• Sonuç bulunamadı

Lisansın Mutlak Hak Niteliği

Belgede Marka lisansı sözleşmesi (sayfa 26-29)

I- Lisans Hakkının Hukuki Niteliği

2- Lisansın Mutlak Hak Niteliği

Yukarıda da belirtildiği üzere, ayni hakkın konusu maddi varlığı olan eşya olduğu kabul edildiğinden dolayı marka lisansının hukuki niteliği incelenirken ayni-şahsi hak teriminden ziyade mutlak-nispi hak terimlerinin kullanılması daha uygun olacaktır86. Bu bakımdan ileri sürülebileceği çevre itibariyle haklar, mutlak ve nispi olmak üzere ikiye ayrılırlar.

Mutlak hak, hak sahibi olmayan üçüncü kişilerin hakkı ihlalden kaçınmalarını sağlayan ve herkese karşı ileri sürülebilen haklardır87. Mutlak hak ayni hakların da içinde yer aldığı bir üst kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Her ayni hak bir mutlak hak iken, her mutlak hak bir ayni hak değildir. Örneğin kişilik hakları mutlak hak sayılıp herkese karşı ileri sürülebilir ancak ayni hak sayılmazlar88. Mutlak haklar, sınırlı sayıda ve tipe bağlıdırlar89. Mutlak hakların kanunda sayıca belirlenmesi nedeni ile kişilerin “irade özerkliği” ilkesine dayanarak yeni mutlak hak tipleri meydana getirmeleri mümkün değildir. Zira, mutlak hakların tiplerini belirleyen kanun hükümleri, “emredici hukuk kuralları” niteliğindedir90.

Marka lisans hakkının mutlak nitelikte bir hak olup olmadığı öğretide tartışmalı olup marka lisans hakkının sahibine mutlak nitelikte bir hak bahşedeceği

85 SARGIN’a göre, 556 sayılı KHK’nın, lisans sözleşmeleriyle ilgili hükümler içeren maddelerinde, bu sözleşmelerin lisans alan lehine bir ayni hak yarattığına dair de herhangi bir hüküm yer almamaktadır. Yine, ayni hak benzeri etkiler yarattığından hareketle, ayni haklara dair hükümlerin kıyasen uygulanması da, 556 sayılı KHK m. 15 karşısında da mümkün gözükmemektedir. Zira, markanın rehnedilebileceğini öngören bu hükme göre, rehin hakkı bakımından Medeni Kanunun rehin hakkına dair hükümlerine atıf yapılmıştır. Oysa lisans sözleşmeleri hakkında böyle kıyasen uygulamayı mümkün kılan bir atıf dahi bulunmamaktadır. s. 161.

86 ARKAN, Marka Hukuku, Cilt II, s. 192, dn. 46; EKE, s. 59; ÇĐÇEKÇĐ, s. 14; ORTAN’a göre ise eşya hukuku ile gayri maddi mallara ilişkin hukuk alanı, akrabalık ilişkisi içindedir ve her iki hukuk alanının malları düzenleme işlevi göstermesi eşya hukukuna özgü kavramların bu alanda da kıyasen kullanılmasını haklı göstermektedir. s. 43.

87 ONGAN, Tarafların Hukuki Durumu, s. 44; AYĐTER, Eşya Hukuku, s. 1; ÖZSUNAY, Medeni Hukuk, s. 242.

88 REĐSOĞLU, s. 4; ONGAN, Tarafların Hukuki Durumu, s. 44, dn. 128.

89 AYĐTER, Eşya Hukuku, s. 3; ÖZSUNAY, Medeni Hukuk, s. 243.

90 ÖZSUNAY, Medeni Hukuk, s. 244.

görüşünü savunan yazarlar, genelde lisansın, tescil edildikten sonra iyiniyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilmesine ve lisans alanın marka hakkına tecavüz halinde dava açabilmesine dayanmaktadırlar91. Bu teori taraftarlarına göre söz konusu durum yasa koyucunun sicile kayıt edilmiş lisansa mutlak bir etki tanıması ve lisans hakkı sahibinin kendi uğradığı zarar nedeniyle kendisinin talep hakkının ortaya çıkması sonucuna yol açmaktadır92.

