• Sonuç bulunamadı

Müeyyide ve Kovuşturma Usulü

E. Suçun Özel Görünüş Şekilleri

V. Müeyyide ve Kovuşturma Usulü

TCK m. 278’e göre işlenmekte olan veya işlenmiş olmakla birlikte neticelerinin sınırlandırılmasının halen mümkün olduğu suçlarda yetkili makama bildirim yapılmaması bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaktadır. Kanun koyucunun hapis cezasına ilişkin bir alt sınır belirtmediği hemen göze çarpmaktadır.

176 ARTUÇ, s. 1349. 177 KOCASAKAL, s. 122.

178 PARLAR/HATİPOĞLU, s. 4313. 179 ÜNVER, (4.Baskı), s. 312.

5237 sayılı TCK’nın m. 49’da bulunan “Süreli hapis cezası, kanunda aksi

belirtilmeyen hallerde bir aydan az, yirmi yıldan fazla olamaz.” hükmü gereği, suçu

bildirmeme suçunun hapis cezasının bir aydan başladığı sonucuna ulaşılacaktır. Şu halde kanun koyucu suçu bildirmeme suçuna ilişkin vereceği bir hükümde suçun nitelikli halleri ayrık kalmak koşuluyla bir yıldan az bir cezaya hükmedecektir. İşte bu halde ceza TCK m. 50’de düzenlenen seçenek yaptırımlardan birine çevrilebilecektir.180

Yine sanık hakkında suçu bildirmeme suçundan dolayı verilen hüküm, TCK m. 51 kapsamında, daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla bir hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması ve tekrar suç işlemeyeceği yönünde elde edinilen kanaat ile pişmanlık duyması gibi sebeplerin varlığı halinde ertelenebilecektir.

Fail hakkında verilen ceza hükmünün 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen fıkra kapsamında açıklanmasının ertelenmesi de mümkündür. Bununla birlikte suça sürüklenen çocuklar bakımından erteleme süresi Çocuk Koruma Kanunun 19. maddesi uyarınca CMK’da belirtilen koşulların varlığı halinde üç yıl olarak tespit edilmiştir.181

Madde metninde belirtilen ve yukarıda uzunca bahsettiğimiz artırıcı nedenlerin varlığı halinde faile verilecek olan ceza yarı oranında arttırılarak verilecektir.

Herhangi bir güvenlik tedbirini gerektirmeyen bu suç işlendiğinde, hakim bir aydan bir yıla kadar olan cezanın miktarını TCK m. 61’de düzenlenen hüküm çerçevesinde tespit edecektir.182

180 TCK’nın “Kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar” başlıklı 50. Maddesi şu şekildedir; “(1) Kısa süreli hapis cezası, suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre; a) Adlî para cezasına, b) Mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle, tamamen giderilmesine, c) En az iki yıl süreyle, bir meslek veya sanat edinmeyi sağlamak amacıyla, gerektiğinde barınma imkânı da bulunan bir eğitim kurumuna devam etmeye, d) Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanmaya, e) Sağladığı hak ve yetkiler kötüye kullanılmak suretiyle veya gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranılarak suç işlenmiş olması durumunda; mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, ilgili ehliyet ve ruhsat belgelerinin geri alınmasına, belli bir meslek ve sanatı yapmaktan yasaklanmaya, f) Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle ve gönüllü olmak koşuluyla kamuya yararlı bir işte çalıştırılmaya, Çevrilebilir…”

181 Çocuk Koruma Kanunu m. 19: “Çocuğa yüklenen suçtan dolayı Ceza Muhakemesi Kanunundaki koşulların varlığı halinde, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilebilir. Ancak, bu kişiler açısından erteleme süresi üç yıldır.”

