• Sonuç bulunamadı

2. ASAF HÂLET ÇELEBİ’NİN ŞİİRİNİN KAYNAKLARI

2.2. FRANSIZ EDEBİYATI FRANSIZCA (Saf Şiir Sürrealizm Letrizm )

2.2.3. Letrizm (Harfçilik)

Letrizm; harfçilik olarak Türkçeye çevirebileceğimiz ve “letrre (harf)” kelimesinden türetilerek başta şiir olmak üzere müzik, resim, grafik, sinema, mimari

78

alanlarında da kendini hissettiren bir edebiyat akımıdır. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Romen asıllı İsidore İsou tarafından Paris’te kurulmuş Fransa’da yayılmıştır. Dadaizme dayalı bir hareket olmasına rağmen onlardan daha radikal değişiklikler ve fikirler içerir. Ayrıca sürrealist izler de taşıyan letrizm; şiirde en küçük birim olarak

sözcüğü değil de harfi temel alan, bu teknikle yeni bir şiiri, yeni bir müziği yazmayı amaçlayan bir ‘karşı edebî hareket’ niteliği taşır207. 1946 yılında kurduğu “letri” adıyla da anılan akımın tanımını Romen asıllı Isodore Isou şu sözlerle yapmaktadır: “Kendi boyutlarına indirgenmiş ve kendisinden başka bir şey olmayan harflerin özdeğini (şiirsel müziksel öğelerin birbirine katışması ya da birbirinin yerini baştan sona almasıyla) kabul eden ve birbirleriyle bağlantısı olan yapıtların topunu birden tek bir biçime sokmak için onları aşan sanattır.”208

Edebî bir eğilim olarak ortaya çıkmadan da letrizmin izlerine rastlanmaktadır. En eski örnek Aristophanes’in Kuşlar adlı oyununda ‘hüthüt kuşu’nun çıkardığı sesler (Hüp… hüp… hu)dir. Antoin Artaud’nun yam cadou’ları; Henri Michaux’nun “Et go to go and go” şeklindeki ifadeleri letrizme örnek olarak verilebilir.209

Letristler, soyut olanı somut olarak ifade etmek için dilin olanaklarının geliştirilmesi gerektiğini savunurlar ve bu amaçla 130 harften oluşan bir alfabe icat ederler. Sembollerin temsil ettikleri seslerden başka bir anlam taşımadığını söylerler ve sözcüklerin hâkimiyetin son vererek sözcükleri oluşturan harflerin çıkardıkları seslerin onların anlamlarını vereceğini savunurlar.

Genel olarak özetlersek Letrist şiir, sözcük yönünden hiçbir anlam taşımayan ve yalnızca ses değeri olan şiirdir. Yani bu şiirdeki sözcükler, dinleyicinin kulağında sadece işitsel bir etki bırakırlar. Letrist şiir, sözcüğün genel anlamının ötesinde kalan söyleniş biçimi ve ses özellikleri gibi yönlerine değer vererek yeni bir duyarlılık yaratma amacındadır.210 Ayrıca letristler, bilinçaltına da önem verir ve

gerçeküstü zenginliğe ulaşabilmek için şairin bilinçaltını keşfetmesi gerektiğini savunurlar.

207 Kefeli, 153.

208 Abidin Emre, Letrizm (Harfçilik), Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi Yazın Akımları Özel Sayısı, Ankara1981: S.349, s. 310.

209 Kefeli, (2012), 153.

210 Kabil Demirkıran, “Asaf Hâlet Çelebi’nin Şiirinde Letrizm Etkisi Var mı?” Asaf Hâlet Çelebi

79

Letrizm; Isidore Isou dışında François Dufrene, Maurice Lemaitre, Gabriel Pomerand gibi sanatçıların öncülünde geniş bir taraftar kitlesi bulmuş ve Fransa dışında da birçok sanatçı tarafından desteklenmiştir. Letrizm, zamanla politik bir kimlik de kazanmış ve bir başkaldırı hareketinin de fikirsel altyapısını hazırlamıştır.

Gelelim Asaf Hâlet’in letrizmle ilgisine. Daha doğru ifadeyle letrizmle ilgisi olup olmadığına. Türk edebiyatında letrizmin etkisi, denildiğinde ilk akla gelen kişi Asaf Hâlet’tir. Hece Dergisi “Yazın Akımları Özel Sayısı”nda Abidin Emre “Letrizm”i anlattıktan sonra şu soruyu sorar: Asaf Hâlet Çelebi’nin bir şiir kitabına

koyduğu “Om Mani Padme Hum” adı letrist bir şiir midir şimdi?211 Bu soru doğru bir sorudur ve hem Om Mani Padme Hum sözü hem de bu söze benzer sözleri kullanan sanatçının letrizmin etkisinde olup olmadığı irdelenmesi gereken bir konudur.

