mahfili ahşap şebekesi bugün mevcut değildir.

459 Gös. yer.

Günümüzdeki kapının iki yanında 4 x 5 metre ölçüsünde iki müezzin mahfili bulunmaktadır.460

Evliyâ Çelebi, caminin sol tarafındaki kürsünün üzerinde bulunduğunu belirttiği bir Kelam-ı Kadim hakkında şu bilgileri vermektedir:

“Ve bu câmi‘in sol tarafında olan kürsî üzre bir kelâm-ı kadîm vardır. Zamânemiz hattâtları ol gûne kalem-i kelâm-ı kudreti yazmağa iktidârları [152b] yokdur. Ve eyle kelâmullah-ı kebîrdir kim bu kürsî ancak anın içün binâ olunmuşdur. Kırâ’at olunmasıyçün başka dörd kademe soffası vardır. İki âdem yerinden kaldırmak ihtimâli yokdur. Tâ bu mertebe kelâmullah-ı azîmdir. Garâbet anda kim hattât üstâd bunu niçe tahrîr etdi, ta‘accüb-i temâşâ andadır. Ve ol kadar hüsn-i hatdır kim âyetün min âyâtillahdır.”461

Evliyâ Çelebi’nin sözünü ettiği süslü ve sanatkârane yazılarla yazılmış olan Kelam-ı Kadim günümüzde bulunmamaktadır. Bu ve bunun gibi sanatkârane birçok eserin çalınmış olduğunu Rıfat Osman Tosyavizade’nin vermiş olduğu bilgilerden öğrenmekteyiz.462

Seyahatnâme’sinde Üç Şerefeli Cami’nin mihrabı önünde bir çiçek bahçesinin bulunduğu belirten Evliyâ Çelebi, bu bahçeden gelen çiçek kokularının tüm camiyi sardığını, Eski Cami’de olduğu gibi burada da namazda saflar arasına bu çiçeklerden konulduğunu şu şekilde anlatmaktadır:

“Ve cânib-i etrâfında tarz-ı kadîm hurde pencerelerin kıblesi hâricinde bir şükûfezâr, gül‘izâr, lâle‘izâr bâğçesi var. Anda olan ezhârâtın râyiha-i tayyibesi cemâ‘atin bînîsin mu‘attar eder. Bunun dahi mütevellîsi cânib-i vakfdan derûn-ı câmi‘i sâf sâf fâğfûrî ve Kâşî çini soffalar ile gûnâ-gûn verd-i handânları ve benefşe

460 Ekrem H. Ayverdi, a.g.e., s. 140. 461 EÇS, 3. Kitap, s. 243.

ve reyhânları dizüp cümle ehl-i salâtın dimâğları mu‘attar olup cemâ‘atin câmi‘den taşra çıkacakları gelmez. Bu mertebe bir câmi‘-i mu‘attardır.”463

Seyahatnâme’de küçük ve eski tarzda olduğu belirtilen cami pencereleri; 21 altlık, 21 üstlük, 12’si büyük kasnakta, 16’sı küçük kasnaklarda olmak üzere 70 adettir. Fakat bu pencerelerin verdiği ışık yeterli olmadığı için içerisi loştur.464

Evliyâ Çelebi, Osmanlı mimarisindeki ilk örnek olmasına rağmen tasarımı ve ayrıntılarıyla şaşırtıcı bir ustalık sergileyen Üç Şerefeli Cami’nin şadırvan avlusu465 hakkında şu bilgileri vermektedir:

“Bu harem-i ferah-fezânın tûlu kâmil yüz kademedir. Arzen kâmil iki yüz kademedir. Ve üç aded harem kapusudur. Bâb-ı yemîni ve bâb-ı kıblesi yedişer aded taş nerdübânlar ile urûc olunur, ammâ bâb-ı yesârı nerdübânsızdır. Bu haremin cânib-i erba‘asında yan soffaları üzre {18 aded} ahmer-gûn ve sebz-gûn ve amûd-ı somakiler ve sütûn-ı zenbûrîler ve imâd-ı yarakânîler ve mermer-i hâmlar ve ebr-gûn direkler var kim kırk bir sene seyâhat etdiğimiz dâr-ı diyârlarda nazîrin görmedik. Serâmed amûd-ı gûnâ-gûnlardır kim gûyâ her biri bu câmi‘de tâ‘at [u] ibâdât-ı Yezdân etmeğe el bağlamış amûdlardır kim misli gûyâ vech-i arzda İslâmbol'un Süleymâniyye'sinde ve Kuds-i şerîf'in Mescid-i Aksâ'sında ola.