Yeni Türk Ceza Kanununun 50/3 hükmü uyarınca suçu bildirmeme suçu bakımından bir aylık bir hapis cezasına hükmolunacağı hallerde, daha önceden hapis cezasına mahkûm olmamış olunması halinde, TCK m. 50/1’de belirtilen hapis cezasına çevrilmesi bir zorunluluktur. Suçu işlediği esnada on sekiz yaşını doldurmamış veya altmış beş yaşını bitirmiş olanlar hakkında bu sınır daha da genişletilerek bir yıl veya daha az hapis cezası olarak tayin edilmiştir.183

Adli para cezasının ya da diğer seçenek yaptırımların ertelenmesi, TCK m. 51 uyarınca olanaklı değildir. Ayrıca TCK m. 53 uyarınca adli para cezasına hükmolunduğunda failin belli haklardan yoksun bırakılması ihtimali de bulunmamaktadır. Ancak hapis cezasına hükmolunması durumunda fail TCK m. 53/1’de sayılan hakları işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkûm olduğu hapis cezasının infazı sona erinceye kadar kullanamayacaktır.184

Yine bir yazar tarafından TCK m. 53/1’de bahsedilen hak yoksunluklarının hapis cezasına mahkûmiyetin bir sonucu olduğunu, hâkim tarafından hükmolunmamış olsa dahi cezanın infazı sırasında dikkate alınması gerektiğini ifade edilmiştir.185

Bilindiği gibi suçu bildirmeme suçu açısından bir takım nitelikli haller düzenlenmiş ve bu hallerin varlığı halinde faile verilecek cezanın yarı oranında arttırılacağı hüküm altına alınmıştır. İşte bu gibi cezanın arttırıldığı hallerde dahi suçun cezasının üst sınırı 2 yılın altında kalmasından dolayı CMK m. 100/4’ün amir hükmü uyarınca fail hakkında tutuklama kararı verilmesi mümkün olmayacak, ancak şartlarının oluşması halinde CMK m. 109 hükmü doğrultusunda adli kontrole karar verilebilecektir.

5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkındaki Kanun’un 11. maddesi uyarınca yargılama yetkisi Asliye Ceza Mahkemesindedir. 6545 sayılı kanunla yapılan değişiklikten evvel suçu bildirmeme suçunu görmekle görevli mahkeme Sulh Ceza Mahkemeleriydi.

183 TCK 50/3, “Daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, mahkûm olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte on sekiz yaşını doldurmamış veya altmış beş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir.”

184 MERAN, s.312. 184 MERAN, s.312. 185 KOLCU, s. 102.

Yargılamayı yapmakta yetkili mahkeme ise suçun işlendiği yer mahkemesi olan, bildirim yükümlüsünün bildirimi yapmadığı yer Asliye Ceza Mahkemesi olacaktır.

Suçun kovuşturulması şikâyete tabi olmadığından, Cumhuriyet Savcısı re’sen harekete geçecektir.

“Suçu Bildirmeme Suçunda sanık istinabe suretiyle sorguya çekilebileceği gibi, sanığın görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle sorgusu yapılabilecektir.186

Suçu bildirmeme suçu uzlaşmaya tabi olan suçlardan değildir. İplikçiye göre, bu suçun failinin çocuk olması durumunda, daha doğru bir ifade ile failin suça sürüklenen bir çocuk olması halinde Çocuk Koruma Kanunun 24. maddesinin “Ceza Muhakemesi Kanunun uzlaşmaya ilişkin hükümleri suça sürüklenen çocuklar bakımından da uygulanır” hükmü gereği uzlaşma kurumuna başvurulması da gereklidir.187 Ancak uzlaşma hükümlerinin uygulanabilmesi için suçun mağdurunun belirli bir kişi olması gerektiğinden ve suçu bildirmeme suçunun mağdurunun kamu olduğu göz önünde bulundurulması gerektiğinden bu suç bakımından uzlaşma hükümlerinin uygulanamayacağı kanaatindeyiz.

TCK m. 66/1-e uyarınca suça ilişkin dava zamanaşımı, suçun işlendiği tarihten itibaren sekiz yıldır. Yine TCK m. 67/4 uyarınca dava zamanaşımını kesen sebeplerin varlığı halinde, zamanaşımı süresi en fazla on iki yıl olabilecektir.188

186 İPLİKÇİ, s. 59. 187 İPLİKÇİ, s. 59. 188 KOLCU, s. 102.