Asaf Hâlet Çelebi’nin şiirlerinde letrizmin etkisi olduğu fikri bazı önemli yazar ve akademisyenler tarafından ortaya atılmıştır. Tanpınar; “bizde letrisme ile

karışık bir çeşit sürrealizmi deneyen bir şair”212 olarak görmüştür. Daha sonraları Arslan Kaynardağ, Seyit Kemal Karaalioğlu, Ahmet Kabaklı, Mustafa Miyasoğlu, ve Abdullah Uçman gibi araştırmacı yazarlar, çeşitli tarihlerde yazdıkları yazılarda ve yayımlanan kitaplarında aynı görüşü seslendirmişlerdir.213

Asaf Hâlet, bazı şiirlerinde yabancı sözcük veya sözcük öbeklerini bazı şiirlerinde de harfleri simgesel bir anlam yükleyerek kullanmıştır. Sanatçı yazdığı bu şiirlerden ötürü letrist kabul edilmiştir. Öncelikle harfleri kullandığı şiirlere baktığımızda ilk olarak “He” şiiri karşımıza çıkar. “He” aynı zamanda sanatçının ilk şiir kitabına (1942) verdiği isimdir. Arap alfabesinde bulunan “he” harfinin simgesel olarak kullanıldığı bu şiirde tasavvufi bir anlam vardır ve “he” harfi tasavvufta Allah’ın sembolüdür. Yani gelişigüzel kullanılmamıştır. Bu şiir daha önce de ele alınıp incelendiği için sadece “he” harfinin kullanıldığı dizeler verilecektir.

(…)

he’nin iki gözü iki çesme (…)

211 Emre, 312.

212 Tanpınar, 120. 213 Demirkıran, 52.

80

ejderha bakışlı he’nin (…)

Çelebi’nin şiirlerinde kullandığı bir diğer harf ise yine Arap alfabesinde lam ve elif harflerinin birleşmesiyle oluşan “lâmelif”tir. Bu şiirde kullanılan “lâmelif’te “he” de olduğu gibi tasavvufi bir anlam ihtiva ettiği için kullanılmıştır. Bu harfler tasavvufta “la” yani yokluk mânâsına gelebileceği gibi sema’ yapan bir Mevlevi’nin tasviri olarak da algılanabilir.

başı sana benzeyen lâmelifin (…)

lâmelifin kolları senin kolların

lâmelifin göbeği senin göbeğin

Şairin harflerden faydalanarak yazdığı şiirlerden biri de “Kitaplar” adlı şiirdir.

Bu şiirde Latin, Arap ve Yunan alfabesinde kullanılan “F, H, ج, ا, Δ, Ω” harfleri

şiirin ortasında kullanılmıştır. “Kitaplar” şiirinde, klasik Türk şiirinde sıklıkla

gördüğümüz hikmetin bilgiye üstünlüğü, Asaf Hâlet’in özgün üslubunda yeniden üretilir. Şiirdeki ana tema, Allah’ı ya da hakikati bulan insan için kitapların, bilgilerin hiçliğidir.214 Çelebi, kendini bir bakıma kitaplarla özdeşleştirdiği bu şiirinde de kitapların büyülü dünyasından ve değişik uygarlıkların kullandığı harfleri vermiştir.

Letrizmde harfler hiçbir anlam taşımaz ve sadece işitsel bir değerleri vardır. Yani bir anlamda anlamsızlığı hedefler. Sanatçının şiirlerinde kullandığı harfler gelişigüzel değildir ve incelendiğinde her birine ayrı anlamlar yüklemiştir. Bu açıdan bakıldığında Asaf Hâlet Çelebi’nin bu şiirlerinde letrizmden bahsetmek çok zorlama bir yargı olacaktır.

Asaf Hâlet şiirlerinde harflerden başka, anlamsız görünen sözcük ve sözcük öbeklerini kullanması da onun letrist olarak nitelenmesine neden olmuştur. Hatta bu sözcükleri kullanması çok eleştirilmiş, alay konusu olmuş ve saçma bulunmuştur.

