• Sonuç bulunamadı

Asaf Hâlet’in Şiirlerinde Hayatından İzler

2. ASAF HÂLET ÇELEBİ’NİN ŞİİRİNİN KAYNAKLARI

2.9. HAYATI ve YAKIN ÇEVRESİ

2.9.1. Asaf Hâlet’in Şiirlerinde Hayatından İzler

Çelebi’nin şiirlerinde yaşamına ait en belirgin izler çocukluğuna aittir. Sanatçı mutlu bir çocukluk geçirmiştir. Kalfalar, dadılar, özel öğretmenlerle güzel bir bahçesi olan konakta geçen mutlu çocukluğu onun hayatının her aşamasını ve şiirlerini de etkilemiştir. Belki de şiirlerinde o günlere dönme özlemini veya bir

130

kaçışı anlatır. Mesela sanatçı realiteden kaçarak“Şamandıra Baba” şiirinde,

masallaştırdığı çocukluk dünyasını yaşar.328 yaramaz kız bahçeye gelecek benimle oynamıya

şamandıra babacığım

ona bütün oyuncaklarımı versem

ve bütün nedirciklerimi329 (…)

Sanatçı “Benim Gözümle Şiir Davası” adlı yazı dizisinin “Şiirde Ruh Ânı” başlıklı yazısında şöyle der: Şiirde her şeyden evvel şairin hâkim olan ruhu sezilir.

Yani onun şahsiyetini yapan altşuur bütün şiirlerinde duyulur. (…) Altşuurda hatıralar, ihsaslar insiyaklar, arzular karmakarışık ve dağınık bir şekilde uykudadırlar. Gündelik hayatımızın gaileleri, küçük dertleri meşgalelerimiz bizi altşuurumuzdan pek uzaklara sürükler. Fakat bazı hassas tabiatlarda başkası için mânasız gibi görünen ufak bir hadise bir an için altşuurun kapılarını açıverir.330 Burada, sanatçının anlattığı hatıralar ya da hatırlamaları şiirinde nasıl kullandığını da anlatır. “Biber” şiirini örnek verir önce ve çocukluğunun kokusunu işler şiirine. Daha sonra “Fransa İçin Şiir”de ağabeyinin ona çocukluğunda anlattığı masalın şiire nasıl konu olduğundan bahseder. Yani “altşuurunda” Fransa’ya duyduğu yakınlık ile çocukluğunda anlatılan masal kaynaşır.

Sanatçı bu makalesini dört bölüme ayırarak yazar. İlk bölümün adı “Çocukluk”tur. Altşuurda kendimi aradığım zaman en ziyade çocukluğumu,

çocukluğumun bâkir ve ilk tesirlere alışan saf ruhunu buluyorum.331 sözleriyle başlar

bu bölüme. Sanatçı yazısın başında şairin altşuuru bütün şiirlerinde duyulur demişti. Burada da kendi altşuurunda en çok çocukluğum var der. Ve devamında çocukluğunda dinlediği masal kahramanlarının şiirlerinde nasıl yer bulduğunu anlatır. Burada sözü edilen ve çocukluğundan izler taşıyan bu masallar “Masallar” başlığı altında incelenecektir.

328 Kırımlı (2000) 81

329 Çelebi, (2009) 56. 330 Çelebi, (1997) 177. 331 Çelebi, (1997) 178.

131

Asaf Hâlet’in çocukluğuna ait en belirgin göndermelerin olduğu şiirlerden biri de “Doğduğum Evin Penceresi” adlı şiiridir. Şiir şöyledir:

bir çam vardı önünde doğduğum odanın çöpten yapraklarında güneşi

rüzgârla sallayıp kafesten

içeri dolduran çam

sedirinde iskambilden kuleler yıkılmış odada loş ve sessiz ikindilerin acısıydı

sızan (…)332

Doğduğu ve çocukluğunu geçirdiği evi şiirine konu olarak seçmiş olan sanatçı, evin önündeki çam ağacını, evin odasını, oyun oynadığı yerleri yani mutlu çocukluğunu tasvir ediyor. Sanatçının çocukluğundan izler bulunan diğer bir şiiri de “İkinci Pencere” adlı şiiridir.

yeşil yapraklar yeşil havuz

yeşil yaprakların düştüğü havuz koyu yeşil

ve rüyamda fıskiyenin üstünde fırıl fırıl dönen insan (…)333

Sanatçı sanki “Doğduğum Evin Penceresi” şiirine sığdıramadığı çocukluğunu geçirdiği evi ve bahçeyi anlatmaya devam eder bu şiirde de. Sanatçının çocukluğuna ait bir hatıranın yer aldığı bir şiirde “Kedi” şiiridir.

(…)

332 Çelebi, (2009) 16.

