• Sonuç bulunamadı

Azerbaycan Türkiye ilişkilerinde Kıbrıs’ın tanınması da önemli bir yer tutmaktadır. Osmanlı Devleti’nin bir parçası iken 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı sonrası geçici olarak İngiltere’nin yönetimine bırakılan Kıbrıs’ın, Lozan Antlaşması ile, 1914 yılından itibaren İngiltere’nin olduğu kabul edilmiştir.

1950’li yıllardaki siyasal gelişmeler nedeniyle İngiltere adada sadece üs bırakarak ayrılma fikrini benimsemiştir. İngiltere’nin bu politikasının bir uzantısı olarak Kıbrıs’ın yeni statüsü Türkiye, Yunanistan, İngiltere ve Kıbrıs arasında imzalanan 1960 Londra Antlaşmaları’yla belirlenmiştir. Yapılan bu antlaşmalarla Kıbrıslı Rumlar ve Türkler arasında ortak bir devlet ortaya çıkarılmıştır.

Londra Antlaşmaları arasında yer alan bir Garanti Antlaşması’yla da, taraflara, Kıbrıs’taki statünün sürdürülmesinin sağlanması konusunda yetki verilmiştir. Kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’nde, Rumlar çoğunlukta olmanın sağladığı güçle, Türkler üzerinde baskı kurmaya çalışmış, Rumların bu hareketleri 1963, 1967 ve 1974 yılında uluslararası krize neden olmuştur.

1974 yılında Türklere karşı yapılan saldırıların artması ve Nikos Sampson’un bir darbe ile Kıbrıs’ın statüsünü değiştirmeye çalışması üzerine Türkiye, Garanti Antlaşması’ndan kaynaklanan yasal haklarına dayanarak, adaya müdahale etmiştir. Taraflar arasında yapılan görüşmelerden bir sonuç çıkmaması üzerine adanın Türkiye denetimindeki kısmında, 1983 yılında, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) kurulmuştur. Ancak kurulmuş olan bu devlet uluslararası platformda tanınma konusunda sıkıntılar yaşamıştır.

Adanın Rum tarafı, Kıbrıs’ın tek yasal temsilcisi olduğunu iddia etmektedir.

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Avrupa Birliği’ne 2004 yılında üye olması, Rumların elini kuvvetlendirmektedir.

Türkiye’nin yaşadığı en önemli uluslararası sorunlardan biri olan Kıbrıs meselesinde Azerbaycan Türkiye’ye destek veren tutumlar sergilemektedir.

Bu çerçevede KKTC ile ilişkilerini geliştirme yoluna gitmiştir. Azerbaycan - KKTC arasındaki yakınlaşmada en önemli adımlardan biri, KKTC’nin 1991 yılında Azerbaycan’ın bağımsızlığını tanıması olmuştur.55 Nahçivan Meclisi de 1992 yılında KKTC’nin bağımsızlığını tanımış olmasına rağmen, bu karar, meclisin yetkilerini aştığı için geçerlilik kazanamamıştır.56

Azerbaycan ile KKTC arasındaki ilişkilerin gelişiminde Türkiye önemli bir yere sahip olmuştur. Türkiye bu iki devlet arasındaki ilişkilerin gelişimine destek vermiştir. Taraflar arasındaki ilişkilerin gelişimi neticesinde, 1997 yılında, KKTC Azerbaycan’da bir Ticaret Odası Temsilciliği açmış ve 2002 yılında Azerbaycan-KKTC Dostluk Cemiyeti kurulmuştur.57

Bu iki devlet arasındaki ilişkilerin gelişimi, 2004 yılında, Annan Planı’nın Rumlar tarafından kabul edilmemesinden sonra da devam etmiştir.

2005 yılında Azerbaycan’dan KKTC’ye ilk doğrudan uçuş gerçekleştirilmiş ve yine 2005 yılında KKTC–Azerbaycan Kültür Merkezi açılmıştır. Yakınlaşmayı arttırmak amacıyla karşılıklı olarak heyetler birbirlerini ziyaret etmekte ve toplantılar düzenlenmektedir.