İKİNCİ BÖLÜM

KAMU GÖREVLİSİNİN SUÇU BİLDİRMEMESİ SUÇU

I. Genel Olarak

Bildirim yükümlülüğü hem yükümlülüğe tabi tutulan bireyler hem de yükümlülüğün içeriği ve kapsamı bakımından çeşitlilik arz etmektedir.189 Birinci

bölümde tüm şahısların bütün suçlar bakımından bildirimle yükümlü olduğu hali incelemiştik. Bu bölümde ise kamu görevlisi sıfatına sahip olan kişilerin, yalnızca soruşturması veya kovuşturulması re’sen yapılacak olan suçları bildirme yükümlülüğü bulunduğu hali inceleyeceğiz.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunumuzun özel hükümlerinin düzenlendiği ikinci kitabının, dördüncü kısmının, “Adliyeye Karşı Suçlar” başlıklı ikinci bölümünde, suçu bildirmeme suçundan hemen sonra 279. madde altında kamu görevlisinin suçu bildirmemesi suçu yer almaktadır.

279. maddede yapılan düzenlemede; “(1) Kamu adına soruşturma ve

kovuşturmayı gerektiren bir suçun işlendiğini göreviyle bağlantılı olarak öğrenip de yetkili makamlara bildirimde bulunmayı ihmal eden veya bu hususta gecikme gösteren kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Suçun, adli kolluk görevini yapan kişi tarafından işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkraya göre verilecek ceza yarı oranında artırılır. ” denilmektedir.

765 sayılı TCK’nın 235. maddesinde ve 5237 sayılı TCK’nın 279. maddesinde düzenlenen suçları kısaca karşılaştırmak gerekirse; öncelikle bildirim yükümlülüğünün her iki düzenlemede de re’sen soruşturulması ve kovuşturulması gereken suçlarla sınırlı tutulduğu göze çarpacaktır.190191

189 KOLCU, s. 103.

190 BAHRİYELİ Kemal, Türk Ceza Kanununda Kamu Görevlisinin Suçu Bildirmemesi Suçu (TCK m.279), İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku ABD, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2010, s. 10; PARLAR/ÖZTÜRK, s. 288; YAŞAR/GÖKCAN/ARTUÇ, s. 8023; KOLCU, s. 116; ÜNVER, s. 315; KOCASAKAL, s. 136; TOROSLU, s. 332; MERAN, s. 313.

191 Yargıtay 9. CD.’nin 07.04.2014 Tarih, 2014/4129 Esas ve 2014/763 Esas sayılı Kararı; “ …Somut olayda, Rize L tipi kapalı ceza infaz kurumu hükümlülerinden İ’nin TCK’nın 6. Maddesi kapsamında silahtan sayılan jilet ile diğer hükümlü C.’yi yaralamasına ilişkin olay nedeniyle disiplin soruşturması yapan kurum birinci müdürü olan sanığın kamu adına soruşturma ve kovuşturma yapılmasını gerektiren kasten yaralama suçunu göreviyle bağlantılı olarak öğrendiği

Yine 765 sayılı eski ceza kanununda bu suç192 “Devlet idaresi aleyhine

cürümler” başlığı altında düzenlenmekteydi193, bu suçla korunan hukuki menfaatler

dikkate alındığında, kanun koyucunun yeni ceza kanunuyla korunan hukuksal değer olarak adli menfaatleri ön planda tuttuğu görülecektir.194

5237 sayılı Türk Ceza Kanununda “memur” ibaresi yerine, daha geniş bir anlama sahip olan “kamu görevlisi” kavramı getirilmiştir.195

