• Sonuç bulunamadı

TÜKETİCİLERİN GENETİK OLARAK DEĞİŞTİRİLMİŞ GIDALARA İLİŞKİN BİLGİ ve GÖRÜŞLERİ: ADANA ÖRNEĞİ

2. LİTERATÜR ÖZETİ

Genetik olarak değiştirilmiş gıdalar ile ilgili tartışmalar tüm dünyanın ve Türkiye’nin gündemindedir. Ancak, genetik olarak değiştirilmiş gıdalara yönelik olarak tüketicilerin bilgi ve görüşlerini konu alan sınırlı sayıda araştırmaya rastlanmıştır. Tüketicilerin genetik olarak değiştirilmiş gıdalara ilişkin bilgi düzeylerini konu alan çalışmasıyla Zimmerman et al (1994), Amerika’da eğitim düzeyi yüksek olan tüketicilerin %45’inin biyoteknoloji ve genetik olarak değiştirilmiş gıdalar konusunda çok az bilgiye, %37’sinin ise orta düzeye bilgi sahibi olduğunu belirtmiştir. Tüketicilerin bilgi düzeylerini konu alan başka bir çalışmada ise Frewer (1994), biyoteknolojinin özellikle tarım ve gıda uygulamaları konularında bilgilerinin çok yetersiz olduğunu, yapılan bilgilendirme sonucunda, biyoteknolojinin potansiyel yararlarına inandıklarını, ancak riskleri konusundaki yaklaşımlarının değişmediğini ortaya koymuştur. Bilgilendirme ve eğitim sonucunda tüketicilerin genetik olarak değiştirilmiş gıdalara ilişkin tutumlarının değiştiğini gösteren Falk et al (2000), ‘ın çalışmasında bir grup Amerikalı tüketiciye uygulanan bir eğitim programı sonucunda genetik olarak değiştirilmiş gıdalara olan güvenlerinin

%29’dan %48’e çıktığı saptanmıştır. Başaran vd. (2004), Isparta’da üniversite öğrencileri üzerinde yaptıkları çalışmada öğrencilerin %62’sinin genetik olarak değiştirilmiş gıdalardan haberdar olduklarını, %68’inin genetik olarak değiştirilmiş organizma terimini doğru tanımladıklarını, %36’sının ise daha önce genetik olarak değiştirilmiş organizma terimini hiç duymadıklarını belirlemişlerdir. Özgen vd. (2007), Ankara’da yaşayan üniversite mezunu tüketicilerin biyoteknolojik ürün ve uygulamalara yönelik bilgi düzeylerinin düşük olduğunu saptamışlardır.

Tüketicilerin genetik olarak değiştirilmiş gıdalara yönelik bilgilerinin yanı sıra görüşlerini de konu alan çalışmasıyla, Hoban (1999), Amerikalı ve Japon tüketicilerin biyoteknoloji ve genetik olarak değiştirilmiş gıdalar konularına yaklaşımlarını 1995 ve 1998 yıllarında ayrı ayrı incelemiştir.

Amerikalı ve Japon tüketicilerin, genetik olarak değiştirilmiş gıdalara olan yaklaşımlarının 1998 yılında 1995 yılına göre daha olumlu olduğunu belirlemiştir. Araştırmada hem Amerikalı hem de Japon tüketicilerin, tükettikleri gıdaların “güvenli ve doğal” olduğu konusunda bilgilendirilmek istedikleri saptanmıştır.

Washington’daki tüketicilerin biyoteknolojiye yönelik tutumlarını inceleyen Heffernan and Hillers (2002), gıda biyoteknolojisi hakkında çeşitli

soruların bulunduğu bir anket formundan yararlanmışlardır. Tüketicilerin

%20’si olası çevresel risklerden dolayı, biyoteknolojinin kullanılmaması gerektiğini söylerken, %50’si biyoteknolojinin tarımsal kullanımına destek vermiş ve %18’i ise bu fikre karşı çıkmıştır. Çalışma genel olarak Amerikalı tüketicilerin, gıda biyoteknolojisi hakkında pozitif düşüncelere sahip olduklarını, buna rağmen gıda biyoteknolojisi hakkındaki bilgilerinden emin olmadıklarını göstermektedir. Araştırma sonuçları; tüketicilerin eğitime ihtiyaçları olduğunu, verilecek tüketici eğitimi programlarında, gıda uzmanlarının yer alması gerektiğini düşündüklerini ortaya çıkarmıştır.

