• Sonuç bulunamadı

Hz. Peygamber’in ardından ortaya çıkan fitne olaylarının sonucunda İslâm dünyasında meydana gelen siyasi parçalanma çok geçmeden fikri ve itikadi gruplaşmaya dönüşmüş, henüz I. yüzyıl bitmeden müteşâbih ve müşkil ayetler etrafında Allah’ın sıfatları, kazâ-kader, hidâyet-dalâlet, irade hürriyeti vb. meselelerde yoğun kelâmi tartışmalar cereyan etmiştir. Bu tar-tışmalarda genellikle kendilerinden zındık ve mülhid olarak söz edilen İslâm karşıtı şahıs ya da gruplar, özellikle de Kur’ân’ı hedef alarak daha çok ondaki müteşâbih ve müşkil ayetler üzerinde durmuşlar, böylece Kur’ân’ın

101 Cemal Ağırman, Oryantalizm ve Oryantalistlerin İslam Dini Hakkındaki Bazı Görüşleri, makalesi, s.5; not: Bu yazı, Sivas İlinin bütün din görevlilerini “Misyonerlik” konusunda bilgilendirmek amacıyla verilen konferansın metnidir.

102 Oryantalistler, İnsanın topraktan mı? (Ali İmran 3/59), balçıktan mı? (Hicr 15/26), yoksa nutfeden mi? (Nahl 16/4) yaratıldığı, bu ayetler arasında bir çelişkinin var olduğunu söyleye-rek insanları şüpheye sevk etmişlerdir. “Kadınlar arasında adaleti gerçekleştirmede endişe ederse-niz, bir kadınla evlenin” (Nisa 4/3) ayeti ile “Ne kadar isteseniz de kadınlarınız arasında adaleti sağlayamazsınız.” (Nisa 4/129) ayetleri arasında bir çelişkinin olduğunu söylemişlerdir. Daha bunun gibi onlarca ayeti inceleyerek insanları şüpheye düşürmeye çalışmışlardır.

ihtilâf ve çelişkileri barındıran bir kitap olduğunu iddia ederek onun hak-kında şüphe uyandırmaya çalışmışlardır. Bundan dolayı da Müşkilü’l-Kur’an ilminin ortaya çıkışının temelde iki sebebi olduğu söylenebilir. Bun-lardan biri, Kur’ân’ı İslâm’a muhalif gruplara karşı savunmak, diğeri ise halkın zihnini meşgul eden bazı müşkil ve müteşâbih ayetleri tefsir etmektir.

Kur’ân-ı Kerim’in Nisâ 4/82, Kehf 18/1, Zümer 39/28 gibi birçok ayetlerin-de, ayetler arasında ihtilaf ve çelişkinin bulunmadığına işaret edilerek bu durum onun ilâhi kaynaklı oluşuna delil gösterilmişse de bazı ayetler, yeter-li bilgiye sahip bulunmayanların zihinlerinde bir ihtilaf ve çeyeter-lişki düşüncesi uyandırabilmektedir.103 Bunun için bazı ayetler arasında ihtilaf varmış gibi görülürse de küçük bir inceleme sonucunda bu durumun hakiki manada bir tearuz olmadığı hemen anlaşılır.104

Kaynaklar işkâle yol açan sebepleri genel olarak şu beş maddede özet-lemişlerdir:

1) Konu ihtilafı: İlk bakışta ayetler arasında zahiri anlamda çelişki var gibi görünen ayetler. Mesela Hicr sûresi 92-93. ayetlerde َنو لَم عَي او ن َك ا َع ََۙين۪عَ جَْا م نََّلَٔـ سَنَل َك ب َرَوَف

“Rabbine yemin olsun ki yaptıklarından dolayı muhakkak surette onların hepsini hesaba çekeceğiz.” ile Rahmân sûresi 39. ayetleri ىَج َلَّو س ن ا ى۪ه ب نَذ نَع لَٔـ س ي َلّ ذ ئَم وَيَف نا “İşte o gün insana da cine de günahı hakkında soru sorulmaz.” ayetleri arasında ilk bakışta ayetler arasında zahiri anlamda çelişki var gibi görünüyorsa da ger-çek (hakiki) manada bir çelişkinin söz konusu olmadığını anlaşılır. Burada söz konusu olan, konudan ve yer farklılığından kaynaklanan bir şeydir.

2) Hakiki ve Mecaz ihtimali: Kur’ân-ı Kerim’deki ayetlerde kelimeler hakiki manalarında kullanıldığı gibi, bazen de mecazi manalarında

103 Yerinde,“Müşkilü’l Kur’an”, c.XXXII, s.164; Cerrahoğlu, Tefsir Usûlü, s.179.

104 Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük Tefsir Tarihi (Tabakatü’l-Müfessirin), Ravza Yayınları, İstanbul 2008, c.I, s.154.

dığı olmuştur. Mesela Hac sûresi 2. ayet buna örnektir. ر َك س ب هُ اَمَو ىىر َك س َسا نلا ىَرَتَو “İn-sanları sarhoş olmadıkları halde sarhoş gibi göreceksin”.