132

beni küçük bir kedim vardı

ahmak bir ayak ezdi benim en güzel çocukluğumu

ahmak bir ayak ezdi (…)334

“Kedi” şiirinde ise, acı bir hadiseyle de olsa yine çocukluk hatıralarını anlatmaktadır. Mutlu geçen bir çocukluğa ve sevilen bir hayvana ait bütün ayrıntılar bu şiirde yaşatılmaktadır.335 Sanatçının yazısında da ifade ettiği gibi onun altşuurunun büyük bir bölümünü oluşturan çocukluğu birçok şiirine yansımıştır. Yukarıda verdiğimiz şiirlerin dışında Asaf Hâlet’in çocukluğuna ait izlerin bulunduğu şiirlerin bazıları şunlardır: “Camlı Odalardan”, “Galt’s’ray”, “Şefkat”, “Memleketim”.

Sanatçının şiirlerinde duyulan alt şuurunda sadece çocukluk yoktur. “Şiirde Ruh Ânı” yazısının ikinci bölüm başlığı “Buluğ İnsiyakları”dır. Çocukluk dönemi sonrasının ele alındığı bu bölümde; fakat öyle zannediyorum ki salim bir hayatiyetin

fışkırmasından ziyade acı bir ifade, bir keşmekeş ve ehemmiyetsizlik ifadesi vardır.336

diyerek “Kuşa Görünme”, “Mara”, “Beddua”, “Korkuyorum” şiirlerinin buluğ içgüdülerinin yansımasının görüldüğü şiirleri olarak bu şiirleri örnek verir. Ayrıca Bu konuda örnek verdiği şiiri “Romantik Gençliğim”dir.

ejderhalar çıkarıyorum duvar kovuklarından alevler çıkarıyorum yağmur karaltılarından hazîn yürüyorum (…)

Şiirde sanatçının sözünü ettiği buluğ çağına ait “acı bir ifade, bir keşmekeş” duyulur. Asaf Hâlet’in şiirlerinde çocukluğuna ve gençliğine ait izlerin yanı sıra

334 Çelebi, (2009) 59.

335 Mustafa Akay, Asaf Hâlet Çelebi’nin Şiirlerinde İnsan, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Harran Üni. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Şanlıurfa 2008, s. 77

133

yaşadığı zamandaki “kendi”sini de görebilmekteyiz. Bunun en bariz örneği “Mağara” şiirinde görülür:

içimdeki mağarada kurumuş ölüler yatar zehirle gülen zümrüt ve yakut yatak içinde bir zaman

beni uğurlamıya gelen haramîler içimdeki mağarada bir yığın kitap var bakınca yakından tasvirlerin gözleri oynar ve konuşur

hepsinin yüzleri benim yüzüm gibi ve gözleri benim gözüm gibi337

“Mağara” şiirinde Asaf Hâlet Çelebi, kendi iç ben’ini esrarlı ve acayip bir mağaraya benzetiyor. Şiire baştan sona kadar bir sembol vazifesi gören bu temel imaj hâkimdir.338 Bu durum “Şiirde Ruh Ânı” yazısındaki “Ruh Haletleri” bölümünde anlattıklarıyla örtüşür. Sanatçı o anki halet-i ruhuyesini şiirleştirmiştir. Karanlık, karmakarışık ve korku sözcüklerini akla getiren şiirde, şâirin ruhunu temsil

eden mağarada bir yığın kitap bulunması, şahsî kültürüyle de izah olunabilir.339

Sanatçının mistisizmin etkili olduğu birçok şiirinde de “iç ben”ininden sesler duyulur. “Bana aynada bir sûret göründü / benden başkası” dizeleriyle başlayan “Ayna” şiiri de bu konuda örnek verebileceğimiz şiirlerdendir.

Sanatçının hemen bütün şiirlerinde ya doğrudan birinci kişi zamirini (ben), ya da birinci kişili fiilleri kullandığı görülür. Bu durum bize sanatçının mistisizmden, eski medeniyetlerden veya masallardan bahsettiği şiirlerinde bile sanatçının yukarda

337 Çelebi, (2009) 11.

338 Mehmet Kaplan, Şiir Tahlilleri 2 Cumhuriyet devri Türk Şiiri, (İstanbul: Dergâh Yayınları, 1992) 187.

134

bahsettiğimiz “iç ben”in yansıdığını gösterir. Bu konu farklı şiirlerden birkaç dize ile şöyle örneklenebilir:

kim olduğumu bilmek istemiyorum (Mısrı Kadîm)

oyluk kemiğimi çıkartıp / kendime bir kadıncuk yaptım (Kadıncığım) kendi göklerimden indim / kendi duvarlarıma (Beddua)

aynadan bakan benim (Ayna)

hepsini birer birer yaladım / ve yuttum (Tirilobit) güneş içime vuruyor (Güneş Işığı)

uykum geliyor/uzaklaşıyorum/yaklaşıyorum/kendimden/kendime (Uyanıklık)

Yukarıda birkaç dizeyle örneklediğimiz birinci kişili anlatımın hemen bütün şiirlerinde karşımıza çıkması sanatçının hayatının ve en önemlisi iç dünyasının şiirlerinde çok yoğun olarak hissedildiğinin kanıtıdır.