Subrahmanyan and Cheng (2000) genetik olarak değiştirilmiş gıdalar ile ilgili bir eğitim programına katılan Singapurlu tüketicilerin GDO’lu gıdalara bakış açılarını ve tutumlarını incelemişlerdir. Araştırma kapsamına alınan tüketicilerin yarısının GDO’lu gıdalara ilişkin kaygıları vardır ve %86’sı GDO’lu gıdaların etiketlenmesi görüşünü desteklemektedir.

3. MATERYAL ve YÖNTEM

Bu araştırma, Adana il merkezinde yaşayan lise öğretmenlerinin biyoteknoloji ve genetik olarak değiştirilmiş organizmalara ilişkin bilgi ve görüşlerinin saptanması amacı ile planlanmış ve yürütülmüştür. Araştırma materyalini, Adana ili belediye sınırları içinde görev yapan öğretmenler oluşturmaktadır. Araştırmanın lise öğretmenleri üzerinde yürütülmesinin temel nedeni, bireysel tüketici olarak önemlerinin yanı sıra, geniş bir öğrenci grubunu da yönlendirebilme özellikleridir.

Araştırma bölgesi, Adana ili belediye sınırları içinde bulunan merkez ilçeler olarak belirlenmiştir. Adana Milli Eğitim Müdürlüğü’nden alınan bilgilere dayanılarak belirlenen Seyhan ve Yüreğir merkez ilçede bulunan tüm Anadolu Liseleri’nin ve Genel Liselerin yarısı (%50) tesadüfî örnekleme yöntemi ile (n=18) seçilerek, 18 okul araştırma kapsamına alınmıştır. Anket görüşmesi yapılacak olan öğretmenler de %50 örnekleme yöntemi ile belirlenmiştir. Bu liselerde görev yapan 267’si kadın ve 237’si erkek olmak üzere toplam 504 öğretmen araştırmaya dahil edilmiştir.

Araştırma materyalini toplamada konu ile ilgili kaynaklar ve daha önce yapılmış bazı araştırmalardan yararlanılarak düzenlenen anket formu kullanılmıştır. (Zimmerman et al 1994, Gaskell et al 2000, Falk et al 2002).

Anket formları, araştırma kapsamına alınan deneklere araştırıcı tarafından karşılıklı görüşme yöntemi ile uygulanmıştır. Araştırma sonucunda elde edilen bilgiler, SPSS (Statistical Package for the Social Science 10.0) paket yazılımından yararlanılarak değerlendirilmiştir. Cinsiyet, yaş ve gelir durumu değişkenlerine bağlı farklılığın belirlenebilmesi için khi-kare analizi

uygulanmıştır. İstatistik olarak anlamlı bulunan sonuçlara metin içinde yer verilmiştir.

Tüketicilerin, gıda güvenliğinin sağlanması ve tüketicinin korunması açısından en çok güvendikleri kurumların hangileri olduğuna ilişkin görüşlerini önem sırasına göre belirttikleri soruda karşılaştırmanın daha belirgin olması için T = 3T1 + 2T2 + T3 formülünden yararlanılmıştır.