Önemli ayrımlardan bir diğeri ise, memurun 765 sayılı ETCK’da “görevini yaptığı sırada görevine ilişkin olarak” öğrendiği suçları bildirmemesi yaptırıma bağlanmış iken, YTCK’da kamu görevlisinin “göreviyle bağlantılı olarak” öğrendiği suçu bildirmeme eylemi yaptırıma bağlanmıştır.196

Kamu görevlisinin bildirim yükümlülüğünü yerine getireceği makam, 765 sayılı kanunda “ilgili makam” olarak belirtilirken, 5237 sayılı TCK’da “yetkili makam” olarak ifade edilmiştir.197 Her iki kanunda da bildirim yükümlülüğünün

yapılacağı kuruma ilişkin bir açıklama bulunmazken bu kurumlar yürüklükteki usul kanunları çerçevesinde tespit edilebilecektir.198

İki suçun yaptırımları bakımından da farklılıklar mevcuttur. 765 sayılı ETCK’ya göre, adli kolluk memuru olmayan failler bakımından dört aydan iki seneye kadar hapis ve süreli veya süresiz memuriyetten mahrumiyet cezası verileceği, adli kolluk memuru olan failler için verilecek olan cezanın alt sınırının bir yıldan az olmayacağı ve memuriyetten süresiz mahrumiyet cezası verileceği düzenlenmişken, 5237 sayılı kanunda adli kolluk memuru olmayan failler için altı aydan iki seneye kadar hapis cezası verileceği, adli kolluk memuru olan kişiler bakımından ise verilecek

halde yetkili makamlara bildirimde bulunmadığı anlaşıldığından sübuta eren ve unsurları yönünden oluşan atılı suçtan mahkûmiyeti yerine yazılı gerekçe ile beraatine karar verilmesi…” PARLAR/ÖZTÜRK, s. 294.

192 765 sayılı ETCK m. 235; “(1) Memurlardan biri görevini yaptığı sırada görevine ilişkin olarak kamu adına kovuşturmayı gerektiren bir suç işlendiğini öğrenip de ilgili daireye bildirmede ihmal ve gecikme gösterirse dört aydan iki yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır ve bu cezaya, öğrenilen suçun önemine göre ayrıca süreli veya süresiz memuriyetten mahrumiyet cezası da eklenir. (2) Eğer fail, adli kolluk memurlarından biri ise verilecek ceza bir yıl hapis cezasından aşağı olamaz ve her halde memuriyetten süresiz mahrumiyet cezası da hükmolunur.”

193 ERCAN İsmail, Ceza Hukuku Özel Hükümler, XII Levha Yayınları, Güncellenmiş 10. Bası, s. 356. 194 ARTUK/GÖKÇEN/YENİDÜNYA, (Özel Hükümler), s. 1030.

195 KOLCU, s. 105. 196 BAHRİYELİ, s. 10. 197 BAHRİYELİ, s. 11. 198 KOLCU, s. 105.

cezanın ilk fıkrada verilecek olan cezanın yarı oranında arttırılacağı düzenlenmiştir.199

Müeyyidelere ilişkin dikkat edilmesi gereken en önemli iki husus, eski kanunda bu suçu işleyen memurlar bakımından memuriyetten mahrumiyet gibi niteliği gereği ağır bir ceza hükmü öngörülmüşken yeni kanunumuzda böyle bir yaptırım düzenlenmemiştir ve her iki düzenlemede de adli kolluk memuru olan kişiler bakımından verilecek olan cezada, diğer memur veya kamu görevlilerine oranla daha ağır cezaya hükmolunması öngörülmüştür.

Tüm bu hususlar dikkate alındığında iki suç bakımından aslında önemli bir takım farklar olsa da, bunlar kısmi olup temel anlamda suçu değiştirmediğinden, bu maddeler açısından doktrindeki görüşler ve Yargıtay kararlarının büyük oranda geçerliliğini koruduğunun kabulü gereklidir.200

TCK m. 279’da düzenlenen suç aynı zamanda yalnızca kamu görevlisi tarafından işlendiğinden özgü suç201 olarak nitelendirilebilecektir. Madde devamında

düzenlenen suç açısından da özgü suç olma niteliğinin var olduğu unutulmamalıdır.