214 Coşkun, 111.

81

Özellikle “Sidharta” şiiri hem letrist açıdan değerlendirilen şiirlerinin başında gelir. İki bölümden oluşan şiirin her bölümünün sonunda üç defa tekrarlanan “om mani padme hum” dizeleri anlamsız olarak nitelendirilmiş ve sadece işitsel değeri olduğu varsayılmıştır. Oysa ki şiirde Gotama’nın niyagrôdhâ ağacı altında müritleriyle veya rahipleriyle yaptığı bir ayin veya meditasyon tasviri sezilmekte ve bu söz de o meditasyonda tekrarlanan bir dua izlenimi vermektedir. Ayrıca söz anlamsız değildir. “Ey nilüfer (lotüs) çiçeğinin içindeki mücevher.” anlamında dua gibi kullanılmıştır.

Sanatçının anlamsızmış gibi gözüken fakat yabancı dillerdeki çeşitli dua veya cümleler “Mısrı Kadîm”, “Kilise”, Sema-ı Mevlânâ”, Galt’s’ray, Tevrat şiirlerinde de vardır. Bu sözler şunlardır:

ammon râ' hotep veya tafnit

(…)

dut bu â'ru ünnek pahper kama pet kama tâ

(…)

(Mısrı Kadîm,s.14) evlôim ni i vasilîya tu patrôs

(…) kîrya elêison (…) ayios o teos ayios ishiros ayios atânatos eleision imâs (Kilise, s.26) Halakassemâvât-i vel-ard (Semâ’ı Mevlânâ, s.39) neuf-cent-dix-neuf (Galt’s’ray, s.41) adonay elehenu adonay ehad

82

(Tevrat Şiiri, s71)

Yukarıdaki şiirlerde geçen bazı yabancı ifadeler, kimilerince anlamsız bulunmuş ise de hepsi şiirin bütüncül olarak incelenmesinde şiirdeki temaya uygun ifadelerdir. Mısrı Kadîm’de, Mısır metinlerinden alınan sözler; Kilise’de, bir Ortodoks ayinindeki dualar; Sema-ı Mevlânâ’da, Kur’an’ın birçok ayetinde geçen bir ifade; Galt’s’ray’da, Fransızca 919 anlamına gelen ve şairin okul numarası; Tevrat Şiiri’nde, Tevrat’tan alınan bir söz olarak karşımıza çıkar. Görüldüğü gibi bütün sözler şiirin atmosferi içinde şiire uygun olan ve gelişigüzel kullanılmayan ifadelerdir. Ve bu ifadeler bir anlam vermek için de kullanıldığı için letrizmle ilgisi yoktur.

Letrizmde sözcükler okuyucuda işitsel bir anlam ifade eder ve şiiri okuyan, şiire bir müzikalite katarak müzikle şiir arasında da bir bağ kurar. Asaf Hâlet de şiirlerini okurken dinleyicisiyle böyle bir bağ kurmak ister. Orhan Okay da bir

yazısında, kendisinin de bulunduğu bir şiir matinesinde Asaf Hâlet’in “Kilise” şiirini nasıl okuduğunu anlatırken şairin, salonun ışıkları söndükten sonra elinde yanan bir şamdanla sahneye çıktığını ve sesini bir papazın sesine benzeterek şiirini okuduğunu söylemektedir.215 Bu durum belki de dinleyicilerde sanatçının letrist olduğuna dair bir izlenim bırakmıştır. Ayrıca bir söyleşisinde söylediği; “-Ben o garip dedikleri

cümleleri, o mevzuda alâkaları olan şiirlerin içinde o havayı vermesi için kullanmışımdır. Bunların lûgat mânalarını aramak beyhudedir.” ifadesi bu sözlerin

anlamsızmış gibi algılanmasına neden olmuş olabilir. Hatta bir yazısında da; bir çan

sesi duyulduğu vakit, bir bülbül öterken dinlendiği zaman bunların hangi notadan çalındığını düşünülebilir mi?216 gibi letrist şairlerin ifadelerine benzer bir örnek verir. Sanatçıya göre bu sözler şiire işitsel bir hava, bir ahenk veya müzikalite katmak için ve anlatılan atmosfere uygun olduğu için söylenmiştir ve anlamdan çok ritme odaklanmak gerekir. Sanatçı bu yabancı dillerden alınan sözcüklerin veya sözcük öbeklerinin anlamlarından çok ritme ve bıraktığı atmosfere bakılması gerektiğini söylese de bu sözler letrist şairlerin kullandığı gibi kullanılan anlamsız sözler de değildir.

215 Demirkıran, 57.

83

Sonuç olarak bazı araştırmacı ve yazarlar, Çelebi’nin şiirlerinde letrizmin etkisi olduğunu söylese de aslında onun şiirlerinde letrizm yok denecek kadar azdır. Onun şiirlerinin letrizmden çok Hurufiliğe daha yakındır ve bu konu daha önce “Hurûfîlik” başlığı altında da incelenmişti.