4. BULGULAR ve TARTIŞMA

Tüketicilerin Biyoteknoloji ve Genetik Olarak Değiştirilmiş Organizmalara İlişkin Bilgileri

Bu bölümde, tüketicilerin ‘biyoteknoloji’ ve ‘genetik olarak değiştirilmiş organizma’ (GDO) terimlerine ilişkin tanımları değerlendirilmiş, bu terimlerin doğru ya da yanlış tanımlanma durumları cinsiyet, yaş ve gelir durumu değişkenleri dikkate alınarak irdelenmiştir. Tüketicilerin %57.5’inin yaptığı biyoteknoloji tanımı yanlış, %42.5’inin doğrudur. Cinsiyet değişkeni göz önüne alındığında; biyoteknoloji terimini; erkeklerin %36.3’ünün doğru,

%63.7’sinin yanlış tanımladığı, bu terimi doğru tanımlayan kadınların %47.9, yanlış tanımlayanların %52.1 oranında olduğu saptanmıştır. İstatistik analiz sonuçları; ‘biyoteknoloji’ terimini doğru ya da yanlış tanımlama durumları açısından cinsiyet değişkenine bağlı farklılığın önemli olduğunu (p<0.01) göstermektedir (Çizelge 1). Zimmerman et al. (1994) yaptıkları çalışmada, tüketicilerin %45.0’ının biyoteknoloji konusunda çok az bilgi sahibi olduklarını, %37.0’ının ise orta düzeyde bilgi sahibi olduklarını bulmuşlardır.

Falk et al. (2002), Amerikalı tüketicilerin biyoteknolojiye yaklaşımlarının olumlu, bilgi düzeylerinin düşük olduğunu belirlemişlerdir.

Araştırmaya katılan tüketicilerin %62.7’sinin “genetik olarak değiştirilmiş organizma” terimini doğru, %37.3’ünün ise yanlış tanımladıkları belirlenmiştir. Cinsiyet değişkeni dikkate alındığında; kadınların genetik olarak değiştirilmiş organizma terimini doğru tanımlama oranlarının erkeklerden daha yüksek olduğu saptanmıştır (%68.2, %56.5). Khi - kare analizi sonuçları, kadın ve erkeklerin “genetik olarak değiştirilmiş organizma”

terimini doğru ya da yanlış tanımlama durumlarının farklılık gösterdiğini ortaya çıkarmıştır(p<0.01) (Çizelge 1).

Tüketicilerin genetik olarak değiştirilmiş gıdaların yararlı/riskli olma durumu ve Türkiye’ye ithal edilme durumuna ilişkin görüşleri

Genetik olarak değiştirilmiş gıdaların yararlı/riskli olma durumlarına ilişkin görüşler incelendiğinde, tüketicilerin yaklaşık dörtte birinin (%24.4) yararlı olduğunu, dörtte üçünün (%75.6) ise riskli olduğunu düşündükleri belirlenmiştir. Araştırma kapsamına alınan tüketicilerin genetik olarak değiştirilmiş gıdaların Türkiye’ye ithal edilme durumuna ilişkin görüşleri de incelenmiş ve %50.2’sinin ithal edilmesi, %8.3’ünün ise ithal edilmemesi gerektiği yönünde görüş belirttikleri saptanmıştır. Tüketicilerin %41.5’i ise bu konu hakkında bilgi sahibi olmadıklarını belirtmişlerdir.

Tüketicilerin genetik olarak değiştirilmiş gıdaların pazarda bulunma durumlarına ilişkin görüşleri

Araştırma kapsamına alınan tüketicilere, GDO’lu gıdaların Türkiye’ye kaçak olarak girip girmediğine ilişkin görüşleri sorulduğunda, Çizelge 3.’te de görüldüğü gibi, %56.9’u “evet”, %7.7’si “hayır”, %35.3’ü ise “bilmiyorum”

yanıtını vermişlerdir. Cinsiyet değişkeni göz önüne alındığında kadın ve erkeklerden soruya “evet” yanıtı verenlerin oranının birbirine oldukça yakın olduğu görülmektedir (%55.8, %58.2) (Çizelge 2).

Tüketicilerin %56.9’unun GDO’lu gıdaların piyasada satıldığını,

%9.5’inin satılmadığını düşündükleri ve %33.5’inin ise bu konu hakkında bilgi sahibi olmadıkları belirlenmiştir. Uygulanan khi – kare analizi sonuçlarına göre, yaş ve gelir durumu değişkenlerine bağlı farklılıkların istatistik açıdan önemli olduğu belirlenmiştir (p<0.001, p<0.001), (Çizelge 2).