II. Mukayeseli Hukuk

A. Alman Ceza Kanunu

Mukayeseli hukukta kamu görevlisinin suçu bildirmemesi suçuna ilişkin düzenlemelere bakacak olursak, öncelikle Alman ceza kanununda 138 ve 139. maddeleri incelemek gerekecektir. 1871 yılında yürürlüğe giren bu kanunun 138. maddesinde “planlanan suçları ihbar etmeme suçu”, hemen devamındaki 139. maddede de “planlanan suçların ihbar edilmemesi halinde cezasızlık sebebi” kaleme alınmıştır. Alman ceza kanunu madde 138’deki hükme göre; her kim “…toplum için

genel tehlike yaratan bir suçun işlenmesinin veya suçtan doğacak neticenin önlenmesi henüz mümkün iken, bu suçun planlandığını veya işlenmekte olduğunu inanılabilir bir şekilde öğrendiği halde, resmi makama veya tehdit altında bulunan kişiye, zamanında

199 KOLCU, s. 105. 200 KOCASAKAL, s. 126.

201 Bkz. HAKERİ Hakan, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Adalet Yayınevi, 19. Bası, Ankara, 2016, s. 139; “Herkes tarafından işlenmesi mümkün olmayan, ancak belirli bir sıfata veya niteliğe sahip kimseler tarafından işlenebilen suçlara mahsus suçlar adı verilmektedir.”; PARLAR/ÖZTÜRK, s. 286; MERAN, s. 313; KOLCU, s. 112; KOCASAKAL, s. 129; ÜNVER, s. 313.

bildirimde bulunmazsa…” cezalandırılır. Alman ceza kanununda bizim kanunumuzun

278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenen maddeye karşılık olarak bu hüküm mevcuttur.202 Yener ise, Alman uygulamasının ilgili kimsenin insani ilişkiler açısından

anayasal olarak korunan bir alanın bulunduğu gerekçesiyle, bu durumda kamu görevlisinin kamusal bildirim yükümlülüğünün bulunduğu görüşünü reddettiğini, ancak diğer unsurları varsa TCK 278 ve TCK 280 numaralı maddelerde bulunan maddelerin ihlalinin söz konusu olabileceğini düşünmektedir.203

Suç işleme planını veya halen işlenmekte olan suçu, inandırıcı bir şekilde öğrenen kişi tarafından ihbar edilmesi gereken suçlar kanunun 138. maddesinin 1. ve 2. fıkrasında katalog biçimde sayılmıştır. Bu suçlar şunlardır; Vatana İhanet, Casusluk ve Dış güvenliği tehlikeye düşürme, kasten öldürme, savaş cürümleri, terör örgütünü desteklemek veya propagandasını yapmak verilebilecek örnekler arasındadır.204

Alman ceza kanununun suçun cezasızlık nedenlerine yer verildiği 139. maddesinde, aile mensuplarının yanı sıra, danışmanlık sıfatıyla kendisine tevdi edilen hususlarda din adamları ile avukatlar, doktorlar ve psikoterapistler sayılmıştır.205

Din adamları dışındaki kimselerin bu cezasızlık nedenlerinden istifade etmeleri için, söz konusu fiile engel olabilmek için ciddi bir biçimde çaba göstermiş olmaları gerekmektedir. 206

B. İtalyan Ceza Kanunu

765 sayılı eski Ceza Kanunumuzun 235. maddesinde düzenlenen kamu görevlisinin suçu bildirmemesi suçu, 1889 İtalyan Ceza Kanununun 180. maddesinden alınmıştır.207 1930 tarihli İtalyan Ceza Kanununda ise 361. maddede kamu görevlisinin

suçu bildirmemesi suçuna yer verilmiştir.208

İtalyan Ceza Kanunu m. 361’e göre, bu suçun tipe uygun eylem unsuru, bir kamu görevlisinin görevi icra sırasında veya fonksiyonu nedeniyle öğrendiği