Ve bu mezkûr elvân sütûnlar üzre kâmil yigirmi aded kubbe-i mînâlardır. Her biri alemleriyle haremin etrâfın müzeyyen edüp her bir kıbâblar hübâb-misâl alem olmuşdur. Bunda dahi bir ibret-nümâ temâşâgâh oldur kim üstâd-ı Mânî nakkâş, yed- i tûlâsını ayân etmek içün bu yigirmi aded kıbâblara var makdûrun sarf edüp eyle kıl kalem urmuşdur kim cemî‘i ressâm-ı dünyâ temâşâsına gelüp kıl kadar aybın bulmamışlardır.

Ve yigirmi aded kubbe-i ser-nigûnların derûnunda olan nakş-ı bukalemun-ı ibret-nümûn-ı ber-kubbe olan bir kubbede yokdur. Garâbet anda kim her birinin tarh

463 EÇS, 3. Kitap, s. 243.

464 Ekrem H. Ayverdi, a.g.e., s. 139. 465 M. Baha Tanman, a.g.e., s. 348.

[u] tarzı ve elvân boyaları birer kubbede başka başka gûne resm olunmuşdur. Bir acâ’îb dahi oldur kim üç yüz altmış yıldan berü Edirne şehrinin şiddet-i şitâsından ve kemâl-i harâretinden ile'l-ân bu kadar elvân boyaların rengâmîzlerine tagayyür gelmemişdir. Gûyâ henim Nakkâş-ı Ezel destinden çıkmışdır. Cemî‘i musavvirân-ı nakkâşın sûretinde nûr yokdur, ammâ bu kıbâblar serâpâ pür-nûr olup şükûfe-i bukalemûnu gûyâ zî-rûhdur. Âyîne-vâr bir gûne mücellâdır kim şa‘şa‘ası temâşâ edenlerin rûyine pertev urur.

Ve bu haremin cânib-i erba‘asında olan pencereler üzre gûnâ-gûn ibret-nümûn hatlar ile kasâ’idler tahrîr olunmuşdur. Bu harem-i dil-küşâ eyle ruhâm-ı mermer-i hâm ile mefrûşdur kim her seng-i hurdenin imtizâcına âdem hayrân kalup gûyâ yekpâre der. Bir seng-i ma‘kûk bir gayr-i hacer-i mahkûkdan bir mûr-ı pâ farkı yokdur. Gûyâ cümle hacerât-ı kesîre yek-pâre olup eyle mücellâdır kim cümle benî Âdem'in reng-i rûları nümâyândır.”466

Evliyâ Çelebi’nin, uzunluğunu 100 ayak, genişliğini ise 200 ayak olarak vermiş olduğu cami avlusunu adımladığımızda; avlu uzunluğunun Seyahatnâme’de belirtilen değere yakın bir değer olduğunu, genişliğin ise eksik hesaplandığı tespit edilmiştir. İç alanı 60,70 x 35,50 metre olan cami avlusunun; batı, kuzey ve doğu yönlerine açılan birer kapısı bulunmaktadır. Evliyâ Çelebi’nin belirttiği gibi cami avlusunun kıble kapısına ve sağ taraftaki kapıya merdivenle çıkılırken, sol kapı merdivensizdir. Bunun sebebi caminin meyilli bir araziye yapılmış olmasıdır.467

466 EÇS, 3. Kitap, s. 243-244. 467 Ekrem H. Ayverdi, a.g.e., s. 152.

Fotoğraf 28: Üç Şerefeli Cami’nin Şadırvan Avlusunun Batı Yüzündeki Kapı

Benzer Belgeler