Bu kapsamda, genetik olarak değiştirilmiş gıdaların piyasada satılma durumu da incelenmiş ve, tüketicilerin %9.7’sinin genetik olarak değiştirilmiş gıdaların piyasada satılmasını istedikleri, %80.4’ünün bu gıdaların piyasada satılmasını istemedikleri saptanmıştır. Tüketicilerin %9.9’u ise bu konu hakkında kararsız olduklarını belirtmişlerdir. Cinsiyet değişkeni göz önüne alındığında, genetiği değiştirilmiş gıdaların piyasada satılmasını istemeyen kadın ve erkeklerin oranının oldukça yüksek ve birbirine yakın olduğu (%79.4, %81.4) görülmektedir (Çizelge 2).

Tüketicilerin büyük bir çoğunluğu (%92.7’si) piyasada satılan gıdaların genetiğinin değiştirilmiş olup olmadığını bilmek istediklerini, %3.2’si bilmek istemediklerini, %4.2’si ise bu konu hakkında kararsız olduklarını belirtmişlerdir (Çizelge 2).

Tüketicilerin genetik olarak değiştirilmiş gıdaları fiyatına göre satın almalarına ilişkin görüşleri

Araştırma kapsamına alınan tüketicilerin %67.5’i genetik olarak değiştirilmiş gıdaları, ücretsiz verilse bile denemek istemediklerini, %16.9’u genetik olarak değiştirilmiş gıdaları ücretsiz verilmesi halinde denemek istediklerini, %15.7’si ise deneyip denememe konusunda kararsız olduklarını belirtmişlerdir. Cinsiyet değişkenine göre inceleme yapıldığında; genetik olarak değiştirilmiş gıdaların ücretsiz verilmesi halinde denemek istemeyen erkeklerin oranının kadınlardan daha yüksek olduğu bulunmuştur (%18.6,

%15.4) (Çizelge 3).

Tüketicilerin %75.6’sı genetik olarak değiştirilmiş bir gıdayı, fiyatı piyasadaki benzer gıdalardan ucuz olması durumunda satın almayacaklarını belirtmişlerdir. Tüketicilerin %8.1’i fiyatının piyasadaki benzer gıdalardan ucuz olması durumunda genetik olarak değiştirilmiş bir gıdayı satın alabile-ceklerini belirtmişlerdir. Bu konuda kararsız olanlar ise %16.3 oranındadır (Çizelge 3).

Araştırma kapsamına alınan tüketicilerin %74.6’sı genetik olarak de-ğiştirilmiş bir gıdayı, fiyatı piyasadaki benzer gıdalarla aynı olması duru-munda satın almayacaklarını, %6.2’si satın alacaklarını, %16.3’ü ise satın alıp almama konusunda kararsız olduklarını dile getirmişlerdir (Çizelge 3).

Tüketicilerin % 81.0’ı genetik olarak değiştirilmiş bir gıdayı fiyatının piyasadaki benzer gıdalardan pahalı olması durumunda satın almayacaklarını belirtirken, sadece %2.0’ı satın alacaklarını belirtmişlerdir.

Fiyatının pahalı olması durumunda satın alıp almama konusunda kararsız olanların oranı ise %17.1’dir. Yapılan khi-kare analizi sonucunda;

tüketicilerin genetik olarak değiştirilmiş bir gıdayı fiyatı piyasadaki benzer gıdalardan pahalı olması durumunda satın alıp almamalarının yaş (p<0.01) ve gelir durumuna (p<0.05) bağlı olarak değiştiği bulunmuştur (Çizelge 3).

Araştırma sonuçları; fiyatın tüketicilerin genetik olarak değiştirilmiş gıdaları satın almaları üzerinde çok fazla etkili olmadığını göstermektedir.