Konu, marka lisansı sözleşmesinin basit ya da inhisari olmasına göre değişik yorumlanabilir. Zira, basit lisans sözleşmelerinde, esas olarak lisans alanın dava açma hakkı bulunmamaktadır. Ancak, noter yoluyla yapacağı bildirimle marka sahibinden gereken davayı açmasını talep eden lisans alanın bu talebi kabul görmez veya 3 ay içinde dava açılmaz ise, lisans alanın yapmış olduğu bildirimi de ekleyerek dava açması mümkündür93. Öğretide bir görüş94, lisansın marka siciline kaydedildikten sonra iyiniyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilmesi, inhisari lisans sahibinin aksi sözleşmede öngörülmüş olmadıkça, basit lisans sahibinin de yukarıda belirtilen belli koşulların gerçekleşmesi halinde kendi adına dava açma hakkının verilmiş olması karsısında basit-inhisari ayrımı yapmadan lisans sözleşmesinin lisans alana mutlak hak verdiğini ileri sürmektedir.

Gerçekten de inhisari lisansın basit lisanstan tek farkı olan lisans verenin lisansı başkasına vermeme borcu, basit lisansın nispi, inhisari lisansın ise mutlak veya ayni hak olduğu yönündeki iddialarını açıklamaktan uzaktır95. Ancak bu durumdan gerek inhisari gerekse basit lisans hakkının mutlak hak niteliğinde olduğu sonucu çıkarılmamalıdır96.

91 ARKAN, Marka Hukuku, Cilt II, s. 193; ÖZEL, s. 97; ORTAN, s. 66 vd.

92 ÖZEL, s. 97.

93 Bkz. 556 sayılı KHK m. 21/VI.

94 ARKAN, Marka Hukuku, Cilt II, 193.

95 EROĞLU, Sevilay, Rekabet Hukukunda Bilgisayar Programlarının Korunması, Đstanbul, 2000, s.

124; ONGAN, Tarafların Hukuki Durumu, s. 46.

96 Basit-inhisari ayrımı yapmadan lisans sözleşmesinin nispi nitelikte olduğu görüşünü savunan OKTAY-ÖZDEMĐR’e göre; bu ayrımın yapılmasında lisansın inhisari olmasının yanlış değerlendirilmesi söz konusudur. Çünkü “inhisarilik”, lisans verenin lisans alana karşı lisans konusu üzerinde başkalarına lisans vermemeyi borçlanmasından ibaret ve iç ilişkide etki etmesi gereken bir durum olup sözleşmenin üçüncü kişiyle ilişkisi bakımından hak sağlayacak bir hükme sahip değildir. Bu kayıt iç ilişkide etkilidir ve nisbi etkiye sahip olduğundan sadece lisans verene karşı bu durumu ileri sürme hakkını verir. Đnhisari olma, sicile kayıt edilmiş lisanslarda bu kayıt

Mutlak hakların temel karakteristiği herkese karşı ileri sürülmeleri olduğuna göre, lisansın mutlak hak verdiği kabul edilirse lisans alanın dava açma hakkının tartışmasız varlığı gerekir97. Ancak, Türk Hukukunda marka lisansına ilişkin düzenlemeler yönünden inhisari lisans alanın üçüncü kişilerce gerçekleştirilen ihlallere karşı sözleşmede aksi kararlaştırılmadığı müddetçe dava hakkının olduğu görülmektedir98. Diğer taraftan, marka lisansının sicile tescil edildikten sonra iyiniyetli üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilmesine karşın buradaki tescil kurucu etkiye sahip değildir99. Bu sebeple marka lisans hakkının, sicile tescil edildikten sonra iyiniyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilmesi, onun mutlak nitelikte bir hak olarak kabulü için yeterli değildir100.

Gerçekten de, lisans hakkı, tarafların marka lisansı sözleşmesini adi yazılı şekilde101 yapmalarıyla doğar. Bu bağlamda sicile tescilden önce de lisans hakkı mevcuttur. Eğer marka lisans hakkı, mutlak nitelikte bir hak olsaydı, hakkın doğmasıyla yani sözleşmenin adi yazılı şekilde yapılmasıyla, herkese karşı ileri sürülebilmesi gerekirdi102. Hâlbuki marka lisans hakkı ancak sicile tescil edilmekle iyiniyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilmektedir103. Dolayısıyla, ancak tescille

nedeniyle iyiniyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülmektedir, yoksa sözleşme gereği sağlanan hak gereği değil. OKTAY-ÖZDEMĐR, Lisansın Hukuki Niteliği, s. 596; Aynı doğrultuda bkz. BOSO, s. 858.