202 BAHRİYELİ, s. 12. 203 ÜNVER, s. 318. 204 BAHRİYELİ, s. 12. 205 KOLCU, s. 106. 206 BAHRİYELİ, s. 13. 207 BAHRİYELİ, s. 13.

cezalandırılabilir hareketi adli makamlara veya bunu adli makamlara bildirecek diğer makamlara bildirmemek veya bildirimi geciktirmektir.209

İtalyan ceza kanununda düzenlenen kamu görevlisinin suçu bildirmemesi suçundaki bildirime ilişkin herhangi bir süre belirtilmemiş, ancak Usul Kanunu madde 102’de acele olmayan hallerde ihbar için 24 saatlik süre tanındığı belirtilmiştir.210

Yine bizim kanunumuzdaki düzenlemenin en fazla eleştiri aldığının hilafına, İtalyan Ceza Yasasına göre bildirimi ihmal edilen veya geciktirilen suçun takibinin şikâyete tabi olması halinde, bu suça ilişkin hükümler fail hakkında uygulanmayacaktır.211

Suçun failinin mahkeme polisinin üst düzey veya alt dereceli bir kamu görevlisi olması durumunda ve suçun devletin varlığına karşı bir cürüm olması halleri cezayı arttıran nitelikli haller olarak düzenlenmiştir.212

C. Fransız Ceza Kanunu

Fransız ceza kanununda suçu bildirmeme suçu, özel hükümler içinde “Millete, Devlete ve Kamu Barışına Karşı Suçlar” başlıklı 4. kitabın, “Adli Müdahaleyi Engelleme” başlıklı 1. kısmı içinde, 343-1 vd. maddelerde tanzim edilmiştir. Fransız Ceza Kanunu 343-1 hükmü şu şekildedir; “her kim, henüz neticelerinin önlenmesi veya

sınırlandırılması mümkün olan bir suça veya önlenebilecek yeni suçlar işleyebilecek olan suç faillerine ilişkin bilgiye sahip olur da bu bilgiyi idari veya adli makamlara bildirmekte ihmal gösterirse… cezalandırılır.”213

Hükmün devamında, failin veya suç ortağının üst soy veya altsoyu ile bunların eşleri, kız ve erkek kardeşleri ve bunların eşleri ile failin eşi veya suç ortağı veya evli olmadan alenen yaşadığı kişi bildirimden muaf tutulmuştur. Ancak bu suç on beş yaşından küçük ve kendisiyle ilgilenilen bir çocuğa karşı işlendiği halde bu muafiyetin olmayacağı belirtilmiştir. Ayrıca bu kişiler dışında gizlilik yükümlülüğüne ilişkin koşullara bağlı olan kimseler de bu hükümden muaf tutulmuştur.214

209 ÜNVER, s. 318. 210 BAHRİYELİ, s. 13. 211 ÜNVER, s. 320. 212 BAHRİYELİ, s. 14. 213 BAHRİYELİ, s. 14. 214 BAHRİYELİ, s. 14.

Maddenin devamında nitelikli hali düzenlenmiştir. Buna göre bildirime konu suç toplumsal temel değerlerin ihlalini ve terör eylemi sayılacak fiilleri oluşturuyorsa ceza arttırılarak tatbik edilecektir.215

III. Korunan Hukuksal Değer

Doktrinde bu suçla korunan hukuksal değer konusunda farklı görüşler ileri sürülmüştür. Bir görüşe göre kamu görevlisinin suçu bildirmemesi suçu, 765 sayılı eski ceza kanunumuzda olduğu gibi “kamu idaresine karşı suçlar” başlığı altında değil de, “adliyeye karşı suçlar” başlığı altında düzenlenmiş olduğundan, kanun koyucu bu yeni TCK’da devletin adli menfaatlerini ön planda tutmayı amaçlamaktadır. Gerçekten de bir hukuk düzeninde suç teşkil eden fiillerin resmi makamlara bildirilmesinde hem bireyler hem de toplum bakımından önemli menfaatler bulunmaktadır. Kamu görevlilerinin haberdar olduğu suçları ihbar etmeleriyle kamu düzeni korunmuş olacak ve devletin adli fonksiyonları eksiksiz bir şekilde yerine getirmiş olması sağlanacaktır. Ayrıca bu görüşe göre, bu suçun ihdasıyla kamu görevlilerinin devlete karşı sadakat yükümlülüklerine ve vatandaşlar tarafından onlara beslenen güven duygusuna aykırı hareket etmelerini önlemek de esas gayelerden birisidir.216