Araştırma sonuçları genetik olarak değiştirilmiş gıdaların fiyatlarının piyasaya, benzer gıdalardan ucuz, benzer gıdalarla aynı ya da benzer gıdalardan daha pahalı sunulması, tüketicilerin bu tip gıdalara yönelik kararları üzerinde çok fazla etkili olmamaktadır.

Avrupa komisyonu tarafından yapılan araştırmada genetik yapısı değiştirilmiş gıdaları satın almak istemeyen katılımcıların yüksek oranda bulundukları ülkelerin; Avusturya, Yunanistan, Macaristan, Almanya ve Letonya, düşük oranda bulundukları ülkelerin; Malta, Çek Cumhuriyeti, Hollanda, İspanya, Belçika ve Portekiz olduğu saptanmıştır (European Comission 2006: 23).

Tüketicilerin genetik olarak değiştirilmiş gıdaların etiketlenmesine ilişkin görüşleri

Tüketicilerin %92.3’ü gıdalardaki etiket bilgilerine önem verdiklerini,

%4.8’i önem vermediklerini %3.0’ı ise bu konuda kararsız olduklarını belirtmişlerdir. Cinsiyet değişkenine göre, kadınların %94.8’i gıdalardaki etiket bilgilerine önem verdiklerini belirtirken, erkeklerde bu oran %89.5’tir.

Yapılan istatistik analiz sonuçlarına göre, gıdalardaki etiket bilgilerine önem verme durumu açısından cinsiyet (p<0.01) ve yaş (p<0.05) değişkenlerine bağlı farklılığın önemli olduğu belirlenmiştir (Çizelge 4).

Araştırma kapsamına alınan tüketicilerin %93.5’i gıdaların etiketlenmesinin tüketicinin korunması açısından önemli olduğunu, %2.4’ü önemli olmadığını, %4.2’si ise bu konuda kararsız olduklarını belirtirken,

%90.9’u genetik olarak değiştirilmiş gıdaların etiketlenmesini istediklerini,

%6.0’ı istemediklerini belirtmişlerdir (Çizelge 4).

Araştırma bulguları, tüketicilerin çoğunluğunun etiket bilgilerine önem verdiklerini, gıdaların etiketlenmesini tüketicinin korunması açısından önemli bulduklarını, genetik olarak değiştirilmiş gıdaların etiketlenmesini ve etiketlemenin zorunlu olması gerektiğini düşündüklerini göstermektedir.

Yapılan incelemede, tüketicilerin %90.9’unun genetik olarak değiştirilmiş gıdaların etiketlenmesini istedikleri, %6.0’ının etiketlenmesini istemedikleri, %3.2’sinin ise bu tip gıdaların etiketlenmesi konusunda kararsız oldukları saptanmıştır.

1996 yılında yapılan araştırmada katılımcılar genetik olarak değiştirilmiş gıdaların açıkça etiketlenmesini istediklerini belirtmişlerdir (European Comission 1997: ix).

Tüketicilerin %86.7’si, genetiği değiştirilmiş gıdaların etiketlenmesinin zorunlu olması gerektiğini, %9.8’i zorunlu olması gerekmediğini, %3.5’i ise etiketlemenin zorunluluğu konusunda kararsız olduklarını belirtmişlerdir.

Genetik olarak değiştirilmiş gıdaların etiketlenmesinin zorunlu olması gerektiğini söyleyen kadın ve erkeklerin oranının ise hemen hemen aynı (%87.2, %86.2) olduğu bulunmuştur (Çizelge 4).

Tüketicilerin gıda güvenliğinin sağlanması ve tüketicinin korun-ması açısından en çok güvendikleri kurumlara ilişkin görüşleri Araştırma kapsamına alınan tüketicilere gıda güvenliğinin sağlanması ve tüketicinin korunması açısından en çok güvendikleri üç kurumun hangileri olduğuna sorulmuştur. Tüketicilerin gıda güvenliğinin sağlanması ve tüketicinin korunması açısından en çok güvendikleri kurumların başında üniversite - bilim adamları (1169) gelmekte bunu, devlet kuruluşları (822) ve gönüllü kuruluşlar (394) izlemektedir.