Bu kapsamda, 2008 yılında Yeni Azerbaycan Partisi Genel Sekreteri Ali Ahmedov KKTC’ye bir ziyaret gerçekleştirmiştir. KKTC Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Turgay Avcı’yla görüşen Ahmedov, Kıbrıs sorunun Kıbrıslı Türklerin isteklerine uygun bir şekilde çözülmesi isteğini dile getirmiştir.58

55 Sema Sezer ve Hasan Kanbolat, “Türkiye-Azerbaycan-KKTC; “Bir Millet, Üç Devlet”, Stratejik Analiz, sayı 67, 2005, s.48.

56 Yalçın Tahiroğlu, “Azerbaycan’daki Kıbrıs Heyecanı”,

(Erişim) http://ntvmsnbc.com/news/267258.asp , 18 Mayıs 2008.

57 Sema Sezer ve Hasan Kanbolat, a.g.m., s.48.

58KKTC Başbakanlık ve Dışişleri Bakanlığı Halkla İlişkiler Dairesi, “Avcı, Yeni Azerbaycan Partisi (YAP) Genel Sekreteri Ahmedov’u Kabul Etti”,

(Erişim)http://www.trncinfo.com/tanitmadairesi/ARSIV2008/TURKCEarsiv/NISAN/090408.htm,, 22 Mayıs 2009.

Ziyaret sırasında Ahmedov’un, Azerbaycan topraklarının %20’sinin Ermenistan işgali altında olduğunu ve bu sorunun çözümünü dünyada uygulanan çifte standartlı politikalara bağladığını açıklaması dikkat çekici bir durum olarak ele alınabilir. Ahmedov’un bu açıklamasında uluslararası platformda, KKTC ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi arasındaki sıkıntılarda uygulanan çifte standardı anımsatmaya çalıştığından söz etmek mümkün görünmektedir. BM’nin barışçı bir çözüm üretebilmek adına gerçekleştirdiği Annan Planı girişimine evet diyen KKTC hala tanınmamakta ve baskı altında tutulmaktayken, plana hayır diyen Rum Kesimi’nin AB’ye üye olarak kabul edilmesi uygulanan bu çifte standardın en dikkat çekici göstergelerinden biridir. Dolayısıyla Ali Ahmedov’un aslında Azerbaycan ve KKTC’nin uluslararası sorunlarda yaşadıkları yalnızlığa vurgu yaparak birbirlerine verecekleri desteğin önemini ortaya koymaya çalıştığını düşünmek yanlış görünmemektedir.

KKTC-Azerbaycan münasebetlerindeki gelişmelere rağmen, Azerbaycan KKTC’yi henüz tanıyamamıştır. Azerbaycan’ın KKTC’yi tanıyamamasında Yukarı Karabağ sorununun önemli bir yeri bulunmaktadır.

KKTC’yi tanıma, Karabağ bölgesinde kurulacak bir Ermeni devletinin kurulmasına imkan verebilir endişesi Azerbaycan’ı rahatsız etmektedir.

Azerbaycan’ın Kosova’nın bağımsızlığını tanıma konusunda da aynı endişeye sahip olduğunu görmek mümkündür. Kosova’nın bağımsızlığını tanımasının, Yukarı Karabağ’ın Azeri topraklarından kopmasına neden olacağı endişesine sahiptir. Bu nedenle Kosova’nın bağımsızlığını uluslararası hukuka aykırı bulduğunu açıklayan Azerbaycan, 1999 yılından itibaren Türk taburu bünyesinde Kosova’da görev yapan askerlerini 2008 yılında geri çekme kararı almıştır.59

Yukarı Karabağ sorunu nedeniyle KKTC’yi tanıyamamasına rağmen Azerbaycan’ın bu devletle yakınlaşma arzusu ve kurduğu ilişkilerin Türkiye’nin arzuladığı şekilde geliştiğini söylemek mümkündür. Azerbaycan

59 “Azerbaycan, Kosova’daki Askerlerini Çekti”, Zaman Gazetesi,

(Erişim) http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=678332, 18 Nisan 2008.

ile KKTC arasında gelişen bu yakınlaşma Türkiye ve Azerbaycan’ın politikaları arasındaki uyumu ortaya koyan önemli bir gösterge niteliğindedir.