97 OKTAY-ÖZDEMĐR, Lisansın Hukuki Niteliği, s. 596.

98 Bkz. 556 sayılı KHK m. 21/VI.

99 BOZKURT-YAŞAR, Sevgi, Marka Lisansı Sözleşmesinin Şekli ve Lisansın Sicile Kaydı, Terazi Dergisi, Yıl: 2006, Cilt: 1, Sayı: 1, s. 35; YILMAZ, Marka Lisans Sözleşmeleri, s. 72; ONGAN, Tarafların Hukuki Durumu, s. 68; ÖZEL, s. 62; OKTAY-ÖZDEMĐR, Lisans Sözleşmeleri, s. 68;

YASAMAN/ALTAY, KHK Şerhi, s. 746-747; ARKAN, Marka Hukuku, Cilt II, s. 198;

TEKĐNALP, Fikri Mülkiyet, § 28. N. 33; ÇAMLIBEL-TAYLAN, s. 213; ÜNAL, s. 186.

100 ÜNAL, s. 159; ÖZEL, s. 86, 96-97; Hukukumuzda mutlak etkili lisans sözleşmelerinin varlığının kabul edilmiş olduğunu belirten yazar, lisansın inhisari veya basit olmasından bağımsız olarak, bir lisansın mutlak etkili veya nispi etkili olabileceğini de ileri sürmektedir. s. 100; EKE’ye göre ise, inhisari lisans sözleşmesi adıyla yeni bir imkan sağlamanın gerek olmadığını, lisans alana mutlak bir hak sağlanması istenen durumlarda markanın devri yoluna gidilebileceğini belirtmektedir. s.

61, 68.

101 ÜNAL, s. 181; YASAMAN/ALTAY, KHK Şerhi, s. 744; ARKAN, Marka Hukuku, Cilt II, s. 196;

DAĞCI/ARSLANOĞLU’na göre ise bu geçerlilik şartı noter tasdikini de gerektirir. s. 370.

102 ÜNAL, s. 160.

103 YASAMAN/ALTAY, KHK Şerhi, s. 746-747; ÖZEL, s. 62; YILMAZ, Marka Lisans Sözleşmeleri, s. 73; OKTAY-ÖZDEMĐR, Lisans Sözleşmeleri, s. 68; TEKĐNALP, Fikri Mülkiyet,

§ 28. N. 33; ÜNAL, s. 160.

herkese karşı ileri sürülebilme niteliğini kazanan lisansın, niteliği bakımından mutlak etkili olduğunu kabul etmek mümkün değildir104.

Diğer taraftan, yukarıda da belirtildiği üzere mutlak haklarda sınırlı sayı ilkesi geçerlidir. Kanunda düzenlenenlerin dışında kişilerin kendi serbest iradeleriyle mutlak hak yaratmaları mümkün değildir. 556 sayılı KHK’da da lisans hakkının mutlak nitelikte bir hak olduğu açıkça düzenlenmediği105 gibi lisans hakkının 556 sayılı KHK’da verilen özellikleri de, onun mutlak bir hak olarak nitelendirilmesi için yeterli değildir106. Özellikle lisans hakkının mutlak hak olduğunu ileri süren yazarların dayanak olarak kullandıkları lisans alanın üçüncü kişilere karşı dava açma hakkına sahip olması, lisans hakkının niteliğinden doğmayıp, kanunla özel olarak düzenlenmiş bulunmasından kaynaklanmaktadır107. Kaldı ki lisans alanın dava açma hakkının, sözleşmede aksinin kararlaştırılmamış olması şartına bağlanması karşısında artık dava açma hakkının, lisansın mutlak hak niteliğinden kaynaklandığının ileri sürülememesi gerekir108. Bu bağlamda üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilme veya dava açabilme gibi bir takım mutlak hak özelliklerine sahip olan marka lisansının mutlak hak niteliğinde bir hak olmadığı belirtilmelidir109.

Belgede Marka lisansı sözleşmesi (sayfa 26-29)