Diğer bir görüşe göre kamu görevlisinin göreviyle bağlantılı olarak öğrenmiş olduğu suçu ihbar edeceğinin bilinmesi ile topluma bir güven sağlanacak ve kamu görevlilerinin görevlerini kanun ve mevzuata uygun yürütmeleri teşvik edilmiş olacak, ayrıca işlenen bir suçun derhal takibi sağlanarak suçlunun cezalandırılması ve bu suretle suçun dolaylı önlenmesine ilişkin amaçlarda elde edilmiş olacaktır.217

Başka bir görüşe göre ise, kamu görevlisinin suçu bildirmemesi suçunun düzenlenmesiyle kanun koyucunun, yargı faaliyetlerinin gecikmeksizin başlamasına olanak sağlamayı amaçladığını belirtmiştir.218

Bir diğer görüşe göre ise, kamu görevlisinin suçu bildirmemesi suçu ile korunan hukuksal değeri adaletin gecikmesizin yerini bulmasına yönelik kamusal menfaatin sağlanması hususu oluşturmaktadır.219

215 BAHRİYELİ, s. 15.

216 ARTUK/GÖKÇEN/YENİDÜNYA, (Özel Hükümler), s. 1030. 217 GERÇEKER, s. 5362.

218 MERAN, s.313. 218 BAHRİYELİ, s. 18. 219 ERCAN, s. 798.

Doktrinde baskın görüş suçun tanzim edildiği kanundaki yeri ve suçun metninden de anlaşılacağı üzere, korunmaya çalışılan hukuksal yarar, adliyenin görevini gereği gibi ifa etmesini ve bu suretle suçla etkin mücadele edebilmeyi sağlamaktır.220

Kanun koyucu bu suçtan evvel düzenlediği suçu bildirmeme suçundan farklı olarak, bildirim yükümlülüğüne tabi olan suçları dar kapsamlı tutmuştur. Buna göre, kamu görevlisi karşılaştığı tüm suçları değil de, göreviyle bağlantılı olarak ve kamu adına kovuşturulması ve soruşturulması gereken bir suç işlendiğini öğrendiğinde ihbar yükümlüsü olacaktır. Kocasakal’a göre, 279. madde de düzenlenen tipe uygun eylem gerçekleşmese dahi, kamu görevlisinin genel ihbar yükümlülüğü devam edecektir. (genel ihbar yükümlülüğü ile kasıt 278. madde ile getirilen genel ihbar sorumluluğudur.)221 Yani kamu görevlisi öğrenmiş olduğu bir suçu, göreviyle

bağlantılı olamayan bir şekilde, ya da soruşturması veya kovuşturması re’sen yapılmayan bir suçu öğrendiğinde, artık 279’a göre her ne kadar sorumlu olmayacak olsa da 278. madde ye göre şartları oluşmuş ise sorumlu olmaya devam edecektir.

IV. Suçun Unsurları

A. Maddi Unsurlar

1. Fail

Kamu görevlisinin suçu bildirmemesi suçunda fail; suçun maddi unsurunda açıkça kamu görevlisinin fiilinin cezalandırılabilir olduğu belirtildiğinden, kamu görevlisi olacaktır.222 Haliyle fiilin icrası sırasında kamu görevlisi sıfatına sahip

olmayan bir kimse bu suçun faili olamayacaktır. Diğer bir deyişle kamu görevlisinin

Benzer Belgeler