3) Ayetlerde geçen fiillerin isnadı ile ilgili ihtilaf zannedilen hususlar: Bazen ihtilaf, ayette yer alan bir fiilin isnadı yönünden olabilir.

Mesela, savaştan söz edilirken ۜاان َ سَح اء ىَلَب ه ن م َين۪ن م ؤ م لا َ لِ ب ي لَو ىىمَر َ ى للّا ن كىلَو َت يَمَر ذ ا َت يَمَر اَمَو ْۖ م هَلَتَق َ ى للّا ن كىلَو هُو ل ت قَت َلََف يم۪لَع عي۪ َسَ َ ى للّا ن ا“(Savaşta) onları siz öldürmediniz, fakat Allah öldürdü onları; attığın zaman da sen atmadın, fakat Allah attı (onu). Ve bunu, müminleri güzel bir imti-hanla denemek için (yaptı). Şüphesiz Allah işitendir, bilendir.” mealindeki ayette böyle bir ihtilâf söz konusudur. Fakat ayette geçen ‘öldürme’ işinin kesb ve mübaşeret yönünden ashaba, atma işi ise Hz. Peygamber’e izafe edilmiştir.

Ancak tesir ve yaratma yönünden Allah’a izafe edildiği düşünüldüğü za-man söz konusu ihtilâf ortadan kalkmış olur.105

4) Zıt anlam ihtilafı: İlk bakışta ihtilaflı gibi görünen bazı ayetlerin, farklı açılardan değerlendirilmesi halinde gerçekte bir ihtilaf oluşturmadık-ları anlaşılır. Mesela, ۜ بو ل ق لا ُّ ئَِم طَت ى للّا ر ك ذ ب َلَّا ۜ ى للّا ر ك ذ ب م بُو ل ق ُّ ئَِم ط َتَو او نَمىا َني۪ لََّا “Bunlar, iman edenler ve gönülleri Allah’ın zikriyle sükûnete erenlerdir. Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.”106 ayetinde, mü’minlerin kalbinin ancak Allah’ı anmak-la sükûna ereceğini bahsedilirken م بَُر ىلَٰعَو انَاَيم۪ا م تَْداَز ه ت َيَىا م يَْلَع تَي ل ت اَذ اَو م بُو ل ق تَل جَو ى للّا َر ك ذ اَذ ا َني۪ لَّا َنو ن م ؤ م لا اَم ن ا َنو كََّوَتَي “Mü'minler o kimselerdir ki, Allah anıldığı zaman yürekleri ürperir, O'nun ayetleri kendilerine okunduğu zaman imanlarını artırır ve Rablerine tevekkül eder-ler.”107 ayetinde, Allah anıldığı zaman müminlerin kalplerinin ürpermesinden bahsedilmektedir. İlk bakışta bu iki ayet arasında bir çelişki varmış gibi

105 Zerkeşî, el-Burhân, c. II, s. 69; Süyûtî, el-İtkân, c. II, s. 731; Ayrıca bkz. Cerrahoğlu, Tefsir Usûlü, s. 181; Suat Yıldırım, Kur’an-ı Kerim ve Kur’an İlimlerine Giriş, s. 115; Yerinde, ,“Müşkilü’l Kur’an”, c.XXXII, s.165.

106 Ra’d, 13/28.

107 Enfâl, 8/2.

rünse de kalplerin sükûn bulması tevhit inancının verdiği bir rahatlık, ür-permesi de doğruluk ve hidayetten sapma korkusunun verdiği bir sonuçtur.

Dolayısıyla ayetlerin gerçekte ifade ettikleri şeyler ortaya çıkınca hakiki ma-nada ihtilaf olmadığı anlaşılır.108

5) Bir hususun farklı şekillerde anlatımı: Kur`an bazen, tek bir şeyi, farklı asıllara bağlar ve onu çeşitli şekillerde tanımlar. Bunun da nedeni, o şeyin muhtelif hal ve aşamalarını belirtmek içindir.109 Meselâ, Kur’an’da Hz Âdemin (veya diğer insanlarının) yaratılışı ile ilgili çeşitli ayetlerde farklı lafızlar kullanılmıştır. Âl-i İmrân, 3/59. ayette باَر ت ن م هَقَلَخ َۜمَدىا لَثََكَ ى للّا َد ن ع ىسٰي۪ع َلَثَم ن ا “Allah nezdinde İsa’nın durumu Âdem’in durumu gibidir. Onu topraktan var etti”; Sâffât, 37/11. ayette ب ز َلّ ين۪ط ن م هُاَن قَلَخ نَ ا “Nitekim biz onları yapışkan bir çamurdan yarattık.”;

Rahmân, 55/14. ayette ise َۙ را خَف ل َك لا َص ل َص ن م َنا َس ن لّا َقَلَخ “O, insanı ateşte pişirilmiş toprak kaplar gibi kurutulmuş çamurdan yarattı.” gibi ayetler buna örnek verilebilir.